Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8385
Dolar
Arrow
34,1542
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9695
Altın
Arrow
2916,0000
BIST
Arrow
9.109
/adalet-hukuk/video-avukat-mehmet-rusen-gultekin-zamanin-adaleti-programinda-anlatti-54006

Avukat Mehmet Ruşen Gültekin 'Zamanın Adaleti' programında anlattı

Hukukçu Mehmet Ruşen Gültekin, 12punto YouTube kanalında yayınlanan 'Zamanın Adaleti' programında Gazeteci Mustafa Büyüksipahi'nin sorularını yanıtladı. Gültekin, yolsuzluklarla mücadele için yargının bağımsızlığının sağlanması gerektiğini vurguladı.

12punto yazarı ve hukukçu Mehmet Ruşen Gültekin, 'Zamanın Adaleti' programında Gazeteci Mustafa Büyüksipahi'nin sorularını yanıtladı. Türkiye'de öne çıkan gündemleri hukuki yönleriyle inceleyerek önemli açıklamalar yapan Gültekin, Büyüksipahi'nin 'Yolsuzlukların önüne geçmek için neler yapılmalı?' sorusuna, "Öncelikle, yargının bağımsızlığı mutlaka sağlanmalı" şeklinde yanıt verdi.

"YARGININ BAĞIMSIZLIĞI MUTLAKA SAĞLANMALI"

Türkiye’nin geleceği açısından, yargı sisteminin ve devlet kurumlarının itibarını yeniden kazanması için yapılması gerekenleri ve yolsuzlukların önüne geçmek için hangi adımların atılacağından bahseden Gültekin, "Türkiye’nin bu noktadan çıkabilmesi ve gelecekte daha sağlam bir hukuk devleti olabilmesi için atılması gereken birçok temel adım var. Öncelikle, yargının bağımsızlığı mutlaka sağlanmalı. Yargı bağımsızlığı, bir ülkenin demokrasisinin ve hukuk sisteminin en temel dayanaklarından biridir. Eğer yargı, siyasi baskılardan ve müdahalelerden arınmış bir şekilde karar verebilirse, hukukun üstünlüğü sağlanır ve vatandaşların devlete olan güveni yeniden tesis edilir." dedi. 

"TÜRKİYE'DEKİ EN BÜYÜK EKSİKLİK: ŞEFFAFLIK"

Gültekin, konuşmasına şu şekilde devam etti:

"Bunun yanında, şeffaflık ve hesap verebilirlik en önemli unsurlardır. Kamu görevlilerinin her türlü işlemi şeffaf olmalı ve bu kişiler her türlü eylemleri için hesap verebilir durumda olmalıdır. Türkiye’de en önemli eksiklerden biri de budur. Yöneticiler, kendilerine verilen yetkileri keyfi olarak kullanabiliyor ve bu durum da kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasına, yolsuzluklara ve rüşvet olaylarına yol açıyor. Kamu görevlilerinin şeffaf olmaları ve yaptıkları her türlü eylemden sorumlu tutulmaları gerekir."

 

Devletin kurumları arasında denetim mekanizmalarının yeniden etkin hale getirilmesi gerektiğini ifade eden Gültekin, "Sayıştay gibi denetim organlarının, buldukları yolsuzlukları ve usulsüzlükleri doğrudan yargıya taşıyabilme yetkisi olması gerekir. Ancak şu anki sistemde Sayıştay'ın tespit ettiği bulguların yargıya taşınmasının önünde büyük engeller var. Bu tür denetim organlarının işlevlerini tam anlamıyla yerine getirmesi, devleti daha güçlü ve daha şeffaf hale getirir." şeklinde konuştu.

 

Yolsuzlukla mücadelernin en önemli araçlarından birinin toplumun bilinçlenmesi olduğunu söyleyen Mehmet Ruşen Gültekin, bu konuda eğitimin önemini vurguladı. Gültekin, "Bir diğer önemli konu da eğitimdir. Yolsuzlukla mücadelenin en önemli araçlarından biri de toplumun bu konuda bilinçlendirilmesidir. Vatandaşların yolsuzluk ve rüşvet konusunda duyarlı ve bilinçli olmaları, bu tür olayların ortaya çıkarılmasında ve önlenmesinde çok büyük önem taşır. Eğitim, sadece okullarda değil, aynı zamanda kamu kurumlarında da etik değerlerin ve hukukun üstünlüğünün benimsenmesi anlamında sürekli olarak verilmelidir." dedi. 

 

Gültekin, ayrıca şu ifadeleri kullandı:

"Yöneticilerin kamu kaynaklarını kullanırken daha dikkatli ve tasarruflu olmaları gerekir. Bu ülkede birçok insan geçim sıkıntısı çekerken, yöneticilerin kamu kaynaklarını gereksiz yere harcaması, toplumda büyük bir öfke ve adaletsizlik hissi yaratıyor. Bu nedenle, devlet yöneticilerinin kamu malını kullanırken hesap verebilir olmaları ve toplumun çıkarlarını gözetmeleri çok önemlidir."

TÜRKİYE'DE YARGININ SİYASALLAŞMASI

Son zamanlarda Türkiye’de sıkça karşılaştığımız yargının siyasallaşması meselesiyle ilgili konuşan Gültekin, şunları söyledi:

"Türkiye’de yargının siyasallaşması konusu oldukça derin bir mesele ve çözülmesi için köklü reformlar gerekiyor. Bu reformların en başında, yargının siyasetten tamamen bağımsız hale getirilmesi var. Bugün Türkiye’de yargı mensuplarının atanması ve görevden alınması süreçleri siyasi etkilerden oldukça fazla etkileniyor. Hâkim ve savcıların görevlerini yaparken siyasi baskılardan uzak bir ortamda çalışmaları sağlanmalıdır. Bunun için de Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) yapısının değiştirilmesi gerekiyor. HSK’nın yapısının, yürütme organının etkisinden kurtarılması ve tamamen bağımsız bir organ haline getirilmesi gerekiyor.

 

Bir diğer önemli mesele ise hâkim ve savcıların atanması sürecinin şeffaf ve liyakata dayalı olmasıdır. Bugün, siyasi iktidara yakın kişilerin, yeterli deneyim ve bilgiye sahip olmasalar bile kritik görevlere atanması, yargıya olan güveni sarsıyor. Bu nedenle, yargı mensuplarının atanmasında liyakat esas alınmalı ve bu atamaların hiçbir şekilde siyasi müdahalelere açık olmaması sağlanmalıdır.

 

Türkiye’de hukuk fakültelerinin sayısı da kontrolsüzce arttı ve bu da yargı sisteminin kalitesini olumsuz etkiledi. Hukuk eğitiminin kalitesi, bir ülkenin hukuk sisteminin kalitesini doğrudan etkiler. Bu nedenle, hukuk fakültelerinin kalitesinin artırılması ve bu fakültelerden mezun olan öğrencilerin gerçekten nitelikli hukukçular olarak yetişmesi sağlanmalıdır. Aynı şekilde, yargı mensuplarının sürekli olarak mesleki eğitim almaları ve etik değerler konusunda bilinçlendirilmeleri de önemlidir.

Yargının bağımsızlığını sağlamak adına yapılması gereken bir diğer önemli reform da, yargı süreçlerinin daha şeffaf hale getirilmesidir. Yargı süreçleri ve alınan kararlar kamuoyuna açık olmalı ve bu süreçlerde herhangi bir usulsüzlük ya da hukuksuzluk olduğu zaman bunun hesabı sorulmalıdır. Vatandaşların, yargı süreçlerine dair şüpheleri olmamalı, alınan her kararın adil ve tarafsız olduğuna inanmalıdır.

 

Son olarak, ceza adaleti sistemimizin güçlendirilmesi gerekiyor. Bugün cezasızlık algısı Türkiye’de çok yaygın ve bu da suç oranlarının artmasına neden oluyor. Yargının suçlulara karşı daha caydırıcı cezalar vermesi ve bu cezaların gerçekten uygulanması gerekiyor. Cezaların caydırıcı olmaması, insanların hukuk sistemine olan güvenini zedeleyerek, vatandaşları kendi adaletlerini sağlama yoluna itiyor. Bu da toplumda şiddetin ve kaosun artmasına neden oluyor.

 

Sonuç olarak, yargının bağımsızlığı, şeffaflık, hesap verebilirlik, etik değerlere uygun davranma ve ceza adalet sisteminin güçlendirilmesi gibi birçok alanda köklü reformların yapılması gerekiyor. Türkiye’nin yeniden hukuk devleti olabilmesi için bu reformlar elzemdir. Eğer bu reformları gerçekleştirebilirsek, o zaman Türkiye’yi yeniden güçlü, saygın ve hukuk devleti olan bir ülke haline getirebiliriz."

 

Haber Kaynağı : Gamze Tamer