13 yıldır dinmeyen evlat acısı! Acılı baba: 'Fettah Tamince’nin korkusu yok, abisi ülkeyi yönetenler'

16 yaşındaki Burak Oğraş, Fettah Tamince’ye ait Rixos Otel’de 2011’de ölü bulunmuştu. Oğraş’ın babası Murat Oğraş, olayla ilgili son gelişmeleri 12punto.com.tr’ye değerlendirdi.

Kübra Karasu

Kübra KARASU - 12punto.com.tr

16 yaşındaki Burak Oğraş, 2011’de Fettah Tamince’ye ait Rixos Otel’in Antalya-Lara şubesinde staj yaparken boş havuzda ölü bulunmuştu. Olayın bir ‘katliam’ olduğunu söyleyen baba Murat Oğraş, Tamince’yi ve dönemin Antalya İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz’ı sorumlu tuttu.

Oğlunun ölümüyle ilgili her şeyin apaçık ortada olduğunu söyleyen ve katillerin bulunması için 2011’den beri mücadele veren Oğraş, olayla ilgili son gelişmeleri ve detayları 12punto.com.tr’ye değerlendirdi.

“ÜLKEYİ YÖNETENLER ONUN ABİSİ, O YÖNDEN KORKUSU YOK”

Soruşturma savcısının ifadeye çağırdığı, İş adamı Fettah Tamince ve dönemin Antalya Emniyet Müdürü Ali Yılmaz hakkında baba Murat Oğraş şunları söyledi: 

“Fettah Tamince ifade vermeye gitmemiş, gitmez de. Çünkü daha önce de başka bir dosyadan zorla getirilme kararı olmasına rağmen yine gitmedi. Gideceğini de düşünmüyorum. Abileri var, ülkeyi yönetenler onun abisi. Ülkenin en başındaki abisi onun en yakını. O yönden korkusu yok. FETÖ soruşturmasından da beraat etmişti. Avukatları da AKP’li Cumhurbaşkanının avukatları. Ali Yılmaz gitmiş ifadesini vermiş. Kendisi oğlum öldürüldükten on ay sonra emekli olup Tamince’nin otelinde yönetim kurulu üyesi olarak işe başlamıştı. Belirli süre yüksek maaşla çalışıp bırakmış.”

“AKLI SIRA PARA TEKLİF ETTİ”

Kendisine olayın kapanmasıyla ilgili Fettah Tamince tarafından para teklifi yapıldığını belirten Oğraş, "Fettah Tamince benimle yüz yüze görüşmek istediğini söylemişti. Şişli’deki ofisinde benim avukatım ve onun avukatlarıyla beraber toplantı yapmıştık. Orda bana her şeyin mahkemelerde çözülemeyeceğini söyleyerek gelmişken bu işi burada halledelim diye aklı sıra para teklif etti. Ben de toplantıyı terk ettim. İki yıl önce oldu bu olay. Baktı ki paraya tamah etmeyen bir insanım, bu sefer de bana hakaret davası açtı. Her gün X’de paylaşıyordum. Hala paylaşıyorum. O zamanlar “Azılı FETÖ’cü Fettah Tamince’nin Otelinde Katledilen Oğlum” diye, şimdi de “FETÖ Elebaşına İdolüm Diyen FETÖ’cü Fettah Tamince” diye paylaşıyorum. Ben beraat ettim bu hakaret davasından. Bütün FETÖ dosyaları da elime geçti o esnada benim” dedi.

“İSTANBUL’DA SAKLANIYOR”

Oğraş, olayla ilgili sosyal medyada baş şüpheli olarak gösterdiği F.P.’nin İstanbul’da saklandığını düşündüğünü belirterek, “Soruşturma Savcıları da F.P’den şüpheleniyorlar. Çünkü daha önce çalıştığı yerlerden bu yüzden kovulmuş. Hakkında adli kontrol var. Yasal yollarla yurtdışına çıkamaz. Fakat kaçıp kaçmadığını bilmiyoruz. Büyük ihtimalle İstanbul’da saklanıyor. Ben öyle tahmin ediyorum. Avukatlarım, hakkında yakalama kararı çıkarılması için dosya savcısına yazı yazdılar. Ben önümüzdeki hafta veya ondan sonraki hafta dosya savcısına görüşmek için gideceğim. Bu arada yakalama veya arama kararı çıkarmış mı çıkarmamış mı avukatlarım aracılığıyla öğrenebilirsem öğreneceğim. Onu net bilmiyoruz. Fakat bu durumda çıkarılması gerekiyormuş. Çünkü polisler makul sürede tebligat bırakmışlar, makul sürede de gitmediği için tutanak düzenleyip savcıya göndermişler.” ifadelerini kullandı.

“POLİS BULAMAMIŞTI BEN BULMUŞTUM”

Oğraş, bir diğer şüpheli C.A. için ise şunları kaydetti:

“C.A yurtdışına iltica etmişti, polis bulamamıştı ben bulmuştum. Adresini telefonunu falan  bulup savcıya vermiştim. Onunla ilgili zannedersem hiçbir şey yapmadılar. Normalde adi suçlarda, böyle cinayetlerde iltica etse de iade anlaşması var Avrupa ülkelerinin. Yani siyasi suçun dışında iade ediyorlar.”

“İSTESELER BİR ŞEY YAPARLAR AMA YAPMIYORLAR”

Her şeyin apaçık şekilde ortada olduğuna dikkat çeken Oğraş, son olarak şöyle konuştu:

“İsteseler bir şey yaparlar ama yapmıyorlar. On yıl dosyaya bakan savcı var. Bu bir hata yaptı. Oğlumun öldürülmesinden üç yıl sonra altı cinayet şüphelisini mevcutta karşısına getirip Ulusal Kriminal Büro’nun raporunda ısrarla üzerinde durduğu çelişkileri ve görgü tanığının beyanlarını hiçbir şey sormaksızın şüphelilerle ilgili takipsizlik verdi. Daha sonra benim konuyu yoğun bir şekilde basında duyurmam ve eylem yapmam bu savcıyı oldukça rahatsız etti. Çıkan haberleri de onun cep telefonuna gönderiyordum. Telaş yaptı ve kendi verdiği takipsizliği kaldırabilmek için ‘bu kişilerle ilgili takipsizlik derhal kaldırılmalı, yeterli şüphenin varlığı mevcuttur’ diyerek Adalet Bakanlığı’na yazı yazdı. Fakat bakanlık Rixos Otel’i görünce kaldırmadı. Bir hata daha yaptı. F.P. denen şahsa takipsizlik vermişti. Takipsizlik verdiği halde daha sonra ‘katillerden biri budur’ diyerek tutuklamaya sevk etti. O zaman da işte adli kontrolle F.P’yi serbest bıraktılar. Olaylar böyle gelişti.”