Can Atalay'ın vekilliği düşürüldü : Hukukla da Anayasayla da ilgisi yok

TİP Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliği düşürülmesine yönelik Yargıtay kararı bugün TBMM Genel Kurulu’nda okundu. Böylece Can Atalay’ın milletvekilliği düşürüldü. Hukukçular Atalay kararını 12punto.com.tr’ye değerlendirdi.

12punto

Melik ÇELİK - 12punto.com.tr

Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay'ın TİP milletvekili Can Atalay ile ilgili aldığı kararların ardından gözler Meclis'e çevrilmişti. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un yerine görevi devralan Bekir Bozdağ'ın başkanlığında, TİP Hatay milletvekili Can Atalay'ın vekilliği düşürüldü. Karara karşı muhalefet sıraları ayaklanırken iktidar tarafı ise kararın hukuka uygun olduğunu savundu. Kararı 12punto'ya değerlendiren hukukçular, yaşananların anayasayı ihlal etmek olduğunu vurguladı.

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Kemal Yıldız, AYM'nin Can Atalay hakkında daha önce 2 kez hak ihlali kararı verdiğini hatırlattı, kararın hukuk adına üzücü olduğunu belirtti. 

"HUKUK ADINA ÜZÜCÜ"

"Türkiye açısından çok olumsuz bir gelişme. Çünkü Anayasa Mahkemesi 2 defa ihlal kararı verdi. Anayasa Mahkemesi'nin bu kadar ihlal kararı verip de hukuka aykırı dediği durumda bu kararın mecliste okutulmasını hukuk adına üzücü ve hayal kırıklığı olarak görüyorum.

"YARGI KARARI KAPANDI"

Kanaatime göre kapandı gibi görünüyor" 

"ARTIK KİMSENİN HUKUK GÜVENLİĞİ YOK"

Artık hiç kimsenin hukuk güvenliği yok. Mahkeme kararı, bütün yargı organlarının, idari organlarının uyması gereken bir karar uygulanmamıştır. Tutuklu bir kimse hakkında tahliye kararı alıyoruz. Bunun sonucu nedir? Serbest bırakılması. Ama serbest bırakılmayacak çünkü mahkeme kararını tanımıyoruz diyecekler veya tutuklama ilgili 'Anayasa Mahkemesi, İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurun' diyecekler. İhlal var bırak. Diyecekler ki 'biz bu kararı tanımıyoruz. Dolayısıyla bırakmıyoruz.' Bunun sonucu budur. Anlamı da şudur;  Ülkemiz adına çok üzücü."

"MECLİS BAŞKANINA MEKTUP YAZDIK"

Eski İstanbul Barosu Başkanı Av. Turgut Kazan, yaşananların hukukla ve anayasayla bir ilgisi olmadığını vurguladı. Meclis Başkanı'na karardan 10-15 gün önce mektup yazarak 'bu kararı okumayın' dediklerini belirten Kazan şunları söyledi:

"Yapılan şeyin hukukla hiçbir ilgisi yok. Yapılan işlemin anayasayla da bir ilgisi yok. O yüzden bu çok tartışıldı. Türkiye'de biz bunu bugüne kadar çok tekrar ettik. Hatta en sonunda ben sanıyorum, 10 gün önce 15 gün önce Meclis Başkanı’na bir mektup yazarak 'öyle bir şey asla okutulamaz, sakın böyle bir şey yapmayın' diye zaten söyledik. Biz nihayet anayasaya göre nasıl hareket edilmesi gerekir onu söyleyebiliriz. Biz bunları söyledik. Meclis 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi giderek de bir operasyonun parçası olmuştur. Operasyon yukarıdan tek adam rejiminden gelen bir operasyondur. O yüzden meclis aslında 'Anayasa Mahkemesi kararını ve kararlarını ve anayasayı tanımıyorum' demiştir. Bu açıkça anayasayı ihlalidir ve çok büyük bir ayıptır. Göz göre göre anayasaya uygun davranacağına yönelik yemin etmiş milletvekillerinin böyle bir kararı hayata geçirmeleri gerçekten inanılmaz bir adımdır ve TBMM tarihine kara harflerde siyah harflerde yazılacak bir operasyon halidir. Hukukla bir ilgisi yok. Anayasayla bir ilgisi yok. 

Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapıldığı için zaten beklettiniz. Yani kesinleşmiş karar zaten elinizdeydi. Niye bekliyorsunuz? AYM ihlal kararı verecek mi diye bekliyorsunuz? İhlal kararı verdi. Tabii tek adam rejiminde 'yukarısı' Gezi olaylarıyla ilgili böyle bir gediği inanılmaz bir felaket olarak gördüğü için kendisi 'Hayır' dedi, yoksa Ömer Faruk Gergellioğlu ve Enis Berberoğlu'nun, aynı şekilde Anayasa Mahkemesi'den ihlal kararı çıktığı için düşürülmüş milletvekilliği kararı kaldırılmış oldu. Siz şimdi bunu göre göre niye düşürüyorsunuz? Diyorlar ki, 'nasıl olsa bundan sonra kaldırılamaz.' Kim kaldıramaz?, Esas mahkemeleri kaldıramaz. O zaman kaldıracağız, kaldırıyordu, şimdi kaldıramaz. O yüzden hukuka karşı anayasaya karşı bir gövde gösterisidir. Ne söyleyeyim? Bir büyük ihlal, ve meclis için büyük bir ayıptır.

Bu haberler sırasında kamuoyunu aldatıyorlar. Bu da Anayasa Mahkemesi’ne gider. 'Gelince meclis çözer!' Hayır, meclis çözemez meclis nasıl çözecek? AYM çözmüştür. Onun çözülme yolu da tekrar İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesidir. 13 Ağır Ceza Mahkemesi ile 3. Ceza Dairesi birbiriyle paslaşarak yine zaten bu imkanı vermeyecekler de! O yüzden Türkiye yargısıyla, meclisiyle paslaşan bir fiili durumu içindedir. Hukukla da Anayasayla da ilgisi yoktur. Toplumun buna büyük tepki göstermesi gerekir. Demokrasi ancak öyle korunabilir. Hukuk devleti ancak öyle korunabilir. Benim bir hukukçu olarak söyleyeceklerim budur.

Hukukla bağdaşır tarafı yoktur. Anayasayı açıkça çiğnemişlerdir. Bu bir anayasa ihlalidir ve göz göre göre yapmışlardır. İki örneğini yaşamıştır Türkiye. Biri Gergerlioğlu biri Berberoğlu. İnsan bunu görünce en azından utanır. Bu yaşandı bu milletvekillikleri döndü. Ama nasıl olsa şimdi İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi tek adam öyle istemeyeceği için operasyonu devam ettirecek. 3. Ceza Dairesi de o operasyona damgayı vurucak ve bu milletvekilliği artık milletvekilli olmayacak maalesef.