DİSK Emekli-Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz: 'Krizin faturasını emeklilere yüklemek istiyorlar'
DİSK Emekli-Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz: 'İşçiyken mücadele ettik ve kazandık. Emekliyken de mücadele ederek kazanacağız'
12punto
Halil Alperen Acar/12punto.com.tr
Türkiye'deki yoksulluk ve sefalet ücretleri, geniş kesimleri kapsamakla birlikte yıllarını çalışarak tüketen emekli yurttaşları da büyük derecede etkiliyor. Erdoğan'ın emeklilere yönelik 5000 TL ikramiyesi, emekli aylıklarının milyonlarca emeklilere yansımalarını ve bu ücretler karşısında emeklilerin neler yapacağını DİSK Emekli-Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz'a sorduk. Kritik açıklamalarda bulunan Yavuz'un röportajını, 12punto.com.tr okurlarına sunuyoruz.
''KRİZİN FATURASINI EMEKLİLERİN SIRTINA YÜKLEMEYE YELTENİYORLAR''
14 milyondan fazla emekli, Erdoğan’ın en düşük ücret olarak belirlediği 7.500 lira ücreti ‘sefalet ücreti’ olarak kabul ederken, Erdoğan’dan bir defaya mahsus olan ve çalışanların faydalanamayacağı 5000 TL’lik ikramiye geldi. Emekliler bu cendere içerisinde neler yaşıyor?
Türkiye’de iktidarın unuttuğu; daha doğrusu hatırlamak istemediği bir gerçeklik var. Emekliler, dün döktükleri alın terinin karşılığında emekli oldular. Dün ülkenin kalkınmasında, tüm değerlerin üretilmesinde emek verdik; bugün, verdiğimiz emekler karşılığında emekli olmayı hak ettik. Oysa iktidar, emekliler sanki hiç emek vermemiş gibi, sanki dünü yaratan biz değilmişiz gibi, bizleri devletin sırtında bir yük olarak görüyor. Krizin faturasını, emeklilerin sırtına yüklemeye yelteniyor.
Yanlı ekonomi politikalarının ve emeklilere yönelik ayrımcı, eşitsiz uygulamaların bizleri sürüklediği koşulları şöyle özetleyebiliriz:
Emeklilerin önemli bir bölümü 7.500 lirayla bir ay geçinmek zorunda. Bunun anlamı şu: Kira ödeyeceğiz, faturaları ödeyeceğiz, buzdolabımızı dolduracağız, doktora görüneceğiz… Tüm bunları 7.500 lira ile yapacağız. Sinemayı, tiyatroyu, ailemizle ve dostlarımızla geçireceğimiz sosyalleşme vakitlerini sayamıyoruz zira cebimizde 7.500 lira var. Ortalama kira fiyatları İstanbul’da 16 bin lira, Ankara’da 13 bin lira. Dolayısıyla bugün bir emekli maaşı, yalnızca ev kirasını karşılamaya dahi yetmiyor. Emeklilerin gıda enflasyonu yüzde 90’lara ulaştı. Dolayısıyla daha cebimize girmeden kiraya giden maaşlarımızla soframıza ekmek koymak imkânsız hale geldi.
Durum böyleyken, emeklilerin büyük bölümü emeklilikten sonra da çalışmaya devam etmek zorunda kalıyor. Yaşamak için çalışmak zorunda olan emekliler, zaten sadaka gibi verilen 5.000 liralık ikramiye uygulamasından da muaf tutuluyor.
Kısacası emekliler her bir gününü bir yaşam mücadelesi içinde geçiriyor. Geçinemiyor, barınamıyor, sağlık hizmetlerine erişemiyor; insanca bir yaşam süremiyor.
''AKP SEÇMENİ EMEKLİLER DE RAHATSIZ''
7.500 TL maaşın sabit kalıp zam yapılmamasına ilişkin Erdoğan, Aralık ayını işaret etmişti. 5000 liralık ‘sembolik’ ücret ikramiyesi üzerine Erdoğan bu sefer, ‘Yılbaşında emeklilerin durumunu gündeme alacağız’ diye konuşmuştu. Emeklilere ilişkin somut adım göremeyen AKP’nin emekli tabanı da bu durumdan rahatsız mı, bunu gözlemleyebildiniz mi?
Emekliler farklı siyasi partilerin destekçisi olabilirler. Seçimlerde farklı partilere oy verebilir, farklı partilerin politik tutumlarına sahip olabilirler. Ancak emekliler için az önce sıraladığımız tüm sorunlar ortak. Bu sorunları günlük yaşamımızda deneyimleyen, günlerimizi yaşam mücadelesiyle geçiren milyonlarız. Nitekim AKP, emeklilere ilişkin politikalarında o partili bu partili ayrımı yapmadan tüm emeklileri yoksulluk ve sefalete sürüklüyor. Emekliler yoksulluk ve sefalette eşitleniyor. Dolayısıyla elbette AKP seçmeni emekliler de enflasyondan, hayat pahalılığından etkileniyorlar ve tüm bunlar karşısında emeklilerin açlık sınırı altında yaşamaya zorlanmasından rahatsızlar. Şunu da belirtmek isterim ki Türkiye’de emekliler pek çok tarihi olayın, önceki dönem ekonomi politikalarının getirdiklerinin tanıkları. O nedenle geçmişin tanıklığı emeklilere günün koşullarını ve politikalarını analiz etme imkânı sunuyor. Hangi politikanın hangi tercihin ürünü olduğunu görebiliyoruz. AKP’nin emeklilere yönelik politikalarında emeklilerden yana tutum almadığını, tüm emekliler gibi AKP seçmeni emekliler de görebiliyor. Zira gözlerimizi kapatsak da buzdolabımızın boş, faturalarımızın yakıcı olduğunu biliyoruz.
''YALNIZCA KÜRSÜDEN SESLENMEK YETMEZ''
Özellikle DİSK’in ve birçok örgütün, emeklilerin yaşadıkları sorunlar üzerinde ısrarla durduğunu ve mücadele ettiğini biliyoruz. Peki siyasi partilerle bu hususta ilişkileriniz ne durumda? Siyasi partilerin yeteri kadar sorumluluk aldığını düşünüyor musunuz?
En son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim: Pek çok siyasi partinin yeteri kadar sorumluluk aldığını düşünmüyoruz. Bizzat emeklilere yönelik, söylem düzeyinde kalmayan pratikleri yaşama geçirdiklerine inanmıyoruz. Emeklilerin sorunları yaşamsal düzeydedir. Dolayısıyla söylem düzeyinde kalan hiçbir savunuculuk, sorumluluğun yerine getirilmesinde yeterli değil. İçinde bulunduğumuz süreç, devletin sosyal niteliğini kaybettiği bir süreçtir. Devletin sosyal niteliğini kaybetmesi demek, emeklilerin sağlık hakkına, güvenli çevre hakkına, barınma hakkına, en nihayet yaşam hakkına el koymak demektir. En temel insan haklarının ihlali demektir.
Siyasi partilerin emekten, emekçiden, emekliden yana tavır alması, yalnızca kürsülerden bizlere seslenmeleri demek değildir. Mevcut durumumuzun tahlilini yapmakla yetinmek de muhaliflik değildir. Durumumuzun tahlilini biz emekliler kendimiz de yapabiliyoruz, bizim siyasi partilerden beklediğimiz bizlerle birlikte mecliste, sokaklarda, mahallelerde taleplerimizi dile getirmeleridir. DİSK Emekli-Sen için, sorumluluk almak budur.
''İŞÇİYKEN MÜCADELE ETTİK, EMEKLİLİKTE DE MÜCADELE EDEREK KAZANACAĞIZ''
Ankara’da, Adana’da, Balıkesir’de ve birçok yerde DİSK-Emekli Sen eylemler gerçekleştirdi. Yakın tarihte İstanbul Kartal’da DİSK’in çağrısıyla, çoğu emekli derneklerinin ve sol-sosyalist partilerin katılımıyla büyük bir miting gerçekleştirdi. Şuan ki durumu da göz önünde bulundurarak, bu tarz eylemlere ve mitinglere devam edilecek mi?
Elbette. Emekliler, insan onuruna yakışır bir yaşamı inşa etmek için, sendikal hak ve özgürlüklerini kazanmak için sokaklara çıkmaya devam edecek. Çünkü biliyoruz ki hak verilmez, alınır. Biz emekliler, geçmişin işçileri ve emekçileriyiz. İşçiyken de haklarımızı mücadele ederek kazandık. Emeklilikte de mücadele ederek kazanacağız. Düzenlediğimiz büyük Kartal emekli buluşmasında, emekliler var, emeklilerin hakları var mesajını güçlü bir biçimde verdik. Bundan sonraki eylem ve mitinglerimizde de “Emeklilik haktır; emeklilikte insanca bir yaşam haktır” demeye devam edeceğiz.
Önümüzde 10 Aralık’ta Ankara’da düzenleyeceğimiz bir miting var. Bu mitingde emeklilerin itibarsızlaştırılmalarına, yoksullaştırılma politikalarına karşı Anıtpark’tan sesimizi yükseltecek, birliğimizi güçlendireceğiz.
''İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM''
Son olarak 12punto.com.tr okurlarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Çalışma yaşamından emekli olduk. Ancak yaşamdan emekli olmadık; olmayacağız. Bu bağlamda emeklilerin en yaşamsal taleplerini bir kez de 12punto.com.tr aracılığıyla hatırlatmak istiyorum:
-
Emeklilikte insan onuruna yaraşır bir ücret istiyoruz.
-
Emekli ücretleri enflasyona değil milli gelire endeksli olmasını; emekli aylığı bağlama oranlarının eski düzeye çekilmesini ve güncelleme katsayısında milli gelir artışının tümünün dikkate alınmasını istiyoruz.
-
En düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çıkarılmasını istiyoruz.
-
Emekli ikramiyelerinin yılda iki defa ve en az asgari ücret seviyesinde ödenmesini istiyoruz.
-
Emekli ücretleri arasındaki farklılıkların giderilmesi için emeklilikte intibak yasası çıkarılmasını istiyoruz.
-
Mezarda emeklilik uygulamasına son verilmesini; emeklilikte yaş şartının adil bir biçimde ve kademeli olarak yeniden düzenlenmesini istiyoruz.
-
Emeklilerin sağlık hizmetlerinde ödedikleri katılım payının koşulsuz şartsız kaldırılmasını istiyoruz.
-
Emeklilikte güvenli çevre, yaşanabilir doğa hakkımızın tanınmasını istiyoruz.
-
Emeklilerle ilgili politika yapılacağında emeklilere danışılmasını istiyoruz.
-
Ve tüm bunların yaşama geçirilebilmesinin biricik yolunun emeklilerin sendikal hak ve özgürlükleri ile toplu pazarlık haklarının teslim edilmesi olduğunu biliyor; sendikal haklarımızı istiyoruz.
Tüm bu taleplerimizin net, somut ve haklı talepler olduğunu belirtiyor; emeklilerin tümünü haklarına sahip çıkmak için sendikalı olmaya çağırıyorum. Gelin, emeğimizden ve geleceğimizden çalanlara karşı haklarımızdan ödün vermeyeceğimizi haykıralım. Gelin, emeklilikte insanca bir yaşam için birlikte mücadele edelim.
Bütün emeklilere, emek örgütlerine ve emekten yana tutum alanlara çağrımızdır: Gelin, 10 Aralık’ta, Ankara Anıtpark’ta “Büyük Emekli Mitingi”nde buluşalım.