Eğitimci yazar Atalay Girgin: Mülakat öncesi torpil hiyerarşisi oluşur

Eğitimci, Yazar ve Gazeteci Atalay Girgin kadrolu öğretmen alımında mülakat sistemini 12.punto.com.tr’ye değerlendirdi.

12punto

Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerden önce öğretmen atamalarında mülakatı kaldıracaklarını vaat etse de mülakat sistemi devam ediyor. Eğitimci, Yazar ve Gazeteci Atalay Girgin kadrolu öğretmen alımında mülakat sistemini 12.punto.com.tr’ye değerlendirdi. Mülakat sisteminde öne çıkıp atanmak isteyen bazı adayların torpil arayışlarına girdiğine dikkat çeken Girgin'in yazısı şu şekilde:

MÜLAKAT ÖNCESİ BİR TORPİL HİYERARŞİSİ OLUŞUR

Mülakat sistemini getirenler de o mülakatları yapanlar ve ona boyun eğip mülakata girenler de bunun bir öğretmen seçme uygulaması olmadığını bilir. Orada diploma ve KPSS başarısı dışında bambaşka kriterler aranır. 

O halde mülakat sistemi nedir? Mülakat sistemi, öğretmen değil, memur ‘öğretmen’ seçme sistemidir. Ama yeterliliği olan herhangi bir memur ‘öğretmen’ adayını değil elbette... İstisna denilebilecek az sayıda kişi dışında, referansları sağlam ve “bizden” liğinden emin olunanları seçmek için... KPSS’de, alanındaki başarı sırası ne olursa olsun, belirlenen barajı geçmek için yeterli puanı alıp mülakata çağrılmaya hak kazanan her memur ‘öğretmen’ adayı, hatta başta annesi ve babası olmak üzere herkes bunu bilir.  O andan itibaren de tanıdık tanımadık, uzak yakın demeden, çevrede sözü geçen ya da geçtiğine inanılan birilerinin kapısı çalınır.

Amcalar, halalar, dayılar, ablalar, teyzeler seferber edilir. Bunlar yetmezse araya, daha hatırlı, daha etkili ve yetkili olduğu bilinen ya da inanılan aracılar konulur. Kiminin karşısında el pençe divan durulup boyun bükülür. Kimine sözler verilir. Torpil dilenilir ve bulunur. Ve sonuçta mülakat öncesi bir torpil hiyerarşisi oluşur. Ne de olsa herkes ve herkesin torpili aynı değerde değildir. Okuyanlar anımsar, “Hayvan Çifliği” adlı eserinde ne demişti G. Orwell? Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.

BU ADIMDA NE ETİK VARDIR, NE AHLAKİ DEĞER, NE ULVİ AMAÇLAR

Peki, niçin yapılır tüm bunlar?  KPSS’de aynı puanı aldığı, aynı okulda, aynı sınıfta okuduğu, aynı sırada oturduğu, aynı yurtta ya da aynı evde kaldığı, hatta aynı dine inandığı, aynı siyasal ve ideolojik anlayışa sahip olduğu arkadaşını mülakat sayesinde ekarte edebilmek, onun birkaç adım daha önüne geçebilmek ya da kendisinden daha fazla puan alan adayları saf dışı bırakıp kutsal olduğunu söyledikleri, iddia ettikleri öğretmenliğe, daha doğrusu memur ‘öğretmen’liğe atanabilmek için... “Peygamber mesleği” diye nitelenip yüceltilmeye, kutsanmaya çalışılan, doğruluktan, dürüstlükten, haktan hukuktan söz edilen bir mesleğe uzunca bir zamandır, memur ‘öğretmen’lerin büyük bir çoğunluğu işte böyle adım atar. Bu adımda ne etik vardır, ne ahlaki değerler, ne ulvi amaçlar...

HANGİ ÖĞRETMENLİĞİN İTİBARI YA DA İTİBARSIZLAŞTIRILMASI?

Düzenin siyasal ve yasal bilinç sınırlarına hapsolmuş muhalefet ve bilimum eğitim ve ‘öğretmen’ ‘sendika(cı)sı’ da olup biteni ve onun sonuçlarını bile düşünmeksizin memur ‘öğretmen’ popülizmi ve goygoyculuğu yapar. Hatta zerre utanmadan hep bir ağızdan öğretmenin ve öğretmenliğin itibarsızlaşmasından, itibarsızlaştırılmasından söz ederler. Hangi öğretmenin? Hangi öğretmenliğin itibarı ya da itibarsızlaştırılması?   

BU BİR UTANÇ TABLOSUDUR 

Velhasıl, tüm bunlar ve yarattığı mağduriyetler bir yana, mülakat sistemi, memur ‘öğretmen’ adaylarını hak ve adalet değil, ayrıcaklık arayışına yöneltir; ikiyüzülük ve riyakarlığı pekiştirir; eğitimde kültürel çürümeyi hızlandırır ve egemen kılar. Günümüzde en tepedeki kurum ve kuruluşlarından en alttaki unsuruna dek eğitim ve memur ‘öğretmen’ camiasında yaşanan da budur zaten. Bunun en bariz göstergelerinden biri eğitim bürokrasisinde, hatta daha alt kademelerde görev yapan birçok etkili ve yetkilinin, dahası bazı ‘öğretmen’lerin bile kendi çocuklarını, zorunluluk dışında, devlet okullarına göndermemeyi seçmeleri, onları bu memur ‘öğretmen’ kitlesine teslim etmemeyi tercih etmeleridir. Bu bir utanç tablosudur aslında. Elbette utanacak yüzü olanlar için... 

HER TÜR ÖNERİ VE YÖNTEM GÜNÜMÜZ KOŞULLARINDA HÜKÜMSÜZDÜR

Kadrolu öğretmen alımları için öneri konusuna gelince... Eğitimde ve ‘öğretmen’ camiasında, adım adım bu tablonun yaratıcısı, uygulayıcısı ve sürdürücüsü olanlar ve onların ilineğin ilineği olarak, hatta ilinekleşmekte sınır tanımayarak önünde ya da ardında vecd içinde secde ettikleri her soydan ve boydan efendilerinin egemen olduğu bir düzen varolduğu sürece, memur ‘öğretmen’ kadrolarına alım için önerilebilecek her tür öneri ve yöntem, günümüz koşullarında hükümsüzdür. Çünkü toplumsal çözülme ve kültürel çürümeye teslim olmuş bir düzenin ve onun eğitim sisteminin, yönetiminden planlamasına, derslerin içeriğinden üniversitelere ve öğretmen yetiştirmeye dek her şey yerli yerinde dururken en ideal seçme yöntemleri bile çözümü bataklıkta aramanın dışında herhangi bir işe yaramaz. Peki, çözüm nerededir? Ne yapmak gerekir?