Eski Tel Aviv Büyükelçisi Namık Tan: Ortada iki taraflı bir kıyım var ve bilerek yapılıyor

Eski Tel Aviv Büyükelçisi Namık Tan, Gazze krizini 12punto.com.tr yazarı Bahadır Selim Dilek'e değerlendirdi.

Bahadır Selim Dilek

Bahadır Selim Dilek- 12punto

Türkiye'nin Tel Aviv ve Washington Büyükelçilikleri yapmış olan deneyimli diplomat, çiçeği burnunda siyasetçi CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, Gazze'de yaşanmakta olan krizi değerlendirirken, bunun Amerika'nın 11 Eylül'ü ile Türkiye'nin 15 Temmuz'u arasında 'bir şey' olduğunu söyledi.

7 Ekim saldırısıyla Hamas'ın amacına ulaştığını dile getiren Tan, Türkiye'nin krizin çözümünde rol almak istemine ilişkin de "Sorunun tarafı olunca arabuluculuk yapamazsın. Tamamen güven unsurunu yitirmiş vaziyetteyiz" dedi.

Tan, 12punto'nun sorularına şu yanıtları verdi:

Krizin başından bu yana herkesin kafasındaki soru şu: Nasıl oldu da Mossad böyle bir saldırıyı atladı, önceden haber alamadı? Siz, hem İsrail'i hem de Mossad'ı iyi biliyorsunuz. Hiç mi farkına varmadılar. Mümkün mü böyle bir şey?

Ben hiçbir şekilde izahat getiremiyorum. Bunu, çeşitli vesilelerle söyledim de, çeşitli kişilere, görüşümü soran kişilere. Bunların çalışma usüllerini ve titizliklerini, hakikaten ellerindeki bu konudaki kullanılabilecek bütün güvenlik malzemesini, şunu, bunu düşündüğümde, bunun nasıl olduğunu ben tahayyül dahi edemezdim. Tahayyül dahi edemezdim böyle bir zaafiyetin olabileceğini, ortaya çıkabileceğini...

Peki nasıl olmuş olabilir?

Somut hiçbir bilgi yok elimde ama inanılmaz bir vurdumduymazlık ve rahatlık içine girdiler. Şöyle, zamanında çok ön planda olan bu itilaf, son birkaç yıldır gündemin hiçbir yerinde yer almıyordu. Sonuçta onun verdiği bir rehavet bütün bunlara yol açmış olabilir. Ki buna bile inanamıyorum. Bu kadar güçlü bir ordusu, her bakımdan silah, mühimmat ve malzeme bakımından, muazzam bir iç ve dış istihbaratı olan bir devletin, orada bu kadar binlerce roketin hazırlığından haberdar olmaması, uçan kanatlarla ülkenin içine girebileceğini, girme yolunda hazırlık yapan Hamas militanlarını görmemesi, hiç anlamaması, bu kadar boşluk içinde kalması, üstüne üstlük sınırlardan geçip, üstüne siviller de onlarla beraber İsrail'e geçmiş durumda. Yani akıl almaz bir şey. O açıdan bakıldığında bunu, İsrail'in 11 Eylül'ü olarak nitelendirenlere katılıyorum.

BU, İSRAİL İÇİN 11 EYLÜL İLE 15 TEMMUZ ARASI BİR ŞEY

Benim tamamen spekülatif bir başka düşüncem daha var. Bu 11 Eylül ile 15 Temmuz arası bir şey İsrail için. İsrail'de çok ciddi bir muhaleft vardı, ülkenin geneli ülkenin bu kadar sağa çekilmesini Netanyahu'nun hiç kural dinlemez popülist bir yaklaşımla çok ciddi ölçüde devlet sistemini sarsmış olması, hatta görülmemiş boyutlarda insanın, halkın katıldığı hükümet karşıtı gösteriler oldu. Dolayısıyla Netanhayu orada siyaseten büyük bir zaafiyet içindeydi. Hatta ve hatta bazı istiharat örgütü içinde hem iç, hem dış, hükümetin diğer unsurlarından, orada askeri ihtihbarat cenahından tepkiler vardı.

Şu yönde tepkiler vardı; Hükümet üzerindeki anayasal denetimi ve bu çerçevedeki yüksek mahkeme denetimini, hükümetin bir kararı ile sınırlandırdı hatta sınırlandırmayı bırak ortadan kaldırdı. O tepkiler de devam ediyordu.

O yüzden bu bana şunu düşündürüyor, ama bu tamamen spekülasyon; acaba, içeriden de bir ihmal olabilir mi diye düşündürtmüyor değil. O yüzden zaten 15 Temmuz, dedim.

Yani "bilerek" ihmal diyebilir miyiz?

Olabilir, inanamıyorum, yani mevcut haliyle görememesine, bu çapta bir saldırıyı önceden iç ve dış istihbaratın hiçbir şekilde tespit edememesi bana çok tuhaf geliyor, hatta inandırıcı da gelmiyor.

İşin bir yönü bu, ikinci yönü Hamas saldırdı, İsrail misilleme yaptı. Burada da bir soru işareti var. Hamas kendisine yönelik böy