Fenomenlik: Estetik görünümler, rüya gibi yaşamlar... "Toplumsal bir dönüşümün, yozlaşmanın temelleri atılmış oluyor"
Günümüzde fenomenlik, sosyal medyanın etkileşim gücüyle paralel olarak hızla artıyor. Her geçen gün popülerliği artan fenomenlik ve influencerlık vaat ettiği yeniliklerle gençler üzerinde etkilerini gösteriyor. Psikiyatrist Uzman Dr. Ayşegül Sütçü fenomenliğin artışını ve gençler üzerindeki etkisini 12Punto'ya değerlendirdi.
Aslı Ağırdil
Aslı AĞIRDİL - 12punto.com.tr
Gelişen teknoloji, sosyal medyanın yaygın kullanımı sonrası yeni tanımları ve meslekleri de beraberinde getiriyor. Bu mesleklerden biri olarak kabul edilen Influencer’lık, yüksek popülerliğe sahip. Takipçi sayısı ortalamanın üzerinde olan bu kişiler, paylaşımlarında belli konularda önerilerde bulunabiliyor. Bu öneriler, genellikle belli markaları ön plana çıkarmayı amaçlayan iş birliği anlaşmalarına göre şekilleniyor. Çok geniş kitlelere hitap etmenin yarattığı avantajlar sayesinde, ciddi düzeyde para kazanabiliyorlar.
Özellikle genç yaştaki bireylerde Influencer olma eğilimi ve isteği son dönemlerde daha da artmış durumda. ABD merkezle küresel araştırma şirketi Morning Consult'ın son verilerine göre; Z kuşağının yüzde 57'si Influencer olma hayali kuruyor. Üstelik gençlerin çoğu aynı paraya kazanma şansları olması durumunda saygın bir meslek olarak kabul ettikleri Influencer'lık için mevcut kariyerlerini bırakmaya hazır. Dahası her 10 gençten üçü Influencer olmak için para ödemeye bile razı. 12Punto'ya konuşan Psikiyatrist Uzman Dr. Ayşegül Sütçü sosyal medya fenomenliğinin artışındaki etkenlere dikkat çekti.
DAHA UCUZA DAHA ÇOK KİŞİYE ULAŞIM: FENOMENLİK
Psikiyatrist Uzman Dr. Ayşegül Sütçü, bazı kişilerde onaylanma ve beğenilme gereksinimlerinin çok fazla olduğunu vurguladı. Şirketlerin de fenomenler sayesinde daha ucuza daha fazla kişiye ulaşmalarından dolayı fenomenlikte artışın yaşandığını belirten Sütçü şunları söyledi:
"İnsanın en temel ruhsal ihtiyaçlarından biri var olmak, varoluşuna bir anlam bulmak. Bunun için de insan tanınmak, fark edilmek, başkalarından ayrışmak, olduğu haliyle onaylanmak ister. Geçmişte bu ihtiyaçlar gerçek sosyal çevremizden ailemiz, arkadaşlarımız, yakınlarımız, ya da bizi uzaktan bilenler tarafından karşılanırken sosyal medyanın ortaya çıkışıyla artık hiç karşılaşmadığımız, sadece sanal ortamlardan bildiğimiz kişilerin de tanıması, onaylaması önem taşır oldu. Sosyal medyada tanımladıkları profillerle insanlar, hiç tanımadıkları kişilerin karşısına çıkma olanağı bulmuş oldu. Sosyal medya platformları da insanın bu en temel beğenilme onaylanma gereksinimini temel alıp paylaşımlara beğen- beğenme ve takip tuşları eklemeyi seçti. Herkesin temel ihtiyacı dedim ama çeşitli nedenlerle bazı kişilerin onaylanma beğenilme gereksinimi çok daha fazla olabiliyor. Aksi takdirde kendilerini tanımlamakta, yaşamlarını anlamlandırmakta zorluk çekebiliyorlar"
"Bir de bu olgunun maddi yönü var elbette. Önceden TV, gazete gibi medya araçlarında küçücük reklamlar için çok büyük paralar vermek zorunda olan şirketler, o medya aracılığıyla ulaşacakları izleyici/okuyucu sayısından daha fazla kişiye fenomenler sayesinde çok daha ucuza ulaşabildikleri için, kolaylıkla reklam mecralarını sosyal medya fenomenlerine kaydırarak fenomenlik olgusunu bir para kazanma yoluna çevirmiş oldular. Benim görebildiğim kadarıyla bu faktörler fenomenliğin artışındaki etkenlerden bazıları"
YENİ ROL MODEL: FENOMENLER
Sosyal medya fenomenlerinin gerçeklikten uzak estetik görüntüleri, lüks yaşam temalı içeriklerinin gençlerde etkileyici olduğuna dikkat çeken Sütçü, bunun sakıncılarını şu şekilde anlattı:
"İnsanın kimlik gelişiminde ergenlik en önemli dönemlerden biri. Çocuklukta başlıca rol modeller anne, baba, abi, abla ya da aile yakınındaki kişilerdir. Ergenlikle birlikte kişi dış dünya ile daha fazla temasa geçtiğinde artık rol modeller ailenin dışından bulunmaya başlıyor.Ergenler en çok yakın arkadaşları, akranları, öğretmenleri ve hayranlık duydukları yabancıları rol model alarak kimliklerini yapılandırırlar. Bu yabancılar çoğu kez ünlü oyuncular, müzisyenler, hatta gerçekte var olmayan dizi karakterleri olabilir. Hatırlarsınız, çok tipik örnektir, çok izlenen mafya dizilerindeki kahramanları örnek alan ve mafya gibi ciddi kıyafetler giyen ve kabadayılığa özenen ergenlerin sayısı çok artmıştı bir ara"
"Günümüzde gençler tarafından kolaylıkla rol model alınan kişilerinin başında da sosyal medya fenomenleri geliyor. Makyajlarıyla, yaptırdıkları estetik operasyonlarla kendini ruhsal ve bedensel açıdan tanıma aşamasındaki gençlerin önünde ve yepyeni ve ulaşılması zor bir hedef olarak yer alıyor. Gerçeklikten uzak estetik görünümleri, hayal bile edilemeyecek bir zenginlik ve rüya gibi yaşamlarla ergenlerin benlik ideallerini ve özsaygılarını olumsuz etkileyebiliyorlar. Bu durum gençlerde gerçek dışı beklentiler yaratabiliyor. Öte yandan bu fenomenler eğer üretken, yaratıcı bir ürün ortaya koymuyorlarsa gençlerin önündeki rol model üretmeyen, sadece tüketen, içeriğin değil görünümün ön planda olduğu bir hayatı sergilemiş oluyor. Sanırım bu şekilde toplumsal bir dönüşümün hatta belki yozlaşmanın da temelleri atılmış oluyor"
SOSYAL MEDYANIN SANAL KAHRAMANLARI
"Toplumun kurallarına uymayı çok küçükken, hatta bebeklikten başlayarak ilk önce anne babanın koyduğu kurallara ve sınırlara uyarak öğreniriz. Ruhsallığımızı oluşturan -id, ego ve süperego olarak adlandırdığımız- yapıların gelişimi de bu dönemle başlar. Bebek doğduğunda yaşama içgüdüsüne hizmet eden -hayvanlarla ortak dürtümüz olan- yaşama dürtüsü ile yalnızca doyumu arar. Bu fizyolojik açlığının doyurulması kadar haz arayışının doyurulması da demektir. Bu doyum arayışı ruhsal aygıtımızın id dediğimiz parçasının işlevidir. Bebek zamanla her ağladığında memenin gelmeyeceğini, açlığını ertelemesi gerektiğini öğrendiği gibi, haz arzusunun da ertelenmesi gerektiğini, her istediğinin hemen yerine getirilemeyeceğini, örneğin başkasının malına dokunulamayacağını ve benzeri toplumsal kuralları öğrenir. Bu şekilde süperego dediğimiz ruhsal aygıtımızın baskılayıcı ve kural koyucu kısmı oluşur. Süperego ahlakın, vicdanın, mahcubiyetin, utanmanın, suçluluk duygusunun kaynağıdır ve ideallere ulaşmayı hedefler. Süperegonun gelişimi için önce babanın ya da annenin varlığı, daha sonra da toplumun yani bir ötekinin varlığı önemlidir. Başkası görmezken utanma duygusunun ortadan kalkması gibi kişiler, karşısında birilerini görmediklerinde süperegonun baskılamasına o kadar ihtiyaç duymazlar. Kimse görmeyecekse ayıp da yoktur, utanma da"
"Sosyal medyada kendini ortaya koyan kişilerde, bu kişiler her ne kadar takipçilerinin varlığını bilseler de karşılarında somut birisi olmadığı için, hatta takipçilerin ve kişinin sosyal medyadaki kimliği gerçek değil sanal olduğu için, süperego kolaylıkla devre dışı kalabilir. Sosyal medya toplumla bireyin arasında duran bir perde gibi kişiyi yalnızlığın cüretkarlığına yatkınlaştırır. Fark etmişsinizdir, sosyal medyada insanlar, gerçek hayatta yüz yüze olsalar asla söyleyemeyecekleri sözleri, hatta hakaretleri karşılarındakilere kolaylıkla sarf ederler. Kendi fikirlerinin doğruluğu konusunda aşırı iddialı olabilirler. Müstehcenlik de benzer şekilde bir perdenin ardındaymış gibi kişinin utanmasının, ahlaki kuralları ve toplum değerlerini yok saymasının bir sonucu olarak yaygınlaşıyor olabilir. Kişiler diledikleri gibi giyinmekte ve bedenleriyle ne yapacakları konusunda özgürdür ve özgür olmalıdır da. Burada önemli olan kişinin gerçek yaşamda yapmayı seçmeyeceği şeyleri sanal bir kimliğin ardındayken yapmayı seçebilmesi ve bunun sınırlarını kestirmenin olanaksız olması bence"
'KOLAY PARA KAZANMA' İDEALİ
İnsanların alınteriyle açlık sıınırının da altında gelir elde etmesinin de kolay para seçeneğini ortaya çıkardığına dikkat çeken Sütçü, bu durumun gelecekte yeni meslekleri ortaya çıkaracağını belirtti. Sütçü şunları söyledi:
"Geçmişte var olabileceğini hayal bile edemediğimiz birçok meslek bugün yaygın olarak icra ediliyor. Gelecekte de şu an düşünemediğimiz yeni meslekler ortaya çıkacak ve bunların bir kısmı dijital dünya ile ilişkili meslekler olacak. Sosyal medya influencerlığı, -etki edici mi demek lazım Türkçesine bilemiyorum- kolay para kazanmanın bir yolu olduğu sürece toplumda bir meslek gibi görülmeye başlanması gayet doğal. Gelecekte bu, eğitimi verilen bir meslek mi olur, ortadan kalkar mı bilemiyorum, ancak şu çok açık ki, alın teri ile kazanılan paranın insan gibi yaşamaya yetmediği; halkın büyük kısmının fakirlik hatta açlık sınırının altında gelir elde edebildiği bir toplumda, kazanma yolu ne olursa olsun “kolay para” her zaman bir seçenek olarak var olacaktır.Gençlerin gelecek idealleri de bu gerçekten bağımsız olamaz. Özendiği yaşama okumakla ve çalışmakla ulaşamayacağını gören bir gencin fenomenlikten ve sosyal medyada “takipçi kasmak için” ilgi çekecek bir şeyler bulmaktan medet umması gayet anlaşılır bir durum değil mi?"