'Hükümetin krizden haberi yok' deyip saklanan gerçekleri açıkladı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifini bilgilendirme toplantısında 2024 bütçesini açıkladı. Yılmaz, "Bütçemiz; yatırımı istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, bütüncül ve kapsayıcı bir kalkınma yaklaşımına sahiptir" dedi. Bu ifadeler sonrası Yeniçağ yazarı Esfender Korkmaz, 'Hükümetin krizden haberi yok' başlıklı yazısında saklanan gerçekleri açıkladı.

12punto

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifini bilgilendirme toplantısında açıklamalar yaptı.

“2024 bütçemizde depremlerinin yol açtığı hasarların giderilmesi için 1 trilyon 28 milyar lira kaynak ayırıyoruz” diyen Yılmaz, “Deprem harcamaları hariç 2024 yılı bütçe ödenekleri, personel giderleri için 2,8 trilyon lira, mal ve hizmet alım giderleri 669,8 milyar lira, cari transferler 4,5 trilyon lira, sermaye giderleri 636,5 milyar lira, borç verme giderleri 298,2 milyar lira, faiz giderleri 1 trilyon 254 milyar TL” şeklinde konuştu.

Bu ifadeler sonrası Yeniçağ yazarı Esfender Korkmaz, "Hükümetin krizden haberi yok" başlıklı yazısında Türkiye'nin saklanan gerçeklerini açıkladı.

İşte o yazı:

Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bütçe sunuş konuşmasında Türkiye’nin bazı gerçeklerini sakladı. Bazıları şöyledir.

1.Hükümet 2024 bütçesine, yatırım bütçesidir diyor, ama değil.

Cumhurbaşkanı yardımcısı ‘’ Bütçemiz; yatırımı istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, bütüncül ve kapsayıcı bir kalkınma yaklaşımına sahiptir. ‘’ diyor.

Açıklanan bütçe de sermaye giderleri ödenekleri 636,5 milyar lira, toplam bütçe ödenekleri 11 089 milyar liradır. Sermaye giderlerinin bütçe içindeki payı yüzde 5,3’tür. Önceki bütçelerde bu pay yüzde 6 dolayında idi. Cumhurbaşkanı yardımcısı açıklamaya rağmen yatırımların payını yüzde 14, diyor ve fakat kaynağını açıklamıyor.

Bütçenin yatırım bütçesi olması için bu payın yüzde 5,3 değil, yüzde 20 olması gerekir. Oysaki 2024 bütçesinde yatırım için kaynak yok. Bütçenin büyük kısmı transferlere ve seçim popülizmine ayrılmıştır.

2. Hangi ihracatta artış var ?

Yine açıklamada üretim ve ihracat artışı olduğuna da vurgu yapıldı.

TÜİK verilerine göre, Ocak -Ağustos arasında geçen 8 ayda;

  • İhracatta artış yüzde – 0,4, yani ihracatta artış yok azalış var.
  • İthalatta artış yüzde 3,4 ve dış ticaret açığında artış yüzde 11,9.

Lafı uzatmaya gerek yok. Verilere bakınca, Cumhurbaşkanı yardımcısının açıklaması açıkça yanlış olduğu anlaşılıyor.

3.Yüzde 10 enflasyonla yüzde 60 enflasyonu aynı kefeye koymak kafayı kuma gömmektir.

2024 bütçe sunumunda ‘’Küresel ölçekte enflasyon sorunu pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede devam ederken ‘’ denildi.

Böyle bir açıklama tamamıyla yanlıştır. Çünkü son verileri alırsak;

  • Merkez Bankası Temmuz raporuna göre dünyada gelişmekte olan ülkelerde enflasyon ortalaması yüzde 6’dır.
  • Biz dahil OECD ülkeleri ortalama enflasyon oranı yüzde 7,7
  • Trading economics verilerine göre; G 20 ülkelerinde Türkiye ve Arjantin hariç ortalama enflasyon 3,84’tür. G-20’ye dahil olan iki ülkede yüksek enflasyon var. Türkiye 61,53, Arjantin 138. Arjantin’de kriz ve IMF var.

Siyasi iktidar bunu hep yaptı. Siyaha beyaz diyerek algı yaratmaya çalıştı. Bu nedenle yerli ve yabancı sermayenin hükümete karşı olan güveni düştü. Yabancı sermaye gelmiyor, çıkıyor. Yerli sermaye de artık dışarda yatırım yapıyor.

4.Büyümeyi küresel ortalama ile karşılaştırmak doğru değil.

Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir. Küresel ekonomi içinde hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler var.

Gelişmiş ülkelerde büyüme gelişmekte olan ülkelere göre daha düşüktür. Çünkü Gelişmiş ülkelerde GSYH büyüklüğü daha yüksektir. Söz gelimi 2022 ‘de;

ABD GSYH yüzde 2,6 büyüdü ve 25 trilyon 465 milyar dolar oldu. Yüzde 2,6 büyümenin GSYH katkısı 662 milyar dolar oldu. Türkiye aynı yıl daha yüksek, yüzde 5,5 oranında büyüdü, bu büyümenin GSYH katkısı 49,8 milyar dolar oldu.

Bunun için bizim gibi gelişmekte olan bir ülkeyi diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırmak gerekir. 2023 yılında Türkiye’nin büyüme oranı gelişmekte olan ülkeler ortalaması kadar ve fakat 2023 tahmini daha düşük kalıyor.

Depreme rağmen büyümeye gelince; deprem servet kaybına neden olur. Büyümeyi insan gücü kaybı, üretimde daralma nedeni ile olumsuz etkiler. Ama aynı zamanda molozların kaldırılması, yeni konteynerlerin ve binaların yapımı, işçi ve makine çalışması büyüme oranını artırır. Depreme rağmen büyüdük demek iktisadi açıdan yanlıştır.

İktisatta çok kullanılan bir örnektir; Bir binanın yıkımı servet kaybıdır. Ama yıkım nedeni ile makine ve emek katma değer yaratır ve büyüme artar.

Sonuç: Hükümet bunları bilmiyor olamaz. Buna rağmen Türkiye’yi dünya büyüme ortalaması ile karşılaştırması ile yalnızca kendini kandırmış oldu. Hükümetin, bütçede kamuda yapılan israfı kaldıracağız ve yatırımların payını artıracağız demesi akla daha yakın olurdu.

5. Gelir dağılımı ve yoksullaşmaya girmiyorum. Zira herkes zaten yaşıyor.