İlaç sorunu devam ediyor: ‘Firmalar bazı ilaçları Türkiye piyasasına vermekten imtina ediyor’
Son yıllarda Türkiye'de yaşanan ilaç krizi gittikçe tırmanıyor. Hayati önem taşıyan ilaçları bulmak için vatandaşlar bütün eczaneleri dolaşmak zorunda kalıyor. Eczacılar yeni bir fiyatlandırma politikasının hayata geçirilmesini bekliyor. Eczacı Cem Kılınç ve İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi Eczacı Simla Dilara Sezgin konuyu 12punto'ya değerlendirdi.
Aslı Ağırdil
Aslı Ağırdil - 12punto
Döviz kurundaki artış, ilaç sıkıntısını beraberinde getiriyor. Türkiye'de geçtiğimiz son bir yıla baktığımız zaman ilaç fiyatlarına 3 kez zam geldi. Bugün de yüzde 25 zam uğradı ilaçlara. Türkiye'deki firmalar da ilacın sunulmasındaki avantajlarını kaybettiklerini düşündükleri için ilacı çok az miktarda piyasaya vermeye başladılar.
12punto’ya konuşan eczacılar özellikle antibiyotik, AIDS, tansiyon, kolestrol, prostat ilaçlarında, göz ve kulak damlalarında, en önemlisi de hayati önem taşıyan kanser ilaçlarında sıkıntı yaşandığını belirtti.
Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri'nden Eczacı Cem Kılınç ve İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi Eczacı Simla Dilara Sezgin konuyu 12punto'ya değerlendirdi.
İLAÇ FİRMALARI İLAÇ VERMİYOR
İlaç yokluğunun birçok sebebini sayabileceğini dile getiren Kılınç, "Aslında en büyük sorunun ülkemizde piyasanın değerlenmesiyle alakalı ilaç fiyatlarındaki artış. İlaç fiyatlarını belirlemede sabit euro kuru esas alınıyor ve kur da belirli aralıklarla güncelleniyor. En son temmuz ayında gelen yüzde 30 artışla 14 TL'ye eşitlendi ama reel de euro şuan 31 TL civarında. İlaç firmaları da bu zamlardan yeterince kar edemedikleri gerekçesiyle bazı ilaçları Türkiye piyasasına vermekten imtina ediyorlar. Dolayısıyla bu durum da ilaç yokluğuna sebep oluyor" dedi.
'DAYANIŞMA GRUBUNDA İLAÇ ARIYORUZ'
İlaç bulma sorununun sürekli değişiklik gösterdiğini belirten Kılınç, ilaç bulamadıkları zaman dayanışma gruplarına yazdıklarını belirtti. Kılınç şöyle devam etti:
"Doktorların en fazla yazdığı reçete antibiyotik. Fakat Türkiye'de antibiyotik grubu neredeyse hiç yok. Taşrada arada bir bulunabiliyor ama büyük kentlerdeki eczanelerde hiç yok. Bulunamayan ilaçlar arasında; AIDS ilacı, tansiyon, kolesterol ve prostat ilaçları da var. Bu ilaçların eş değeri de olmadığı için doktor tedaviyi değiştirmek zorunda kalıyor veya başka bir ilaç grubu veriyor. Göz ve kulak damlalarında da aynı sorun yaşanıyor. Özellikle zam beklentisinin olduğu dönemlerde ithal ve pahallı ilaçlarda sıkıntı yaşanıyor. Bulunamayan ilaçların sayısı artınca ilaç firmaları, ilaçlarını piyasaya sunmak istemiyorlar. Bizlerin de bu duruma karşılık olarak eczacılar dayanışma grubumuz var. Eczanede acil hasta oluyor ve ilaç bulunamıyorsa gruplara yazıyoruz. Başka şehirlerden de temin etmeye çalışıyoruz"
TAMAMEN ÖZEL SEKTÖRE TERKEDİLMİŞ BİR PAZAR
Kılınç ayrıca, "Kanser gibi bir hastalığın ilacını bulamıyoruz. Şunu unutmamak lazım ilaç metalaştıkça, kâr unsuru haline geldikçe ve halk sağlığını tedavi edici bir şey değilde yatırım aracı üzerinden kar edilen bir şeye dönüştükçe maalesef ilaç firmaları kapitalizm boyutunda de karına bakar. Senin kanser hastası olman onların umrunda değil gibi bakıyorlar. Tamamen özel sektöre terkedilmiş bir pazar" dedi.
ECZACILAR NÖBET LİSTESİNDEN ÇIKMAK İSTİYOR
Vatandaşın ilaç bulamayınca gösterdiği tepkiyi haklı bulan Kılınç, şunları aktardı:
"Küçük yerlerde hastaları tanıdığımız için tepkiler genellikle ihtiyaç yokluğuna sebep olan durumlarda gerçekleşiyor. Büyük şehirlerde ise özellikle İktidar yanlısı basın tarafından eczacının elinde ilaç varmış ama bekletiyormuş gibi sosyal medyada ve basında algı oluşturuluyor. İnsanlar bazen tepkisini yanlış yere gösteriyor ama o durumda gayet normal karşılıyoruz tepkileri. Çünkü ilaçlara erişilebilir olması gerekiyor. Nöbetteki eczaneciler de aynı sorunu yaşıyor. Birçok eczacı nöbet listesinden çıkmak istiyor. Gece boyunca nöbette olan eczanelere depo tarafından 5 kutu ilaç gönderiliyor ve 30 dakikada bitiyor. Nöbet ise 24 saat.."
ALT GELİR GRUBUNA SÜLÜK TEDAVİSİ…
"Algı olarak alt gelir seviyesine sahip insanların ilaçlardan ilgi alakasını kesip sahte bilim dediğimiz akupunktur, sülük tedavisi gibi bilimsel olmayan yöntemlerle ilgilensin ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sorumluluğu azalsın gibi bir yere gidiyor bu durum. Yüksek gelirli kişiler ise biyoteknolojik ürünlerden faydalansın. Eskiden ilaç alınırken kimsesizlerden muayene ve hastane ücreti alınmayacak gibi söylemler vardı. Fakat şu anda muayene ücreti de alınıyor, ilaç katılım payı da. Dolayısıyla insanlar sadece ilaç yokluğuna değil fiyatların artmasına da tepki gösteriyor"
TANSİYON İLACI BİLE BULUNAMIYOR
İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi Eczacı Simla Dilara Sezgin konuya ilişkin değerlendirmesinde ilaç temini sorununun çözülmesi ve bu durumun kabul edilmemesi gerektiğini dile getirdi.
Sezgin şunları aktardı;
"Tedarik sorunu birkaç aylık süreçten çıkıp 12 aya yayıldı. Bu durum Türk halkının standartlarının düşmesi demek. Üç sene önce birçok ürüne ulaşabiliyorken şimdi basit bir tansiyon ilacını bulamıyoruz. Geriden ileriye doğru gitmek gerekirken biz şuan ilaç temininde ve ilaca ulaşabilme konusunda geriye düşmüş durumdayız. Bunun çözülmesi ve kabul edilmemesi gerekiyor. İlaç fiyat kararnamesinin günümüz koşullarına göre devletin, firmaların, depoların, eczacıların da bir arada olduğu ve devlet dahil herkesin kazanacağı yeni bir sistemle yeni bir fiyatlandırma politikasının hayata geçirilmesi gerekiyor. Yoksa bugün ki koşullarda sorun bu şekilde çözülemez"
"YİNE Mİ YOK?"
"Şimdiler de en korktuğum şey 'Yine mi yok' denmeye başladı. Bu bizim daha önce yaşadığımız bir şey değildi. Hastalar eczane eczane dolaşmaya başladılar. Normalde eczanemize gelen telefonlar bizden ilaç alan hastaların sorularıyken bu telefonların bir kısmı hiç tanımadığımız ama piyasada olmayan bir ilacı telefonun başında eczane arayarak 'Belki bu eczanede vardır' diyerek arayan hastalara dönüştü. Çözümü de şöyle oluyor; eş değeri varsa veriyoruz ki eş değeri de genellikle olmuyor. Eş değerini de bulamazsak hastaya doktoruna geri dönüp tedaviyi değiştirmesini öneriyoruz. Son çare hasta beklemeyi göze alıyor ve biz İstanbul içerisinden meslektaşlarımla iletişime geçiyoruz .Tamamen bireysel çabalarla dönüyor iş"
'HER İLACI ALMAYARAK TERCİH YAPIYORUZ'
Sezgin, son günlerde eczacılar tarafından sıkça kullanılan “Depomuza bakalım. Varsa getirtelim” sözlerinin sebebini de şu şekilde açıkladı:
"Hepimiz belli kitlesi olan eczacılarız. Bana gelenler o ilacı kullanmıyorsa ben artık onu stok olarak bulundurmuyorum. Çünkü stok maliyeti de çok yüklü olmaya başladı. Ayrıca milat problemi de yaşıyoruz. İlaçlar genelde 2 senelik milada sahip. 2 sene sonra o ilaçları Eczacılar Odası aracılığıyla imha ettirmek zorundayız. Bunların hepsi birer ekonomik yük. O yüzden de eczanenin daha önce karşılaşmadığı bir ilacı 1-2 kutuda olsa bulundurmak istemiyoruz. Onun yerine sürekli bize gelen insanların tükettiği ilaçları vermeyi tercih ediyoruz"
'ZAM BİZE DE SÜPRİZ OLDU'
İlaç fiyatlarına bugün yapılan zamlara kendilerinin de şaşırdığını vurgulayan Sezgin şunları söyledi;
"Normal prosedüre göre ocağın son haftası veya şubatın ilk haftası ilaç fiyatlarında güncelleme yapılır. Bugün yapılan zam bize de sürpriz oldu. O yüzden ocak sonu ve şubat başı gibi bir daha zam gelmemesi gerekiyor. Bu durumda 6 ay sonra gelmesi gerekir."