Kahramanmaraş depreminin 1. Yılı... Psikolog Melis Yılmaz: Ertelenmiş yas dönemi devam ediyor, etkileri yıllarca sürebilir

Kahramanmaraş depreminin üzerinden tam bir yıl geçti. Şehirle ve binalarla birlikte yıkılanlardan birisi de yaşamlar oldu. Bölgede neredeyse yakınını kaybetmeyen, olumsuz etkilenmeyen kimse kalmadı. Depremin etkilerinin azaltılıp yeniden hayata tutunmak kritik önemde.

Ercan Küçük

Ercan KÜÇÜK - 12punto.com.tr

Kahramanmaraş Depreminin hemen ardından birçok psikolog bölgeye gidip depremzedelere yardımcı olmaya çalıştı. O psikologlardan birisi de Melis Yılmaz’dı. Yılmaz, depremin üzerinden geçen bir yılda depremzedelerin ruh halini, hala atlatamadıkları travmaları 12punto’ya anlattı.

Yılmaz, depremzedelerde konfüzyon, korku, umutsuzluk, suçluluk ve öfke gibi duygularla karşılaştıklarını vurguladı. Yılmaz şunları söyledi:

EVLER, HAYALLER , ŞEHİRLER YIKILDI

“Maalesef koskaca 1 yıl geçti, bazılarımız için yaşananlar daha dün gibi taze bazılarımız içinse çok eskide kaldı, gündemlerimiz, kaygılarımız değişti.

Deprem bölgesinden, depremden etkilenmiş görüştüğüm danışanlarım var. Zor bir soru. Yıkım nasıl atlatılabilir? Evler yıkıldı, hayaller yıkıldı, şehirler yıkıldı, bir çok aile, eş, dost yıkıldı. Atlatıldı mı hayır atlatılmadı, ama hayatta kalanlar için yaşam devam ediyor.. Yıkılanlar, kayıplar unutulmadan, silinmeden, yenisi kurulmaya çalışılıyor elden geldiğince.”

AYLARCA YILLARCA DEVAM EDECEK SÜREÇLER…

Yılmaz, depremin etkilerinin görünür olduğunu, hala devam ettiğini belirtti. Hatta Yılmaz bazı etkilerin yıllarca sürebileceğine de dikkat çekti. Yılmaz şunları söyledi:

“Aradan 1 yıl geçmiş olmasına rağmen hala kaldırılmayan enkazlar var, hala konteynerlerde yaşayan insanlar var ne zaman kalkacak bu tablo ortadan, insani temel ihtiyaçlar tamamen ne zaman karşılanacak büyük bir muamma. Belirsizlik insanlığa en fazla kaygı veren durumlardan birisidir, ve Türkiye belirsizlikler ülkesi maalesef. 

Bireysel bazda psikolojik reaksiyonlara bakacak olursak, konfüzyon, korku, umutsuzluk, suçluluk ve öfke gibi zihinsel ve ruhsal durumlarla karşılaşmaktayız, uyku ve odaklanma sorunları yaşanmakta, yaşananlar zihinde canlanmakta, rüyalara girmekte ve tetiklenmeler ortaya çıkmakta.

Yeni duruma alışanlar ve iç dengelerini kurup yaşamsal düzeneklerine devam eden insanlarla birlikte bazı insanlar aylar ve belki de yıllarca devam edecek olan sıkıntılı süreçlerden geçmekte.

Travma nedir sorusunu yanıtlamalıyız bu noktada, TPD’deki tanımına göre; Kişiyi aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağandışı ve beklenmedik olayların yolaçtığı etkilere ruhsal travma diyoruz. İnsan hayatında sıkıntı ve üzüntü yaratan pek çok olay olur, ancak bunların tümü ruhsal travma yaratmaz.

 Olay:
-korku, dehşet veya çaresizlik hissi yaratmışsa,

Olayda:
-kişinin kendisinin veya yakınının ölüm veya yaralanma tehlikesi varsa
ruhsal travma olarak adlandırılır. Deprem ruhsal travmaya yol açan olayların ilk sıralarında yer almaktadır.”

ERTELENMİŞ YAS DÖNEMİ

‘İnsanlar acısını yaşayabildi mi?’ Diye sorduğumuz Psikolog Yılmaz, birçok insanın hala ertelenmiş yas döneminde olduğuna da dikkat çekti. Yılmaz şöyle konuştu:

“Tam olarak yaşanıldığını söylemek mümkün değil, her bireyin acıyı yaşayış ve ele alış biçimi farklı olmakla birlikte çok temelde devlet kurumlarının böylesi bir afete hazırlık olmamasından, planlı ve örgütlü olmamasından kaynaklı bölgedeki insanlar ilk saatlerden itibaren belirsizlik, yalnızlık ve çaresizlik duyguları ile baş başa bırakıldı. Çok önemli ve büyük dayanışma sahneleri yaşanmakla birlikte birçok insan ‘ertelenmiş (patolojik) yas’ döneminde şu an. 

Yas sürecinin nasıl ilerleyeceğinde kişiyi nasıl etkileyeceğinde etkili olan faktörler bulunmaktadır. Bunların başında; kaybedilen kişinin kim olduğu, kaybedilen kişiyle ilişkinin niteliği, kişinin nasıl öldüğü, sosyoekonomik etkenler, geleneksel yas tutma anlayışı, çevreden alınan destek, yas tutan kişinin kişilik özellikleri ve geçmiş travmatik yaşantıları yer almaktadır. Bireyin sağlıklı bir yas sürecinde geçirmesi gereken aşamalar vardır; 

  1. Kayıp gerçeğini kabul etmek

  2. Duygularını ifade etmek

  3. Ölen kişinin olmadığı ortamlara uyum sağlamak

  4. Duygusal anlamda ölen kişi ile ilişkileri yeniden düzenlemek ve sosyal yaşama devam etmek, anı formülasyonu oluşturmak

Yas tutan kişinin yaşaması beklenen bu aşamalar yaşanmadığında kişinin yas süreci komplike, başka bir ifadeyle patolojik yas haline gelebilir. Patolojik yas; bireyin yas sürecini aşırı derecede yoğun yaşaması, yas evrelerinde ilerlemeyip bir evrede kalıp sürekli bir yas halini alması, normal yaşama uyum sürecinin ilerlemeyip stereotip tekrarlamalar yaşanması olarak ifade edilebilir. Patolojik yas sürecinde bir uzmandan yardım almak zorunludur.”

Peki bu kadar büyük acılar ve kayıplar yaşayan toplum nasıl iyileşir? Yılmaz bu sorumuza da şu şekilde cevap verdi:

“Sanıyorum ki bu soruya nasıl cevap verirsem vereyim eksikli kalacaktır. Bir toplumun iyileşebilmesi için toplumu oluşturan en ufak yapı taşı olan bireyden, devlet otoritesine, ekonomik, toplumsal, yaşamsal düzeyde ‘insanı’ merkezine alan sistemsel değişiklik mecburidir bugün geldiğimiz noktada. Planlı ekonomi, planlı şehir yapılanmaları, deprem vb doğal afetler için önlemlerin alındığı, eğitiminden, sağlığına, geleceksizlikten, kadın mücadelesine topyekûn bir değişim olmaksızın toplumun iyileşmesinden bahsedemeyiz.”