Kentsel dönüşüm tartışmaları sürüyor: İstanbul’un şehir planlaması anlık ve kısa vadeli çözümlerle düzelemez
Özellikle Şubat ayında yaşanan depremlerden sonra kentsel dönüşüm ile beraber bina ve şehir yenilenmesi yeniden gündeme geldi. Şehir Plancısı Melis Güngör, izlenmesi gereken yöntemleri 12punto’ya anlattı.
Ezgi Sivritepe
Ezgi SİVRİTEPE - 12punto.com.tr
Kentsel Dönüşüm ile beraber şehir planlaması da gündemdeki yerini koruyor. Hızlı nüfus artışı, kontrolsüz konut üretimi ve kentsel dönüşümün şehir planlamasına etkisini değerlendiren Melis Güngör çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“DEPREM HAZIRLIĞI ŞİRKETLERİN KÂRI İÇİN YAPILIYOR”
Uzmanların sık sık dikkat çektiği İstanbul Depremi hazırlıkları ve kentsel dönüşüm sürecini değerlendiren Güngör, deprem hazırlığının sadece bina yenilemekle olmayacağını çünkü orada yaşayan insanların daha ucuz yaşamak için başka yerlere göç ettiklerini belirttikten sonra, “Bence İstanbul Depremi hazırlığı şirketlerin kârı için yapılıyor. Depreme hazırlık için ilk akla gelen fiziki dönüşüm. İstanbul özelinde konuşmam gerekirse, İstanbul’un şehir planlaması anlık ve kısa vadeli çözümlerle düzelemez” dedi.
İHTİYAÇ İÇİN DEĞİL RANT İÇİN
Güngör, Türkiye’nin şehir planlamasının temelinde yatan en önemli sorunun ‘kontrolsüz konut üretimi’ olduğunu belirtti. Güngör şöyle konuştu:
“Konut üretimi ihtiyaca yönelik olmaksızın sadece rant sağlamak için yapılıyor. Bu durumda da sağlıklı bir kent planlamasından bahsedemeyiz. Şehir planlamasının amacı, yaşanabilir, dayanıklı, ihtiyaçlara cevap veren ve sürdürülebilir bir kent inşa etmek olmalı”
HALK DA SÜRECE DAHİL OLMALI
Halkın da sürece dahil olması ve taleplerini söylemesi gerektiğini belirten Güngör, “Kent sakinleri, kent haklarını sonuna kadar talep etmeli. Kenti planlayanların ise ana hedefi yaşam alanı oluşturmak değil; nitelikli yaşam alanı oluşturmak üzerine kurmaları lazım. Gelir ve rant odaklı bir planlama yaklaşımı yerine; çevreyi tüm olgularıyla ele alan ve şekillendiren bir yaklaşım benimsenirse sorunu ortadan kaldırmak için bir adım atmış oluruz” dedi.
“KAMUCU YAKLAŞIM GEREKİR”
Şehir planlamasında afete dayanıklılığın göz önünde bulundururken yeşil alan ve sürdürülebilirlik için neler yapıldığına dair sorumuza Güngör şu şekilde cevap verdi:
“Sürdürülebilirlik göz önünde bulundurulmuyor. Böyle kapsamlı bir vizyonla hareket etmek için kamucu bir yaklaşım gerekiyor. Ancak bu ekonomi politikasında, bunu hayata geçirmeye çalışmak imkânsız. Şehir planlamasında her şey birbirine bağlı olduğu için; biri olmadan diğerini sağlayamayız. Düzgün bir şehir planlamasında her şey göz önünde bulundurarak dengeli bir plan yapılmalı. Birinci derece deprem alanlarına yüksek konut; dolgu alanlarına alışveriş merkezi yapmamayı başarmalıyız”
Hızlı nüfus artışının şehir planlamasını doğrudan etkilediğini ve nüfusun artmasıyla şehrin ihtiyaçlarını karşılayamadığını vurgulayan Güngör, bunun yeni krizler oluşturduğunu ifade etti. Güngör, “Şehrin kaynakları ve altyapısı, iş imkanları yetersiz kalması şehirde yeni krizler oluşturur. En bilindik örnek İstanbul. İstanbul, tamamen nüfus odaklı bir planlamaya sahip. Nüfusun konut ihtiyacını sağlamak için uygun olmayan alanlar da yerleşim alanı olarak kullanılmaya başlandı. Konut üretiminden elde edilecek rant alanını gözeterek doğayı mahvediyoruz” dedi.