Sağlıkta yağma: 'Sağlıkhane değil ticarethane'

Aile sağlığı merkezlerinden hastanelere uzanan sağlık sistemindeki dönüşüm, insan hakkı olan sağlık hizmetini bir ticaret aracına dönüştürdü. Tolga Şahin’in “Sağlıkhane Değil Ticarethane” kitabı, sağlık emekçilerinin tanıklıklarıyla bu piyasacı sistemi gözler önüne sererken, direniş yollarını da işaret ediyor. Ulaş Karaağaç yazdı... Sağlıkta yağma: 'Sağlıkhane değil ticarethane.

12punto

Ulaş KARAAĞAÇ 

Kimimizin hastalandığında ziyaret ettiği, kimimizin işe giriş için rapor almak için gittiği yerler, aile sağlığı merkezleri (ASM). ASM'lerde çalışan sağlık emekçileri, vicdanı ve uzun mesai saatleri arasında sınanıyor. Üstelik bu sınanma, belki de en kıymetli olan insan yaşamı için yapılıyor. Bu durum, liberal politikaların her alanda etkisini gösterdiği 1980'li yıllardan itibaren başladı. Kamusal imkânlardan mahrum bırakılan sağlık sistemi, özel hastanelerle sağlığımıza değil, cebimize bakmaya başladı. 2005 yılında sağlıkta dönüşüm adı altında hayata geçirilen Aile Hekimliği Sistemi ile sağlık emekçileri adeta tüketilmeye başlandı. Zor şartlarda hizmet vermeye çalışan sağlık emekçileri, şiddete maruz kaldı ve kalmaya ne yazık ki devam ediyor.

AKP iktidarında tüm kamusal kaynakların tasfiyesinden, sağlık alanı da nasibini aldı. Hatırlayalım; pandemi sürecinde 5 adet maskeyi dahi ücretsiz dağıtamayan bir sağlık sisteminden bahsediyoruz, adlı adınca Sağlık Bakanının hastane patronu olduğu bir tasfiyeden bahsediyoruz. Tüm yaşanan bu dönüşümün bir başarısızlık olmadığını, çok net bir tercih olduğunun altını çizmek gerekiyor. Bu tercih, sağlık emekçisini vicdanı ile cebi arasına sıkıştırıyor, yurttaşı sağlık hizmetlerinden mahrum bırakıyor.

Tolga Şahin'in "Sağlıkhane Değil Ticarethane" adlı kitabı, haziran ayında Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı. Sağlık hizmetlerinin nasıl sistematik biçimde bir kâr alanına dönüştürüldüğünü, sağlık emekçilerinin ifadeleriyle ortaya koyan bir kitap. Özellikle son yirmi yılda sağlık sisteminde yaşanan dönüşümün, kamusal hizmet anlayışını nasıl aşındırdığını ve yerine piyasa mantığını nasıl yerleştirdiğini gözler önüne seriyor.

Sağlık hizmetlerinin artık bir insan hakkı olmaktan çıkarak alınıp satılan bir meta hâline geldiği günümüzde, yaşanan dönüşüm yalnızca hastanelerin özelleştirilmesiyle sınırlı kalmıyor. Performans sistemiyle sağlık emekçilerinin satış temsilcilerine, hastaların ise müşterilere dönüştürülmesine sebep oluyor.

Kâr odaklı bu sistemin, koruyucu sağlık hizmetlerini nasıl gözden çıkardığı kitapta maddeler hâlinde ortaya konuluyor. Geçmişte mahallelerin ayrılmaz parçası olan sağlık ocaklarının işlevsizleştirilmesi ve yerine getirilen aile hekimliği modeli, sağlık hizmetlerini tedavi edici modele hapsediyor. Böylece hem toplum sağlığı geri plana atılıyor hem de kronikleşen hastalıklar sayesinde hastalar piyasacı anlayışın kucağına itiliyor.

Kitapta geçen ifadelerle durum özetleniyor:

"Adana'da işe giriş raporu almak isteyen bir kişi, aile hekimine elektrikli çaydanlıkla saldırdı. Saldırının sebebi neydi biliyor musunuz? Doktorun, kendi üzerine kayıtlı olmayan hastalara sadece durum bildirir raporu verebileceğini söylemesi! Doktorun sol kolunu çıkartan zanlı, tutuklandı!"

"Sistem zaten allak bullak hâle getirilmiş, taşeron hâline getirilen doktor, kendisine verilen üç kuruş parayla çalışanın maaşını mı ödeyeceğim, binanın kirasını mı, elektrik, su, doğalgaz faturalarını mı diye kara kara düşünürken ASM grup elemanları da üç kuruş parayla nasıl geçineceğinin derdinde!"

"Tuvalet kâğıdını bile sayıyla bir kişiye ayda bir tane veriyorlar. Bir ara eldiven bulamıyorduk, pansuman için eldiven almıyorlardı."

"Sağlıkhane Değil Ticarethane", okuru sağlık hizmetlerinin metalaşması üzerine düşünmeye zorlarken, aynı zamanda bu sürece nasıl direnilebileceğine dair ipuçları da sunuyor. Neoliberalizmin sağlığımız üzerindeki etkisini anlamak isteyenler için önemli bir başvuru kaynağı olan bu kitap, yalnızca bir eleştiri metni değil, aynı zamanda bir uyanış çağrısı niteliği taşıyor.

Sağlığın bir ticaret aracı değil, temel bir insan hakkı olduğunu kazanacağımız günlere ulaşmak için; sağlık emekçilerinin maruz kaldığı şiddeti kınamak yerine, adeta tezgâhlanan bu kâr odaklı sistemi mahkûm ettiğimiz günlere ulaşmak ümidiyle...

İnsanlık dışı koşullara rağmen özveriyle çalışan tüm sağlık emekçilerine teşekkürler.