Uzay çalışmalarında 19 Ocak 2024 dönüm noktası

Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Lütfi Değirmenci yazdı...

12punto

Bilindiği üzere özellikle ikinci dünya savaşından sonra uzay çalışmaları hızlanmış ve bu yöndeki çalışmalara, prestij kazanma ve dünya liderliği bağlamında stratejik bir anahtar rolü vasfı atfedilmiştir.

Özellikle Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri arasında kıyasıya rekabet şeklinde devam eden uzay çalışmaları uzaya çıkan ilk canlı, ilk insan, ilk kadın, uzayda yürüyüş yapan ilk insan, uzaya çıkan ilk ekip ve Ay'a seyahat, Ay'a ayak basan ilk insan şeklinde adeta bir yarış havasında sürmüştür. Teknolojik ilerlemelerle birlikte bilimsel uydular hayatımıza girmiş ve artık uzay çağı tam olarak başlamıştır. Bu bağlamda uzay istasyonları önemli bir yer tutmaktadır. Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS), 1998 yılında yörüngeye oturtulduktan sonra sürekli geliştirilmiş ve neredeyse bir futbol sahası boyutlarındaki, bugünkü büyüklüğüne erişmiştir.

Bugüne kadar sayısız uçuş ile sayısız astronotun giderek kaldığı ISS’de yine sayısız bilimsel deney yapılmıştır. Fiili ömrünü yakın zamanda tamamlayacak olan ISS’nin son misafirleri arasında bir de Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan astronot bulunmaktadır: Alper Gezeravcı.

Türkiye Cumhuriyeti' nin ilk astronotu olan Alper Gezeravcı’nın yolculuğu, 19 Ocak 2024 günü, Türkiye Bölge saati ile 00.49’da fırlatılan, SpaceX firmasının Falcon 9 roketiyle başladı. Görev ekibi İspanyol, İtalyan, Türk ve İsveç vatandaşı dört astronottan oluşuyor. Axiom Mission 3 (Ax-3) şeklinde isimlendirilen söz konusu görev kapsamında astronotlar Falcon 9’un uç kısmında yer alan Dragon isimli kapsül ile fırlatıldıktan yaklaşık olarak 36 saat sonra ISS’ye kenetlenecek ve ISS’de 14 gün geçirecekler.

Hava Kuvvetlerinde savaş pilotu olan Albay Alper Gezeravcı bu süre zarfında Türk bilim insanlarınca tasarlanan 13 farklı deneyi ISS’nin yerçekimsiz ortamında yapacaktır.

Elbette ne fırlatma aracı ne ISS’nin kendisi bizim değil, fakat Alper Gezeravcı, sözkonusu zorlu görevleri başarıyla yerine getirebilecek, Türk ordusunun en kıymetli, yetkin subaylarından biridir.

Diğer taraftan görevin asıl almacı olan deneyler de yine Türk Bilim insanlarınca tasarlanmış bizim deneylerimizdir. Bu nedenle uzaya gidişimizi anlamlarından söz konusu deneylerin sahibi bilim insanlarımız da en az Gezeravcı kadar heyecanla görevin sonucunu beklemektedirler.

Tübitak Ulusal Gözlemevi (TUG)'nin 5 Eylül 1997 yılında faaliyete geçmesi ile ivme kazanan Astronomi ve Uzay Bilimleri çalışmaları, 2022 yılında kurulumu tamamlanan ve yakın zamanda bilimsel gözlemlerin başlayacağı Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) ile hızlanmış, 13 Aralık 2018’de yasası kabul edilerek kurulan Türk Uzay Ajansı (TUA) ile de uzay çalışmaları bir devlet politikasına dönüşerek tek elden planlanmaya başlamıştır. Bu bağlamda ülkemizin “Milli Uzay Programı” 15 Şubat 2021’de açıklanmıştır.

Milli Uzay Programı'nda toplam 10 hedef yer almıştır. Uzaya ilk Türkiye Cumhuriyeti astronotunu göndermek de hedefler arasında yer almakta idi. 19 Ocak 2024 tarihinde bu hedefe ulaşılmış olması diğer hedefler açısından da olumlu etkisi olacaktır diye düşünüyorum. Bu nedenle 19 Ocak 2024 tarihi ülkemizin uzay çalışmaları kapsamında bir dönüm noktası niteliğindedir. Elbette Milli Uzay Programı hedeflerinin bazılarına (örneğin Cumhuriyetimizin 100. Yılında Ay'a sert iniş hedefi) programda belirtilen tarihlerde ulaşılamamış olması hedeflerin oluşturulması sırasındaki fizibilite raporlarının sağlıklı yapılmamış olduğunu göstermekle birlikte, söz konusu hedefler yapılabilirlik sınırları içerisindedir.

Ülkemizin bilim ve teknoloji potansiyeli bunu başarabilecek güçtedir. Gerisi zaman, irade ve bütçe meselesidir.

Gezeravcı'nın da uzaydan verdiği mesajında belirttiği üzere İstikbal göklerdedir. Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından bundan 87 yıl önce, 1937’de, dile getirilen bu veciz söz aslında Türk Milletinin önüne konulan hedefi ifade etmektedir.

Ülke olarak uzay çalışmalarında gecikmiş olmakla birlikte bugün bu konuda çalışmaların başlamış olması son derece önemlidir.

Gecikmenin en büyük nedeni uzay çalışmalarının son derece pahalı olmasıdır. Bununla birlikte, uzun vadeli bakıldığında, uzay çalışmalarının ülkemize kazandıracağı prestij ve ekonomik getiriler bu alanda yapılacak yüksek meblağlı harcamaları konsolide edecektir diye düşünüyorum.

Son söz olarak ilk astronotumuz Alper Gezeravcı’yı ve AX-3 görevi kapsamında yapılacak deneyleri tasarlayan bilim insanlarımızı ve son olarak tüm bu hedefe ulaşmamızda süreci yöneten Türk Uzay Ajansı’nı candan kutluyorum. Elbette deneylerin başarıyla tamamlanması ve Gezeravcı’nın salimen geri dönmesi de dileklerimin arasındadır.

Prof. Dr. Ömer Lütfi Değirmenci