Basın Konseyi Dünya Basın Özgürlüğü ödülü gazetecilere ve gerçek gazeteciliğe verildi
Basın Konseyi, her yıl bir gazeteci ya da kuruma verilen 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Ödülü'nü 2025 yılında gözaltına alınan, ayağına kelepçe takılarak ev hapsine mahkum edilen, günlerce gözaltında bekletilen, Silivri Cezaevi'nde tutulan, işsiz bırakılan, haklarında davalar açılan ama her şeye rağmen inatla gazetecilik diyen, direnen tüm gerçek gazetecilere adadı.
12punto
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, "Hukuk siyasallaşınca, domino taşları gibi ekonominin, üretimin yıkımı yaşanır. Sonuçta, her kesim zarar görür. Kendine yol açanların ise geçici oldukları ve sonunda kaybettiklerini tarih kitaplarından örnekleriyle biliriz. Kuralsız, hukuksuz, hakkarın askıya alındığı sözde demokrasilerde yaşamsal özgürlükler yok sayılınca düzenin bozulduğu ve çökmenin yaşandığı tarihsel bir gerçektir. Toplumun doğru bilgilendirilmesi için ve halkın haber alma özgürlüğü için gazetecilere müdahale kabul edilemez" dedi.
Basın Konseyi 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Beyoğlu Pera Müzesi’nde bir ödül töreni düzenledi.
Basın özgürlüğünün önemine dikkat çekmek, bu alanda emek veren gazetecileri onurlandırmak ve kamuoyunu bilgilendirmek için düzenlenen ödül bu yıl, gazetecilere ve gerçek gazeteciliğe verildi.
Etkinliğe; Basın Konseyi Yüksek Kurul (BKYK) Üyeleri, duayen gazeteci ve Basın Konseyi önceki Başkanı, CHP eski Milletvekili Oktay Ekşi, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, İstanbul Barosu Genel Sekreteri Av. Hürrem Sönmez, gazeteciler Turgay Noyan, Atilla Gökçe, Timur Soykan, Barış Terkoğlu, 12punto yazarları Dr. Elfin Tataroğlu, Dr. Şenol Çarık, İstanbul Barosu önceki Genel Sekreteri ve BKYK Üyesi Av. Burcu Öztoprak Alsulu, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Zonguldak Şube Başkanı ve BKYK Üyesi Ali Ayaroğlu, Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, İstanbul Barosu önceki Yönetim Kurulu Üyesi Av. Hüseyin Köprülü, Av. Onur Cingil, medya, akademi, iş ve hukuk dünyasından çok sayıda isim katıldı.
Sunuculuğunu Levent Yıldız'ın yaptığı törenin açılış konuşmasını yapan Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, "Kuralsız, hukuksuz, hakkarın askıya alındığı sözde demokrasilerde yaşamsal özgürlükler yok sayılınca düzenin bozulduğu ve çökmenin yaşandığı tarihsel bir gerçektir" dedi.
23 yıl önce Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında ülkemizin 99. olduğunu hatırlatan Türenç, geçen sürede 59 sıra gerileyerek bugün 158. sıraya geldiğimiz gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu belirtti.
Türenç, şunları ifade etti:
"Gazeteciler, halkın habere, gerçeğe serbestçe ulaşabilme hakkına saygıyla, bu görevi yerine getirendir. Ve bu hakların teminatıdır. Halk ve gazetecilik bu nedenle ayrılamaz bir bütündür.
Ne var ki, bu hakkın kullanılabilmesi için görevlerini yerine getirmeye çalışan gazeteciler, son dönemde hiç yaşanmadığı kadar güçlüklerle karşı karşıyalar.
Her yıl, tam da bu günde söylediklerimizi sürekli yinelemek zorunda kalmaktayız.
Demokrasiden uzaklaşıldığı dönemlerde, yasakların, ekran karartmalarının tutuklamaların, basının üstüne balyoz gibi indirildiğine bu salondaki herkes ya tanık olmuştur ya da öğrenmiştir.
'HİÇ OLMADIĞI KADAR AĞIR BASKI...'
101 yıllık şanlı Cumhuriyetimizde hiç olmadığı kadar ağır baskı, sindirme, ötekileştirme ya da demokrasilerde hiç yaşanmaması gereken koşullarda, gerçeği halka ulaştırma gayretiyle mücadele edildiğini tam da bugün, dünya basın özgürlüğü gününde konuşmalıyız diyoruz.
Haksız gözaltılara, tutuklama kararlarına, baskılara, işsizliğe, tehdit ve korkutmalara hak ihlallerine karşı kararlılıkla nasıl mücadele edildiğini konuşmalıyız.
Düşünce ve ifade özgürlüğünü, insan haklarını, anayasa ve yasalarla korunması gereken basın Özgürlüğünü, halkın gerçeğe ulaşma hakkını korumanın kutsal bir görev olduğunu, tam da bugün, yeniden konuşmak zorundayız.
Mesela, 2015 Eylül'ünde Türkiye'nin 'amiral gemisi' gazetenin genel yayın müdürüne evinin önündeki saldırıyı, gazetenin kapı camlarını kıranları unutmadan, sahte suç üreterek Silivri hücrelerine konulan 100'ü aşkın gazeteci için Silivri kapısında tutulan özgürlük nöbetlerini...
Medya kuruluşlarının nasıl el değiştirmeye zorlandığını, yabancı basında çıkan 'Türk halkı otokrasiye direniyor' yorumlarını,
yönetimlerce hoşa gitmeyen kalemlerin işlerine nasıl son verildiğini, gazete yönetimlerine tehditlerin, şantajların nasıl yağdırıldığını ve birçok gazetecinin işsiz bırakıldığı yakın dönemi unutmadan bir daha konuşmalıyız.
Dünya basın özgürlüğü sıralamasında 2024'te, 180 ülke içinde neden 158'inci sırada 'Durumu vahim' ülkeler arasında olduğumuzu...
'KARARI HEPİMİZ VERECEĞİZ'
101 yaşındaki bu güzel ülkenin mutsuz gençleri, işsiz, habere susamış gazetecileri, herkesin mutlu geleceği için bir daha konuşmak ve düşünmek istedik
basın özgürlüğü günümüzde...
Aşık Veysel ne de güzel demiş; 'Başkasının baharını çalanın bahçesi çiçek açmaz.'
Baharlarımıza kavuşmak ve 3 Mayısların, özgürce yaşanmasını diliyorum."
'TOPLUMUN HAFIZASIYIZ'
Pınar Türenç'in ardından gazeteci Gülnur Saydam konuştu. Yaptıkları haberler sonrasında sosyal medyada trol ordusunun lincine uğradıklarını ve haklarında davalar açıldığını hatırlatan Saydam, "Uğruna ölüm tehditleri alarak aydınlatmaya çalıştığımız kamu, haberciliğin siyasete malzeme olmasının önüne geçer. Biz toplumun hafızasıyız. Yaşadığım müddetçe bu hafıza için çalışacağım" dedi.
'BAŞIM DİK ŞEKİLDE YİNE ORADA OLACAĞIM'
19 gün Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İstanbul Üniversitesi öğrencisi Irmak Uyan, katıldığı yürüyüş sonrasında evinin iki otobüs terörle mücadele polisi tarafından basılıp gözaltına alındığını hatırlattı ve "Gözaltında, cezaevinde gazetecilerle birlikteydik, halkın arkamızda olduğunu bilmek bize güç verdi" dedi.
Uyan,"Hiçbir kanıt olmamasına rağmen mahkemeye çıkarıldık ve 3 Ekim'e ertelendi duruşmam. Yine o gün başım dik şekilde orada olacağım. Siz gazetecileri orada görmek bizi çok mutlu edecek" ifadelerini kullandı.
ÖDÜL GAZETECİLERE VE GERÇEK GAZETECİLİĞE
Her yıl bir gazeteci ya da kuruma verilen Basın Özgürlüğü Ödülü bu yıl gözaltına alınan, ayağına kelepçe takılarak ev hapsine mahkum edilen, günlerce gözaltında bekletilen, Silivri Cezaevi'nde tutulan, işsiz bırakılan, haklarında davalar açılan, ama inatla gazetecilik diyen, direnen gazetecilere ve gerçek gazeteciliğe verildi.