Sağır bireyler hangi dille düşünür?
Sağır bireylerin hangi dilde düşündüğü sorusuna net bir yanıt verilmesi için dil edinim zamanı, işitme kaybının türü ve beynin kritik dönemlerdeki gelişimi dikkate alınıyor. Araştırmalar, düşünce dilinin tek bir biçime indirgenemeyeceğini gösteriyor.
12punto
Doğuştan sağır olup erken yaşlarda ne işaret diline ne de konuşma diline erişemeyen bireylerin düşünsel süreçlerinin dilsel yapılara dayanmadığı bilimsel çalışmalarda ortaya konuluyor.
Bu kişilerin zihinsel temsillerinin; nesne görüntüleri, bedensel hareket tasvirleri, duygusal durumlar ve sese bağlı olmayan kavramsal çağrışımlar üzerinden kurulduğu belirtiliyor.
Dil ediniminin gerçekleşmediği 0–6 yaş aralığındaki kritik dönemin kaçırılması durumunda, beynin dil bölgelerinin tam kapasite gelişmediği ve düşüncenin daha çok görsel-uzamsal akış biçiminde işlendiği ifade ediliyor.
İŞARET DİLİNİ ERKEN EDİNENLERDE İÇSEL DÜŞÜNME SÜRECİ İŞARET DİLİNE DAYANIYOR
Erken yaşta Türk İşaret Dili (TİD), Amerikan İşaret Dili (ASL) ya da başka bir işaret diliyle yetişen bireylerde düşünme sürecinin öğrenilen işaret dilinde sürdüğü bulgularla destekleniyor.
İşaret dilinin beyin tarafından tam bir dil olarak işlendiği, gramer, sözdizimi ve kelime dağarcığının iç monoloğun yapısına dönüştüğü kaydediliyor.
Bu nedenle, konuşan bireylerde görülen “iç konuşma” sürecinin sağır bireylerde “zihinsel işaretleme” biçiminde gerçekleştiği belirtiliyor.
İŞİTME YETİSİNİN SONRADAN KAYBEDİLDİĞİ BİREYLERDE KONULUŞAN DİL ZİHİNDE VARLIĞINI SÜRDÜRÜYOR
Yaşamın ilerleyen dönemlerinde işitme kaybı yaşayan kişilerde düşünsel sürecin önceki konuşma diline bağlı kaldığı bilimsel kaynaklarda aktarılıyor.
Zihinsel dilin —Türkçe, Kürtçe, İngilizce veya kişinin ana dili her ne ise— işitme kaybından sonra da iç konuşma olarak devam ettiği, bu durumun düşünce yapısında bir kopukluk oluşturmadığı belirtiliyor.
İKİ DİL EDİNİLEN DURUMLARDA HİBRİT BİR BİLİŞSEL YAPI OLUŞUYOR
Hem işaret dili hem de konuşma dilini edinen bireylerin bilişsel açıdan çift dilli kabul edildiği ifade ediliyor.
Bu kişilerde düşünme dilinin; işaret dili, konuşma dili veya her iki dilin karışımıyla oluşabilen daha esnek bir yapıda ortaya çıktığı bildiriliyor.
Bu durumun, iki konuşma dilini akıcı şekilde kullanan bireylerde görülen zihinsel dil geçişlerine benzerlik gösterdiği kaydediliyor.
DÜŞÜNCE DİLİ İŞİTME KAYBINDAN ÇOK DİL EDİNİM ZAMANINA BAĞLI OLARAK ŞEKİLLENİYOR
Sağır bireylerin hangi dilde düşündüğüne yönelik değerlendirmelerde tek bir yanıtın bulunmadığı, düşüncenin hangi dile dayandığının dil edinim sürecine göre değiştiği ifade ediliyor.