Ermenistan, Filistin'i resmen tanıdı: Filistin'i devlet olarak tanıyan ve tanımayan ülkeler hangileri?
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Filistin Devleti'nin tanınmasına ilişkin bir bildiri yayımladı.
12punto
Rusya'nın resmi haber ajansı TASS, Ermenistan'ın Filistin'i resmen tanıdığını duyurdu.
ERMENİSTAN FİLİSTİN'İ RESMEN TANIDI
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Filistin Devleti'nin tanınmasına ilişkin bir bildiri yayımladı. Açıklamada, "Ermenistan'ın çeşitli uluslararası platformlarda her zaman Filistin sorununa barışçıl ve kapsamlı bir çözümü savunduğu ve İsrail-Filistin çatışmasının çözümünde 'iki devlet' ilkesini desteklediği" belirtildi.
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada "Filistinlilerin ve İsraillilerin meşru isteklerinin gerçekleşmesini sağlamanın tek yolunun bu olduğuna inanıyoruz. Yukarıda belirtilenlere dayanarak, uluslararası hukuka ve eşitlik, egemenlik ve halkların barış içinde bir arada yaşaması ilkelerine bağlılığını yeniden teyit eden Ermenistan Cumhuriyeti, Filistin Devleti'ni tanır." denildi.
BİRÇOK ÜLKE FİLİSTİN'İ TANIMA KARARI ALMIŞTI
7 Ekim 2023'te Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın saldırısı sonrasında Filistin'de sivilleri hedef alan İsrail'e karşı tepki her geçen gün artıyor. İsrail'in Filistin'e saldırmasından sonra aralarında İspanya, Norveç ve İrlanda'nın da olduğu birçok ülke Filistin devletini tanıma kararı almıştı.
FİLİSTİN'İ TANIYANLAR VE TANIMAYANLAR
Birleşmiş Milletler'e (BM) üye 193 ülkeden 145'i Filistin'i devlet olarak tanıyor.
BBC Türkçe'nin aktardığına göre, bunların arasında BM'deki 22 üyeli Arap Grubu, 57 ülkeli İslam İşbirliği Teşkilatı ve 120 üyeli Bağlantısızlar Hareketi de bulunuyor.
ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya, Hollanda, İtalya, Portekiz, Finlandiya, Danimarka, İsviçre, Belçika, Yunanistan, Japonya, Güney Kore, Myanmar, Eritre, Tayvan, Yeni Zelanda, Panama, Kamerun gibi ülkelerin de aralarında olduğu 40'ın üzerinde devlet Filistin'i devlet olarak tanımıyor.
Avustralya bu geçtiğimiz mayın ayında yaptığı açıklamada, "iki devletli çözüme ön ayak olmak üzere" Filistin'i devlet olarak tanıyabileceğini bildirdi.
Mart ayında İspanya, İrlanda, Malta ve Slovenya liderleri, "uygun koşullar sağlandığında" Filistin'i devlet olarak tanımaya yönelik çalıştıklarını açıklamışlardı.
Bu açıklamadan önce, yalnızca dokuz Avrupa ülkesi Filistin'i devlet kabul ediyordu. Bunların da çoğu, 1988'de, Sovyet Bloku'nun bir parçası oldukları dönemde karar almıştı.
İspanya, Norveç ve İrlanda'nın hamlesinden haftalar önce, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Filistin'in BM üyeliğinin yeniden değerlendirilmesini öneren ve Filistin'e daha geniş yetki ve ayrıcalıklar tanıyan tasarıyı kabul etmişti.
ABD, Nisan ayında BM’nin Filistin devletini tanıması önerisiyle Güvenlik Konseyi'nde yapılan oylamada veto kullanarak Filistinlilerin kuruluşa tam üyeliğini engellemişti. Ancak Fransa, Japonya ve Güney Kore gibi ABD müttefiklerinin de olduğu 12 ülke tasarıya yeşil ışık yakmıştı.
Eğer Cezayir'in sunduğu bu teklif Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilseydi, BM Genel Kurulu bu teklifi oylayabilirdi ve üçte iki çoğunlukla teklif kabul edilebilirdi.
BM Güvenlik Konseyi'ne gelen taslaklar ancak beş daimi üyeden hiçbirisi veto etmediği takdirde onaylanabiliyor. Bu beş ülke, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin.
Filistin Yönetimi'nin lideri Mahmud Abbas, ABD'nin vetosunu "etik dışı" olarak niteledi, İsrail ise tasarıyı "utanç verici" olarak tanımladı.
Oylamadan sonra ABD'den yapılan açıklamada, "ABD iki devletli çözümün güçlü destekçisi olmayı sürdürecektir. Bu veto, Filistin'in devlet olarak tanınmasına yönelik karşı bir muhalefeti temsil etmemektedir, ancak bunun taraflar arasındaki doğrudan müzakerelerin sonucunda olabileceğinin kabul edilmesidir" ifadeleri kullanılmıştı.
FİLİSTİN'İ TANIMAYANLARIN 'GEREKÇESİ' NE?
Filistin'i bir devlet olarak tanımayan ülkeler, bu tutumları genellikle "İsrail'le müzakere sonucu varılmış bir anlaşmanın olmamasıyla" açıklıyor.
Londra Ekonomi Okulu'ndan (LSE) Prof. Fawaz Gerges, "ABD Filistin devletinin kurulmasını sözde destekler gibi yapmasına rağmen, İsrail ile Filistin arasındaki doğrudan müzakerelerde ısrarcı olarak, aslında İsrail'e Filistin'in özerkliğini veto etme hakkı tanıyor" diyor.
1990'larda başlayan barış görüşmelerinde iki devletli çözüm bir hedef olarak belirlendi. Buna göre İsrailliler ve Filistinliler iki ülke olarak yola devam edebilecekti.
Ancak 2000'lerde görüşmeler yavaşladı ve 2014'te durma noktasına geldi.
Sınırlar, Filistin devletinin yapısı, Kudüs'ün statüsü ve 1948-49 savaşı sonrası Filistinli sığınmacıların akıbeti gibi zorlu konular masada çözümsüz kaldı.
İsrail, Filistin'in BM üyeliği talebinin kesin olarak karşısında duruyor.
İsrail'in BM Büyükelçisi Gilad Erdan, bugün bu talebin onaylanmasının "7 Ekim'deki Hamas saldırıları sonrası terörü ödüllendirmek olacağını" söyledi.
İsrail'in müttefiki ülkeler, Filistin'i devlet olarak tanımaları halinde ilişkilerinin zedeleneceğini biliyorlar.
İsrail'in destekçisi konumundaki kimi ülkeler, Filistin'in 1933 Montevideo Sözleşmesi'nde belirlenen devlet olma kriterlerini karşılamadığını ileri sürüyor.
FİLİSTİNLİLER BM'DE NASIL TEMSİL EDİLİYOR?
2011 yılında Filistin BM'ye tam üye olmak için başvuru yaptı. Ancak bu başvuru BM Güvenli Konseyi'nde gerekli desteği alamayarak oylamaya sunulmadı.
2012'de ise BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada Filistin Yönetimi’nin üye olmayan gözlemci devlet statüsü başvurusu kabul edildi.
Bu statü, Filistin'e Genel Kurul'daki tartışmalara katılma hakkı tanıyor. Ancak Filistin Yönetimi'nin oy hakkı bulunmuyor.
2012'de hem Batı Şeria hem de Gazze Şeridi'nde memnuniyetle karşılanan bu kararla, Filistinlilerin diğer uluslararası örgütlere katılmasının da önü açıldı. Bunlar arasında Uluslararası Ceza Mahkemesi de var.
Washington'daki Orta Doğu Enstitüsü'nden Khaled Elgindy, "BM'ye tam üye olmak Filistinlilerin diplomatik kademesini yükseltebilir ve tasarı sunma, Genel Kurul'da oy hakkı gibi hakların önünü açabilir. Ancak bunların hiçbiri iki devletli çözümü getirmez. Bu yalnızca İsrail işgalinin bitmesiyle gerçekleşebilir" yorumunu yapıyor.
SOAS Londra Üniversitesi'nde kalkınma çalışmaları profesörü olarak çalışan Gilbert Achcar, BM'ye tam üyeliğin sembolik bir zafer olarak kalacağını kaydediyor. Achcar, "güçsüz bir Filistin Yönetimi" ve işgal edilen bölgelerin varlığı altında "bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin hala çok uzak olacağını" savunuyor.