İsrail'in komşusu Ürdün'ün kaderi ne olacak? 'Ateş çemberinin' ortasındaki ülke

İsrail'in Ortadoğu'daki ülkelere saldırıları devam ederken, doğudaki komşusu Ürdün'le de aralarındaki gerilim tırmanıyor. Bir işgale karşı topraklarını 'sonuna kadar savunacaklarını' ifade eden Ürdünlü yetkililer, İsrail'in olası bir saldırısına karşı hazırlanmaya çalışıyor.

12punto

Gazze, Lübnan ve Suriye'yi bombalayan İsrail, bölgedeki güvenlik endişelerini artırdı. Son olarak İran'ın balistik füze saldırısıyla vurulan ve 'düşmanının' nükleer tesislerini vurmayı planlayan İsrail, komşusu Ürdün'de de güvenlik endişelerine neden oluyor. 

Ürdün, 'ateş çemberi' olarak tanımlanan Ortadoğu'daki savaş bölgelerinin tam ortasında yer alıyor. Özellikle Ürdün hava sahası, bölgede birbiriyle çatışan ülkelerin ihlallerine maruz kalıyor. Örneğin, İran'ın İsrail'e yönelik fırlattığı füze ve drone'ların büyük kısmına, ABD ve İsrail orduları Ürdün hava sahasında müdahale etti.

Ürdün Savunma Bakanlığı, İsrail'in kendilerine yönelik tehditleri üzerine geçtiğimiz haftalarda çeşitli açıklamalar yaptı. 

Uzmanlar, çatışmaların tırmanmasının Ürdün için tehlikeli olabileceğini vurguluyor. 

El-Hüseyin bin Talal Devlet Üniversitesi'nden İsa Şelebi, AA'ya verdiği röportajda Ürdün'ün durumunu değerlendirdi. Şelebi, mevcut durumun, 2006'daki savaştan daha büyük bir etki yaratabileceğini belirtti. 

Şelebi, bu çatışmaların göç dalgalarını tetikleyebileceğine dikkat çekti. Daha önceki savaşlarda yaşanan göç hareketliklerini hatırlatan Şelebi, bu kez bölgedeki silahlı çatışmaların yayılmasının daha büyük bir tehdit oluşturabileceğini ifade etti.

ÜRDÜN YENİ BİR GÖÇ DALGASIYLA KARŞILAŞACAK MI?

Ürdün, coğrafi konumu itibariyle potansiyel bir savaş alanı haline gelebilir. Savaşın yayılması, insansız hava araçları ve füzelerin kullanımıyla birlikte güvenlik tehditlerini artırabilir.

Şelebi, 'Ürdün'ün durumu, bölgedeki güç dengesine bağlı olarak daha da karmaşık hale gelebilir' diye konuştu.

Savaşın Orta Doğu'da çatışmanın yayılmasına yol açabileceğini, bunun Irak, İran, Suriye, Lübnan ve Filistin'den Hizbullah yanlılarının Ürdün sınırından ülkeye girebileceği anlamına geldiğini vurgulayan Şelebi, şunları kaydetti:

'Bu durum, tüm tarafların insansız hava aracı (İHA), füze gibi sahip olduğu tüm silahları kullanmasına yol açacak. Ürdün'ün coğrafi konum olarak ortada yer alması ciddi bir tehlike oluşturuyor. Bu ülke semalarının çatışma sahası olacağı anlamına geliyor. Bu da ülkeye durduk yere siyasi, güvenlik, askeri ve sosyal yük ve külfet yükleyecek.'

Ürdün'de hükümetin İsrail'in savaşlarına karışmama politikası izlemesine karşın, kalabalık gruplar Filistin'e destek mitingleri düzenliyor

LÜBNAN'DA YAŞANANLAR BÖLGENİN GELECEĞİNİ NASIL ETKİLEYECEK?

Diğer yandan, Ürdünlü yazar Revan Süleyman el-Hayyari, böylesi bir çatışmanın tüm Ortadoğu'da ciddi etkiler yaratacağına dikkat çekti. 

Lübnan’da yaşananların, bölge ülkelerinin dış politikalarını yeniden şekillendirebileceğini bildiren Hayyari, şunları dile getirdi: 

'Bölgedeki varlık ve nüfuz mücadelesi askeri tırmanışa doğru gidiyor. Bölgede net bir projesi olan İsrail, askeri gücüyle Hizbullah'ın sınırlarındaki nüfuzunu kırmaya çalışıyor ve bu sayede Tahran'a mesajlar veriyor.'

Uzmanlar, mevcut çatışmaların sadece siyasi değil, ekonomik yansımalarının da olacağını öngörüyor. 

Amman yönetimi, şu ana kadar yaptığı açıklamalarda, olası bölgesel çatışmaların etkilerini azaltmak için dengeli bir dış politika izlemeye çalıştığının altını çizdi.

Geçtiğimiz yıllarda Ürdün, iç savaş ve işgal gibi sorunlar yaşayan Ortadoğu ülkelerinden ciddi miktarda göç aldı. Yakın tarihli bir örnek olarak, Suriye İç Savaşı'nda Ürdün, Türkiye'den sonra en çok mülteci kabul eden ülkeydi