Suriye'deki kritik süreci Prof. Dr. Tarık Oğuzlu değerlendirdi: 'Esad rejiminin günleri sayılı'

Suriye’de Esad rejimi, 2011'de iç savaşın başlamasından bu yana Hama'daki kontrolü ilk kez kaybederken Esad’ın ordusu Deyrizor’u PKK’ya bıraktı. Suriye’de ibrenin hızla döndüğü yönü ve bu süreçte Türkiye’nin nasıl etkileneceğini Dış Politika Enstitüsü Akademik Kurul Başkanı Prof. Dr. Tarık Oğuzlu 12punto’ya anlattı. Prof. Dr. Oğuzlu, ‘Esad rejiminin günleri sayılı’ dedi.

Beste Çelik

Suriye'de Heyet Tahrir Eş-Şam'ın (HTŞ) öncülüğündeki muhalif gruplar ile Devlet Başkanı Beşar Esad güçleri arasında 27 Kasım'dan bu yana süren çatışmalar sürüyor.

Bölgeden son gelen bilgilere göre Humus'ta bulunan ve kenti Hama ve kuzeydeki bölgelerle bağlayan Resten otoban köprüsü bombalandı. Aktarılana göre kritik köprü, Rus uçakları tarafından hedef alındı.

Öte yandan Esad’ın ordusu Deyrizor’u PKK’ya bıraktı.  

Suriye’de yaşanan son gelişmeleri ve Türkiye’nin savaştan etkilenme potansiyelini Dış Politika Enstitüsü Akademik Kurul Başkanı Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, 12punto’ya değerlendirdi.

“ESAD REJİMİNİN GÜNLERİ SAYILI”

HTŞ harekatının çok hızlı ilerlediğini ifade ederek sözlerine başlayan Prof. Dr. Oğuzlu, Suriye’deki güncel durumu şöyle anlattı:

“Halep’ten sonra Hama, Hama’dan sonra Humus’a geliyor HTŞ unsurları. Esad ciddi anlamda sıkışmış durumda böyle bir konjonktürde en azından PYD’den kaynaklı bir sıkıntı yaşamamak adına Deyrizor’daki varlığını PYD’ye bırakıyor.

Çünkü oradaki mevzi belki güçlerini toparlayıp HTŞ karşısında daha güçlü bir savunma hattı kurmak istiyor olabilir. Bu, ABD’nin de politikasına uygun bir durum. Çünkü ABD’de de HTŞ ile PYD’nin asla çatışma içinde olmasını istemiyor.

Hatta PYD unsurlarının Tel Rıfat ve Menbiç gibi Fırat’ın batısındaki yerlerden, Fırat’ın doğusuna dahi geçmesini salık veriyor ABD, PYD’ye. Ama PYD’nin Fırat’ın doğusundaki varlığının da asla tehlikeye düşmemesi adına ABD'de de İsrail de elinden geleni yapıyor.

Bu saatten sonra Esad rejiminin günlerinin sayılı olduğunu söylemek gerekir. Çünkü ne İran’dan ne de Rusya’dan herhangi bir ciddi askeri destek kapasitesi alabilmesi mümkün görünmüyor.

Zaten İran Irak’taki paramiliter unsurlarını Esad’a yardım etme noktasında göndermeye çalıştığında bunları İsrail de ABD'de de vuruyor. Çok sıkışmış durumda.

Hizbullah zaten kendi başının derdine düşmüş, oradan yana bir destek alması da mümkün değil. Yani bütün gelişmeler Esad’ın aleyhine gelişiyor.”

TÜRKİYE SAVAŞTAN NASIL ETKİLENİR?

Türkiye’deki göçmenlerin Suriye’ye dönmesinin olası olduğunu ifade eden Prof. Dr. Oğuzlu, “Şu anda sahadaki gerçeklik Türkiye’nin çıkarlarıyla uyumlu. Çünkü PYD’nin Tel Rıfat’tan ve Menbiç’ten çekilmesi Türkiye’nin görmek istediği tablo. Esad’ın iktidarının sona erme ihtimalini de Türkiye satın almışa benziyor. HTŞ’nin içinde olacağı yeni bir yönetim ortaya çıkarsa Türkiye’de 3 buçuk - 4 milyon civarında olduğunu düşündüğümüz göçmenlerin Suriye’ye geri dönem ihtimali yüksek. Suriye’den tekrar Türkiye’ye ciddi bir göç dalgası olabilmesi için Esad rejiminin ve her şeyden öte Rusya’nın, Halep’te İdlip’te bulunan insanlara yani HTŞ’nin kontrolü altında olan bölgelere yönelik ciddi bir bombalama yapması lazım ki o insanlar hayatlarının tehlikeli olduklarını düşünsünler ve akın akın Türiye sınırına gitsinler. Şu anda öyle bir ihtimal görünmüyor” açıklamasında bulundu.

“GÖÇMENLER SURİYE’YE DÖNER”

Suriye’de yeni bir rejim kurulacağının altını çizen Prof. Dr. Oğuzlu, “O rejim Suriye’deki insanların hayatını garanti altına alacak. HTŞ de radikalliğinden aşırı dinci kimliğinden biraz uzaklaşıp daha ılımlı daha orta yolcu bir karakter kazancak ki zaten ancak böyle olursa Türkiye’deki zorunlu göçmenler Suriye’ye geri dönebilir. Yani ABD’nin de İngiltere’nin de HTŞ’ye verdiği ana mesaj bence bu. Radikalliklerinden sıyrılıp, El Kaide veya IŞİD gibi olmadıklarını göstermelerini istiyorlar. Bu doğrulta ilerlerse Esad’a karşı savaşlarında engel olmayacaklarını belirtiyorlar. Türkiye de bunu istiyor” dedi.

“ESAD, ABD VE İSRAİL’İN BEKLENTİSİNİ KARŞILARSA…”

Suriye’de Esad’ın iktidarının devam etme şartlarını aktaran Prof. Dr. Oğuzlu, “Suriye Devleti yaşamaya devam edecektir şüphesiz. Ama yeni Suriye yönetiminde farklı grupların otonomi çerçevesinde bazı bölgeleri kontrol ettiğine ve etmeyi sürdürdüğüne şahit olacağız. Daha bölük pörçük bir Suriye coğrafyası hakim olacak. Yani Şam yönetimi Esad’ın en güçlü zamanda olduğu gibi Suriye’nin geneline hükmeden o yönetim mümkün olmayacak. Esad’ın gitmesi her ne kadar olasıysa da zayıf bir Esad iktidarda da kalabilir ancak bir şart gerçekleşirse. ABD ve İsrail’in en önemli beklentisini Esad yerine getirirse Esad’ın iktidarda kalmasına dış güçler izin verebilir. O şart da şu: İran’ın Suriye’deki varlığını sona erdirmesi ve İran’ın Suriye’yi bir güzargah olarak kullanıp Hizbullah’a askeri destek vermekten men edilmesi. Suriye İran’dan uzaklaşırsa İsrail ve ABD’ye yaklaşırsa Türkiye ile de diplomatik bir müzakere süreci içerisine girerse bu şartlarda Esad’ın iktidarı devam edebilir. Bu da Türkiye’nin ulusal çıkarlarına dair olacak bir gelişme olur” diyerek Esad’ın varlığının ABD ve İsrail’e bağlı olduğunu vurguladı.

“PYD SAVUNMACI POLİTİKA İZLEYECEKTİR”

Türkiye topraklarının tehdit unsurlarını değerlendiren Prof. Dr. Oğuzlu, “Kürt romantik milliyetçiliği çerçevesinde bakarsanız PKK’nın ve Suriye’deki uzantısı PYD’nin bağımsız bir Kürt Devleti peşinde koşan bir hareket olduğunu görürsünüz ama bu saatten sonra Türkiye’nin böyle bir şeye izin verebilmesi mümkün değil. Ben PYD’nin de böyle bir şeyi arzulayabileceğini düşünmüyorum. Onlar da Esad sonrası Suriye’de şu ana kadar elde ettikleri kazanımları korumaya yönelik bir savunmacı politika izleyeceklerdir. HTŞ ile savaşmak ya da onlarla karşı karşıya gelmek de istemeyeceklerdir. Çünkü böyle bir durumda Türkiye HTŞ’ye destek olabilir. ABD’nin de PKK/PYD’ye verdiği desteği ne kadar devam ettireceğinin garantisi yok” diyerek sözlerini noktaladı.