Ali Çufadar 12punto’ya konuştu: Stagflasyon tehlikesini işaret etti ve uyardı: İşsizlik yeni başlıyor
Ekonomik krizin etkileri her geçen derinleşirken Türkiye'yi bekleyen tehlikeyi ekonomist Ali Çufadar 12punto'ya açıkladı. Stagflasyon tehlikesini işaret eden Ali Çufadar, “Daralma ve işsizlik artışı henüz yeni başlıyor” dedi.
Hikmet Eren Çelenk
Hikmet Eren ÇELENK- 12punto.com.tr /ÖZEL
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı ve basına düşen taslak ile yeni bir vergi kanunu çıkacağı gündeme gelmişti. Taslağa göre gelir durumlarına göre adil bir vergilendirme sisteminin ortaya konulacağı bir sistem üzerinde çalışıldığı ortaya çıkmıştı. İlerleyen süreçte gündemdeki etkisini oldukça kaybeden vergi kanunu taslağı için hükümetin geri adım attığı iddiaları sıklıkla dile getirilmeye başlamıştı. Ekonomist Ali Çufadar ekonomide bekleyen tehlikekere, mali disipline ve vergilendirmelere ilişkin sorularımızı yanıtladı.
‘PARA POLİTİKASI YÜKÜNÜN BÜTÇE DİSİPLİNİYLE ALINMASI LAZIM’
Ekonomik daralma kapsamında gündeme gelen mali disipline dair yorumlarını aktaran Ali Çufadar, “Şöyle bir arka plandan bahsedelim. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce toplumun sınırlı bir kesimine çok büyük bir gelir transferi yapıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ekonomiyi düzeltmemiz gerekiyordu. Faizleri yükselttik, para politikasını sıkılaştırdık ancak bu uzun süre devam edemez. Aynı şekilde uzun süre faizi yüksek tutarsak, sadece ekonomi politikasına dayanırsak ekonomiyi çok tahrip eder, oldukça yavaşlar. Ekonomik büyüme yüzde 1’in altına düşer. Para politikasının yükünü bütçe disipliniyle almamız lazım. Gevşek bütçe disiplini daha yüksek faiz anlamına gelir. Bu durum ekonomiyi oldukça zora sokar” şeklinde konuştu.
‘VERGİLERİN TABANA DEĞİL TAVANA YAYILMASI LAZIM’
Basına yansıyan yeni vergi kanunu taslağına ve ekonomik daralmaya ilişkin sorularımızı ise Ali Çufadar şöyle yanıtladı:
“Hükümet durumun farkında, önümüzdeki günlerde ekonominin çok daha hızlı yavaşladığını göreceğiz. Yüksek faizler nedeniyle reel sektörün küçüleceğini göreceğiz. Hükümet bunun farkında ve bütçe disipliniyle gidelim, para politikasının önünü açalım diyor. Bütçe disiplinin önü iki şekilde açılır; ilk olarak harcamalar kısılır, ikinci yöntemde geliri kısılır. Harcamaları kısmak emekliye, memura daha düşük maaş vermektir. İkinci yöntemde de kamu harcamalarında kısıtlamalar ve yüksek bütçeli yatırımların önüne geçersiniz. Hükümet kamu harcamalarıyla yola çıktı çünkü toplum bu harcamalara büyük tepki gösteriyordu. Fakat bu yolda, harcamaları kısma noktasında fazla bir adım atılamadı, dişe dokunur bir tasarruf olmadı. Eskisine yakın bir sistemle devam ediyor orası. Bu sefer bahsettiğimiz ikinci yol tercih edildi fakat bu da toplumsal tepkiye neden oldu. Bu noktada gelire yönelmeleri gerekiyor. Bunun ilk yolu vergiyi arttırmak. Tabana yayalım deniyor fakat tavanaya yayılması gerekiyor. Yüksek gelir sahibinden ve servet gelir transferinden büyük kâr etmiş kesimi vergilendirirsiniz. İkinci yöntemde kamu mallarına yüksek zam yaparsınız. Hükümet birinci yöntemle yola çıktı, bir bütçe tasarısı çıkarttı fakat bundan büyük ölçüde geri adım atıldı. Böyle olunca hükümet ikinci yöntemle vergilendirmeyi tabana yansıtmaya başladı.”
‘FARKINDA OLDUKLARI ŞEY ZORUNLULUKLARI’
Hükümetin uyguladığı ekonomi programına ve hedeflere dair konuşan Ali Çufadar, “Hükümet bütçe disiplini konusunda ciddi görünüyor. Yöntemde ayrışıyorum, çok sağlıklı değil. Farkında oldukları şey zorunlulukları. Faizleri düşüremezlerse bütçe disiplinini sağlayamayacaklarını biliyorlar. Faiz bu şekilde yüksek kalmaya devam ederse ekonomi yavaşlar ve işsizlik artmaya devam eder. Bu yIl bütçe açığını GSYH’nin yüzde 5’inin altına getirmeyi hedefliyorlar, başarılı olacaklar gibi duruyor. Gelecek yıl yüzde 5’in de altında tutmaya çalışacaklar. Yapabilirler mi? Yapmak zorundalar. Bütçe disiplini sağlanıyor fakat içeriğinde problemler var. Yapılan vergilendirme metodları toplumsal tepkilere neden oluyor ve doğal olarak istikrarın sağlanmasında bir engel oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
‘DARALMA VE İŞSİZLİK ARTIŞI HENÜZ YENİ BAŞLIYOR’
Vergide adaletin sağlanamadığını, daha zorlu günlerin bizleri beklediğini belirten Ali Çufadar, “Parası olandan vergi almak o kadar kolay değil. Parası olanın hükümetle yakın ilişkileri, lobileri oluyor. Örneğin borsaya bir vergilendirme yapmaya çalışıldı ve bir sürü gürültü çıktı. Siyaset bu vergilendirmeleri yapabilir fakat tepkileri göğüslemesi lazım. Ekim ayında şartlar oluşur gibi duruyor. Kasımda da inmeye başlaması lazım çünkü zorundalar. Bu faizlerin inmesi gerekiyor. Önümüde çok daha zorlu günler bizi bekliyor olacak. Sanayide daralma ve işsizlikte artış henüz yeni başlıyor. 2025’in ilk çeyreğine kadar bu göstergelerde negatif bir düşüş olması muhtemel. Her geçen ay biraz daha aşağıya ineceğiz” diye konuştu.
‘HERKESİN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYDUĞUNU GÖSTERMELERİ GEREKİRDİ’
Toplumun gittikçe sıkılaşan politikaları sırtlaması gerektiğini ve sürecin tüm berraklığıyla izah edilmesi gerektiğini söyleyen Ali Çufadar, “Meşruiyeti sürekli gündemde tutuyorum. Topluma bundan sonrasında nasıl çıkacağız burdan senaryonuzu adil bir şekilde anlatmanız ve biz tüm uygulamalarımımızı adil şekilde gerçekleştiriyoruz beyanını göstermeniz gerekiyor. Bunun yolu da zenginden de varlıklıdan da ciddi vergiler alıyoruz demek, göstermektir. İlk çıkarttıkları yasa tasarısını güçlü şekilde çıkartsalardı toplumu ikna edebilirlerdi. Herkesin elini taşın altına koyduğunu göstermeleri gerekirdi. Şu an toplumdaki en büyük problemin mali istikrar sistemine olan güvensizliktir diye düşünüyorum. Toplumun baskılarının arttığı noktada hükümet frene basmak, eski para politikalarına dönmek gibi bir yöntem izler mi sorusu piyasalarda huzursuzluk oluşturuyor. Bu zorlu süreçleri siyaset yürütmek zorunda” dedi.
‘TÜRKİYE’DE OLMAZ DİYE BİR ŞEY YOK’
Mevcut ekonomi politikalarından geri dönüşün siyasi maliyetinin yüksek olacağını belirten Ali Çufadar sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Bu sıkı politikalarla devam edilirse Türkiye durgunluğa girer. İşsizlik artar ve esnaf, kobi çevreleri oldukça zorlanır. Bu bahsettiğimiz iyi senaryo. Kötü senaryoda ise erken pes edilir, eski sisteme dönüp para basalım, yine bolca kredi dağıtalım derseler stagflasyon başlar. Enflasyon düşmezken büyüme küçülür. Piyasaların tepkisi sert olur. Girilen bu yolun öyle veya böyle devam etmesi gerekiyor. Toplumu yanlarına alarak, bahsettiğimiz şekillerde ikna ederek yola devam ederlerse normal durgunluk olur. Her şekilde durgunluk olur. En kötü ihtimal stagflasyondur. Yerel seçimler siyasete bir ayar vermiştir. Toplum enflasyon istemediğini göstermiştir, enflasyonla varlığının belli kesimlere aktarıldığını görmüştür. Toplum bir daha enflasyonu kabul etmez. Siyaset bunu görüyor olmalı. Normal bir süreçte geri dönüş görmüyorum. Siyasi maliyeti yüksek olur. Tabi Türkiye’de olmaz diye bir şey yok, olmaması yönünde temenni tutuyoruz.”