Ünlü bankadan asgari ücret tahmini: Moraller bozulacak!
Küresel bankacılık kuruluşu HSBC, Türkiye ekonomisine yönelik 2026 projeksiyonlarını açıklarken, enflasyon beklentileri ve asgari ücrete ilişkin öngörüler dikkat çekti. Raporda, tahminlerin üç temel varsayıma dayandığı belirtilirken siyasi belirsizliğin en büyük risk unsuru olduğu vurgulandı.
12punto
HSBC tarafından yayımlanan kapsamlı ekonomik değerlendirmede, Türkiye’nin 2026 yılı büyüme beklentisi yüzde 3,5 civarında tahmin edildi. Raporda, büyümenin yüzde 3–4 bandında tutulmasının ekonomi yönetimi açısından öncelik olacağı ifade edildi.
Analizde, yıl sonunun yüzde 32 seviyelerinde kapanmasının beklendiği, 2026 sonunda ise manşet enflasyonun yüzde 20’ye kadar düşebileceğinin tahmin edildiği belirtildi. Güçlü iç talep, yüksek enflasyon beklentileri ve reel efektif döviz kurundaki sınırlı değerlenmenin fiyat baskılarını yavaş azaltabileceği aktarıldı.
Merkez Bankası'nın 2026 sonu için enflasyon tahmin aralığının yüzde 13–19 (orta nokta yüzde 16) olduğu hatırlatıldı.
Raporda, Kasım için yüzde 1,1 ve Aralık için yüzde 1,2 oranında aylık fiyat artışı beklendiği kaydedildi. Manşet enflasyonun bu yıl yüzde 32; gelecek yıl ise yüzde 20 seviyesinde gerçekleşmesinin öngörüldüğü belirtildi.
HSBC, Merkez Bankası'nın görünüm konusunda piyasalardan daha iyimser bir tavır sergilediğini ifade etti. Piyasa katılımcıları anketinde Kasım ayında 12 ay sonrası için enflasyon beklentisinin yüzde 23,5 olarak belirlendiği raporda yer aldı.
ÜÇ TEMEL VARSAYIM PAYLAŞILDI
HSBC’nin projeksiyonlarının üç kritik varsayıma dayandırıldığı bildirildi:
Asgari Ücret: 2026’da asgari ücretin yaklaşık yüzde 20 oranında artacağı varsayıldı.
Döviz Kuru: Reel efektif döviz kurunun 2026 boyunca büyük ölçüde yatay seyredeceği öngörüldü.
Enflasyon Beklentileri: Enflasyon beklentilerinde ani ve sert yön değişimlerinin olmayacağı kabul edildi.
Raporda, bu varsayımların gerçekleşmemesi halinde enflasyon ve makroekonomik görünümde ciddi sapmalar yaşanabileceği ifade edildi.
HSBC analizinde, 2026 yılı için en büyük risk unsurunun siyasi belirsizlikler olduğu vurgulandı. Ekonomik istikrar programının üçüncü yılına girerken programın rayında ilerlemesinin piyasalar tarafından olumlu karşılandığı belirtildi.
Fiyat istikrarının tam olarak sağlanamadığına dikkat çekilirken, ekonominin “yumuşak iniş” senaryosu ile yönetildiği ve finansal risklerin azaltıldığı ifade edildi.