Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, tarımda yaşanan krizi anlattı: ‘Türkiye açıkça gıda egemenliğini kaybetti’
Tarımda dışa bağımlılık arttı, girdi maliyetleri ile birlikte gıda ürünleri de pahalılaştı. Peki, Türkiye tarımı nasıl bu hale geldi? Gıda fiyatları neden bu kadar yüksek? Yakın zamanda kaleme aldığı Türkiye Tarımı Emperyalist Saldırı ve Çözümler isimli kitabı raflardaki yerini alan Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, tarımda derinleşen krizi ve krizin sonuçlarını 12punto’ya anlattı.
Hazal Güven
This browser does not support the video element.
Hazal Güven - 12punto.com.tr
Bir zamanlar kendi kendine yeten nadir ülkelerden biri olarak gösterilen Türkiye, bugün soframıza gelen birçok temel gıda maddesi için dışa bağımlı hale gelmiş durumda. Tarımda yaşanan yapısal sorunlar, plansız politikalar, tercihler ve artan maliyetler, Türkiye’yi tarım ürünlerinde yıldan yıla ithalatçı konumuna sürükledi ve sonucunda raflardan ürünü alan vatandaşın ceplerinde de yangın başladı. Gıda enflasyonunda yaşanan yükseliş dizginlenemedi. Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı’ya göre durum giderek daha da vahimleşecek. Sebebi ise dışa bağımlılık.
Mayıs ayı başında Türkiye Tarımı Emperyalist Saldırı ve Çözümler isimli kitabı raflardaki yerini alan Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, tarımda yaşanan ve giderek de katlanan krizin detaylarını 12punto’ya anlattı.
“Türkiye açıkça gıda egemenliğini kaybetti çünkü tarımsal üretimimiz azaldı. Türkiye tarımı zor günler yaşıyor” diyen Kaymakçı, özelleştirmelere vurgu yaparak şunları söyledi:
‘ÜÇ TRAKYA BÜYÜKLÜĞÜNDE TOPRAK TERK EDİLDİ’
“İnsanların gereksinmelerinin sağlanmasında gıda çok önemli bir konu. Birinci sırayı oluşturuyor. Küçük ve orta ölçekli işletmeler göz önünden uzaklaştırıldı. Tarımsal desteklemeler şirket tarımcılığı yönünden özelleştirildi ve buna bağlı olarak küçük orta ölçekli işletmelerin pazarlarını destekleyen tarımsal kitler özelleştirildi. Bunun sonucu olarak Türkiye’deki çiftçiler tarımı bırakmaya başladılar. Örneğin üç trakya büyüklüğünde toprak terk edildi. Kırlar boşaltıldı ve bu insanlar kentlere göç ettiler.”
TÜİK verilerine göre Türkiye, 2023 yılında yalnızca buğday için yaklaşık 2,3 milyar dolarlık ithalat yaptı. Bu ithalatın büyük kısmı Rusya ve Ukrayna’dan geldi. Aynı yıl baklagillerde 1 milyar doları aşkın, ayçiçek yağında ise 1,5 milyar dolarlık dış alım gerçekleşti. Türkiye’nin tarımsal üretimi girdi maliyetlerine bağlı. Mazot, gübre, yem, ilaç gibi temel girdilerin neredeyse tamamı ise ithal.
‘MERCİMEĞİ KANADA’DAN İTHAL EDİYORUZ’
Kaymakçı durumu şöyle anlatıyor:
“1980’li yıllarda örneğin 100 insan başına düşen sığır sayısı 60 dolayındaydı. Şimdi 19’a düştü. Koyun ve keçide daha da vahim durumdayız. Yine 100 insan başına düşen koyun sayısı 260’tan neredeyse 60’a düştü. Örneğin artık mercimeği biz Kanada’dan ithal ediyoruz. Diğer bütün tarımsal ürünleri de dışarıdan ithal etmeye başladık.”
Çiftçi sayısı her geçen yıl azalıyor. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne göre 2008’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı, 2023 itibarıyla 480 binin altına düştü. Üretimin azalması raflardaki fiyatlara da fazlasıyla yansıyor. “Biz tüketici olarak pazara gittiğimizde ürünler çok yüksek düzeyde” diyen Kaymakçı, girdi maliyetlerinde yaşanan enflasyonu da hatırlatarak şunları söyledi:
“Genel bir çerçeve çizersek tüketicinin ödediği paranın yüzde 50’den daha azı üreticiye aktarılıyor. Bunun dışında gübre pahalı akaryakıt pahalı ve diğer tarımsal girdiler pahalı. Yani bir maliyet enflasyonu da var.”
‘MERA ALANLARIMIZ DA DARALDI’
Bir diğer sorun ise tarım alanları. Son 20 yılda 3 milyon hektardan fazla tarım arazisi tarım dışı kaldı. TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2001 yılında yaklaşık 26,4 milyon hektar olan tarım arazisi, 2023 itibarıyla 22,7 milyon hektara düştü. Yani yaklaşık 3,7 milyon hektarlık tarım arazisi, 22 yılda ya kullanım dışı kaldı ya da başka amaçlara tahsis edildi.
Kaymakçı mera alanlarında yaşanan daralmanın fiyatlara etkisini şöyle anlattı:
“Kırmızı et fiyatları son derece yüksek. Neden yüksek? Çünkü kırmızı et üretimi için ağırlıklı olarak meraya ihtiyacımız var. Bizim mera alanlarımız da daraldı. Yani 40 milyon hektardan şu anda 14 milyon hektara düştü. Bizim tarım kanunumuz var. Tarım kanunumuzda tarımsal desteklere ayrılan kaynak milli gelirden yüzde 1’den aşağı olamaz diyor. Oysa şimdiye kadar uygulanan tarımsal destekler son 20 yılda yüzde 1 bile değil. Binde 8’den 2024 yılında binde 2’ye dönüşmüş durumda. Çıkış yolu bir tarımsal desteklemeler yüzde 1’in üzerine çıkarılmalı.”