Diyarbakır Barosu’ndan Narin cinayeti hakkında suç duyurusu
Diyarbakır Barosu, Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cesedi derede gizlenmiş halde bulunan 8 yaşındaki Narin Güran hakkında devam eden soruşturmada ihmallerin olduğunu belirterek Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu dilekçesi sundu.
12punto
Diyarbakır Barosu, Narin Güran cinayetiyle ilgili soruşturma sürecinde önemli hatalar yapıldığını açıkladı.
Baro, başta tümgeneral olmak üzere, soruşturmayı yürüten yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu.
Baro raporu, Güran’ın 19 gün boyunca neden bulunamadığını ve ihmalleri çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Medyascope'te yer alan habere göre, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu dilekçesi sundu. Narin Güran’ın 21 Ağustos’ta kaybolduktan sonra aynı gün öldürülmesine ilişkin önemli ihmallerin altını çizdi. Baro, jandarma personelinin, arama-kurtarma ve delil toplama süreçlerinde kusurlu hareket ettiklerini belirtti. Söz konusu kişilerin cezalandırılmasını talep etti.
ÇOCUĞUN KAYBOLDUĞU SAAT KONUSUNDA YNALIŞ YÖNLENDİRME VAR
Baro, çocuğun kaybolduğunun fark edildiği saat 17:40 ile gerçek kayıp saati arasındaki tutarsızlıkların yanıltıcı bilgiler nedeniyle örtüşmediğini belirtti.
Dilekçede, kayıp saati üzerinden yapılan arama çalışmalarının şüphelilerin yönlendirmesiyle gerçekleştirildiği yazdı.
Ayrıca, jandarmanın kayıp kişilerle ilgili gerçekleştireceği işlemler de sıralanıyor. Diyarbakır Barosu, ilgili kişilerin ihmalleri ve olası hatalı yönlendirmeleri nedeniyle soruşturmanın sağlıklı ilerlemediğini vurguladı.
TÜMGENERAL VE JANDARMA PERSONELLERİ HAKKINDA ÇARPICI İDDİA
Dilekçede, 21 Ağustos’ta kaybolan çocuğun arama çalışmalarını yürüten jandarma personelinin uzmanlık eksikliğine dikkat çekti. Kayıp çocuk vakalarında uzman olmayan jandarma personelinin, başta İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Selçuk Yıldırım olmak üzere sürece müdahil olmalarının, durumu daha karmaşık hale getirdiği ifade edildi.
Baro, Tümgeneral Yıldırım’ın 28 Ağustos’ta yaptığı basın açıklamasındaki beyanları ve sonrasındaki gelişmelerin, kayıp çocuk vakasında görevli personelin uzmanlık eksikliğini gözler önüne serdiğini belirtti.
Dilekçe, bu eksikliğin soruşturmanın hatalı ve eksik ilerlemesine yol açtığına dikkat çekti, sürecin doğru bir şekilde yönetilmediği vurguladı.
ŞÜPHELİ OLMASI GEREKEN AİLE BİREYLERİ MAĞDUR OLARAK DEĞERLENDİRİLDİ
Diyarbakır Barosu, soruşturma makamı ve jandarma personellerince 19 gün boyunca 267 kişinin ifadesinin alındığını ve bu kişiler arasında aile bireylerinin de bulunduğunu belirtti. Ancak, buna rağmen şüphe ve şüpheli tespiti yapılmadı.
Dilekçede, kayıp çocuk vakalarında ilk aşamada aile bireylerinin şüpheli olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Bu eksikliğin, aile bireylerinin mağduriyet yerine şüpheli olarak ele alınmamasına neden olarak, delil karartma, gizleme ve yok etme gibi eylemlerin önünü açtığı ifade edildi. Bu durumun, soruşturmanın doğru bir şekilde yürütülmesini engellediği ve olayın çözülmesini daha da zorlaştırdığı dilekçede yer aldı.
KAYBOLDUĞU SAAT YANLIŞ BİLDİRİLDİ
Suç duyurusu dilekçesinde, kaybolma zamanına dair de önemli bir tespit yaptı. Dilekçeye göre Narin Güran’ın en son görüntüsünün 15:15’te alındı. Ancak kolluk kuvvetleri tarafından bu görüntü kaydının tespit edilmesinin ardından, kaybolma zamanının 17:40 ve sonrasına çekildiği ifade edildi. Kolluk kuvvetleri bu yanıltıcı bilgilere dayanarak, kaybolmanın 17:40’ta gerçekleştiğini kabul etti. Arama çalışmaları da buna göre devam etti.
Ancak, 19 gün süren bu arama çalışmalarının ardından, Narin Güran’ın cansız bedenine ulaşılması ve şüpheli Nevzat Bahtiyar’ın ifadeleri ile yer gösterme beyanı sonrasında, gerçekte çocuğun kaybolma zamanının 15:15-15:45 arasındaki bir dilime denk geldiği ortaya çıktı. Baro, kaybolma zamanının yanlış belirlenmesi yüzünden soruşturmanın doğru şekilde yürütülmediğini ifade etti. Baro, sürecin başından itibaren yaşanan yanlışlıkları ve ihmalleri eleştirdi.
DELİLLERİ KAYBETTİLER
Diyarbakır Barosu’na göre soruşturma süreci baştan yanlış yürütüldü.
Kayıp çocuk vakalarında ilk aşama, kaybolma ihbarının ardından başlanan tahkikat süreci.
Baroya göre kolluk kuvvetlerinin çocuğun öldüğünden şüphelenmeleri gerekiyordu.
Ancak ilk andan itibaren şüpheli kişiler ve özellikle görüntüdeki patika yol güzergahındaki kişiler ile köy sakinlerinin beyanlarının alınması, arama ve kurtarma faaliyetlerinin başlatılması engellendi.
Baroya göre bugün şüpheli ve tutuklu olan kişiler arama faaliyetlerini manipüle etti, delil kararttı.
Baro, tutuklu 12 kişiden altısının “delilleri gizleme, saklama ve kaybettirme” suçlarından tutuklandığını belirterek, bu durumun soruşturmanın başından itibaren yaşanan yanlış yönlendirmelerin ve ihmallerin bir sonucu olduğunu kaydetti.
NARİN'E ULAŞILMASI ENGELLENDİ
Dilekçede, olayın faillerine yönelik yürütülen arama çalışmalarında 19 gün boyunca çocuğa ulaşılmasının engellendiğini belirtti. Baro, arama çalışmalarının yetersizliğine dikkat çekerek, özellikle kritik bir delilin kaybedildiğini vurguladı.
Dilekçede, abi Enes Güran‘ın kolundaki ısırık izinin yedi gün sonra tespit edildiği belirlendi. Ancak aradan geçen süre zarfında DNA kalıntılarının kaybolması nedeniyle, ısırığın çocuğa veya başka bir şüpheliye ait olup olduğunun tespitinin imkansız hale geldiği ifade edildi.
Otopsi sonrası çıkan biyolojik, kimyasal ve patolojik raporlarda yer alan önemli bulguları gündeme taşıdı. Baro, raporlarda DNA örneklerinin bulunamayışının, Narin Güran cinayetiyle ilgili delillerin organize bir şekilde kaybettirilmesinin amaçlandığını ortaya koyduğunu ifade etti. Bu durumun, cinayetin örtbas edilmesi ve faillerin izlerinin kaybolmasına yönelik bir girişim olduğunu belirtti.
Dilekçede, kolluğun şüpheli konumundaki kişileri mağdur olarak değerlendirmesinin, arama çalışmalarının yanlış yönlendirilmesine yol açtığı vurgulandı.
Bu kişilerden alınan bilgilerle yapılan arama faaliyetlerinin sonuçsuz kalması, soruşturmanın ilerlemesini doğrudan engelledi. Ayrıca, çocuğun cansız bedeninin kaybettirilmesinin, olayın oluş şekliyle bağlantılı olarak, faillerin tespit edilmesine yardımcı olacak delillerin kaybolmasına yol açtığı ifade edildi. Baro, bu süreçte yaşanan ihmallerin ya da kasıtlı hareketlerin, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesini engellediğini belirterek, bu durumun adaletin yerine gelmesini zorlaştırdığını vurguladı.