Abdurrahman Dilipak'tan 'Kıbrıs'taki kayıp kaset' çıkışı: Milli Muhafazakar Epstein geliyor

CHP lideri Özgür Özel’in Kıbrıs merkezli yasa dışı ilişkiler ve kayıp kasetler iddiası gündemdeki yerini korurken Abdurrahman Dilipak’tan gelen “Milli muhafazakar Epstein” çıkışı dikkat çekti.

12punto

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sık sık dile getirdiği "Turbun büyüğü" metaforu üzerinden dikkatleri Kıbrıs'a çekmişti.

Odağında suikastla öldürülen yasa dışı bahis baronu Halil Falyalı ve onunla ilişkili olduğunu iddia ettiği isimler, dahası kayıp videolar vardı.

O kayıp videolar son günlerde Kıbrıs medyasının da manşetinde yer aldı.

Özgür Özel konuşmasında şunları söylemişti:

"Erdoğan’a sormuştum. KKTC Büyükelçisi, Yasin Ekrem Serim’in organize suç örgütü lideri Halil Falyalı ile ilişkisini. Sustu. Hiçbir şey söylemedi. Hala susuyor. Kim bu Ekrem Serim? Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminden beri yanındaki kasası, Maksut Serim. Başbakan olduğundan beri ve Cumhurbaşkanlığında örtülü ödeneği yöneten kişi. Oğlu Dışişleri Bakan yardımcısı oldu, sonra da Kıbrıs’a Büyükelçi oldu. Sonra o söylediğim gün, apar topar büyükelçilik görevinden alındı. Erdoğan yanıt vermiyor ama 2014-2021 yılları arasında Halil Falyalı’nın finans müdürü Cemil Önal teker teker her şeyi anlattı. Benim anlattıklarımı doğruladı ve çok daha fazlalarını anlattı. Öyle bir şey ortaya çıkıyor ki. Bu işin içinde Hakan Fidan var, bu işin içinde Binali Yıldırım var. Bu işin içinde bu arkadaşların, bu siyasetçilerin, bu önceki başbakanın şimdiki bakanın çocukları var. Bu işin içinde 45 tane kayıt var, bunların 40’ının ele geçirilmişliği, beşinin ortada durmuşluğu var. Bunun içinde Dışişleri Bakan Yardımcısıyken ve Büyükelçiyken İngiltere’deki hesaba gidip gelen büyük büyük paralar var. Bu işin içinde hem yüzen gemiler, yakalanan gemiler var, ayrı. Ama Kıbrıs’ta bütün hepsi döküldü ortaya. İnanılmaz ortaya dökülen hani ‘turpun büyüğü’ diyor ya, böyle neredeyse Kıbrıs kadar turp var. İçinde İbrahim Kalın’ın da bildiği 45 kayıtlık kaset, 40’ı elde, beşi bir yerde. Onun peşinde atanan büyükelçi, ortaya dökülünce bunlar alınan büyükelçi. Sayın Erdoğan, meslekten gelmeyen ve tecrübesi olmayan birini Dışişleri Bakan Özel Kalemi, sonra Dışişleri Bakan Yardımcısı, Kıbrıs gibi gözbebeğimize Büyükelçi yapıp da bu teker teker okusam utanırım. Masumiyet karinesi var. Hakan Fidan’ın oğlu şuna şunu diyor, Binali Bey’in oğlu buna bunu diyor. Bunları buradan söylemeye utanırım, ben Erdoğan değilim. Suçlamalar kesinleşmeden birine hırsız diyecek, yalancı şahitlerin iftiraları üzerinden bir şeyler söyleyecek kişinin adı Erdoğan‘dır. Burada bütün pislikler ortaya döküldü. Şimdi bu adı geçenler üzerinden bir tane, her şeyi göze alan savcı arıyoruz.”

Eski Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, siyasette süren kaset tartışmasına girdi. Dilipak “Türkiye kaset cenneti ya hu. Siyasilerin, iş adamlarının, bürokratların, istihbarat örgütlerinin elinde kaset koleksiyonu vardır” dedi.

'MİLLİ MUHAFAZAKAR EPSTEİN'

Abdurrahman Dilipak daha sonra “Milli Muhafazakar Epstein” tanımlamasında bulundu.

Dilipak’ın mesajı şöyle:

“Kaset işi metastaz yaptı.

Yavru vatan sıkıntıya girince Ana Vatan'ın da anasını ağlattılar. Derken ipin ucu bir anda MOSSAD ve CIA'ya ulaştı. Derken meğerse Hollanda'da işin içindeymiş. Orada da durmadı, Almanya, Fransa, İtalya, Vatikan'a sıçradı. Eee İngiliz MI6 boş durur mu, derken BEA'da işin içine girmesin mi? Bakalım bundan sonra işin ucu NEREYE, KİME ulaşacak.

SİYASETTE KASET HER ZAMAN İŞ YAPAR.. İSTER MİSİNİZ İPİN UCU YERLİ VE MİLLİ MUHAFAZAKAR EPSTEİN'E ULAŞSIN..

Turp'un büyüğü mü demiştiniz. O Trump'un masasında, biraz acı.. Ananas'ın has'ı da geliyor.”