AKP MKYK sonrası Ömer Çelik'ten erken seçim açıklaması: '3,5 yıl seçim yok'

AK Parti'nin Kongre süreciyle ilgili takvimi açıklayan Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Özgür Özel’in erken seçim açıklamasına yanıt verdi. Çelik, "Belediyeler hizmetlerin aksamasıyla, akraba atamalarıyla gündemde. Bütün bunların erken seçim tartışmasıyla örtbas edildiğini değerlendiriyoruz. 3,5 yıl seçim yok" dedi.

12punto

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) sonrası açıklamalarda bulundu.

Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:

TAKVİM NETLEŞECEK

Kongre süreci ile ilgili MKYK'mıza teşkilat başkanımız Erkan Bey tarafından kapsamlı bir sunum yapıldı. Bu takvimin mart sonuna kadar yetiştirilmesi bekleniyor. Mart sonunda büyük kongre ile ilgili takvim netleşecek. 21 Eylül itibariyle delege seçimleri takvimi söz konusu olacak. 12 Ekim'de belde kongreleri olacak. İlçe kongreleri de 12'de olacak. 93 kadar sürmesi söz konusu. 28 Aralık'ta il kongreleri başlayacak. Mart sonuna kadar yetişmesi ve büyük kongre gerçekleşecek. Yeni dönemdeki siyasi faaliyetler ele alınacak. Eylül ayı içinde genel başkan yardımcılarımız, MKYK üyelerimiz vatandaşlarımızla buluşacak.

'ESAS OLAN MİLLETİN TALEPLERİNİ YERİNE GETİRMEK'

Orta vadeli program 5 Eylül'de açıklanacak. Ekonomi kadromuza güvenimiz tam. Ekonomi yönetimine dönük olarak bakan arkadaşlarımızın istifasının yalan olduğunu söylemek isterim. Spekülasyon amaçlı bunlar. Pozitif sonuçlardan rahatsız olanların kara propaganda faaliyetleri. Esas olan milletin taleplerini yerine getirmek. biz yolumuza devam ediyoruz.

'BU ÇOCUKLARIN GELECEK KURMASI ARZUMUZ'

Diyarbakır anneleri 6. yılına girdi. Vicdan çağrısı yapan annelere bir kez daha sevgilerimizi iletiyoruz. Bu ülkede herkesin birinci sınıf vatandaş olduğu bilinci ile bu çocukların gelecek kurması arzumuzdur. Bu hakları savunduğunu söyleyenlerin yaptığı terör örgütlerin aparatı haline getirmeye çalışmaktır. Diyarbakır annelerinin eylemi, çocuklarını terörden kurtarmak isteyen annelerin eylemi olarak dünyanın en yüksek çağrılarından biri olmuştur. Batılı insan hakları örgütlerinden destek verilmemiş olması dikkatle değerlendirilmeli. Çifte standart herkesin dikkatini çekmekte. Bugün demokrasiden yanayım diyenlerin somut bir sınavdır bu. Bu eyleme destek vermiyorsanız söylemleriniz de insan hakları ile hassasiyetleriniz de havada kalmaya mahkum.

'NETANYAHU HÜKÜMETİNİN SALDIRGANLIĞINDA İÇ BÜNYENİN SAĞLAM TUTULMASI ÖNEMLİ'

Biz milletimizin hafızasında yaralı bilinç yaratmaya çalışan tavrın karşısındayız. Uzun bir devlet geleneğine sahibiz. Göz bebeğimiz olan Türkiye Cumhuriyetimiz ile geleceğe yürüyoruz. İç bünyeyi sağlam tutmak önemli. Siyaseten birbirimizin rakibiyiz ama hasmı değiliz. Netanyahu hükümetinin saldırganlığında iç bünyenin sağlam tutulması önemli. Adlarımız farklı olabilir, aidiyetlerimiz farklı olabilir ama hepimizin soy adı Türkiye Cumhuriyeti'dir.

'TÜM SALDIRILARA KARŞIYIZ'

Herhangi bir virüs üretmeye çalışanlara karşı bu hassasiyetimizi en üst seviyede tutacağız. Atatürkçülük yapmaya çalışıyorum deyip milletin değerlerine saldıranlar Atatürk'e karşı saldırıyorlar aslında. İlk cumhurbaşkanımız ve devletimizin kurucusu Atatürk'ten Erdoğan'a kadar büyük mücadeleler verilmiştir. Atatürk'e ve Erdoğan'a karşı tavırlar mahkum edilmesi gereken tavırlardır. Nefret söylemi unsurudur ve iç cepheyi dağıtmaya dönük hareketlerdir. Yöneticiler arasında rekabet olabilir ama onlara oy veren vatandaşlara hakaret etme hakkı yoktur. Hangi siyasi parti tabanındaki vatandaşımız olursa olsun tüm saldırılara karşıyız.

'BİZE OY VERSİN, VERMESİN VATANDAŞIN İRADESİ SAYGIDEĞERDİR'

Bize oy versin vermesin vatandaşın iradesi saygıdeğerdir. Atatürk'e ve cumhurbaşkanımıza dönük çirkin dilin yanı sıra bunun topluma da yansıması oluyor. Başörtülülerine dönük uygulamalar nefret söylemlerinin neticesi olarak meydana geliyor. Burada siyasi partilere düşen görev şudur; parti tabanına ve cumhurbaşkanına hakaret eden kişinin protokolde ağırlanıp alkışlanması hakaretin alkışlanmasıdır. Bir siyasi partiye yakışmayan şey budur. Kendi tabanlarına saldıranların da dolaylı olarak himayesini gerçekleştirmiştir. Bu hakaretleri eden kişinin CHP başkanı tarafından himaye edilmesi son derece yanlış durum olmuştur. Geçmişte CHP genel başkan yardımcılığı yapmış birinin çirkin dil karşısında CHP'de disiplin mekanizmanınım işletilmesidir. Siyasi eleştiri ile hakareti birbirine karıştırmamak gerekir.

'BU ASAYİŞ OLAYIYDI'

Başka bir siyasi partiden bir kişi, bir iş insanı Kürtçe konuştuğu için öldürüldü dedi. Bu asayiş olayıydı. Konuştuğu dilden dolayı katledildi şeklinde yaklaşmak provokasyondur. Herhangi bir kişinin, bir misafirin dilinden ötürü hedef alınması olursa bunun karşısında bir yer alırız.

'TIKANMIŞLIK NETİCESİNDE ERKEN SEÇİM TARTIŞMASINI GÜNDEME GETİRİYORLAR'

2024 yılının en kötü esprisi nedir dense bu birinci olurdu. Cumhurbaşkanımızı yeneceğini söylemesi siyasi değerlendirme olarak ele alınamaz. Seçim bittikten sonra 'seçim falan istemiyoruz, beldelerde hizmet edeceğiz' dediler. Gözüken o ki bu plan tutmadı. Belediyelerde bir hizmet yok. CHP'deki aktörler arasında kimin öne geçtiği, kimin kimi ziyaret ettiği konuşuluyor. Şimdi tüzük kurultayı deniyor. Tıkanmışlık neticesinde erken seçim tartışmasını gündeme getiriyorlar. İstikrarı koruyarak, hizmet siyasetinde daha ileri adımlar atarak devam edeceğiz. Bu 3,5 yıl Türkiye Yüzyılı çerçevesinde önemlidir. Şu anda CHP içinde bir erken seçim var.

'ASKERİ VESAYET ÜRETİLMESİNİN EN ÇOK TSK'YA ZARAR VERDİĞİ GÖRÜLDÜ'

Konuyu ikiye ayırmalı. Dikkat çeken husus, ülkemizin ve dünya tarihinde ilk kez kara hava ve deniz harp okulunda kız öğrenciler birinci oldu. Kadınların yüzyılı olacak diyorduk, bu mottomuzu dolduran bir gelişme oldu. Geçmişte ordunun üzerinden askeri vesayet üretilmesinin en çok TSK'ya zarar verdiği görüldü. Gençlerin mezuniyetini vatandaşımızın paylaşması kıymetlidir. Birilerinin açıklamasına bakarak kötü tecrübelerin hatırlatılması demokratik hakkını kullanan vatandaşların eleştirileri de saygıyla karşılanmalı. Burada iki kötü niyetli konu var. Bir takım bu görüntülerden Erdoğan'a mesaj verildi, hükümete mesaj verildi şeklinde konuşulması eski vesayet anlayışının diriltilmesi meselesidir. Bir de bunlara cevap vereyim derken teğmenlere hakaret edilmesi de kabul edilemez. Bizim TSK içine vesayet sokulması konusunda hassasiyetimiz yüksektir. Tecrübemiz ortadadır. Dikkatimiz yüksektir.

'DEMOKRATİK DENETİM MEKANİZMALARI EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE ÇALIŞTIRILMAKTADIR'

Demokratik denetim mekanizmaları en güçlü şekilde çalıştırılmaktadır, herhangi bir şeye müsaade edilemez. Görüntüler üzerinden hükümete kılıç çekti dediklerinde amaçlarının eski vesayet unsurlarını tekrar diriltmek olduğunu görüyoruz. Bu teğmenler ülkemizin geleceği için yetiştirilmiştir. Göz bebeğimiz TSK'nın asli işine odaklanması konusundaki hassasiyetimiz yüksektir. bir disiplinsizlik varsa buna da bakılır. Silahlı kuvvetlerin ebedi başkomutanı Atatürk'e saygı gösterildiği zaman 'bu Erdoğan'a mesajdır' şeklinde çarpık biçimde konuyu ele alanlar var. Atatürk'e gösterilen saygıyı cumhurbaşkanımıza dönük şekilde ele alınması sağlıksızdır. Teğmenlerimizin ailelerine tebriklerimizi ve saygılarımızı iletiyoruz. Namık Tan beyin açıklamasına bakarsak tartışmayı devam ettirmek istiyor. Bu ifadeler bize dönük yalanlama içermiyor. Birincisi genel başkan yardımcılarını ve Deniz Yücel'i yalanlamış. Biz gereken cevabı verince Deniz Bey'in açıklamasında resmi görüşümüz Namık Tan'ın görüşlerini reddediyor dendi. Şimdi burada tekrar sayın Tan 'Mavi Vatan'a 'masal' demeye devam ediyor. Yunanistan'ın karşı tezlerini kendi tezleri olarak dillendirmiş, bu çok tehlikelidir.