Ayhan Bora Kaplan'dan ifade açıklaması: '17-25 Aralık gibi yapacaklardı'

Ayhan Bora Kaplan Davası'nda örgüt tarafından öldürüldüğü öne sürülen Mahfuz Tatar’ın kardeşi İlhan Tatar, bu olayın içinde Süleyman Soylu’nun ve eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay Üyesi Yüksel Kocaman’ın olduğunu iddia edip, “Devlette bir çeteleşme var” dedi. Ayhan Bora Kaplan ise, "Benim önüme koydukları ifadeyi imzalasaydım 17/25 Aralık gibi bir şey yapacaklardı" dedi.

Müyesser Yıldız

Müyesser YILDIZ 12punto.com.tr / ÖZEL

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi kampüsündeki duruşma salonunda görülen davanın bugünkü celsesi, Mahkeme Başkanı’nın her sanık icin salonda en fazla 3 avukat bulunması kararına itirazla başladı. Sanık Barış Kurt’un avukatı Doç. Sinan Kocaoğlu, Başkan’a, “Siz kanunun üstünde misiniz? Her aklınıza geleni yapamazsınız. Savunma hakkını kısıtlıyorsunuz.” diye tepki gösterdi.

'ÇETELEŞME VAR HESAPLAŞILMASINI İSTİYORUM'

Bu tartışmanın ardından Mahkeme Başkanı, örgüt tarafından öldürüldüğü söylenen Semih Arslan’ın ailesiyle yaşadığı evin ve öldüğünde üzerinden çıkan anahtarlar ile ailesinin teslim ettiği göbekler üzerinde keşfini yaptı. Keşif sonucunda anahtarlar ve göbeklerin uyumlu olmadığı görüldü.

Duruşmanın devamında bazı tanıklar dinlendi ve sanıkların talepleri alındı.İlk dinlenen tanıklar, Bora Kaplan tarafından öldürtüldüğü belirtilen Mahfuz Tatar’ın annesi ve kız kardeşi oldu. Anne Aslıhan Tatar ve kardeş Vesile Tatar, sanıklardan şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istediklerini bildirdi.Bu arada geçtiğimiz Mayıs’taki duruşmada dinlenen Mahfuz Tatar’ın kardeşi İlhan Tatar söz alıp bu olayın içinde Süleyman Soylu ve Yüksel Kocaman’ın da olduğunu, dosyayı onların kapattığını iddia edip, “Devlette bir çeteleşme var. Bunlarla da hukuk çerçevesinde hesaplaşılmasını istiyorum.” dedi.

Sanıkardan Fethi Koyuncu’nun beyanı sırasında Mahkeme Başkanı, “Cezaevinden dilekçe göndermiş, etkin pişmanlıktan falan söz etmişsin.” dedi. Koyuncu, “Karıştığım bir olay yok. Olsa yapacağım da yok.” karşılığını verdi.

Sanıklardan Tansel Aktan ise bu soruşturmayı yapan polisleri şöyle suçladı:

“Önce suçlu yakalandı, sonra deliller yaratılıp dosya oluşturuldu. Kolluk kuvvetlerindeki aşırı güç zehirlenmesi kanunsuzluk yapmalarına yol açtı. Kendileri de suça karıştı ve yargılanıyorlar. Yaptıkları kanunsuz işler bir şekilde ayaklarına dolandı.”

Sanık avukatları, cezaevinden etkin pişmanlık için başvuran Fethi Koyuncu’nun dilekçesinin dosyada olmadığını tespit edince Mahkeme Başkanı şu açıklamayı yaptı:

“Adli tatilde ben yokken heyet tutanak tutup kasaya almış. Kasada olmasına gerek yok. Dosyaya alınması için havale ettim, isteyen görebilir.”

'İFADEYİ İMZALASAYDIM...'

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, davanın 1 numaralı sanığı Bora Kaplan dinlendi. Kendilerine operasyon yapan polislerin yaptığı zulümleri anlatacağını belirten Kaplan şunları söyledi:

“17/25 Aralık’ı yapan iki-üç polis ve bir savcıydı. Benim önüme koydukları ifadeyi imzalasaydım 17/25 Aralık gibi bir şey yapacaklardı. Hasan Doğan, Bekir Bozdağ, Mücahit Arslan; daha neler neler var.”

EMNİYET MÜDÜRÜNÜN OĞLU KİMLERE PARA GÖNDERDİ?

Soruşturmayı yapan savcı ve polisler için, “Bunlarda ne din, iman, vicdan ne Allah korkusu var. Bunlar hangi örgütten; anlayamadım.” diyen Bora Kaplan, 3 ay tutuklu kaldıktan sonra geçen hafta tahliye edilen eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik’in oğlu hakkında da şu iddiada bulundu:

“Murat Çelik’in kıymetli oğlu FETÖ’cülere, Cumhurbaşkanı’na suikastten yargılananlara para göndermiş. Yine Murat Çelik’in ‘Tanımıyorum.’ dediği Nurullah Kopuk’la oğlunun 500 bazı, para hareketleri var.”

15 TEMMUZ SİLAHLARI

Bora Kaplan, polislerin 15 Temmuz’da TRT’ye gittiğinde elindeki silahları nereden aldığını sorduklarını tekrarlarken, “‘Süleyman Soylu gönderdi.’, ‘İstihbarat, MİT verdi.’ dememi beklediler. Ben böyle namussuz değilim.” diye konuştu.

'CUMA NAMAZ SİZİ ÇARPSIN'

Operasyonu yapan polislerin davasının bu davayla birleştirilmesini isteyip, “Beraber yargılanalım.” diyen Bora Kaplan, savcı ve polislerin WhatsApp yazışmalarının bazılarını okurken şu ifadeleri kullandı:

“Cuma, namaz sizi çarpsın. Cuma’dan çıkıp sahte delil uyduruyorsunuz.”

Bora Kaplan, hakkında açılan kara para davasının da bu davayla birleştirilmesini isterken şunları söyledi:

“Kara para dediklerinin kaynağını bulamamışlar. Ben yurtdışında kumardan kazandığım 1 milyon doları yurda getirmişim, yurtdışına giderken yanımda 50 bin dolar var diye suçlanıyorum.”

Kaplan, gizli tanıklar hakkında ise, “M7 yok, Allah belasını vermiş. Ü5 yok. İfadesini çekti. Allah onun da belasını versin.” ifadelerini kullandı.

Polisler hakkında savcılığa, savcı hakkında HSK’ya suç duyurusunda bulunduğunu belirtip mahkemeden bunların sonucunun sorulmasını isteyen Bora Kaplan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Murat Çelik ve ekibini Allah daha beter etsin. Rabbim, Savcı Mustafa Kaya’ya da nasip etsin. Medyanın baskısında kalmayın. Medyaya bakarsanız biz caniyiz.”

İzleyiciler, beyanları tamamlandıktan sonra Bora Kaplan’ı alkışladı.

BÖYLE SAVUNMA GÖRÜLMEDİ

Sanıkların ardından avukatlarının beyanlarına geçildi.

Sanık Adnan Kaplan’ın avukatı Mehmet Yaşar Bulduk’un hazırladığı savunma, Mahkeme Başkanı’nı ve tüm salonu güldürdü. Av. Bulduk, savunmasını CD’ye kaydettiğini, kendisinin konuştuğunu, seslendirme sanatçısının da seslendirdiğini, bunu dinlettirmek istediğini söyleyince Başkan önce gülerek, “Yormayalım, alıp eve giderken arabada dinleyelim.” dedi. Ardından şunları söyledi:

“Kendi saunmanızı kendiniz yapın, bize dınletmeyin. Ses kaydı dinleterek savunma yapacağım diye bir şey yok.”

Av. Bulduk, bu uyarısına karşılık, “Sesini kısın, ben okuyayım. İnsanlar da oradan okusun.” önerisinde bulundu. Başkan’ın bunu kabul edip, “Hazır mısın?” demesi üzerine de Av. Bulduk “Ezberledim zaten.” cevabını verdi.

Av. Bulduk’un savunması tamamlandıktan sonra Mahkeme Başkanı, polislerin yargılandığı davanın iddianamesi ve duruşma tutanaklarının istenmesi için 13. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılmasına karar vererek Çarşamba günü devam etmek üzere bugünkü celseyi sonlandırdı.