Bahçeli’nin ‘umut hakkı’ çıkışının perde arkası: Öcalan’ı serbest bırakacak kanun teklifi 1 ay önce Meclis’e sunulmuş!

12punto yazarı Avukat Mehmet Ruşen Gültekin, terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını öngören kanun teklifinin TBMM'ye sunulmasına sert tepki gösterdi. Gültekin, X hesabından yaptığı paylaşımda, "Sıkıysa çıkarın da Türk milleti olarak görelim" ifadelerini kullandı.

12punto

Terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını öngören kanun teklifinin, 25 Eylül 2024’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulduğu ortaya çıktı.

Konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yapan 12punto yazarı Avukat Mehmet Ruşen Gültekin, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin gündeme getirdiği ‘umut hakkı’na dikkat çekerek “25 yılı Şubat 2024’de dolan bebek katili serbest kalabilirmiş” ifadelerini kullandı.

Bu kanun teklifiyle birlikte teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın serbest kalma ihtimali gündeme geldi.

Ruşen Gültekin, teklife ilk imzayı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) vekilinin attığını belirterek, kanun teklifinin 3 haftadır adalet ve içişleri komisyonunda olduğunu vurguladı.

“SIKIYSA ÇIKARIN DA GÖRELİM”

Gültekin, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak amacıyla, silahlı PKK terör örgütünü kurup isyan eden, isyanı binlerce şehit ve gazi kanı ile bastırılan Terör Elebaşı Öcalan’ı serbest bırakacak kanun teklifi 25 Eylül 2024’te meclis komisyonuna sunulmuş. UMUT HAKKI dedikleri buymuş. 25 yılı Şubat 2024’te dolan bebek katili serbest kalabilirmiş. İlk imza DEM vekilinden. Kanun teklifi zaten 3 haftadır adalet ve içişleri komisyonunda. Sıkıysa çıkarın da Türk milleti olarak görelim."

ADALET KOMİSYONU'NDA BEKLİYOR

DEM Parti Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın 25 Eylül’de Meclis Adalet Komisyonu’na sunduğu “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazında 25. yılda koşullu salıverilme şartlarının değerlendirilmesi için bazı kanunlarda değişiklik yapılması” hakkında kanun teklifi yeniden gündeme geldi. Beştaş'ın teklif Adalet Komisyonu'nun gündeminde bekliyor.

TEKLİFTE NE VAR?

Beştaş, kanun teklifinin genel gerekçesinde özetle şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye’de idam cezası 2004 yılında kaldırılmış, yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirilmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun geçici 2. maddesi, idam cezası olan terör suçlularının koşullu salıverilme hakkından mahrum kalmasını öngörmüştür. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, infaz koşulları açısından oldukça serttir ve hükümlüler yalnızca tek kişilik hücrelerde tutulmaktadır.

Bu ceza, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından insan onuruna aykırı olarak değerlendirilmiştir. AİHM, tahliye umudu olmayan ömür boyu hapis cezalarının işkence yasağını ihlal ettiğini vurgulamaktadır. AİHM’in 2014 tarihli Öcalan/Türkiye kararında, ağırlaştırılmış müebbet cezasının koşullu salıverilme imkanı olmaksızın uygulanmasının insanlık dışı bir muamele olduğunu belirtmiştir. AİHM, Öcalan kararından önce 9 Temmuz 2013 tarihli Vinter ve diğerleri/Birleşik Krallık kararında da umut hakkını değerlendirmiş ve müebbet hapis cezasının azami 25 yılda gözden geçirilmesi gerektiğini ve mahpusların serbest bırakılma koşullarının değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. AİHM'in verdiği kararların Anayasa'nın 90. maddesine göre Türkiye açısından bağlayıcı olduğu tartışmasızdır.

Türkiye, AİHM kararlarına rağmen mevzuatında değişiklik yapmamıştır. Avrupa Konseyi, Türkiye’ye yönelik denetim süreci başlatmıştır. AİHM’in kararları doğrultusunda, Türkiye’nin ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla ilgili bir inceleme mekanizması oluşturması gerekmektedir. Özgürlük için Hukukçular Demeği gibi kuruluşlar, bu kararların uygulanması için Avrupa Konseyi’ne başvurmuştur. Türkiye, Öcalan’a uygulanan infaz rejiminin 'istisna' olduğunu kabul etmiştir. Ağırlaştırılmış müebbet cezası, süresiz hapis cezası anlamına gelir ve bu durum hükümlüler üzerinde olumsuz psikolojik etkiler yaratmaktadır. Umut hakkı tanınmadığında, mahpuslar hukuk dışına itilmiş olur. AİHM kararlarının uygulanması, insan onuruna uygun bir infaz rejiminin sağlanması açısından gereklidir. Bu nedenle, ağırlaştırılmış müebbet cezasının yeniden düzenlenmesi ve salıverme perspektifi doğrultusunda değişiklikler yapılması gerekmektedir.”