Bebek katilleri hakim karşısında: Yenidoğan Çetesi davasında 2.gün sona erdi
İstanbul'da yenidoğan bebekleri özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek haksız kazanç sağlayanlarla ilgili duruşma bugün başladı. 22'si tutuklu 47 sanığın bugün ilk kez hakim karşısına çıktığı duruşmanın ilk gününün ardından bugün ilk celsenin ikinci oturumu yapıldı. 12punto davadaki gelişmeleri anbean aktardı.
Nagihan Yılkın
Nagihan YILKIN 12punto.com.tr
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık dün ilk kez hakim karşısına çıktı.
Bugün ise yenidoğan davasında ilk celsenin ikinci oturumu başladı. Davayı 12punto anbean takip ediyor.
Duruşmada mahkeme başkanı yerini aldı. Sanıklar getirildi. Fırat Sarı'nın üzerindeki yeşil gömlek ise dikkat çekti.
Mahkemeye, mahkeme başkanı ve sanıklar geldi.
Mahkemede tutuklu sanıkların tamamı yerini aldı. Müşteki avukatları ve müşteki yakınları da yerini aldı. Duruşmaya katılım oranı düne göre daha az.
10.45
Mahkeme başkanı barolardan ve avukatlardan gelen katılma taleplerini okuyor.
10.50
Mahkeme Başkanı duruşma sırasında izinsiz konuşulmaması konusunda uyarı yaptı. Disiplinin bozulması durumunda dışarı atacağını söyledi.
Hakan Doğukan Taşçı, dünkü ifadesinde Hasan Basri Gök’ün Fırat Sarı talimatıyla para trafiğini yürüttüğünü söylemişti.
Mahkeme Başkanı sanık Hasan Basri Gök’ü kürsüye çağırdı.
BÜTÜN ÖZEL HASTANELERDE DÖNÜYOR
11.06
Mahkeme Başkanı: Senin hakkında açılan davada, resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık ve suç örgütüne üye olma suçlarından dava açılmış. Savunmanı yapacak mısın?
Sanık Hasan Basri Gök: Savcılıkta da, emniyette de gerekli olan şeyleri anlattım; yine anlatmaya gerek yok.
Mahkeme Başkanı: Doğru mu?
Sanık Hasan Basri Gök: Çoğu bildiğim, gözümle gördüğüm şeyler.
Mahkeme Başkanı: Epikriz değiştirmeyi anlatır mısın?
Sanık Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’nın Excel sistemi vardı. O şablona değerler girilirdi.
Mahkeme Başkanı: Normal değerler mi, yoksa değiştirdiğiniz değerler mi?
Sanık Hasan Basri Gök: Karşıdaki sorumlunun girdiği değerler.
Mahkeme Başkanı: Hangi hastanelerde çalıştın?
Sanık Hasan Basri Gök: Reyap, Silivri Kolan ve Duygu hastanelerinde çalıştım. 2019-2021 yıllarında Reyap’ta, sonra Duygu Hastanesi’nde, en son da Kolan’da çalıştım.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile tanışıklığınız nasıldı?
Sanık Hasan Basri Gök: Normalde hemşireydim. Son 6 ayda şablon işine yardım ettim. Ondan sonraki 6 ayda şoförlüğünü yaptım. İşletme ile ilgili olarak, Fırat Sarı hastanenin yöneticileriyle görüşüp yoğun bakımları işleteceğini söylüyordu.
Mahkeme Başkanı: Hangi hastanelerdi bunlar?
Sanık Hasan Basri Gök: Özel Reyap Hastaneleri, Avcılar Hastanesi, Doğu Hastanesi, Silivri Hastanesi, Duygu Hastanesi, Bağcılar Şafak, GOP Şafak Hastanesi ve Güney Hastanesi.
Mahkeme Başkanı: Bebek sevkleri hakkında ne biliyorsun?
Sanık Hasan Basri Gök: 112’den, hastanelerden ve tıp merkezlerinden alınıyordu. Tıp merkezinde çalışan doktor, Fırat Sarı’nın arkadaşıydı. 112 araya girmeden sevkler geliyordu.
Mahkeme Başkanı: Neden yapılıyordu?
Sanık Hasan Basri Gök: SGK’dan daha fazla para almak için.
Mahkeme Başkanı: Nasıl kazanıyordu?
Sanık Hasan Basri Gök: Gözümle gördüğüm bir şey yok, ama kimse hayrına bir şey yapmadı.
Mahkeme Başkanı: Serdorova bebeği neden çıkarmadınız?
Sanık Hasan Basri Gök: Parasını ödemedikleri için çıkarmadılar. Kalp hastasıydı. 3. basamaktaydı. Birinci hastanedi de çıkarmamış.
Mahkeme Başkanı: Satürasyon düşük olunca, “Tedaviye devam etmeyelim mi?” diyordunuz?
Sanık Hasan Basri Gök: Normalde yapılması gereken, böbrekler iflas edinceye kadar tedaviye devam edilmesidir. Ondan sonra bırakılır.
11.49
“112 BUNU DENETLEMİYOR MU?”
Mahkeme Başkanı: Hakan Doğukan’ın doktor olarak kendini tanıttığını gördün mü?
Sanık Gök: Evet.
Mahkeme Başkanı: Ne zaman gördün?
Sanık: Şehmus Bey olmadığında. 12’den sonra Şehmus Çelik’e ulaşılamıyordu. 112 sisteminde Hakan Doğukan’ın numarası vardı.
Mahkeme Başkanı: Doktora sorulmuyor mu, 112 bunu denetlemiyor mu?
Sanık: Hayır efendim.
Mahkeme Başkanı: Bu kadar basit mi değiştiriliyor numara?
Sanık: Eğer kayıtlıysanız, kendiniz girip değiştirebiliyorsunuz.
Mahkeme Başkanı: Kaya Bebek ile ilgili bilgin var mı?
Sanık: Esencan’dan sevk edildi.
Mahkeme Başkanı: Hüseyin Gündüz ile Hakan Doğukan arasında para girişi-çıkışı var. Ona ne diyorsun?
Sanık: Bilmiyorum, EFT olabilir.
Mahkeme Başkanı: Opera Bebek hakkında bilgin var mı?
Sanık: Medlife’tan sevk oldu. Sevk olmaması gerekiyordu. Şehmus Bey “Haberim yok.” diyor ama hangi bebekten haberi vardı ki? Gerekli özeni hiçbir zaman göstermedi.
“FARK ETMİŞ OLSALAR YAŞIYOR OLURDU”
Mahkeme Başkanı: Opera Bebeğin ölümüyle ilgili ne biliyorsun?
Sanık: Medilife’tan sevk olduğunu biliyorum. Doğukan’ın bebeği stabil bıraktığını, ertesi gün öldüğünü biliyorum. Ayrıca Tuğçe ve Doğukan’ın bu konuda konuştuğunu biliyorum. Gece hemşireleri de fark etmemişler.
Mahkeme Başkanı: Fark etmemişler mi, edememişler mi?
Sanık: Fark etmiş olsalar, şu an yaşıyor olurdu.
11.58
“FIRAT SARI’NIN AKIL DANIŞMANIYDI”
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın asistanlığını yapıyor muydun?
Sanık: Yapıyordum.
Mahkeme Başkanı: Başka kimse var mıydı?
Sanık: Vardı. Sümeyye Nur Arslan. Çoğu iş Sümeyye’deydi zaten. Zaten Fırat Sarı’nın akıl danışmanı gibi bir şeydi.
12.08
“USULSÜZLÜKLERİ BİLİYORDU”
Mahkeme Başkanı, Yenidoğan çetesi olayında ismi geçen ve CHP Meclis üyeliğinden istifa eden Medilife Başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz’ı sordu.
Mahkeme Başkanı: Ahmet Atilla Yılmaz’ın usulsüz basamak sisteminden haberdar olduğunu söylemişsin. Haberdar mıydı, yoksa bu senin yorumun mu?
Sanık Hasan Basri Gök: Fırat Sarı gidip bunları anlatıp görüşüp sunum yapıyordu. Fırat Sarı bu işleri ihale usulü almadı zaten; vaatlerini anlatarak aldı. Slaytlar vardı, onların üzerinden sunum yapıyordu. Bir başhekimin bunlardan haberinin olmaması gibi bir durum yoktu. Usulsüzlüklerden haberi vardı.
12.26
Mahkeme Salonuna Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu geldi.
12.34
SAVCI ALEM YAPACAĞIZ DEDİKLERİ TAPEYİ SORDU
Savcı: Tapelerde bu ilacı bebeklere az az ver diyorsun. Çocuklara verildiği takdirde entübe edilmesi gereken bir ilaç diye biliyorum.
Sanık: Böyle bir durum söz konusu değil. Saçma sapan bir sohbetti.
Savcı: Vermeyeceğin bir ilacı neden ısrarla söylüyorsun? Bana çok saçma bir sohbet gibi gelmedi.
Savcı: Bu şekilde sağlıklı bebekleri yenidoğana almak için bir ilaç var mı?
Sanık: Yok Savcım. Böyle bir şeyi kimse yapmaz, bizde de olmaz!
Savcı: Hakan Doğukan ile konuşmanı soruyorum. Bir kalp hastasından bahsediyorsunuz. 140 bin lira ile alem yapmaktan bahsediyorsunuz.
Sanık: Böyle bir ameliyat olmadı.
Savcı: Hangi çocuk bu?
Sanık: Türkmen olabilir.
“DEVLET BİZİ S…K DİYORSUN”
Savcı: “Ölüp başımıza kalmasın, devlet bizi s…k.” diyorsun. Kendince bir sorumluluğun olduğunu mu hissediyorsun?
Sanık: Bebeğin ameliyat olması lazımdı, olmadı. Sevk olması lazımdı, olmadı.
Savcı: Bu çocuk Serdorova Bebek mi?
Sanık: Öyle olduğunu düşünüyorum.
Savcı: İşletmedeki hiyerarşi nasıldı? Fırat Sarı ile direkt iletişime geçiyor muydunuz yoksa aracılar mı vardı?
Sanık: Fırat Sarı ile herkes onunla irtibat kurabilirdi. Fırat ve İlker doktor oldukları için ön plandaydılar. Onun dışında bir şey yoktu, herkes iletişime geçebiliyordu.
“ BEBEK YAŞIYOR OLABİLİRDİ DİYORSUNUZ”
Hasan Basri Gök’ün çapraz sorgusu:
Mağdur avukatı: Doğukan şu esmeronu bırak kanka diyorsunuz? Nedir bu esmeron?
Hasan Basri Gök’ün avukatı soruya itiraz etti. Sorunun sorulmasına karar verildi.
Hasan Basri Gök:
Esmeron ne işe yaradığı zaten açık. İlacı kesip sadece Doğukan’ı arayıp sabah da yapacak bir şey yok demesi… Bilmiyorum.
Mağdur avukatı: Neden hakan doğukan taşçı sabah 9 civarında hastanede oluyor. Bir bilginiz var mı?
Hasan Basri Gök:
Bilmiyorum keşke Doğukan’ı beklemek yerine düzgün bir hekim çağırsalardı.
Mağdur avukatı: “Bebek yaşıyor olabilirdi” diyorsunuz?
Mahkeme başkanı: Hangi bebek?
Mağdur avukatı: Opera bebek.
Bununla ilgili bir bilirkişi raporu olursa daha iyi olur sonuçta ben hemşireyim.
Doktor Şehmus çelikle çalıştınız mı!?
Hasan Basri Gök: Hayır
Hakan Doğukan Taşçı kendisi 112 yi arayıp yeni telefonum diye kendini Şehmus Çelik olarak kaydettirdi mi?
Hasan Basri Gök: Evet ama Şehmus Çelik’in haberi vardı.
Şehmus Çelik’in avukatı: Örgüt kurdunuz mu?
Mahkeme Başkanı: Bu soruyu biz böyle sormuyoruz. Sorunun sorulması kabul edilmemiştir.
Şafak hastaneleri avukatı: Bağcılar Şafak hastanesini de saydınız. Gaziosmanpaşa Şafak hastanesinde soruşturma sürecinde hem de uzun yıllardır yenidoğan yoğun bakım hizmeti verilmemektedir. Nasıl bir işletme sürecinden bahsediyorsunuz.
Hasan Basri Gök’ün avukatı itiraz etti.
Bu sorunun sorulmamasına karar verildi.
Şafak hastaneleri avukatı: İlke Gönen’in Bağcılar hastanesine gittiğini gördünüz mü?
Hasan Basri Gök: Görmedim sonuçta hastanenin kapısında beklemiyorum.
13.10
AHMET DAVUTOĞLU VE EŞİ DURUŞMADA
Dün 12punto'nun aktardığı skandal olayın ardından bugün Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, doktor olan eşi Sare Davutoğlu ile duruşma salonuna geldi. Bir süre izleyiciler arasından mahkemeyi izleyen Davutoğlu ve eşi, daha sonra salondan ayrıldı.
13.26
'FIRAT SARI’NIN HABERİ VARDI'
Fırat Sarı’nın Avukatı: Hakkında şirket kurulduğu söylenen Deniz Korkmaz ile ilgili bir tape konuşması var. “Deniz’i istihbaratçı olarak işe aldım.” demişsiniz. Buradaki kastınız nedir?
Sanık Hasan Basri Gök: Konuşmayı hatırlıyorum, ama bunu ben söylemedim. Bu, Hakan Doğukan Taşçı’nın söylemidir.
Fırat Sarı’nın Avukatı: Doğukan’ın doktor olarak kendini tanıtmasından Şehmus Bey’in bundan haberi vardı diyorsunuz. Peki, Fırat Sarı’nın haberi var mıydı?
Sanık Hasan Basri Gök: Vardı.
Fırat Sarı’nın Avukatı: Kaç kutu ilaç sattınız?
Sanık Hasan Basri Gök: 40 ya da 50 tane sattık.
Fırat Sarı’nın Avukatı: Fırat Sarı’nın kaç tanesinden haberi vardı?
Sanık Hasan Basri Gök: Ondan gizli kaç kutu sattık, bilmiyorum.
Fırat Sarı’nın Avukatı: Toplamda 50 kutu sattıysanız, Fırat Sarı kaç tanesini almış olabilir ki?
Sanık Hasan Basri Gök: Bilmiyorum.
13.32
Sümeyye Nur Arslan’ın avukatı: Sümeyye, "Fırat hocanın akıl danışmanıydı" dediniz. Bir hemşire yardımcısı nasıl akıl danışmanı olabilir?
Hasan Basri Gök: Sümeyye hemşire yardımcısı değil ki, bir hemşire. Bütün hesap işleri Sümeyye’ye aitti o yüzden dedim.
SAĞLIK BAKANLIĞI AVUKATINDAN 112 SORUSUNA İTİRAZ
112’nin bu işte bir parmağı var mıdır sorusu soruldu.
Sağlık Bakanlığı vekili sorunun sorulmasına itiraz etti.
Sağlık Bakanlığı Avukatı Alanur Öztürk: Böyle bir şeyin olması mümkün değildir.
Mahkeme Başkanı soruya yapılan itirazı kabul etti.
13.51
Duruşmaya 30 dakika ara verildi.
Ara bitti. Mahkeme başkanı yerini aldı sanıklar getiriliyor. Fırat Sarı sürekli olarak yanındaki diğer sanıklarla hararetli şekilde iletişim kuruyor.
Hasan Basri Gök'ün ardından tutuklu sanık Deniz Korkmaz kürsüye çıktı.
Mahkeme Başkanı: Kamu kurum ve kuruluşlarına dolandırıcılık, suç ve suç örgütlerine üye olmakla suçlanıyorsun.
Savunma yapacak mısın?
Sanık Deniz Korkmaz: 7 yıldır hastanede çalışıyorum. Bebek yoğun bakımda çalışıyorum hemşire olarak çalıştım.
"CİMERE İLK BEN ŞİKAYET ETTİM"
Mahkeme Başkanı: Savunman nedir?
Sanık Deniz Korkmaz: Hakkımda yapılan suçlamalara ilişkin somut delil göremedim. İşin komik tarafı bu olayı ilk ben CİMER'e şikayet ettim ama ben tutuklandım.
"KURTLAR VADİSİ REPLİĞİDİR"
Mahkeme Başkanı Hasan Basri Gök ile olan konuşmasını sordu.
Sanık Deniz Korkmaz: Devleti soymak, milleti soymaktan şereflidir. Kurtlar Vadisinde geçen bir replik vardır. Ben de o yüzden kullandım.
Mahkeme Başkanı iddianameden sorular soruyor, tutuklu Deniz Korkmaz yanıt veriyor ancak konuşmalar net olarak anlaşılmıyor.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı kurduğu sistemde yüzde 30- 40 gibi oranlarda komisyon almaktadır demişsin doğru mu?
Sanık Deniz Korkmaz: Doğrudur.
Mahkeme Başkanı: GMZ şirketi nedir?
Fırar Sarı'nın üzerime kurdurduğu şirket. Hem sen de şirket sahibi olmuş olursun dedi ben de maalesef kabul etmiş bulundum.
Mahkeme Başkanı: Ne üzerine?
Sanık: Sağlık ve Turizm üzerine diye biliyorum.
Mahkeme Başkanı: Şirketin para hareketlerini kim yönetiyordu.
Sanık Deniz Korkmaz: Sümeyye Nur Arslan.
"HASTAYI SATIN ALINAN EŞYA GİBİ GÖRÜYORLARDI"
Sanık Deniz Korkmaz: Reyap hastanesinde 1 hemşireye 5 tane hasta baktırılıyordu. Hastayı satın alınan bir eşya gibi gören bir hastanede bunların olması kaçınılmazdı.
Mahkeme Başkanı: İlker Göneni tanıyor musun?
Sanık Deniz Korkmaz: Fırat Sarı'nın danışmanlık çıktığı hastanelerde sorun çıkınca, TRG olsun falan çağırdıklarında geliyordu, sağ olsun.
"YOĞUN BAKIM MALZEMELERİNİ KİTLİYORDU"
Sanık Deniz Korkmaz: Yoğun bakımda olan malzemeler bile kitleyen bir adam kendisi. (Adamın kim olduğunu duyamadım)
Hemşireler az kullansın masraf olsun diyen birisi kendisi. Malzemeleri kilitliyor. Yoğun bakımda malzemeleri bir yere kitlemek kadar aşağılık bir şey daha olamaz. Malzemeler hastanın iyiliği için kullanılır.
"ŞİKAYET ETTİM, PİŞMAN DEĞİLİM"
Mahkeme Başkanı: Ekleyeceğin bir şey var mı?
Deniz Korkmaz: Bu şikayetleri yapmamın sebebi insanları para gibi görmeleri. Asla pişman değilim, kimsenin de canına kastım gibi bir durum yoktur. Zaten bana yöneltilmiş böyle bir suç da yoktur.
Çapraz sorguya geçildi.
Avukat: Şirketin üzerine olmasına neden izin verdiniz okumuş insansınız.
Sanık Deniz Korkmaz: Bu kadar büyük bir şey olduğunu bilmiyordum.
Ben kendim de şirket kurmak gibi bir hayalim vardı. Ama bilmiyordum. Rahatsız oldum. Ben benim üzerimden alın bu şirketi dedim. O da o gün, bugün diye tutuklandı zaten.
"BORU VE TREN NEDİR"
Avukat: "Bize girecek boru ve tren" gibi küfürlü konuşmanız var, oradaki tren ve boru nedir?
Sanık Deniz Korkmaz: Böyle bir korkum olsa bu davayı başlatmazdım. Bunu ortaya çıkaran bendim.
MAHKEMEDE "İSMİNİZ NEDEN DENİZ,İBRAHİM KAYPAKKAYA'YI SEVER MİYDİNİZ" SORULARI
İlker Gönen'in avukatı: İsminizin neden Deniz olduğunuzu öğrenebilir miyim, özel bir nedeni var mı?
Sanık avukatı: Bu soruya itirazımız var.
İbrahim Kaypakkaya'yı sever mi sol örgütle bir bağlantısı var mı?
İlker Gönen'in avukatı: Gösteri yürüyüş kanuna ilişkin bir suç kaydı var mı? Vatan emniyete gitmiş mi hiç.
Soruya itiraz edildi.
İlker Gönen'in avukatı: CİMER şikayetinizle, Aziz devletim kavramı uyuşuyor mu?
Sanık Deniz Korkmaz: Bu kötü bir şey mi?
"TAŞ MI YİYELİM?"
Avukat: İsmini verdiğiniz hastanede iş başvurusunda neden bulundunuz?
Sanık Deniz Korkmaz: Ne yapalım, taş mı yiyelim?
FIRAT SARI'NIN TERÖR ÖRGÜTE ÜYELİĞİNDEN YARGILANMASI
Fırat Sarı'nın avukatı: Fırat Sarı'nın terör örgütünden yargılandığını nereden öğrendi, bunu çimer şikayetine neden koydu?
Deniz Korkmaz: Yaptığım şikayetler dikkat çekmiyordu, ben de ekledim. Bu şekilde dikkat çekeceğini düşündüm. Başarılı olduğumu da düşünüyorum.
Sanık Hüseyin Günerhan getirildi.
Günerhan savcılıkta verdiği ikinci ifadesindeki ifadelerinin değiştirildiğini iddia ederek savcılık ifadesini reddetti.
Mahkeme Başkanı: Savunmanız nedir?
Hüseyin Günerhan: Böyle bir örgütün var olduğuna inanmıyorum. Böyle bir örgüt yoktur. Sağlık sisteminde de mutlak monarşi vardır. Hepimiz birimlerin sorumları olan doktorlarına bağlıyız burada bir örgüt yok.
Mahkeme Başkanı: Nerede çalıştınız?
Hüseyin Günerhan: Hemşireyim. Bir hastanenin aklınıza gelebilecek hemşireyim. İnsan hayatının adım attığı yerden son bulduğu yer dahile her yerde çalıştım.
FIRAT SARI'NIN AVUKATINDAN DENİZ KORKMAZ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
Fırat Sarı'nın avukatı: Topluma kazandırma yasası gereği bu bilgiyi yaymak yasaktır. Az önce de bilginize sundu bu bilgiyi. Bu bilgiyi yaydığı için suç duyurusunda bulunuyoruz bunu da belirtelim.
Deniz Korkmaz'ın avukatı: Müvekkilim fatura kesmeyi bile bilmeyen birisi. Kamuoyuna açıkladığı herhangi bir husus yok. CİMER'e koyulan bir beyan. Sonradan aleni haline gelmişse onunla ilgili bir durumumuz yok. Müvekkilimin şikayeti olmasa böyle bir dava olmayacaktı. Bu örgütü çökerten kişi zaten kendisidir. Tapelerden de anlaşılacağı üzere kendisi de sevilmiyor. Deniz olmayınca konuşalım deniyor. Tutukluluk süresi de göz önünde bulunarak sarıverilmesini talep ediyoruz.
Mahkeme Başkanı:Kaya bebek hakkında bir bilgin var mı?
Benim bir bilgim yok. Doğukan gece 3 gibi aramıştı, bebeğin durumu kötü diye onun dışında bilgim yok.
Mahkeme Başkanı: Para verme meselesi var bir de...
Sanık: SGK'yı dolandırmaktan bir de hastane tarafından suçlanıyorum. Eğer SGK'yı zarara uğrattıysam hastanenin kar etmesi lazım, eğer hastane zarara uğradıysa SGK'nın kar etmesi lazım burada bir çelişki var.
Mahkeme Başkanı, Hüseyin Günerhan'a son sözlerini sordu.
Hüseyin Günerhan: Hayatımda anne babamdan daha çok gördüğüm hastalara baktım. Diğerleri Silivri'de yatarken ben 3 ay Metris cezaevinde kaldım. Ben cinayet koğuşunda yattım. Zaten bebek katili olarak duyurulduk. Bana pardon denilerek koğuşum değiştirildi. Benim başıma bir şey gelseydi ne olacaktı. Eğer burada suçlanacak insanlar varsa onlar da pardon desin geçiştirilsin. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum.
Hüseyin Günerhan: Güney hastanesinde çalışıyorum Reyap hastanesinde olan olayları nereden bilebilirim, burada sanki böyle tanıkmışız gibi soruluyor
Mahkeme Başkanı: Burada olanlar kayda geçiriliyor da o yüzden. Daha sonra reddediyorum gibi bir muhabbet olamaz.
Çapraz sorgusu başladı.
Üye hakim: Hakan Doğukan'la para alışverişini nasıl açıklıyorsun.
Hüseyin Günerhan: Hakan doğukanla ev arkadaşlığı yaptık. 2014'e kadar dayanıyor. Birbirimizden borç alıp vermişliğimiz oluyordu.
"ANAMIZ AĞLAR DEDİM"
Savcı: Doğukan konuşmanızda örgüt ithamında bulunuyor sen de bunu doğruluyorsun.
Sanık: ' Fırat Sarı'nın PKK'dan üyeliği var. Buradaki paraları örgüte bağlamış olmasın. Oradan bize bir takarlar anamız ağlar' diyorum.
Savcı: Güney hastanesinden ayrılma sebebin ne? Fırat Sarı mı talep etti, sen kendin mi ayrıldın?
Sanık: Ben kendim ayrıldım.
Savcı: Tapelerde Doğukanla bir konuşman geçiyor. Bir bebek ölmüş. Doğukan sana 'Birinci olarak göstermişler' diyor. 'Allah, allah birinci olarak mı göstermişler ben değiştirmiştim' diyorsun nedir bu?
Sanık: Ölüm bildirimi yaparken güney hastanesi yerine birinci hastanesi yapmışızdır.
Savcı: Bu hangi bebek hatırlıyor musun?
Sanık: Hatırlamıyorum.
Avukat: Bir çocuk hasta olsa hangi hastaneye götürmek isterdiniz?
Mahkeme Başkanı: Reklam gibi bir soru oldu, kabul edilemez.
Avukat: Hastaneler kapandığı için bir etkisi olduğunu düşünmedim.
Mahkeme Başkanı, Hüseyin Günerhan’a son sözlerini sordu.
Hüseyin Günerhan: Hayatımda anne babamdan daha çok gördüğüm hastalara baktım. Diğerleri Silivri’de yatarken ben 3 ay Metris cezaevinde kaldım. Ben cinayet koğuşunda yattım. Zaten bebek katili olarak duyurulduk. Bana pardon denilerek koğuşum değiştirildi. Benim başıma bir şey gelseydi ne olacaktı. Eğer burada suçlanacak insanlar varsa onlar da pardon desin geçiştirilsin. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum.
Savcı geldi.
Sanık Hüseyin Gündüz: Dosyalardan ismi geçen kişilerden Hakan Doğukan Taşçıyı tanıyorum. Doğukan’dan suç aldım. Ama ben bunların suç olduğunu bilmiyorum. 7 aydır tutukluyum.
Mahkeme Başkanı: Hakan doğukan dışında kimi tanıyorsun
Sanık Hüseyin Gündüz: Volkan hoca, çağla olması lazım bir de ceylan
Mahkeme Başkanı: Kaç kere ilaç aldın?
Sanık Hüseyin Gündüz: Toplamda 3-4 kere aldım
Mahkeme Başkanı: Kaça sattın?
Sanık Hüseyin Gündüz: 600 tlye aldım 1000 tlye sattım.
Mahkeme Başkanı: Kime sattın?
Sanık Hüseyin Gündüz: İnternet üzerinden Reşat diye birine sattım. Savcılıkta ilaçların yurtdışına çıktığıyla ilgili bir beyanım olduğu ifade ediliyor. Ama benim böyle bir beyanım yoktur.
Mahkeme Başkanı: Azerbaycanlı bir kişiye sattım demişsin doğru mu?
Sanık Hüseyin Gündüz: Doğru. Kurye yolluyordu. Nakit veriyordu. Son seferinde de kurye alıp kaçtı her yerden de engelledi zaten beni sağ olsun.
Mahkeme Başkanı: Ne kadar kazandın?
Sanık Hüseyin Gündüz: 24 bin TL kazanmışımdır.
Mahkeme Başkanı: Örgüte bilerek isteyerek yardım etme, kamu ve kuruluşları aracılığıyla dolandırıcılıktan suçlanıyorsunuz.
Hüseyin Gündüz: Dosyada üzerime atılı suçları kabul etmiyorum.
Gündüz’ün avukatı Savcının yerinde olmamasından dolayı sorguyu durdurdu.
Savcının gelmesi bekleniyor.
Sanık Hüseyin Günerhan’ın ardından sanık Hüseyin Gündüz getirildi.
“GÖZ DAMLASI ÜRETİP ECZANELERE SATIYORDU”
Avukat: Hakan Doğukan Taşçı’ya ilaçların nereden geldiğini sormadınız mı?
Hüseyin Gündüz: Hakan Doğukan Taşçı eczanelere göz damlası üretip sattı. Nereden geldiğini sormadım. Ben mümessilden temin ettiğini düşündüm.
Hüseyin Gündüz’ün avukatı:
“1400 küsür sayfalık iddianameyi en az 3 kere okumuşumdur. Her seferinde Hüseyin Gündüz’ün bu dosyada ne işi var diye sordum. Birine bir vaatte mi bulunmuş. İddianame müvekkilim açısından ciddiyetten o kadar uzak ki. Müvekkilimin SGK’ya karşı ilaçlarla alakalı bir eylemi de yok.”
Sanık avukatları Mahkeme başkanına “8’den sonraya sarktığında müvekkillerimizle görüşemiyoruz. Bir gün erken bitirebilirsek biz de müvekkillerimizle görüşelim” talebinde bulundu.
15 dakika ara verildi.
Sanık Hüseyin Gündüz’ün ardından Fehmi Alperen getirildi.
Fehmi Alperen: Benim yenidoğan alanı içerisinde herhangi bir çalışmam olmamıştır. Atılı suç unsuru kusurlar tarafımdan gerçekleştirilmemiştir.
Mahkeme Başkanı: Nerede çalışıyorsun?
Fehmi Alperen: Ambulans şoförüyüm. İBB bünyesinde 17 yıldır çalışıyorum. Ayrıca danışmanlık şirketim var.
Mahkeme başkanı bir tapeyi sordu.
Fehmi Alperen: Ben sadece Gıyasettin Mert’e bir hastanın 4 saat beklemiş olduğunu söyledim. O da Güney hastanesine sordu. Güney hastanesi de kabul etmiş.
Mahkeme Başkanı: Bundan bir menfaatin oldu mu?
Fehmi Alperen: Hayır ben aileyi tanımam. Yardımcı olmak için söyledim.
Mahkeme başkanı: Hakan Doğukan Taşçı’nın taburcu edilmesi gereken bebekleri taburcu etmeden SGK dolandırıcılığı yaptığını söylemişsin.
Fehmi Alperen: Bu konuları bana söyleyen kendisidir. Birinci Hastanesi’nden ayrılınca bana anlattı, ben de savcıya anlattım.
Mahkeme başkanı: Gıyasettin Mert ne kadar alıyor?
Sanık: Gıyasettin Mert’in ne aldığını almam mümkün değildir. Ben kendi şirketimle yaptığımı bilirim. Faturasını kesip devlete vergimi verdim.
Mahkeme başkanı: Hangi hastanelerle çalıştın.
Sanık: Avcılar Medicana, Birinci hastanesinde yaptım. 7 aydır cezaevindeyim.
Mahkeme Başkanı: Normalde 112 de çalışıyorsun değil mi?
Sanık: 112 değil de büyükşehirde hızır acil birimindeyim.
Mahkeme Başkanı: Statün nedir?
Sanık: İşçi
Mahkeme Başkanı: Şoför müsün?
Sanık: Evet.
Mahkeme Başkanı: Sizde nasıl oluyor?
Sanık: 112’den geliyor ama yenidoğan gelmiyor.
“NEDEN WHATSAPP’A GEÇİYORSUN?”
Çapraz sorguya geçildi.
Savcı: Genel olarak suçlamaları kabul etmiyorsun. 4 Kasım’da yaptığın bir görüşme var ciro 1 milyon gibi bir görüşme var. ‘Dur whatsappa geçeyim’ diyorsun. Neden Whatsapp’a geçmeye ihtiyaç duyuyorsun?
Sanık: Whatsapp konuşmasından ilaç görseli attım. Ondan dolayıdır.
“PATRON DEDİĞİM KİŞİ HASTANE SAHİBİ ALİ AKSOY”
Avukat: Fırat Sarı ile menfaat ilişkiniz niye bozuldu?
Sanık avukatı: Yönlendirme var, soruya itiraz ediyoruz. Menfaatten bahsediyor. Suçlayıcı konuşuyor…
Mahkeme Başkanı: Sorunun sorulmasına karar verildi.
Sanık: Bu olayları öğrendiğimde hastane sahibine söylediğimde benim hakkımda ekarte edilmem için bir şeyler söylemiş. Fırat sarının şahsi hesabı dahil kendi hesabıma gelen bir lira yoktur.
Avukat: Bağcılar Medilife hastanesine hasta sevki yapıyor muydunuz?
Sanık: Yapmıyordum.
Avukat: Patron dediğiniz kişi kim?
Sanık: Hastane sahibi
Avukat: Hastane sahibi kim
Sanık: Ali Aksoy.
Fehmi Alperen’in avukatı:
Müvekkilim hastaya uygun hastane önermiştir. Yasal ticaretinin suç olarak lanse edilmesi hatadır. Örgüt suçlamasına katılmıyoruz. Serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Fehmi Alperen’in diğer avukatı:
Ortada müvekkilimin organik ilişkisinin bulunduğu, hiyerarşik bir yapıda bulunmadığı kimseden talimat almadığı, itaat ettiği ya da emir vermesi söz konusu değildir. Bu suçlamaların hiçbir yerinde yoktur.
Bugünkü Yenidoğan Çetesi duruşması da bitti. Mahkeme Başkanı yarınki duruşmanın 9.30’da başlayacağını söyledi. Bugün 5 toplamda ise 6 sanık dinlendi.