CIA’in gizli Türk solu raporu: ‘Kendileri azınlık, propagandaları çok etkili’
CIA’in hazırladığı gizli Türkiye’deki anti Amerikancılık raporunda Türk solu analiz edildi. ABD için yakın bir gelecekte ciddi bir tehlike arz etmediği belirtildi. Türkiye’de AP ve CHP iktidar olduğu sürece Ankara’nın batı eğilimini terk etmeyeceği vurgulandı.
Masum Gök
Masum Gök - 12punto.com.tr
ABD istihbarat teşkilatı CIA’in arşivindeki gizli belgeleri yayınlamaya devam ediyoruz. Türkiye ile ilgili de binlerce belgenin yer aldığı arşivdeki belgelerde Türk soluyla ilgili de birçok önemli belge mevcut. 1969 yılında Türkiye’de yükselişe geçen sol hareket ABD’de bir paniğe yol açtı. 24 Nisan 1969 yılında CIA hazırladığı gizli raporunda Türkiye’de gelişen anti Amerikancı yükselişle ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye'deki Amerikan karşıtlığının kökleri yabancı düşmanlığına ve son derece milliyetçi bir halkın hayal kırıklıklarına dayanmaktadır. ABD'ye ve Türkiye'nin temel Batı yönelimine yönelik daha yakın tarihli düşmanlık ifadeleri, özellikle Mayıs 1960'taki askeri devrimin (27 Mayıs) ardından gelişen yeni solun daha fazla siyasi eylem özgürlüğü arzusunu yansıtmaktadır. Devrim sonrası atmosfer, en iyi örneğini ABD ve NATO karşıtı kampanyaların başını çeken Marksist Türkiye İşçi Partisi'nin oluşturduğu saldırgan bir siyasi solun gelişimini de teşvik etmiştir. Ancak her iki kampanya da büyük ölçüde Başbakan Demirel liderliğindeki ılımlı Adalet Partisi rejiminin altını oymayı ve yerine siyasi sola daha yatkın bir rejim getirmeyi amaçlamaktadır.”
KIBRIS POLİTİKASI ABD KARŞITLIĞINI ARTTIRDI
Raporu yazan CIA ajanları Kıbrıs’ta ABD’nin Türkiye’nin yanında yer almamasının Türkiye’de ABD karşıtlığını arttırdığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'deki Amerikan karşıtlığı son yıllarda yurtdışındaki olaylar ve Türkiye'nin uluslararası ilişkilerindeki gelişmelerin bir sonucu olarak artmıştır. Örneğin uzun süredir devam eden Kıbrıs ihtilafı ve özellikle ABD'nin bu ihtilafta Türkiye'nin pozisyonunu desteklememesi, Amerikan prestijine ve iyi niyetine diğer tüm faktörlerden daha fazla zarar vermiştir. ABD Başkanının 1964'te Türkiye'ye gönderdiği Kıbrıs'a askeri müdahaleye karşı uyarı mektubu (Johnson mektubu) bu açıdan özellikle zarar vericiydi. Türkiye'de ABD'nin Türkiye'nin ulusal onurunu ve çıkarlarını korumak için Kıbrıs'ın işgalini "engellediğine" dair yaygın bir inanış var. Son yıllarda Amerikan ekonomik ve askeri yardımlarındaki keskin azalma da halkın ve bir ölçüde de resmi makamların ABD'ye yönelik tutumlarını olumsuz etkilemiştir. Vietnam Savaşı'nın ABD kaynakları üzerindeki ağır yükünü kabul eden üst düzey Türk yetkililer bile, ABD'nin özellikle askeri alandaki yardım kesintilerini, McNaughton önerilerinde özetlenen ‘centilmenlik anlaşması’na uyulmaması olarak görme eğilimindedirler. Türkler, 1966 yılında eski Savunma Bakan Yardımcısı McNaughton tarafından NATO kuvvet seviyelerinin gözden geçirilmesi sonucunda ABD'nin beş yıl boyunca yıllık 134 milyon dolarlık bir yardım seviyesini taahhüt ettiğine inanmaktadır. Ekonomi son yıllarda iyile?mi? olsa da, Türkiye'nin kalkınma sorunlarıyla ba?a çıkabilmesi için en azından 1970'lerin ortalarına kadar önemli miktarda dı? ekonomik yardıma ihtiyacı olacaktır.”
Türkiye’nin ABD ve batı çizgisinden Adalet Partisi ve CHP’nin ülkeyi yönettiği bir hükümette devam edeceği vurgulanarak “ABD-Türkiye ilişkileri, ABD'nin Türkiye'ye sınırlı askeri erişimi sürdürme hedefine ulaşmanın giderek daha zor olacağı bir geçiş dönemine girmiştir. Karşılıklı dostlukta da giderek artan gerilimler yaşanabilir. Ancak Türkler ABD'nin taahhütlerini yerine getireceğine inanmaya devam ettiği ve iki büyük siyasi partiden biri Türk hükümetini kontrol ettiği sürece, Türkiye temel Batı uyumunu ve yönelimini kayda değer bir şekilde değiştirmeyecektir” ifadeleri kullanıldı.
ORTANIN SOLU ABD KARŞITLIĞINI BESLEDİ
CHP lideri İsmet İnönü’nün partiyi ortanın solu çizgisine çekmesinin de ABD karşıtlığını arttırdığı tespiti yapılarak “Saygıdeğer İsmet İnönü tarafından yönetilen ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de son yıllarda kendisini ortanın solunda ilan etmiştir. TİP’ten daha az Amerikan karşıtı olmasına ve NATO'ya sadece kısmen karşı çıkmasına rağmen, CHP solculuğu teşvik etme ve Türk-Amerikan ilişkilerine yönelik eleştirileri destekleme eğiliminde olmuştur. Kısmen sol eğilimli seçmenlerin bir kısmını çekmeyi amaçlayan, kısmen de normal parti desteğiyle hükümetin kontrolünü yeniden ele geçirememenin yarattığı hayal kırıklığının bir tezahürü olan ortanın solu sloganının benimsenmesi parti içinde ciddi bir kırılmaya neden oldu” denildi.
TÜRKİYE’DE SOL AZINLIKTIR
Türkiye’de radikal solun küçük bir azınlık olduğu vurgulanan raporda “Türkiye'de solculuk, büyüklüğüyle orantısız bir propaganda potansiyeline sahip azınlık bir siyasi harekettir. Ülke çapındaki son seçim sonuçlarına göre, TİP nüfusun yüzde üçünden azını temsil etmektedir. Ancak basın ve üniversitelerde güçlü bir etki kazanmıştır. Türkiye'deki sol propagandanın yurtiçindeki ve yurtdışındaki komünistlerden önemli ölçüde destek aldığına inanılmaktadır; Komünist Parti'nin kendisi Türkiye'de yasaklanmıştır. ABD, NATO ve rejim karşıtı kampanya eğitimli elit kesimden, değişken öğrenci örgütlerinden, örgütlü işgücünden ve söylentilere göre askeri çevrelerden destek görmektedir.
PROPAGANDA YAPMAKTA YAVAŞ KALDI
Türkiye’de solun kitlesel bir güce ulaştığı 1969 yılında ABD kendisi için solu ciddi bir tehlike olarak görmediğini bu gizli raporda açık olarak ifade etmiş.
Anti-Amerikancılık solcular tarafından istismar edilmeye devam edecektir. ABD Altıncı Filo birliklerinin İstanbul ziyaretine karşı yapılan son öğrenci protestosu gibi düşmanlık gösterilerine sadece küçük grupların katılması muhtemeldir; ancak ortak hedef ve değerlerin farkında olan bir Türk bile genel olarak ABD'ye karşı daha eleştirel bir tavır takınmaktadır. Türk Hükümeti, Türk-Amerikan ortak çıkarlarını destekleyen bir karşı propaganda kampanyası yürütmekte yavaş kalmıştır ve iç siyasi durum nedeniyle solcu kışkırtıcılara ve göstericilere baskı uygulamakta kendini kısıtlanmış hissetmektedir. Dolayısıyla Türkiye'deki Amerikan karşıtlığı ikili ilişkilere ya da Türkiye'nin Batı'ya uyumuna yönelik acil bir tehlike arz etmese de Amerikalılar ve Amerikan çıkarları giderek artan sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Ancak Amerikan varlığı, personel sayısının azaltılması ve tesislerin kentsel alanlardan kaydırılmasıyla giderek azaldıkça, halkın kötü niyetli ifadeleri azalabilir.”