CIA'nın 'gizli radikal islam' raporu: Uzun oruç, ekonomik uğraşlardan uzaklaştırıyor
CIA'nın 1987 yılında yazdığı 'Gizli Radikal İslamcılar Raporu'nda dikkat çekici tespitler yapıldı. Radikal islamcıların etkisini arttıracağı yazan rapordan islami kuralların pratikte uygulanamayacağı belirtildi.
Masum Gök
Masum Gök - 12punto.com.tr
ABD istihbarat kuruluşu CIA, 1987 yılında köktendici islamcıların Arap dünyasında yükselişi üzerine geniş kapsamlı gizli bir rapor hazırladı. Gelecek yıllar içinde önemli tespitlerin yer aldığı raporda "İslami (radikal İslam) canlanmanın 1990'larda ve muhtemelen sonrasında da önemli bir siyasi güç olmaya devam edeceğini tahmin ediyoruz. İslam hukuku ve sosyal uygulamalarla ilgili konular çoğu Arap ülkesinde iç siyasi tartışmaların önemli bir parçası haline gelmektedir. Her ne kadar zaman içinde daha köktenci çözümlere karşı bir hayal kırıklığı yaşansa da, bu durum pek çok Arap arasında toplumda, yönetimde ve dış dünya ile ilişkilerde İslam'a daha fazla saygı gösterilmesi gerektiğine dair artan duyguyu azaltmayacağı gibi, mevcut liderlere, siyasi kurumlara ya da hakim olan Batılı kültür biçimlerine yönelik eleştirileri de yumuşatmayacaktır" denildi.
CIA'in 1987 yılında yaptığı tespitler ilerleyen yıllarda adım adım yaşandı. Radikal islamcılar Arap coğrafyasında etkisini giderek artırdı.
ARAP BAHARI TUNUS'TA BAŞLADI
Radikal islamın büyümesinin nedeni olarak CIA raporunda görülen esas etki Arap ülkelerinde yaşanan gelir adaletsizliği ve yöneticilerin yaptığı yolsuzluklar gösteriliyor. CIA raporunda gerginliklerin yaşanacağı yerler ise şöyle tarif ediliyor:
"Daha ılımlı dini reformcular küçük değişikliklerle yatıştırılabilse de, kararlı aktivistler muhtemelen daha büyük değişimler için ajitasyon yapacaklardır. Daha fazla dini ortodoksinin dayatılması gayrimüslim toplulukları, heterodoks İslami mezhepleri ve Batılılaşmış elitleri rahatsız edecek ve endişelendirecektir. Bu sorunların bir kısmının yada tamamının Tunus, Mısır, Bahreyn, Fas ve Ürdün'de ortaya çıkması muhtemeldir ya da zaten ortaya çıkmıştır.”
ABD'nin desteklediği Arap Baharı ilk olarak Tunus'ta çıkmış ve mevcut yönetim yıkılmış radikal islamcı El Nahda iktidara gelmişti. Aynı şekilde Mısır'da başlayan eylemler sonrası devrilen Mübarek yerine de seçimle Müslüman Kardeşler iktidar olmuştu. Bahreyn'de ise şiiler yönetime karşı isyan etmiş, kanlı çatışmalar yaşanmıştı. CIA raporunda adı geçen sadece Fas ve Ürdün'de kaotik bir durum yaşanmadı.
CIA RAPORUNDA KADERCİLİK
CIA raporunda ilginç bir bölüm daha var. İslami kurallarla yönetilen petrol zengini olmayan ülkeleri gerileteceği de yazılıyor. Raporun o bölümü şöyle:
"Arap ülkeleri, özellikle de büyük petrol rezervlerine sahip olmayanlar, ekonomik refahlarını ancak insan verimliliğini rekabetçi seviyelere çıkararak geliştirebilirler. Giderek daha entegre ve rekabetçi hale gelen uluslararası ekonomide, İslami uyanışın birçok ilkesinin pratikte uygulanmasının Arap dünyasında kalkınmayı engellemesi muhtemeldir:
-Bazı dini görevlerin - namaz ve uzun oruç - sıkı bir şekilde yerine getirilmesi, zamanı üretken ekonomik uğraşlardan uzaklaştıracaktır.
-İşyerinde cinsiyetlerin ayrılması, ekonomik işletmelerde marjinal üretim maliyetlerini artıracaktır.
-Kadınların eğitimi ve istihdamı üzerindeki kısıtlamalar Arap ekonomilerini önemli bir potansiyel üretken yetenek havuzundan mahrum bırakacaktır.
-İslam teolojisindeki 'vahyedilmiş hakikat' kavramı, Arap dünyasındaki mevcut otokratik inancı güçlendirecek, muhtemelen sosyal ve ekonomik örgütlenmeyi daha katı, değişen koşullara daha az uyarlanabilir ve yeni fikirleri kabul etmeye daha az istekli hale getirecektir.
-Uyumluluk, yenilikçilikten daha değerli olma eğiliminde olacaktır.
-İslam toplumunun gerekli olmasa da pratik bir özelliği olan kadercilik, inisiyatifi ve kişisel sorumluluğu engellemeye devam etme eğiliminde olacaktır.
-İslami miras yasaları toprağı giderek daha küçük ve daha az verimli parsellere bölecektir."