Dilan Polat’ta unutulan Sisi ihbarı: Cem Küçük 'Bizde ‘kendi başına zengin olamazsın’ anlayışı var' dedi ama…
Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, “kara para” suçlamasıyla cezaevinde olan sosyal medya fenomeni Dilan Polat ve eşi Engin Polat’a “haksızlık” yapıldığını yazdı. Küçük, “Bizim ülkemizde ‘kendi başına zengin olamazsın’ anlayışı var” dedi. Peki, Polatların evinin bahçesini iş makinesiyle kazan kimdi? Bir de Dilan Polat dosyasında unutulan Sisi ihbarı var tabi…
Caner Taşpınar
Caner Taşpınar - 12punto.com.tr
Sosyal medya fenomeni Dilan Polat ve eşi Engin Polat, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme”, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” ve “Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet” suçlarından cezaevinde bulunuyor.
Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Dilan Polat ve Engin Polat çiftinin yer aldığı davaya ilişkin 909 sayfalık ilişkin bir rapor hazırladı. Raporun ardından Dilan Polat'ın tahliye edilmesi beklenirken, avukatlar dava kapsamında düzenlenen MASAK raporunun ardından 19 Temmuz'da müvekkillerinin tutukluluğuna Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde itirazda bulundu. Dosya Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gitti ve tahliye kararı çıkmadı.
Polat çiftinin hem iddianamesinde hem de MASAK raporunda, vergi kaçırma ve naylon fatura üzerinde duruldu ancak “kara para” tespit edilemedi. Hukukçular ise “kara para” tespiti için polisin teknik ve fiziki takip delilleri toplaması gerektiğini belirtmişti.
Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük ise “kara para” suçlamasıyla cezaevinde olan sosyal medya fenomeni Dilan Polat ve eşi Engin Polat’a “haksızlık” yapıldığını yazdı. Küçük, bugünkü yazısında Polat çifti için şu satırları kaleme aldı:
“Dilan ve Engin Polat 2022 yılından itibaren büyük satışlar yapmışlar. Güzellik merkezleri iyi çalışıyor. Hâlâ çalışıyor mu, belli değil. Ama sosyal medyada ‘görgüsüz hareketler yaptıkları için’ hedef oldular. Bizim ülkemizde zaten ‘kendi başına zengin olamazsın’ anlayışı var. Mutlaka arkanda biri olacak. Hâlbuki Dilan ve Engin Polat sadece vergi kaçırmış ve naylon fatura yapmışlar. Bunun cezası da belli. Türkiye’de vergi kaçırmak Amerika’daki gibi büyük suç değil. Kaldı ki ABD’de bile önce para cezası kesilir.”
Peki, Polatların evinin bahçesini iş makinesiyle kazan kimdi?
Yani, Polatlar soruşturmasının başından bu yana ne değişti, bir bakalım…
Öncelikle, hatırlayalım.
Cem Küçük 8 ay önce kaleme aldığı köşe yazısında, yine Dilan-Engin Polat çiftine sahip çıkmış, “kara paraysa kara para, helal para ise helal para. Hergün dedikodu üzerinden yol alınmaz” demişti.
Devam edelim.
POLAT SORUŞTURMASININ İZİ
Kara para aklamak, vergi kaçırmak, ve örgüt kurmak suçlamalarıyla tutuklanan Dilan ve Engin Polat çiftine yönelik ilk soruşturma Çağlayan Adliyesi’nde başladı.
Polat çiftinin lüks yaşantısıyla ilgili iddiaların gündem yaratması üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ile Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) harekete geçti. MASAK, hazırladığı raporda paravan şirketlerden sahte olduğuna yönelik şüphe barındıran mal alışlarının toplam 200 milyon TL'den fazla olduğunu bildirdi.
MASAK raporunun ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü, bu kapsamda şüpheliler hakkında yurt dışı çıkış yasağı ve malvarlıklarına el konulması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Ancak savcılık, çiftin şirketlerinin İstanbul'un Anadolu yakasında olması nedeniyle buna yetkilerinin olmadığını belirtti.
Yetki tartışması nedeniyle dosyanın rafta beklediği sırada, "Sisi" lakaplı magazinci Seyhan Soylu Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na giderek Polat çifti hakkında ifade verdi. Soylu’nun 27 Eylül 2023’te Savcı Gökalp Kökçü’ye verdiği ifadeden sonra soruşturma hızlandı ve Ekim ayında da operasyonlar yapıldı.
DİLAN POLAT’IN EVİNİN BAHÇESİNE GİREN KEPÇE
Soruşturma dahilinde, 27 Ekim günü Polat ailesine ait 15 şirkete yönelik arama, el koyma ve inceleme kararı çıkmıştı. Karar sonrası harekete geçen Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler ve vergi müfettişleri şirketlerde arama yapmıştı. Aramalarda, şirketlerde ele geçirilen dijital materyaller ile defterler incelemeye alınmış, el konulan materyaller ekipler tarafından emniyete götürülmüştü. Daha sonra polis ekipleri eve “kepçe” denilen iş makinesiyle girip kazı yapmıştı. Dilan Polat’ın evine kepçeyle giren polisler, “kara para” değil de naylon fatura mı arıyordu?
EMNİYET’İN LÜKS ARAÇ SERGİSİ
Dilan Polat dosyası bugün “görgüsüz fenomenin linç edilmesi” denilerek “ülkemizde kendi başına zengin olma kabul edilmez” denilerek halkın ferasetine kurban gittiği şeklinde değerlendiriliyor.
Peki, Dilan Polatların lüks evinin bahçesine kepçeyle girilmesinden sonra lüks araçlarını sergileyen de mi Polatları “çekemeyen” yurttaşlardı?
İstanbul Emniyeti’nde 2 Kasım 2023’te “sergi” olayı farklı bir boyuta taşınmıştı. Hem araçlar dergilenmiş hem de operasyonun görüntüleri led ekrana yansıtılmıştı. Bunu gören başta gazeteciler şaşırmıştı, çünkü böylesi bir sergi ilkti.
Polat çiftine yapılan operasyonun ardından, çiftin ev ve iş yerlerindeki araçları çekicilere yüklenerek İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Çekicilere yüklenerek götürülen çiftin ev ve iş yerlerindeki araçlar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde sergilendi. Sergilenen araçlar arasından en çok dikkat çekenler ise Engin Polat'ın Dilan Polat'a doğum gününde aldığı Ferrari ile Engin Polat'a ait G kasa Mercedes oldu. Sergi sırasında operasyon görüntüleri emniyet bahçesindeki led ekranda yayınlandı.
Dilan Polat ve eşi Engin Polat’ın evine kepçe girdiğinin görüntüsünü izleyen, sonra lüks araçlarının sergisini izleyenler linç etmekle suçlanıyor. Kimse bunlar niye yapıldı o zaman diye sormuyor?
Devam edelim.
Sıra geldi, Polatlar soruşturmasını başlatan “Sisi” lakaplı Seyhan Soylu’nun ihbar mektubunda yazanlara…
SİSİ’NİN DİLAN POLAT İHBARI
Seyhan Soylu ifadesinde, Engin Polat’ın geçmişte sahte fatura işi yaptığını öne sürerek “yasadışı bahis baronu” olarak bilinen Veysel Şahin’in parasını akladığını iddia etti.
Soylu’nun ihbarının bir bölümü şöyle:
“İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan müşteki ifadesinde özetle;
Engin Polat isimli şüpheli, geçmişinde sahte fatura, çek işi yapan kişidir. Bugünden 6 yıl önceye kadar taksicilik yapan ve ondan önce tezgâhtarlık işi yapan bir kişidir. Son yıllarda kurmuş oldukları ilişkilerle sözde ticaret adı altında (ayda bir milyon ürün satış yapıldığı söylemi yalanı üzerine) elde ettiği datalarla yüksek miktarlı faturalar kesilerek Veysel Şahin (yasadışı bahis lideri), Kıbrıs’ta öldürülen Falyalı’dan elde ettikleri bahis paralarını Dilan Polat dayomand, vakıf, güzellik merkezi ve diğer şirketler, Engin Polat adına açılan döviz ve mücevher firmaları, yurtdışına makine ihracatı yapıldığı iddiası (Bulgaristan vb) aklayarak kazanç elde etmektedirler. Bu suretle devleti zarara uğrattıkları gibi itibar kaybına da sebebiyet vermektedirler. Engin Polat’ın husumetli olduğu kişilere Muhammed Yakut ismini kullanarak baskı kurmuş, sürekli o isimle gayrimeşru alemde varlık göstermeye çalışmıştır. Şüpheli Engin Polat, Muhammed Yakut’u finanse ettiği bu nedenle güçlü olduğunu defalarca kez lanse etmiştir. Bundan 2 ay önceye kadar Muhammed Yakut isimli kişi müvekkili arayarak ‘Engin Polat bizim kardeşimiz, onunla ilgili yapmış olduğun araştırmalara senden son vermeni istiyorum’ demiştir. Müvekkil cevaben ‘kusura bakmayın, bunu kabul edemem, haberleri yapmaya devam edeceğim’ şekilde beyanda bulunmuştur. Ancak Muhammed Yakut isimli şahıs ile Engin Polat müvekkili sık sık aramış ve tehdit etmiştir. Aynı şekilde Muhammed Yakut’a da defalarca arattıklarını beyan etmişlerdir.
Sıklıkla müvekkile hitaben ‘abla bak yapma, bizimle uğraşma, Muhammed Yakutta arıyor seni, yakma kendini, ben Muhammedîn finansörü ve patronuyum’ demiştir. Müvekkil cevaben ‘senin tehditlerin bana sökmez, Muhammed Yakut'u eski tanırım, delikanlı bir adamdır. Ama benim aşırı milliyetçi devletçi olduğumu herkes bilir, kafa tutmuş olduğu devlet makamındaki kişiler, başta cumhurbaşkanımız, bakanlarımız özellikle Hakan Fidan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, İstanbul Anadolu Başsavcısı, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, Organize şube müdürü ve Devletin en Önemli kurumu milli istihbarat teşkilatı başına gelen, şahsen tanıdığım değerli devlet adamı İbrahim Kalın hakkındaki sözlerini babam mezardan çıksa tasvip etmem mümkün değildir. Aynı durum Sedat Peker içinde geçerlidir. Bunun yanı sıra müvekkilimin çok yakın dostu ve hamisi iş adamı Fevzi Siverek ve ağabeyi olarak değer verdiği iş adamı Metin Güneş için Muhammet Yakut'un hakaret dolu sözleri içinde müvekkilim aşırı rahatsız olmuş ve bu iftiraları neden yapıyorsun Muhammet sana yakışıyor mu? Bu insanları eski tanırsın Can Tanrıyar seni doldurmuş, Metin abi aslanlık yapmış, iyilik etmiş gariban babası bir adam sektörde 1000 kişiye ağalık yapmış sen bu iki dosttum ve Devletimin değerli makamları için "özür videosu çek " Bende Engin Polat ile araştırmalarımı deşifre etmeyeyim. Sen İnsanların kişisel ilişkileri devlet makamını itibarsız hale getirmemelidir. Her ikisi de biri Kürt gençliği, diğeri Türk gençliğinin sembolü olan kişilerin devlete kafa tutmasına musamma etmem, ben bir gazeteciyim ama önce vatansever, milliyetçi Devletine aşık takık sevdalı biriyim. ‘
Engin Polat’a ait Dubai Dilan Polat Vakfı ve şirketleri, sözde 1.000.000 adet satış yaptığı ürünler, sahte faturalar dava konu eylemlerin bir parçası olmuştur. Yakın zamanda emniyetin yapmış olduğu 230 milyon dolarlık fatura operasyonunda yakalanan çetenin üyeleri Engin Polat ile ilişkileri olduğunu beyan etmişlerdir. Muhammed Yakut whatsapp üzerinden müvekkil ile yapmış olduğu görüşmede Engin Polat’a ‘oğlum benim adımı böyle katakulli işlerin, devleti soyan teşkilatların içinde, yetimi fukarayı soyan gurupların çetelerin içinde kullanma, beni Muhammed Yakut koruyor nasıl dersin Ş. REFSIZ, İnsanlarla bizi karşı karşıya getirerek yolunu mu bulmaya çalışıyorsun, sana insan gibi ahilik yaptık, normal ticaret yaparken sana dikilenlere bizim adımızı kullandın sesimiz çıkmadı, ama bu tür üç kağıtçılıklar içerisinde devleti soyan kişilere karşı benim adımı kullanma .”
ENGİN POLAT’IN SİSİ SORUSUNA YANITI
Seyhan Soylu’nun ihbar dilekçesinden aktarılan bölümden sonra Engin Polat’a açıklaması soruldu. Polat şu yanıtı verdi:
“Bana okunan metinde geçen kişilerin hiçbirini tanımam, bir tek Muhammet Yakut ile 3 sene öncesinde bir kozmetik firması vardır, bende kendisinden ufak tefek alım yapardım, bu şirket ile çok büyük bir ticaretim faaliyetim de yoktur, uzun zamandır da yoktur, suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum, kimseyi aramadım, tehdit etmedim, bu iddialar asılsızdır, Veysel Şahin’i tanımam, hiçbir görüşmem yoktur, bunla ilgili iddiaları da kabul etmiyorum, asılsızdır.”
POLAT DOSYASIYLA AYNI ANDA PATLAYAN YARGIDA RÜŞVET OLAYI
Türkiye’yi sarsan iki olay peş peşe yaşanıyorsa, bir anlamı olabilir mi?
Dilan Polat’la ilgili Sabah gazetesinde MASAK raporu haberinin ilk kez yayınlanmasından 2 gün sonra bir başka olay ülke gündemine oturdu, dönemin Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar'ın yargıda rüşveti itiraf ettiği dilekçesi... Türkiye’de iki büyük olayın patlaması “tesadüfen” mi aynı günlere denk gelmişti?
Yargıda rüşveti şikayet eden başsavcı Yargıtay’a gönderildi. Herkes meseleyi “yargıdaki krizi ifşa edenler ile yargıda kriz yaratanlar” olarak yorumluyordu. Ne yazık ki doğru değil. Kesin olan yargıda bir kriz olduğu fakat “bugün açıklamak içimden geldi” deyip yargıdaki kirliliği ifşa edenler neden o günü seçmişti, buna bakmak lazım.