Dilovası faciası raporu açıklandı: 'Kaza değil, parfüm rüşvetiyle gelen göz göre göre iş cinayeti'

Avukatın Sesi İnisiyatifi, 8 Kasım 2025 tarihinde Kocaeli Dilovası’nda 7 işçinin yaşamını yitirdiği Ravive Kozmetik patlamasına ilişkin kapsamlı raporunu yayınladı. Rapor, olayın teknik bir kazadan ibaret olmadığını, rüşvet, denetimsizlik ve kar hırsıyla örülmüş bir "ihmaller zinciri" sonucunda meydana gelen "öngörülebilir bir iş cinayeti" olduğunu ortaya koydu.

12punto

Dilovası’nda Ravive Kozmetik fabrikasında meydana gelen ve üçü çocuk yedi işçinin hayatını kaybettiği patlamanın ardından hazırlanan hukuk raporu, facianın perde arkasındaki korkunç ihmalleri ve idari skandalları gün yüzüne çıkardı.

Avukatın Sesi İnisiyatifi tarafından hazırlanan 8 Aralık 2025 tarihli rapora göre olay, basit bir endüstriyel kaza değil; işveren, belediye ve denetim kurumlarının ortak sorumluluğunda gerçekleşen bir "katliam" niteliğinde.

"ASLİ KUSURLULAR: İŞVEREN, BELEDİYE VE BİNA SAHİBİ"

Raporda sorumluluk zinciri detaylandırılırken, Ravive Kozmetik işvereni, Dilovası Belediyesi ve bina maliki “asli kusurlu” olarak işaretlendi. Savcılık ön raporuna ve bilirkişi tespitlerine dayandırılan bilgilere göre, patlama “önlenebilir ve öngörülebilir” bir ihmaller zincirinin sonucuydu.

1. İşveren: Olası Kast ve Teknik İflas

Rapora göre işveren, maliyeti düşürmek adına hayati güvenlik önlemlerini bilinçli olarak almadı. Fabrikada patlayıcı ortama uygun (ex-proof) elektrik motorları kullanılmadığı, topraklama hattının olmadığı, havalandırma sisteminin yetersiz olduğu ve otomatik yangın söndürme sistemlerinin bulunmadığı tespit edildi.

Daha da vahimi, işverenin CİMER şikayetleri üzerine gelen zabıta ekiplerine denetimi engellemek amacıyla *“kolilerce parfüm verdiği”* ve denetim sürecini rüşvetle manipüle ettiği raporda yer aldı. Bu durum, işverenin kusurunun basit ihmal değil, "olası kast" düzeyinde olduğunu gösteriyor.

2. Dilovası Belediyesi: Usulsüz Ruhsat ve “Parfüm” İddiası

Rapor, Dilovası Belediyesi’ni facianın bir diğer asli faili olarak tanımlıyor. Binanın yapı kullanma izin belgesi (iskan) ve itfaiye uygunluk raporu olmamasına rağmen işletmeye ruhsat verildiği belgelendi.

Belediyenin, fabrikayı Sağlık Koruma Bandı ve ÇED raporu zorunluluğundan kurtarmak için kağıt üzerinde "Gayrisıhhi-3" (düşük riskli) sınıfında gösterdiği, oysa kozmetik fabrikalarının 2. sınıf statüsünde olduğu ortaya çıktı. Ayrıca belediye görevlilerinin denetimlerde eksikleri görmezden gelmek karşılığında iş yerinden parfüm aldıkları ve bu parfümlerin siyasi parti ilçe örgütlerine dağıtıldığı iddiaları raporda “ağır hizmet kusuru ve rüşvet” olarak nitelendirildi.

3. Bina Maliki: Güvensiz Yapı

Binanın iskanı olmadığını ve yangın merdiveni gibi temel güvenlik unsurlarından yoksun olduğunu bilmesine rağmen mülkü kiraya veren bina sahibi de asli kusurlu bulundu.

ÇOCUK İŞÇİLER VE KAYIT DIŞI ÇALIŞMA

Faciada hayatını kaybedenlerin arasında 15 yaşındaki Cansu E. ve Nisanur T. ile 17 yaşındaki Tuğba T.’nin bulunması, fabrikadaki yasa dışı istihdamı gözler önüne serdi.

Rapor, ağır ve tehlikeli iş sınıfına giren kimyasal üretiminde çocuk işçi çalıştırılmasının Anayasa’ya, İş Kanunu’na ve Türkiye’nin taraf olduğu ILO sözleşmelerine (138 ve 182 sayılı sözleşmeler) tamamen aykırı olduğunu vurguladı.

Ayrıca işçilerin asgari ücretin altında maaş aldığı ve sigortasız çalıştırıldığı da tespit edildi.

DENETİM KURUMLARI GÖREVİNİ YAPMADI

Raporda sadece yerel aktörler değil, merkezi yönetim ve diğer kurumlar da sorumlu tutuldu:

* Kocaeli Büyükşehir Belediyesi: İtfaiye denetimlerini koordine etmeyerek dolaylı sorumlu tutuldu.

* Sağlık Bakanlığı: Kozmetik Kanunu gereği üretim yerlerini denetlemediği için hukuki idari ve hatta cezai sorumluluğunun tartışılması gerekir denildi.

* SGK ve İŞKUR: Çocuk işçiliği ve kayıt dışı istihdamı denetlememekle suçlandı.

"KAÇINILMAZLIK DEĞİL, CİNAYET"

Raporun sonuç bölümünde, bu olayın "kaçınılmazlık" ilkesiyle açıklanamayacağı vurgulandı. İşverenin kar hırsı ve yerel yönetimin denetimsizliğinin birleşmesiyle 7 işçinin yaşamdan koparıldığı belirtilerek, tüm sorumluların "olası kast" ve "görevi kötüye kullanma" suçlarından yargılanması talep edildi.

Avukatın Sesi İnisiyatifi, hukuki sürecin takipçisi olacaklarını belirterek raporu şu sözlerle noktaladı: "Hiçbir işçinin yaşamının böyle acı şekilde yitip gitmemesi için tüm sorumluların cezalandırılması gerekmektedir.".