Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Papa'nın İznik ziyaretindeki 'gizli mesajları' değerlendirdi: Konu ibadet değil

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, 30 Kasım'da İznik'te gerçekleşecek olan Papa ziyaretine dair dikkat çeken bir değerlendirmede bulundu. Seçtiği ziyaret gününden bu ziyaretle verilmek istenen mesaja kadar birçok önemli ve 'gizli mesajın' altını çizen Gürdeniz "konu ibadet değil" ifadelerini kullandı.

12punto

Gürdeniz, sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:

Amerikalı Papa 14. Leo’nun İznik ziyareti, bir dinî törenden ötedir. 

14.Leo’nun Türkiye ziyareti için Fener Rum Patrikhanesi’nin kuruluş tarihi kabul edilen, Havari Andreas Yortusu’nu (30 Kasım) seçmesi ve Patrik Bartholomeos’tan, “ev sahibi” olarak söz etmesi manidardır.

Bu hamle teolojik, jeopolitik, eskatolojik ve psikolojik boyutları olan çok katmanlı bir stratejidir.

İznik’e yani Hristiyan dogmasının doğduğu yere dönüş, teolojik mesajdır.

Fener Patrikhanesi’ni Doğu’nun temsilcisi gibi yanına alması, jeopolitik meşrulaştırma girişimidir.

Doğu–Batı kilise birliğini yeniden kurma söylemi, eskatolojik hazırlıktır.

Hristiyanlığın en eski anlatılarından biri olan:

“Başlangıçta tek idik, yine tek olacağız.” bugün İznik’te yeniden sahneye konmaktadır.

Bu anlatıya göre birlik sağlandığında, Mesih’in dönüş devri başlar.

Böylece “tarih bizim mirasımız üzerinden akıyor” psikolojisi güçlendirilmektedir.

Papa’nın İznik çağrısı, bölünmüş Hristiyanlığın son kez birleştirilmesi fikrine dayanır. Doğu–Batı Kilisesi’nin birleşmesi Kudüs’ün kutsanması ve Mesih’in dönüş  sürecinin hızlandırılması doktrinsel bir zincirdir.

Bu zincirin jeopolitik düğüm noktaları bellidir:

İstanbul (Yeni Roma);

İznik (Dogmanın kaynağı)

ve her ne kadar programda olmasa da Ayasofya (Birliğin tacı).

Bu nedenle konu ibadet değil, egemenlik ve sembol hâkimiyetidir.

Gazze kan gölüne dönmüşken, İsrail tamamen dinci söylemlerle ve yaptıklarının ilahi emirler gereği olduğu kayıtsızlık içinde hareket ederken, Amerikalı Papa’nın İznik hamlesi, ABD’deki Evanjelik–Siyonist “Mesih’i hızlandırma” doktrininin Avrupa ayağı olarak da okunmalıdır.

ABD’de 70 milyon Evanjelik seçmen vardır.

Senato ve Kongre’de kurumsal temsil sahibidir.

Bu doktrin devlet politikası hâline gelmiştir. Kudüs’ün ABD tarafından İsrail in başkenti olarak tanındığı birinci  Trump döneminde Dışişleri Bakanı Pompeo: “Tanrı, İsrail’i kurmak için Trump’ı gönderdi.”derken  Başkan Yardımcısı Pence: “Kudüs’ü Tanrı’nın takvimine yerleştirdik.”diyordu. 

Bu sözler, dış politikanın teolojiye teslim edildiğinin resmî beyanıdır. 

Kısacası Papa’nın İznik hamlesi, Evanjelik–Siyonist eskatolojinin Avrupa ayağıdır.

Hedef: Kiliseyi tekleştirmek, Kudüs’ü taçlandırmak ve Mesih doktrinini hızlandırmaktır. 

Fener Rum Patrikhanesi de bu senaryoda  rol oynamaktadır. Oysa Atatürk, 1922’de net olarak uyarmıştı: ‘Rum Patrikhanesi, memlekette nifak ve şikak tohumu saçan bir fesat ocağıdır. Türkiye’nin böyle bir teşkilatı topraklarında muhafaza etmeye mecburiyeti yoktur.”

Evet, Yaşanan bir semboller savaşıdır. Ancak hatırlatalım bu savaşta Anadolu’nun ruhu da, egemenliği de Türk milletinindir. Bu topraklarda egemenlik Tanrı adına değil, millet adına kurulur.

Anadolu’nun hükümranlığı pazarlık konusu değildir. 

Hükümranlık, vahiylere ve kehanet projelerine teslim edilemez.