Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Cumhurbaşkanına tehdit suçlamasıyla tutuklanan ve 26 Kasım’da görülen davanın ikinci duruşmasında hakkında 4 yıl 2 ay hapis kararı verilen gazeteci Fatih Altaylı, Silivri Cezaevi’nden gönderdiği mektubunda duruşma günü yaşadıkları anlattı. Mahkemenin kararından sonra elindeki dosyaları havaya fırlattığı öğrenilen Altaylı, bu hareketi neden yaptığını da açıkladı.

12punto

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Oktay Saral’ın hedef göstermesiyle gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı, 22 Haziran’da ‘cumhurbaşkanına tehdit’ suçlamasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmişti.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Altaylı, ekim ayındaki ilk duruşmanın ardından YouTube yayınlarına sağlık durumu nedeniyle ara vermişti. 26 Kasım’da ikinci kez hakim karşısına çıkan Altaylı hakkında 4 yıl 2 ay hapis cezası verilirken, kaç şüphesi gerekçe gösterilerek tutukluluğunun devamına hükmedilmişti.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Altaylı, uzun bir aranın ardından Silivri Cezaevi’nden yeni bir mektup yazdı ve mektubu YouTube kanalındaki ‘Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR’ programında okundu.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Altaylı mektubunda duruşma gününde yaşananları anlattı ve mahkemenin kararından sonra elindeki dosyaları neden havaya fırlattığını açıkladı. 

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Altaylı mektubunun sonunda ise, “Şu anda tek üzüntüm kaçma şüphesiyle tutukluluğumun devamı. Tutuklu olmaya değil kaçar denmesine dertleniyorum. Beni bu ülkeden sürgüne yollasalar bir yolunu bulup geri dönerim. Ne kaçması? Ben mi? Hem ayıp hem komik” sözleriyle hakkındaki kaçma şüphesi iddiasına tepki gösterdi.

Altaylı’nın mektubu şöyle:

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

“26 Kasım akşamı bilgisini ve olayları ele alış biçimini çok beğendiğim değerli Gülşah İnce'nin Sözcü TV'deki programında kanalın çok beğendiğim haber müdürü Muratcan Altuntoprak karar duruşmasını çok güzel anlattı. Ancak mahkeme salonunda konuşulanlara ve sosyal medyadaki bazı paylaşımlara dayanarak benim karardan şoke olduğumu, tahliyeden emin olduğum için bavulumu dahi hazırladığımı söyledi. Sevgili kardeşim Muratcan bilsin ve emin olsun ki bavulumu hazırlamamıştım.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Zaten cezaevinde bavul yok yasak. Tahliye olanlar eşyalarını siyah çöp torbalarıyla taşıyorlar. Açıkçası bırak bavulu hazırlamayı Perşembe günü teslim edilen kantin siparişlerini dahi vermiştim. Öyle ki geçmiş benzer davalara bakarak tahliye olacağımı düşünen infaz koruma memurları bile benim bu siparişimi şaşkınlıkla karşılamışlardı. Ziyaretime gelen avukatlar da tahliye edileceğimden eminlerdi. Çünkü çok ünlü ve değer verdiğim bir avukat beni tahliye etmezler dediğimde hukuksuzluğun bu kadarına kimse cesaret edemez demişti.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Benim kafamda ise Mektebi Sultani'den sınıf arkadaşım Avukat Coşkun Coşar'ın sözleri yankılanıyordu. Sık sık ziyaretime gelip mektep arkadaşlarımın mesajlarını getiren Coşkun mütalaayı okuduktan sonra şöyle demişti. 

''Fatihciğim seni üzmek istemem ama şunu görüyorum. Sulh ceza hakimliğine sevk yazın iddianamen ve mütalaan aynı elden çıkmış. Bu da seni tahliye etme gibi bir niyetleri olmadığını gösteriyor. Adalet bekleme.'' 

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Beklemiyordum. Bu yüzden de eşyalarımı toplamamış, Muratcan kardeşimin deyimiyle bavulumu hazırlamamıştım. Ama itiraf ediyorum odamda dip bucak bir temizlik yapmıştım. Çünkü eğer yanılır da tahliye olursam eşyalarımı toplamak birkaç dakikamı alırdı. 3 gömlek, 3 kazak, 3-5 iç çamaşırı, 3 pantolon dışında başka eşyam yoktu ve toplamak kolaydı. Ama odayı temizlemek için yeterince vaktim olmayabilirdi. Öyle bir durumda arkamda olabildiğince pırıl pırıl bir oda bırakmak istiyordum.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

“JANDARMA ‘SENİN İÇİN DUA EDİYORUM’ DEDİĞİNDE GÖZLERİM DOLDU”

26 Kasım sabahı her sabah olduğu gibi 6'da kalktım. Kahvaltımı yapıp ilaçlarımı aldım. 8.30 gibi takım elbisemi giydim. Saat 9.20 gibi odamdan alındım. Jandarma tarafından 9.40'ta duruşma salonunun altındaki nezarethaneye getirildim.  Etraf oldukça kalabalıktı. Ben tek başıma bir nezarethaneye koyuldum ama yandaki diğer odalarda 100 küsur sanıklı bir dava için getirilmiş gençler vardı. Önlerinden geçerken ''Geçmiş olsun Fatih abi.'' diye bağırdı pek çoğu. İlginç tıraşları dikkat çekiciydi. Daltonlar çetesi üyeleri olduğunu öğrendim.  Orada bir jandarma ''Abi orucum ve senin için dua ediyorum.'' deyince gözlerim doldu. Nezarethanede 1 saat kadar bekletildikten sonra duruşma salonuna alındım.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

İçtihatları ve emsal davaları anlatan bir savunma yaptım. Avukat grubum ise çok iyi bir savunma yaptı. Rezzan ve Ömer'in yanı sıra sevgili kardeşim Metin Sinan Aslan'ın savunması hukuk dersi niteliğinde tarihi bir savunmaydı. Keza Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan dostum bambaşka bir açıdan savunma mantığı getirdi. Bana göre savunma ve içtihat örnekleri kusursuzdu ve adaletin asının olduğu bir ülkede beraat, adaletin olmadığı bir ülkede bile en azından tahliye getirmeliydi. 

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Ancak karar zaten çoktan alınmıştı. Verilebilecek en ağır ceza verilmişti. Altıda birlik indirim ise iyi niyetten değil, Yargıtay’a gitmemi engellemek için yapılmış bilinçli bir hamleydi. Karar hukukçuları şaşırttı ama Türkiye'yi, bugünün Türkiye'sini bilen biri olarak beni üzdü ama şaşırtmadı. Yine de itiraf etmem gerekir ki tüm hukukçularım ve cezaevindekilerin tahliye beklentisi beni de içten içe az da olsa umutlandırmıştı. Kızıma, eşime, sevdiklerime kavuşma olasılığının olması beni heyecanlandırıyordu. Olmadı.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Karar henüz yazılmadığı için cezaevinde ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Bu arada hem bir üst mahkemeye hem de istinafa itiraz haklarım var. Umudum az, belli ki soğuk bir hücrede, plastik bir sandalye üzerinde epey vakit geçireceğim. Bu haksız, hukuksuz ve adaletsiz kararın yarattığı duygu çok acı. Tam bir aldatılma, en güvendiğin tarafından ihanete uğrama hissi. Umarım adaletin benim üzerimden katledilmesi bölge adliye mahkemesinde ve hatta onun öncesinde bir üst mahkeme tarafından engellenir.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Zor ama bir umut. Az önce hukukun, adaletin katledilmesi aldatılma hissi gibi dedim ya, bunu sadece kendim için söylemiyorum. Bu duygunun çok daha ağırını Tayfun Kahraman'ın hissettiğine eminim. Düşünsene en üst mahkeme anayasa mahkemesi ve anayasanın açık hükmüyle en üst yargı organı olarak tanınan mahkemenin kararı uygulanmıyor ve millet bunun anlamını kavramış değil. Bu ne demek biliyor musun? Anayasanın tanıdığı hakların hiçbiri garanti altında değil demek. Buna mülkiyet hakkı da dahil, tüm sosyal haklar da. Oradaki durum bence daha vahim.  Tayfun Kahraman'la ilgili anayasa mahkemesi kararını birinci derece mahkeme tanımayınca gözyaşlarımı tutamadım. 

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

"ADALETİ YERE BEN FIRLATMADIM, ADALET YERE DÜŞÜRÜLDÜĞÜ İÇİN SAVUNMAMI FIRLATTIM"

Sonuç olarak şunu söyleyeyim sevgili kardeşim. Bana verilen ceza ağır bir hukuksuzluk. Bunda herkes hemfikir, kararı doğru diyen yok. Zaten benim de duruşma sonunda elimdeki savunma metnini, içtihat kararlarını yere fırlatmamın nedeni buydu. Adaleti yere ben fırlatmadım. Adalet yere düşürüldüğü için ben de savunmamı yere fırlattım.  

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Bana verilen ceza hukuki değil siyasi. Bu kararın arkasında olan siyasi otorite kimse kim. Hiç ilgimi çekmiyor ve beni öfkelendirmiyor. Siyasetçi salt kendi çıkarını düşünür. Bizi siyasetçiye karşı koruma görevi halkı, vatandaşı koruma görevi ise yargınındır. Ben siyasete ne kızgınım ne kırgın ne de öfkeli. Ama yargıya çok kızgın ve kırgınım. Bu kararı verenler vicdanen gerçekten hukuka uygun davrandıklarına inanıyor ve bunun huzuru içindeyseler yenilen hakkım helali hoş olsun. Ama inanmadıkları vicdanlarında yer etmeyen bir karara imza atmak zorunda kalarak beni buna mahkum ettilerse bana yaşattıklarını umarım bir gün onlar da yaşarlar. Yani sevdiklerine hasret kalırlar. 

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Şunu da herkesin kulağına küpe olsun diye söyleyeyim. Bugün yaptığımız her şey yarın çocuklarımıza miras kalacaktır. Asla unutmasınlar. Ve bu mevzuyu şöyle noktalayayım. Hiçbir lütuf zilletli bir tabasmusa değmez. Ne dedi bu adam diye düşünüyorsan bir lügata bak lütfen. Atasözleri vardır bu da abi sözü olsun. Benimle ilgili kararın Silivri'de herkesin moralini bozduğunu ve adaletten umutları tamamen körelttiğini de söyleyeyim.”

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Mektubunun sonunda sağlık durumuyla ilgili bilgi veren Altaylı şunları kaydetti:

“4 stentim var ve bundan dolayı düzenli kontrol gerekiyor. Daha vahimi aort genişlemesi diye bir kronik durumum var. Aortum 5 stentim ile 4.7 stentim arasında bir çapa sahip. Yırtılma riski var ve yırtıldığı anda birkaç dakika içinde ölüyorsun. Rahmetli Sırrı Süreyya Önder’i götüren rahatsızlık. O yüzden her yıl 2 kez bakılıp ölçülüyor. Bunun yanı sıra beyin zarında da 2 santimetrelik bir tümör var. O da düzenli izleniyor.  Benim bu kontrollerimin yapılabilmesi için Silivri 9 nolu yüksek güvenlikli cezaevinin son derece iyi insanlardan oluşan sağlık ekibi ve onlarla birlikte çalışan sağlıktan sorumlu infaz koruma memurları Silivri Devlet Hastanesi'nde nöroloji ve kalp damar kliniklerinden randevularımı aldılar. Onlar kadar iyi niyetli jandarma ekipleri tarafından defalarca hastaneye götürüldüm.

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Önce beyin MR’ım sonra kalp damar tomografilerim çekildi. Ardından gerek üzerine beyin tomografim ve kalp elektrokardiyografim sonrasında da göğüs ve batın ultrasonum çekildi. Merak eden izleyicilerimiz için söyleyeyim. Aortumdaki genişleme ilerlememiş, sabit. Sorun yok. Ancak damarda bir miktar kireçlenme var ve göğüs altındaki aortum durumu da benzer. Boyun damarlarım ise iyi. 

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Doktor kalp damarımda yırtılma hissedersem hızla hastaneye gelmemi söyleyince epey güldüm. Neden güldüğümü tahmin edersiniz. Beynimdeki menenjiyom ise pek büyümemiş. Silivri Devlet Hastanesi'nde çok iyi doktorlar olduğunu söylemeliyim. Dört harika doktor ile tanıştım. Keza radyolojide çok iyi bir ekip vardı. Hepsine teşekkür ediyorum. 

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Tam bunlarla uğraşırken, bir süre önce açık havada spora çıkarıldığım sırada halı sahada tek başıma top oynarken bileğim burkuldu ve çok kötü düştüm. Kafamı minyatür kale direğine çarptım. Sağ elimi çatlattım. Dizimde büyük bir yara oluştu. Diz ile ayak bileğim arası morardı. Tabi bunu nasıl yapabildiğimi sorma. Bu ancak benim becerebileceğim bir şey. Şaşkınlıktan dilini yutmuş olan infaz korumadaki arkadaşlar sağ olsunlar beni hemen revire götürdüler. Önce bir şeyim yok dedim. Birkaç pansumandan sonra odama döndüm. Ama saat başı gelip kontrol ettiler. 

Silivri'den aylar sonra ilk mektup: Fatih Altaylı karar sonrası dosyaları neden fırlattığını açıkladı

Elim fazla şişince Silivri Cezaevi Kampüsü Hastanesi'ne sevk edildim. Kafa tasımın, boynumun, elimin, kolumun röntgenleri çekildi. Elim alçıya alındı ama yemek yapmamı, bulaşık yıkamamı, temizlik yapmamı engellediği için 3 gün sonra alçıyı çıkarttırdım. Şimdi iyiyim. Dizimde yavaş yavaş iyileşiyor. Morluklar azaldı, hatta geçti. Ama bir süre baya sıkıntı çektim.”