Gazeteci ve 12punto yazarı Müyesser Yıldız Bora Kaplan davasından bildirdi: Soylu'nun ekibi Allah'tan buluyor
Suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Bora Kaplan hakkında açılan “kara para aklama” davasına devam edildi. Bora Kaplan, verdiği ifadede 'Soylu'nun ekibi Allah'tan buluyor' sözlerini kullandı.
12punto
Ankara 77. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen, 12’si tutuklu 38 sanıklı davanın bugünkü üçüncü celsesi, Bora Kaplan’ın parasını aklamakla suçlanan Muammer Çetinkaya’nın savunmasıyla başladı. Ünlü bir işadamı olan Cemal Kuru’nun firmasında şoför ve koruma olarak çalıştığını, ayrıca onun bir şirketinin emanetçisi olduğunu, daha sonra bunu Bora Kaplan’a devrettiğini anlatıp şunları söyledi:
“Kara para aklayan bir insan, aldığı kredilerini ödeyemez halde mi olur, kredi kartları icralık mı olur? Ben Bora Kaplan’ın kasasıysam niye böyle sefalet içinde yaşıyorum? Avukat tutacak durumum yok. Bora Kaplan bana niye avukat tutmaz? Huzurunuzda kendimi ifade edecek durumum yok. Nasıl kasa oluyorum?”
Çapraz sorgu sırasında Hakim, bu şirketin devri sırasında Bora Kaplan ve Cemal Kuru arasında ücret ödemesi olup olmadığını sordu. Çetinkaya, “Onu bilmiyorum. Cemal Kuru aile dostuydu.” dedi.
Hakimin, iddianamede yer alan kayıtlardan hareketle Bora Kaplan ve diğer bazı sanıklarla bazı otellerdeki ortak konaklamalarına ve 2015-2016’da Bora Kaplan’la birlikte gözaltına alınmasına yönelik sorularını da Çetinkaya şöyle cevaplandırdı:
“Cemal Kuru gezmeyi çok sevdiği için beraber konakladık. 2015’te Makyaj isimli mekanda valeydim. Operasyonda bizi götürdüler. Ondan sonra bu mekandan ayrıldım. Ben bir kez gözaltına alındığımı hatırlıyorum.”
Bu cevaplar üzerine Bora Kaplan, “O kayıtların çoğu yanlış. Önceki dosyada bir yığın yanlışlık yapıldı. Beraber işlem gördüğümüzü hatırlıyor mu? Bunlar yanlış olabilir mi?” diyerek Çetinkaya’nın bir daha düşünmesini isteyince şu diyalog yaşandı:
Hakim: Bu sorduğunuz soru değil. Beyanda bulundu, tekrar beyanda bulunmasına gerek yok.
Bora Kaplan: Benimle otel kaydınız var mı yok mu?
Muammer Çetinkaya: Yok.
Hakim: Biraz önce sorduğumda Cemal Kuru’nun yaptığı programlara dahil olduğunu söyledin, doğru mu?
Çetinkaya: Doğru.
Hakim: Bora Kaplan sorunca neden ‘Yok.’ dedin?
Çetinkaya: O kadar çok şey yaşadım ki, hatırlamıyor olabilirim.
Hakim: ‘Olabilir.’ dedikten sonra neden ‘Yok.’ dedin? Bu çelişkiyi gidermek zorundayım. Birlikte konakladınız mı konaklamadınız mı?
Çetinkaya: Hatırlamıyorum. Net olarak şehir, yer olarak söylerseniz net cevap verebilirim.
Kaplan: Çelişkiyi gidermeye çalıştığınız için teşekkür ediyorum. Adaletli davranıyorsunuz… Biraz önce Muammer Çetinkaya, Cemal Kuru’nun kendisinin adına kayıt yaptırdığını söyledi.
Hakim: Söyledin mi?
Çetinkaya: Evet.
Kaplan: Cemal Kuru evli olduğu için otel kayıtlarını kendi adına değil, çalışanlarının adına yaptırmış olabilir.
Bora Kaplan’ın bu ifadesi, başta eşi Nazlı Kaplan olmak üzere çok sayıda sanık ve izleyiciyi gülümsetti.
“Ne Yardımı? ‘Döv’ mü Dedi?”
Sanıklardan Nihal Akbaba, Bilkent Üniversitesi Turizm İşletmecilik mezunu olduğunu, varlıklı bir aileden geldiğini ve varlıklı bir aileye gelin gittiğini, düğününde 15 kilo altın takılmasının haber olduğunu, uzun yıllar vergi rekortmeni olan eşinin şirketlerinde çalıştığını anlatıp, “Kısa bir dönem Bora Kaplan’la ortaklık yaptım. Eşimden ayrıldıktan sonra sanıklardan sadece Tansel Aktan’la iki mekan işlettik.” dedi.
Nihal Akbaba, Bora Kaplan’ın avukatı İbrahim Öner’in, “İkinci işyerini alırken Bora Kaplan’dan yardım aldınız mı? Gizli ortaklığınız var mı?” sorusuna “Gizli ortaklık sözkonusu değil. Aile dostumuz olduğu için yardım istedim.” karşılığını verdi. Bunun üzerine Bora Kaplan, “‘Yardım aldım.’ derken ne demek istedi? Fikir mi sordu, kefil olmamı mı istedi; yoksa birilerini dövmemi mi istedi?” sorusunu yöneltti. Nihal Akbaba, “Evli olmadığım için aile büyülerım gibi ona da değerini, alıp alamayacağımı sordum.” dedi.
Başımı Örtmeme Bile İzin Vermediler
Bora Kaplan’ın kardeşi Safiye Çalış ise operasyonu yapan polislerin kapıyı açmadan önce başını örtmesine bile izin vermediğini, kendisine ve çocuklarına silah doğrulttuğunu, en büyüğü 15 yaşında olan çocuklarına, “Bildiklerinizi anlatın, yoksa anneniz bir daha dönemez.” dediğini öne sürdü.
Safiye Çalış şöyle devam etti:
“Böyle bir örgüt olduğuna da kara paraya da inanmıyorum. Bora Kaplan’la abi-kardeş dışında hiçbir ticari ilişkim olmadı. Eşimin işyerine kayyım atandı. Banka kredisiyle aldığımız iki eve tedbir konuldu. Eşim tutuklu. 5 çocukla duvarları mı yiyeceğiz? Banka kredisiyle aldığım, taksitleri bitmemiş evleri abimin talimatıyla aldığım söyleniyor. Bu şekilde nasıl kara para aklanır, bilmiyorum. Banka kredileriyle mi oluyor? Ev benim değil ki – borcu bitmediği için bankanın.”
Bora Kaplan Aleyhine İfade Vermemi İstediler
Sanıklardan Salih Durbaba, Bora Kaplan dışında hiçbir sanığı tanımadığını, onlarla bir kuruş almış vermişliğinin olmadığını, Bora Kaplan ile de bir sosyal sorumluluk projesi için sadece iki kez görüştüğünü söyledi. Durbaba, polislerin kendisini Bora Kaplan aleyhine ifade vermeye zorladığını da iddia etti. Bora Kaplan, bu polislerin kim olduğunu sordu. Durbaba, “Tanımam, bilmem.” dedi.
Salih Durbaba, salona su sokmalarına izin verilmemesinden yakınıp “Dilim damağım kurudu.” deyince Hakim kendi suyundan verdi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan, tutuklu sanıklardan Tansel Aktan’ın eşi Samira Ayağeva Aktan Azerbaycanlı olduğunu, kağıt üzerinde eşinin şirketlerinin sahibi gözüktüğünü belirtip, “İddia olunan örgütle hiçbir ilişkim yok. Eşimin ticari işlerinde neler yaptığını da bilmiyorum.” dedi. Polisin evine düzenlediği iki operasyonu anlatırken ağlayan Samira Ayağeva Aktan, Avukat İbrahim Kama’nın, “Polisin arama tutanağında, evinizde 1 milyon lira değerinde kol saatleri bulunduğu yazıyor. Bunlar orijinal mi imitasyon mu?” şeklindeki sorusunu şöyle cevaplandırdı:
“Eşim saat ve tespih hastası. Hepsinin imitasyon olduğuna eminim. Orijinal olsa evim icralık olunca altınlarımı değil onları satardım.”
Gizli Tanığın Abisi
Firari gizli sanık Serdar Sertçelik’in ağabeyi Selçuk Sertçelik de öğretmen olduğunu, daha sonra kardeşiyle çalışmaya başladığını, onun borçlu olmasından dolayı tüm işlemler ve harcamaları kendi hesabından yaptıklarını belirterek şunları söyledi:
“2022’de kardeşim Elmacı Marketlerin battığını, tehditler aldığını, artık Ankara’da kalamayacağını belirtince beraber İstanbul’a gidip onun eşinin evinde kalmaya başladık. Aile düzenim bozuldu. Kim başkasının parasını aklayacağım diye kendi hayatını böyle mahveder? Kim bu borçlarla başkası için hayatını mahveder? Kimseden para almadım, kimsenin parasını aklamadım. Bora Kaplan’ın yakınları, ondan dolayı burada olduğunu söylüyor ya; ben de Serdar Sertçelik’in abisi olduğum için bu dosyada olduğumu düşünüyorum.”
Serdar Sertçelik’in Bora Kaplan ve Tansel Aktan’ın arkadaşı olduğunu, Bora Kaplan’ın Elmacı Marketlerine ortaklığı bulunmadığını bildiren Selçuk Sertçelik, Hakimin bazı sanıklarla ortak uçuşunun olmasına ilişkin sorusu üzerine, “Bunların çoğu Kıbrıs’ta kumar oynuyordu. Kardeşim de çok sık giderdi.” dedi.
Avukatlar, Serdar Sertçelik’in gizli tanık olarak ifadesinin nasıl alındığını ve nasıl firar ettiğini bilip bilmediğini sordu; ancak Selçuk Sertçelik, bu sorulara cevap vermeyeceğini bildirdi.
Selçuk Sertçelik’in avukatı Umut Güler de müvekkilinin ifadesinin KOM’da alındığını, burada KOM’un hazırladığı fezlekeye göre yargılandığını, bu arada müvekkilinin TEM’e çağırılıp bu operasyonu yapan ve yargılanan o KOM polisleri hakkında ifadesine başvurulduğunu kaydetti.
Savcının Mütalaası
Firari 6 sanık dışında tüm sanıkların savunmaları tamamlandıktan sonra Hakim, Savcı’dan mütalaasını sordu. Savcı, tutuklu sanıkların tutukluluğuna, tutuksuz sanıkların adli kontrollerinin, şirketler ve mal varlıkları üzerindeki tedbirlerinin devamına karar verilmesini istedi.
Duruşmaya sanıklar ve avukatlarının mütalaaya karşı beyanlarıyla devam edildi.
AKP eski Ankara İl Başkan Yardımcısı ve Çankaya Belediye Meclisi Üyesi Barış Kurt’un avukatı Muhammet Hardalaç, mütalaaya şöyle tepki gösterdi:
“Böyle mütalaa olur mu? Olur. Yaptı işte. Örgütün 2016’da kurulduğu iddia ediliyor. İyi de 2016’dan önceki mal varlıklarına niye el konuldu? Örgütü geriye mi götürüyoruz? Üç gündür burada bar, eğlence mekanı, yiyelim, içelim konuşuyoruz. Barış Kurt’un üç şirketi de inşaat şirketi. Ölüm hak, miras helal derler. Yok artık miras da helal değil. Mirasa da el kondu. Babasını da alın o zaman. Barış Kurt 2014’te belediye meclis üyesi seçildiğinde mal varlığı beyannamesi verdi. Bunu Çankaya Belediyesi’nden isteyin; mal varlığında önemli bir artış olmuş mu, bakılsın.”
Soylu’nun Ekibi Allah’tan Buluyor
Bora Kaplan da polislerin istediği ifadeyi vermediği için bu zulmün yapıldığını iddia edip özetle şunları söyledi:
“Örneğin Hasan’ın (Çalış) Allah cezasını versin, tek suçu kardeşimi almış. Daha bize ne yapacaklar bilmiyorum, Allah sonumuzu hayretsin. 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde üstümüzü başımızı yırtıyoruz, ama karşımızda bir duvar var, çarpıp geri dönüyor. Bizi katletmek için koymuşlar. Kafamıza baltayı vuracaklar. Bu kadar zulmü FETÖ, PKK, İsrail Filistinlilere yapmadı. Ben vatanseverim, 15 Temmuz’da TRT’de Süleyman Soylu’nun yanına gitmesem kimse beni tanımayacak, hayatıma devam edecektim. Ama Süleyman Soylu’nun ekibi geldi, ilk onlar beni perişan etti. Allah’tan bulsunlar, buluyorlar da zaten. Allah için bu zulmü durdurun. Beni boşverin, bu insanları bırakın. Ben öbür davadan yatacağım zaten.”
Sanıklardan Cemil Kumaşçıoğlu da, Hakime hitaben, “Cebinizden çıkarıp 20 bin lira vererek, ‘Bunu akla.’ deseniz nasıl yapacağımı bilmiyorum.” diyip önce örgüt davasında alındığını, bir şey bulunamayınca bırakıldığını, sonra iki gizli tanığın ifadesiyle bu dosyadan tutuklandığını ve 8 aydır hücrede yatırıldığını anlatıp bu zulme son verilmesini istedi.
Bora Kaplan ve Cemil Kumaşçıoğlu’nun avukatları, iddianamenin yanı sıra MASAK raporunu sert bir şekilde eleştirip yeni bir MASAK raporu alınması ve örgüt davası ile polislerin yargılandığı davanın bekletici mesele yapılması talebinde bulundu.
Gardiyana “Başkanım” Hitabı
Hakim duruşmaya 10 dakika ara verdiğinde Dinar Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanan sanıklar, önceki arada tuvalete gitmelerine izin verilmediğini belirterek Hakimden gardiyanları uyarmasını istedi.
Hakimin gardiyanlara seslenmelerini istemesinin ardından sanığın, “Başkanım” diye seslendiği duyuldu. Bunun üzerine Hakim, “Ne zamandan beri gardiyana ‘Başkanım’ diye hitap ediyorsunuz?” diye sordu. Sanık, “Cezaevine girdiğimizden beri ‘Başkanım’ dedirtiyorlar.” karşılığını verdi.
Üç sanığın ve avukatlarının da beyanda bulunmasından sonra saat 20.50’de yarın devam etmek üzere bugünkü celse sonlandırıldı.