Gazeteciler o yasayı işaret etti! Türkiye nasıl organize suç örgütlerinin merkezi oldu?

Türkiye'de son dönemde organize suç çeteleri varlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Konuyu araştıran ve haberleriyle gündem yaratan gazeteciler bu durumun 2016'da çıkarılan 'Varlık Barışı' ile ilişkili olduğunu düşünüyor.

12punto

Türkiye'de uyuşturucu, kara para ve çetelerin varlığı son dönemde kamuoyunun gündeminde. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın son dönemde her sabah sosyal medya hesabından yayımladığı veriler; çökertilen çeteler ve uyuşturucu baskınları bu durumu kanıtlar nitelikte. Peki Türkiye bu sürece nasıl geldi? BirGün'den Sercan Meriç; Ozan Gündoğdu, Timur Soykan ve Murat Ağırel ile konuştu.

"NEREDEN BULDUĞUNUZU SORMAYACAĞIM"

Ozan Gündoğdu: Suç faaliyetlerinden elde edilen paraya biz “karapara” diyoruz. Karapara aklamak suçun kendisidir. Bu da suç sektörüdür. Bu parayı kullanmak için sisteme sokmak gerekir. Örneğin geçen günlerde tutuklanan Ayhan Bora Kaplan’ın Ankara’daki işi lüks mekancılıktı. Muhtemeldir ki lüks mekânda diğer çetelerin de karaparaları aklanıyordu.  İşlerini nakit yapan yerlerde karaparayı aklamak kolay. 2016’nın temmuz ayında yaşadığımız darbe girişiminin ardından, Türkiye’de olağanüstü bir dönem yaşandı. Bu olağanüstü dönemin bir sacayağı da ekonomiydi. AKP’nin Ağustos 2016’da çıkardığı bir yasa, o dönem tartışılamadı. O yasanın adına “Varlık Barışı” dendi. Bu yasayı çıkartarak adeta dediler ki, “Paranızı Türkiye’ye getirebilirsiniz, ben size bu parayı nereden bulduğunuzu sormayacağım.” O dönem ekonomi yönetimi ve ekonomi bürokrasi iletişimi bu durumun geçici olduğu yönündeydi. Olağanüstü bir dönem olduğu öne sürüldü. Dışarıdaki paraları içeri getirsinler, kayıt dışı parayı sisteme soksunlar amacı güdüyordu. 2016 Ağustos’ta çıkarılan yasa 1 yıllıktı, sonra uzatıldı 6 ay. 2016’dan bu zamana kadar 6 adet varlık barışı yasası çıkarıldı

Merkez Bankası, ülkeye giren ve çıkan parayı ölçüyor ve ona göre bir ödemeler dengesi yaratıyor. Günün sonu geldiği zaman kayda alamadığı, hareketi takip edemediği bir para ortaya çıkıyor. Bu paranın teferruat para olması lazım. Türkiye gibi 1 trilyon dolar gayrisafi milli hasılası (GSMH) olan, 40 milyar dolar cari açık bir ülke için 500 milyon dolar, 1 milyar dolar gibi paranın noksan olarak kaydedilmesini normal kabul ederiz. Mesela pazara geliyorlar, burada alışveriş yapıyorlar. Ölçmen mümkün değil ama günün sonunda var o para. Bu para 2022 yılında, 25 milyar dolar oldu. Bu tutar, Cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş bir tutardı.

"BU ÇETELER EKONOMİK VARLIK DEMEK"

Ali Yerlikaya göreve geldiğinden bu yana 40 küsur çeteyi çökertmiş. Bu kadar çete, aynı zamanda bir ekonomik varlık demek. En son Comanchero çetesinden 4 milyar lira çıktı. 4 milyar lira dediğiniz para 300 milyon dolar kadar para. Diğer çetelerle bir araya getirdiğimizde Türkiye ekonomisi için önemli paradır suç ekonomisi. Bu kadar çeteyi bir araya getirseniz ortalama bir hesapla, yasadışı bahis, uyuşturucu parası vs. toplamda 10 milyar dolar olsun Türk suç ekonomisinin büyüklüğü. Bu ekonominin yüzde 1’i eder ki bu büyük bir paradır. Suç ekonomisini komple bitirirseniz, yüzde 1 küçülürsünüz. Bu büyük bir hadisedir. Dünyanın hiçbir yerinde suç ekonomisinin GSMH oranı bu kadar büyük olmamalı.

"PARA TRANSFERLERİ TÜRKİYE ÜZERİNDEN OLMAYA BAŞLADI"

Timur Soykan: AKP İktidarı kurulduğu günden bu yana rant ve soygun rejimi inşa etmeyi hedefledi. Bunu inşa ederken de kendisi sıcak paraya bağımlı bir yapı haline geldi. 2008’de aynı Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere sıcak paranın akışı devam etti, sonra bu bitti. O bitti ama AKP’nin sıcak paraya ihtiyacı bitmedi. En son çıkan varlık barışı bunun artık amacının gizlenmediği ve amacını tamamen ortaya koyan maddeler içeren bir metindi 11 maddesiyle de. Paranın kaynağını sormayacaklarını ifade ettiler. Uyuşturucu, fuhuş, silah kaçakçılığı paraları, ne olursa olsun. Bununla ilgili soruşturma açılmayacağı garantisi de verdiler. Bu garanti ile birlikte önceden alınan yüzde 2’lik vergiyi de almayacaklarını ifade ettiler. Bu bir tercihtir. Bu adımı attığınız zaman, dünyadaki mafyaları Türkiye’ye davet etmekten bir farkı olmadığını herkes bilir. Dünya mafyasına Türkiye’de paranızı değerlendirin teklifiydi. Nitekim öyle de oldu. Bununla eş zamanlı olarak Suriye Savaşı bu konuda değişim ve kaynak yarattı. Özellikle IŞİD ve cihatçı yapıların para transferleri Türkiye üzerinden olmaya başladı.

"KARAPARA TRANSFERİ İÇİN DÖVİZ BÜROSU AÇIYORLAR"

Mafyanın Türkiye’ye yerleşmesinin en önemli ve bir diğer nedeni, aslında “Varlık Barışları” ile eş güdümlü işleyen bir süreç vatandaşlığın çok ucuzlatılması. Sanırım 2018’den itibaren 250 bin dolara ev aldığınızda vatandaş oluyordunuz şu an 400 bin dolar oldu. Şimdi karaparanı getirebiliyorsun. Karapara ile birlikte kirli sahipleri de geliyor. Sen onlara vatandaşlık veriyorsun. Bu da suiistimal edildi. Çok ucuza satılan vatandaşlık bir zırha dönüşüyor. Uluslararası suç baronları için bulunmaz bir zırha dönüşüyor. Türkiye gerçekten mafya üssüne dönüşmüş durumda. Bakın Vukotiç’in İstanbul Mecidiyeköy’de gündüz vakti öldürülmesi, sadece Avrupa değil dünyanın uyuşturucu pazarını değiştirecek bir hamledir. Onu öldüren rakip Karadağ merkezli, Vukotiç gibi çete onlar da İstanbul’da yakalandı. Bakıyorsunuz hepsi oturum izni alıyor. Vukotiç’in sahte kimlikle vatandaşlık aldığını görüyorsunuz. Bu da suiistimal edilen başka bir konu. İsveçli Rawa Majid uyuşturucu baronu, İsveç’te çok vahşi şekilde cinayetler işlemiş, belirli alanları etkisine almış, İsveç’in 3 senedir en önemli gündem maddesi. İsveç televizyonlarına konuşmaktan İsveç’te tanınır hale geldik, o kadar gündemde bu adam. Vukotiç cinayetinde gördüğümüz üzere, yerel suç örgütleri, uluslararası örgütlerle birlikte suç işliyorlar. Onların korumasına giriyorlar. Onları büyütüyor. Onlar da uyuşturucu parasının, karapara trafiğinin aklanmasında onlara yardım ediyorlar. Bu son Comanchero suç örgütü ile ulaşılan biri ve hepsinde görüyoruz ki, döviz büroları var. Avustralyalı suç örgütü İstanbul’da karapara transferi yapabilmek için döviz bürosu açıyor.

"MÜDAHALE ETSENİZ DE YARIN SERBEST KALIR"

Hollanda uyuşturucu baronları da hepsi Türkiye’deydi. Bunlar çok büyük baronlar. Avrupa uyuşturucu trafiğinin önemli yer etmiş adamlar. Bunların karaparası Bodrum’da otellere, binalara ve çeşitli satın almalara yöneldiğini görüyoruz. 1 milyar TL’lik mal varlıklarına el koyuldu. Operasyon yapıldı, 29 kişi gözaltına alındı. Ki bu mal varlıklarının küçük kısmıydı, adım kadar eminim. 29 kişiden 28’iserbest kaldı. Karaparanın eroin ve kokainle birlikte arttığını, aynı zamanda yasadışı bahisle çok daha büyük bir karapara dinamiğinin daha oluştuğunu görmek gerekiyor. Şimdi Ali Yerlikaya diyor ki, “Mafyanın parası sermayeyi tehdit edecek noktaya geldi, onu geriletmemiz lazım.” Bunu yapabilir misiniz, hiç emin değilim. Kirli elle yıkanamazsınız. Bu sistem değil rejim kirli artık. Kadrolar kirli. Devlet kirli. Devlet çürümüş. Müdahale etseniz de yarın serbest kalırlar. Devleti çürüten ve oldukça derinlere inmiş yukarıları da tırmanmış bir sistem söz konusu.”

"KARŞINIZA DEVASA BİR  AĞ ÇIKIYOR"

Murat Ağırel: Piyasadaki lüks güzellik salonları veya ihracat yaptığı gözüken kozmetik sektöründeki firmalara bir şekilde fatura yöntemi ile giriliyor bu paralar. Nasıl oluyor mesela, 500 milyon TL karaparanız var. Sisteme sokup legalleştirip almak istiyorsunuz, 500 milyon TL’yi aklayabilecek kişiye veriyorsunuz. O parayla satış yapmış gibi fatura düzenliyor. 90 milyon fatura kesse, cebindeki 500 milyonun 90 milyonu o kişiye elden gidiyor. Nasıl olsa “nereden buldun yasa”sı yok. 90 milyon şirket hesaplarına ve karşıdaki firmaya ödeme olarak gidiyor. Birinci çinko. Parayı legalleştirdiniz, çünkü ticaret yaptınız. Bu şekilde tüm şirketlerle birlikte, bu sektörün içerisinde kâr payı elde etti. Bunu yapan şirket de komisyon alıyor.

Yoksulluk sınırının açlık sınırı ile yarıştığı, asgari ücretin sadece sözde kaldığı bir ülkeden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu insanların rahat yaşamları, sorgulanır hale geldi. Bütün yurttaşlar, bu paranın kaynağı ne diye soruyor. İşte bu paranın kaynağı, karapara. Kısa sürelerde inanılmaz büyük bir parasal zenginliğe ulaştıklarını görüyoruz. Bunun kaynağının açıklaması yok. Devlet nerede diye soruyorsunuz. Bu parayı nerede buluyorlar sorusunun karşılığını da biz gazeteciler ve hukukçular araştırmaya başlıyor. Dolayısıyla karşınıza devasa bir ağ çıkıyor.

"DİLAN POLAT SADECE SİSTEMİN ADI"

Sanal bahis için eski İçişleri Bakanı 55 milyar TL’den bahsetti. Sonradan bunun 550 milyar TL olduğu söylendi. Bunlar çok devasa rakamlar. Türkiye’de hâlâ 5 milyon kullanıcı sanal bahis oynuyor. Bu sitelere giriş önceden 20-30 TL’ydi zam geldi 200 TL gibi rakamlara çıktı. 5 milyonla çarptığın zaman devasa rakam. Dilan Polat davasında da Polat ailesinin Gürcistan’da kaçak olarak yaşayan sanal bahis dünyasında adı sıkça anılan Denkar Başer ile bağlarının olduğu tespiti yapılmış. Dilan Polat meselesi aslında, ekonomik durumu çok iyi olmayan bir ailenin devasa zenginleşmesi. Dilan Polat sadece sistemin adı. Dilan Polat’a benzeyen yüzlerce kişi var.

"MENAJERLİK BAĞLARI İNCELENMELİ"

Bir kulübün taraftarının maça gelmesi en büyük arzusu olması gerekir. Ama araştırdığımda Tuzlaspor’un biletleri Passolig’de seçilemiyor, bu satıldı demek. Ben de bunu sordum, satılmış gözüküyor, ancak maçı 3 kişi izliyor. Eyüpspor maçında bilet fiyatı 50 bin lira, Erzurumspor maçında 5 bin lira. Bu rakamlar Süper Lig’de dahi olmayan tutarlar, ama birinci lig takımı bu fiyattan bilet satışa sunuyor. Biletler de satılmış gözüküyor Passolig’de. Neden diye sordum. Bunu sorunda rahatsızlık oldu. Yalanlama geldi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ilgilenmediğini, konuyla Passolig’in ilgilendiğini belirtti. İddia şu, Tuzlaspor Başkanı’nın Bulgaristan’da çok başarılı bir takımı var. Aynı zamanda orada bahis sitesi olduğu iddia ediliyor. Burada hem Tuzlaspor hem de Diyarbekirspor’un başkanı. Bir sistemi sorguluyoruz biz. Özellikle Türkiye’deki alt lig takımlarının teker teker incelenmesi gerek. Menajerlik bağları incelenmeli. Futbol kulüplerinin sahiplerinin kaç takımı olduğu, bu takımların maçlarında neler olduğu tek tek incelenmeli. Silahlı ve uyuşturucu çeteleriyle mücadele aynı zamanda karaparanın yok edilmesi ile alakalı içselleştirilmiş organize bir iştir.