Göcek koylarının kalbine hançer! 70 metrelik marina yolda
Türkiye Çevre Ajansı, tüm Göcek koylarını bir mega-süper yat marinası haline getirebilecek bir projenin kurulma ve işletme süreci için harekete geçti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Göcek’in cennet koyu Sıralıbük’ü (Küçük Hurmalı), 10 yıllığına ihaleye çıkardı. Söz konusu proje ile bir doğal güzellik alanın daha kalbine hançer saplanacak.
12punto
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Muğla Çevre Vakfı (MUÇEV) eliyle yeni bir doğa talanı için gaza bastı. Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Göcek’teki Ayten Koyu’na yapılmak istenen yat limanı projesi için, tüm itirazlara rağmen ihale duyurusu yapıldı. Buna göre 3 Şubat 2025 günü, söz konusu bölgenin 10 yıl süre ile yat limanı olarak işletilmesi için pazarlık usulü ile ihaleye çıkılacak.
22 Ocak günü Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'nün resmi web sayfasında yayımlanan duyuruda, Ayten Koyu’nun koruma statüsüne de yer verildi. Duyuruda, “Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi ve 1. Derece Doğal Sit Alanı İçerisinde” ifadeleri yer aldı.
21 Ocak 2025 tarihinde, Çevre Bakanlığı ÇED duyuruları listesinde, Göcek Dalaman Koyları’nda Mapa Şamandıra Sistemlerinin Kurulması ve İşletilmesi Proje Tanıtım Dosyası (PTD) yayınlandı. Gazete Oksijen'den Ali Boratav'ın haberine göre PTD'de yer alan proje tanımı tam olarak şöyle:
“Proje ile; Göcek Körfezi’nin sahip olduğu çevre değerlerini korumak ve mevcut çevre sorunlarını gidermek amacıyla ziyaretçilerin çevreyi tahrip etmemesi için alanın kontrol altına alınması, ziyaretçilerin ihtiyaçlarının karşılanması, biyolojik çeşitlilik ve çevre değerlerinin korunması, kirliliğinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda dip yapısı, derinlik, coğrafi konum, tekne / gemi manevra alanları, deniz trafiği, koylardaki tahsisler vb. etkenler göz önüne alınarak, 805 kilometrekare alandaki 20 koyda; 918 adet mapa, 857 adet tonoz, 891 adet şamandıra, 2 adet yüzer ponton (platform), 22 adet servis pontonu ile toplam 864 adet tekneye hizmet verilecektir.”
Ali Boratav'ın yazısının devamı şöyle:
"Beklediğimiz bir projeydi. Nihayet ortaya çıktı. Tabii ki, soru işaretleri ve sorunlu yönleriyle birlikte. Gelin bu sorulara hep birlikte yanıt arayalım:
Soru 1: Proje ile Göcek’i kullanma koşulları mı düzenlenecek, yoksa Göcek koyları dev bir marina kompleksi haline mi dönüşecek?
TUÇA’nın bakanlığa sunduğu PTD’nin ilk sayfalarında şöyle bir ifade var:
“Mevcut durumda, Göcek Körfezi’nde bulunan ve plânlanan diğer marina ve iskelelerin toplam bağlama sayısı 1.142’dir. Genel toplam kapasite Göcek Körfezi’nde 2 bin 6 adet tekne bağlama kapasitesine ulaşacaktır.”
Yani konu baştan ‘marinalar + koylar Göcek toplam bağlama kapasitesi’ olarak tanımlanıyor. Yani koylar da bir tür marina, barınak... Oysa denizciler öncelikle bu proje tamamlandığında koyları nasıl kullanabileceklerini öğrenmek istiyorlar.
Soru 2: Göcek koylarında ücretli konaklama dönemi başlayacak. Bu belli. Peki, ama nasıl bir ücretlendirme olacak?
Bir önceki Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki, “Bedava kullanmak yok, tekneler gecelemek için 100 euro para ödeyecekler” demişti. Denizciler de haklı olarak “Her tekne mi 100 euro ödeyecek” diye sormuşlardı. Öyle ya, bir tekne 2 yıllık ve 40 metre, bir diğer tekne 20 yıllık ve 10 metre boyunda. Birisinin değeri 60 bin euro, bir diğerinin ki 6 milyon euro. İkisi de aynı ücreti mi ödeyecek?
Soru 3: Ticari yatlar (guletler) ücret ödeyecek mi? Nasıl bir ücret? Günlük tur tekneleri gezileri sırasında nereye yanaşacaklar? Tonoza mı? Yoksa demirleyecekler mi? Göcekliler, Dalamanlılar denizden ücretli mi yararlanacaklar? Ya balıkçılar?
Bu sorular bölgenin, deniz emekçilerinin ve denizcilik işletmecilerinin en can alıcı konuları. Dalaman ve Göcekliler, bir önceki başarısız ihale döneminde ikametgâhı Göcek’te olanların koylardan ücretli yararlanma olasılığına şiddetle itiraz etmişlerdi. Bu denizin ata toprağı gibi atalarından devraldıkları deniz olduğunu söylemişlerdi. Günlük tur tekneleri kooperatifleri isyan etmişti. Gulet işletmecileri (DTO’da bu paranteze giriyor) işi, ihalenin kendileriyle alakası olmadığını söylemeye kadar vardırmışlardı. Peki bir gecelik konaklamaya (eski bakanın dediği gibi) 100 euro ücret ödeme gücü olmayan emekli mütevazı bir amatör denizcinin Göcek’ten yararlanma hakkı olmayacak mı? Bu nasıl bir eşitlik, adalet? Ya da denizde de yeşil kart uygulaması mı başlayacak?
PTD’de bu üç sorunun yanıtları yok. Ayrıca bir işletme sistemi projesi hazırlandığı ifade edilmekle yetiniliyor. Ama denizcilik kamuoyu asıl bu soruların yanıtını merak ediyor.
Soru 4: Proje ne tür teknelere hizmet vermeye yönelik? Tür ve büyüklük dağılımı nasıl tespit edildi?
2022’deki ihale şartnamesinde çok büyük bir eksiklik vardı. Tek tip tonoz sunulmuştu ve bu tonozlar 20 metreye kadar teknelere hizmet vermeye uygundu. 2025 PTD’sinde farklı tekne boy ve ağırlıklarına göre 2- 11 ton ağırlığı arasında değişen 3 tip tonoz tanımlanıyor. Büyük tekneler için ekte sunduğum vaziyet planlarında (örneğin Domuz Adası) görüleceği üzere koyun açık deniz taraflarına yerleşim yapılmış. (Şekil 1)
Burada ilk sorun şu: Küçük tekneler, diye bir kategori var. 8-20 metre diye tarif ediliyor. Dünyanın hiçbir denizinde 9 metre ile 19 metre aynı kategoriye konmaz. Birincisi çoklukla mütevazı amatör denizcidir, ikincisi çoğunlukla kocaman bir motor yattır.
İkinci önemli sorun da şu: Projede 27 adet 40 metre üzeri süper yat ve 358 adet 20-40 metre arası büyüklükte mega yata hizmet verileceği öngörülmüş. Peki, bu sayılar nasıl tespit edildi?
Planlanan koy tekne bağlama kapasitesinin yüzde 60’ı 20 metre üstü mega ve süper yatlara ayrılmış. Koylardaki büyük boy tekne yoğunluğunu hayal ederken 182 çok küçük teknenin Göcek kent önünde marinalar arasındaki iki yüzer iskeleye bağlanması öngörüldüğünü de hesaba katın.
(Not: Sorunlar saymakla bitmiyor. Çok küçük teknelerin bağlanması öngörülen yüzer iskelelerden biri Göcek Limanı’nda Antik Likya kenti Kallimache’nin su altındaki kalıntılarının tam üstüne yerleştirilmiş.)
Bildiğim kadarıyla elimizdeki son bilimsel veriler 2007 yılındandır (ODTÜ tarafından yapılan Göcek koyları taşıma kapasitesi araştırması). Bu araştırmada küçük ve orta boy (20 m altı) teknelerin sayısı kabaca yüzde 95 civarıdır. Tabii ki aradan geçen 18 yılda tekne boyları çok büyüdü ama PTD’deki öngörü çok tuhaf. Bir yeni araştırma varsa PTD’de neden açıklanmadı? (Tablo 2)Yoksa, temel soruyu şöyle değiştirmek mi gerekiyor: Göcek koylarının bir mega ve süper yat marinası olması mı hedefleniyor?
Soru 5: Yatırımı kim yapacak? Ve kim işletecek bu dev projeyi?
Proje sahibi dokümanda Türkiye Çevre Ajansı Başkanlığı (TÜÇA) olarak görülüyor. TÜÇA, 2020 yılında sıfır atık ve depozito yönetim sistemlerini kurmak, işletmek hedefiyle Çevre Bakanlığı’na bağlı olarak kuruldu. 2022 yılında Göcek koyları ihalesinin başarısızlıkla sonlandırılmasının ardından TÜÇA’nın kuruluşunu düzenleyen kanuna bir ek madde kondu, başkanlık “Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde –koylarda- tonoz, mapa sistemleri kurar ve işletir” dendi.
PTD’de projenin maliyetinin 150 milyon lira, inşaat süresinin 6 ay olduğu belirtiliyor. Yatırımı yapacak ve işletecek kurum da TÜÇA olarak görünüyor. Fakat kuruluş kanununa 2022’de yapılan ikinci ek de şöyle: “Ajans, ihtiyaç hâlinde bu faaliyetleri özel hukuk tüzel kişiliğini haiz şirketler kurarak veya şirketlere ortak olarak gerçekleştirebilir. Ajansın şirketlere ortak olmasına cumhurbaşkanınca karar verilir.”
Yani tıpkı şeffaflık sorunu olan MUÇEV marinaları ve plajları kiralamalarında olduğu gibi farklı -ve özel- şirketler de devreye girebilir. MUÇEV örneğinde yoğun eleştiri konusu olan ortaklıklar, alt yükleniciler, kiracılar ve benzeri şeffaflıktan uzak işler böyle başlamıştı.
Soru 6: TÜÇA ile MUÇEV arasında bir bağlantı var mı?
Hem var, hem yok. Mesela Göcek’teki Osmanağa, Ayten, Atbükü, Günlüklü ve Eğriçam (İnceburun) gibi koylar 2023’te MUÇEV’e tahsis edilmiş ve MUÇEV bu koyları üçüncü kişilere kiralamıştı. Ama TÜÇA’nın hazırladığı PTD’de bu koyların -Ayten Koyu hariç- yeni sisteme dahil edileceği görülüyor. Bu ticari karmaşa nasıl çözüldü, bilmiyoruz.
Daha ilginç bir diğer bağlantı da şu: TÜÇA’nın eski başkanı, MUÇEV A.Ş.’nin halen yönetim kurulu başkanı olan AKP Şanlıurfa eski Milletvekili Mahmut Kaçar idi. Mahmut Kaçar TÜÇA başkanlığını uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Ferhat Pirinççi’ye devretti. Pirinççi SAM, ORSAM ve SETA gibi son 20 yılda Ankara’da popüler olan düşünce kuruluşlarında, özellikle Orta Doğu konusundaki çalışmalarıyla tanınıyor.
Soru 7: TÜÇA’nın sunduğu projede çevre koruma açısından geçmiş yıllardaki projelere göre iyileştirmeler yapılmış mı?
Dosyada Göcek hakkında pek çok çevre yapısı bilgisi yer alıyor. Örneğin yaşayan kuşlar, memeliler, IUCN açısından türü risk altındaki deniz ve kara canlıları, gürültü yönetimi, atık pillerin ne yapılacağı, deprem risk haritası, iklim koşulları, deniz tuzluluk oranı vb. Ama teknelerden ve koylardan atık toplama, yönetim ekibinin nerede/nasıl çalışacağı, kıyı tesislerinin sayısı, büyüklüğü gibi kritik konularda PTD’de hiçbir açıklama yok. Herhalde bunlara işletme projesinde yer verilecek.
Fakat bir örnek koy yerleşimi çizimi var. Bu çizimde kelimenin tam anlamıyla vahim ötesi bir yerleşim planı görüyoruz. Ormanın içine bayağı bir karayolu açılmış. Aynı çizimde deniz kenarında da –bazı bölgelerde ağaçlar da kesilmek zorundadır- 5 adet bina görüyoruz. Zaten PTD’de sıralanan iş makineleri arasında 5 adet kamyon da var. Kamyonlar koylara malzeme taşıyacaksa orman içinde yollar da açılacak demektir. (Şekil 2)
(Not: PTD s: 157- “Planlanan proje kapsamında tesis içi ve tesis dışında kamyon, transmikser, beton pompası, yükleyici, ekskavatör, mobil vinç kullanılacaktır.”)
Bu beton pompası ve transmikser nerede kullanılacak, onu da PTD’den anlayamıyoruz.
Her koyda bir küçük marina işletmesi... Peki elektrik nereden temin edilecek? Bu koyların büyük çoğunluğunda güneş enerjisi sistemi kurulamaz. PTD’de bir açıklama var mı? Yok. (Şekil 2)
Bir diğer konu: TÜÇA’nın geçmiş yıllardaki projelerdeki bir hatayı ısrarla sürdürdüğünü anlıyoruz. PTD’de tekne boy ve ağırlığına göre farklı büyüklükte tonozlar tanımlanıyor. Ama bunların tümü beton tonoz. İçine iki delik açılıyor ve doğa dostu beton deniyor. Dostluk konusu da şu: “İçinde yavru balıklar saklanacak.”
Denizde yavru balıkların mutlulukla saklanacağı çok sayıda bitki ve kayalık var oysa. Doğa dostu metal kazık tonoz sistemine hâlâ uzak olmamızı anlamak mümkün değil.
Tonoz konusuna devam: Göcek’te bundan 15 yıl önce koylara atılmış 112 adet 5 tonluk tonoz var. Halatı şamandırası yok ama tonoz betonları dipte sapasağlam duruyor. PTD’de bu 112 mevcut tonozdan hiç bahsedilmiyor. Deniz dibi koruması mevcut tonozlar kullanılarak yapılamaz mı? Bunların üstüne tonlarca gereksiz beton kitle atılarak mı TÜÇA denizlerimizi koruyacak?
Soru 8: Vaziyet planları ne diyor? Koylardaki bağlanma sayıları denizcilik açısından iyi tasarlanmış mı?
Birkaç sorun var. Birincisi, ekte sunduğum örnek vaziyet planlarında rahatlıkla görülebileceği gibi büyük teknelere korunaklı koylarda değil, körfezin açık deniz sayılabilecek kesimlerinde bağlanma öngörülmüş. Bunların önemli bir kısmı özellikle meltemin azdığı saatlerde çok konforsuz, bazen de tehlikeli olur.
Göcek’te iki kez denize çıkmış bir insanın bile bu planları gördüğünde nutku tutulur. Örnek: Tersane Adası’nın kuzey kıyıları, Killebükü’nün kuzey kıyıları, Yavansu’nun doğu kıyıları, Domuz Adası’nın batı kıyıları…
İkincisi bazı çaparizler var. Mesela Göbün, Küçük Sarsala, Bedri Rahmi, Zeytin ve Manastır Adaia yat mola noktalarında iskele ve rıhtım üstüne TÜÇA tonozlarına tekneler bağlanmış. Bu vaziyet planlarını yapanlar, onaylayanlar Göcek’te 6 adet yasal yat mola noktası bulunduğunun farkında mı değiller? Yoksa Orman Bakanlığı ile kira sözleşmesi de bulunan bu yat mola noktalarımız tarih mi olacak?
Üç: Bazı önemli bölgelerde; mesela Büyük Yassıca batı kıyısı, Küçük Hurmalı (Sıralıbük güneyi), Binlik
(Kuyrucak), Kurşunlu koylarında; Bedri Rahmi’nin önemli bir bölümünde tonoz mapa yerleştirilmemiş… Neden?
Yoksa vaziyet planlarınnda boş bırakılan alanlar farklı ve daha korkutucu projelere mi tahsis edilecek.
Soru 9: Paralel bir ajanda daha mı var?
Öyle görünüyor… Çevre Bakanlığı, e-çed duyuruları sayfasında TÜÇA’nın proje tanıtımı 21 Ocak’ta yayınlandı. 22 Ocak’ta ise Çevre Bakanlığı tarafından 3 Şubat 2025 tarihinde Sıralıbük (Hurmalı) Koyu, 10 yıllık yat yanaşma yeri ihalesinin yapılacağı açıklandı.
Yani TÜÇA projesinin yanı sıra anlaşılan Göcek’te bir diğer süreç başlıyor. Bazı koyların 2022’dekine benzer bir mekanizma ile ihale edilmesi. Şu anda bir koy ihalesi başladı. Sırada başka koylar var mı, bilmiyoruz.
Sıralıbük (Küçük Hurmalı), denizi muazzam, doğası inanılmaz güzel bir koy, yamaçları çam ormanı ile kaplı küçük bir vadi. Kıyının tam ortasında 2-3 hurma ağacı var, ismini oradan alıyor. Bu eşsiz koyumuzun kıyı bölgesinde 17 bin 831 metrekarelik alan 10 yıllığına pazarlık usulüyle kiralanacak. İlk yıl için 10 milyon 115 bin lira muhammen bedel (pazarlık alt sınırı) saptanmış.
Soru 10: Bu yat yanaşma yerinin teknik özellikleri belli mi?
İhale duyurusunda, alanın 1. derece doğal SİT ve ÖÇKB (Özel Çevre Koruma Bölgesi) niteliği bulunduğu belirtiliyor. Kesin korunacak doğal SİT alanı olarak tanımlı olmasına rağmen kıyının kuzeydoğu bölümüne deniz dolgusu yapılması öngörülmüş. Koyun batı ve doğu kıyılarında karşılıklı olarak toplam 350 metre uzunluğunda iki rıhtım planlanmış. Bu uzunluktaki bir iskele alanına ortalama büyüklükte 70 tekne rahatlıkla yerleşir.
Teknik şartnamede belirtilmiyor, ama 2022 örneğinde olduğu gibi yatırımcıya koyun dibinde 2-3 bina, restoran hakkı tanınabilir. Şartnamede “Tesis imar planına göre inşa edilecektir” deniyor. Ama imar planının da ilginç bir şekilde yatırımcı tarafından hazırlanıp idareye sunulacağı ifade edilmiş (Teknik Şartname s: 2).
Küçük Hurmalı’ya karayolu çok zor, dik yamaçlardaki bütün ağaçların kesilmesi gerekir. O halde çalışanlar için bir hayli bina lazım. Ek olarak imar planı teklifinde yatırımcı doğaya saygılı bir butik otel de isterse daha da ilginç olur."