İletişim Başkanı Duran'dan İsrail'in kara harekatına tepki

İletişim Başkanı Burhanettin Duran, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekatı başlatmasına yönelik açıklamalarda bulundu.

12punto

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekatı başlatmasına ilişkin, "Başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere tüm sorumlu mekanizmaların derhal harekete geçmesi, ateşkesin sağlanması ve İsrail'in işlediği suçlar nedeniyle uluslararası hukuk önünde hesap vermesi bir yükümlülüktür." ifadesini kullandı.

Duran, yaptığı paylaşımda, İsrail'in Gazze'de başlattığı yeni saldırı dalgasının, Netanyahu hükümetinin işlediği soykırım suçlarının kanlı bir aşaması olduğunu belirtti.

Saldırıların, uluslararası hukukun temel ilkelerini hiçe saydığını, İsrail'in işlediği savaş suçlarına ve insanlığa karşı suçlara yeni bir boyut eklediğini vurgulayan Duran, binlerce Filistinlinin katledilmesine, yüz binlercesinin yerinden edilmesine yol açan saldırıların, insani trajediyi dayanılmaz bir noktaya taşıdığına dikkati çekti. Duran, şunları kaydetti:

"Artık uluslararası toplum için mazeret kalmamıştır. Başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere tüm sorumlu mekanizmaların derhal harekete geçmesi, ateşkesin sağlanması ve İsrail'in işlediği suçlar nedeniyle uluslararası hukuk önünde hesap vermesi bir yükümlülüktür. Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, bu zulmü asla meşru görmeyecek, normalleşmesini kabul etmeyecek ve hesabının sorulması için yapılan bütün girişimleri destekleyeceğiz.

İşlediği savaş suçları sebebiyle uluslararası mahkemelerce yargılanan, yol açtığı insani trajedi sebebiyle insanlık vicdanında mahkum edilen Netanyahu'nun, insanlığın ortak mirası olan kadim Kudüs hakkında Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik sözlerinin hiçbir hükmü yoktur. Kudüs, tarih boyunca ne Haçlı işgalcilere ne de emperyalist güçlere boyun eğmiştir. Kim ki bu şehri zorla ele geçirip halkına zulmetmiş, camilerine ve kiliselerine saldırmışsa, Kudüs'ün uzun tarihinde lanetle anılan bir ayrıntı haline gelmiştir. Bu mübarek şehir, 'sadece benimdir' diyen nice ihtiraslı ve kibirli karakterlerin en büyük hezimetine sahne olmuştur. Kudüs'ün kutsiyetinin ve maneviyatının işgal politikalarıyla gölgelenmesi asla kabul edilemez. Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırlarına dayalı bağımsız ve tam egemen bir Filistin Devleti kurulana kadar kardeşlerimizin haklı davasının yanında olmayı sürdüreceğiz."