İPA, 'İsraf Karnesi Raporu'nu yayınladı: 'Kamu tasarruf etmiyor'

İPA raporuna göre, kur korumalı mevduat ve kamu-özel işbirliği projeleri nedeniyle kamu iki yılda 1 trilyon 58 milyar lira zarar etti. Rapor, Merkez Bankası'nın kârının düştüğünü ve bütçeye aktarılan meblağların azaldığını vurguluyor. Ayrıca, taşıt bakım, ilan ve lojman kiralama giderlerinde büyük artışlar tespit edildi.

12punto

Dr. Ozan Bingöl ve Dr. Buğra Gökce’nin katkılarıyla gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre; kamu iki yılda 1 trilyon 58 milyar lira zarara uğradı.

Raporda, kur korumalı mevduat (KKM) ve kamu-özel işbirliği projeleri gibi uygulamaların kamuya milyarlarca lira zarar verdiğine dikkat çekildi. 

İPA raporuna göre; kur korumalı mevduat uygulaması, dönemin Hazine ve Maliye Bakanı tarafından bütçeye, dolayısıyla da kamuya hiçbir yükü olmayacak bir politika aracı olarak tanıtıldı ancak kur korumalı mevduat yüzünden kamu iki yılda 1 trilyon 58 milyar lira zarara uğradı. Bunun sonucu olarak yıllar sonra Merkez Bankası hem vergi rekortmeni olamadı hem de milyarlarca lira vergi ödenemerdi. 

'OLUMSUZ ETKİLER YILLARCA HİSSEDİLECEKTİR'

Raporda "Merkez Bankasının kârından önceki yıllarda Hazine’ye aktarılan tutarlar kadar kâr elde edilemediği için bütçeye geçmiş yıllardaki kadar meblağ aktarılamamıştır. Mevcut zarar nedeniyle önümüzdeki 5 yıl içerisinde kâr etmesi mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla, uygulanan politikaların maliye ve ekonomideki olumsuz etkileri yıllarca hissedilecektir" vurgusu yapıldı.

Rapora göre; uygulamada normal bütçede görülmeyen kamu özel işbirliği uygulamalarına yapılan harcamalar gizleniyor. Sayıştay ve Dünya Bankası verileri araştırılınca garanti ödeme tutarlarının yatırım maliyetlerinin kat kat üstünde. Örneğin Kuzey Marmara Projesinin Kınalı-Odayeri kesimi yatırım tutarının 1 milyar 40 milyon dolar olmasına rağmen garanti tutarı yatırım tutarının 2,4 katına ulaşıp 2,5 milyar dolar oldu.

Öte yandan kamu yönetiminde liyakat esasının göz ardı edilmesi, istisnai kadro uygulamaları, sınavsız atamalarla ehliyetsiz kişilerin üst düzey görevlere getirilmesi hem hizmet kalitesini düşürmekte hem de maliyeti artırıyor. 

'VATANDAŞTAN TASARRUF BEKLENİRKEN KAMU TASARRUF ETMİYOR'

19 yıldır bu konuda hiçbir iyileştirici adım atılmamış ve bu uygulamalar yaygınlaşarak mevcut yönetim anlayışı için bir ekol haline gelmiş durumda. Raporda "Ekonomik kriz koşullarında vatandaşlardan tasarruf etmesi beklenirken kamu tasarruf etmemektedir. Merkezi yönetim baskı ve cilt giderleri, büro mefruşat alımları, lojman kiralama giderleri, taşıt bakım ve onarım giderleri ve ilan giderleri gibi harcama kalemlerinde de ciddi artışlar yaşanmaktadır" denildi.

Raporda birtakım kalemlere de özel dikkat çekildi. Onlardan bazıları şöyle:

İPA raporunda taşıt bakım ve onarım giderlerinde son üç yılda meydana gelen artışın çok yüksek boyutlara ulaştığı belirtildi. 2021 yılında 670,3 milyon lira olan taşıt bakım ve onarım gideri 2023 yılında 2021 yılına göre yüzde 410 artış gösterdi. Rapora göre "Taşıt bakım ve onarım giderlerinde görülen bu orandaki yüksek artışlar ya taşıt sayısının orantısız bir şekilde arttığına ya da harcamalarda incelenmesi gereken şüpheli yönler olduğuna işaret ediyor".

İLAN GİDERİ HARCAMASI YÜZDE 372 ARTTI

2023 yılında merkezi yönetim bütçesinden yapılan ilan gideri harcaması 2021 yılına göre yüzde 372 oranında arttı. Aynı dönemde TÜFE’deki artış oranı yüzde 170 ve Yİ-ÜFE artış oranı yüzde 185 oldu. Bu durum enflasyonun iki katından daha fazla oranda ilan gideri yapıldığını gösteriyor. Rapord "İlan giderlerinde tasarrruf uygulamalarının gerçekleşebilmesi için haberleşme ve iletişim faaliyetlerinde dijital mecralar ve araçlar kullanılmalıdır. Teknolojinin yıllar içinde maliyeti düşerken kabiliyeti artmaktadır. Ulusal ve uluslararası düzeyde bilgi-iletişim faaliyetlerinde ekonomik verimlilik gözetilmelidir" önerisi yapıldı.

LOJMAN KİRALAMA GİDERLERİ

İPA raporuna göre son yıllarda lojman kiralama uygulamalarının yaygınlaştığı görülüyor. Örneğin, kira artışına yüzde 25 sınır getirildiği dönemde 2022 yılından 2023 yılına olan dönemde lojman kira harcamalarının yüzde 57,8 oranında artması yeni lojman kiralamalarının söz konusu olduğu ve devletin yurttaş için koyduğu sınırlamalarla kendini bağlı görmediği anlamına geliyor.

Raporu yazan uzmanlar israfın geldiği aşama ve nasıl önlenebileceğine dair de şu vurguları yaptı:

"Türkiye’de kamusal kaynakların verimsiz kullanımı ve israfı, hem ekonomik kaynakları tüketmekte hem de toplumun genel refahını olumsuz etkilemektedir. Raporda sunulan veriler, kamusal kaynakların daha etkin ve şeffaf kullanılmadığı sürece israfın önlenemeyeceğini göstermektedir. Kamu-özel işbirliği projeleri, faiz harcamaları, Kur Korumalı Mevduat ve liyakatsiz atamalar gibi alanlarda israf, kamusal kaynakların halk için kullanılmasını engellemekte ve devlet bütçesinin büyük kısmını boşa harcamaktadır.

'GELECEK AÇISINDAN CİDDİ TEHDİTLER OLUŞTURMAYA DEVAM EDECEKTİR'

İsrafın önlenebilmesi için kamuda şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarının güçlendirilmesi, denetim süreçlerinin etkinleştirilmesi ve uzun vadeli stratejik planlama yapılması gerekmektedir. Merkezi yönetimden yerel yönetimlere kadar tüm kamu yönetimi birimlerinde, halkın çıkarlarını önceleyen ve sürdürülebilir bir israfla mücadele politikası geliştirilmesi elzemdir. Aksi takdirde, israfın boyutları daha da büyüyerek ülkenin hem bugünü hem de geleceği açısından ciddi tehditler oluşturmaya devam edecektir."