Kadınlar şiddet karşısında neden susuyor? "Utanıyoruz, bize inanmıyorlar! Şiddet durmuyor!"

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) hazırladığı son Toplumsal Cinsiyet Sosyal Normları Endeksi (GSNI) raporu, dünya çapında insanların yüzde 25’inin, “erkeklerin eşlerini dövmesinin meşru olduğuna inandığını” ortaya koyuyor.

12punto

Bu oran Türkiye'de ise, yüzde 75'ten fazla. Yani her dört kişi “şiddeti meşru görüyor.” Üstelik şiddete maruz kalan kadınlar yaşadıklarından hiç kimseye bahsetmiyor ve şiddetle tek başına mücadele etmeye çalışıyor. 

2004 yılından bu yana kadınlara destek olmak için yoğun hizmet veren Nilüfer Kadın Dayanışma Merkezi’ne başvuru sayısı son yıllarda giderek artıyor bu durum kadınların bilinçlendirme, bilgilendirme ve psiko-sosyol destek çalışmalarıyla zaman içerisinde daha rahat sesini çıkarabildiğini ortaya koyuyor. Kadın Dayanışma Merkezi’nde görevli Sosyolog Merve Yalçınkaya merkezde yaptıkları çalışmaları değerlendirdi, şiddete uğrayan kadınların neden sustuğunu anlattı. 

Kadınların ilk yaşadığı duygunun utanç olduğunu, benzer bir olayı tekrar yaşama korkusuyla da bunu anlatmaktan korktuklarını ifade eden Yalçınkaya, şunları söyledi:

“Kadınlar maruz kaldıkları şiddet sonrası genellikle yoğun utanç ve suçluluk duygusu ile karşı karşıya kalıyor. Kötü bir şey yaşadığımızda öncelikle ‘bunun neyin cezası’ olabileceğini sorguluyoruz. Toplumsal normların, gelenek göreneklerin çoğunun odağında kadın ve kadın bedeni olduğunu düşünecek olursak, şiddete maruz kaldığımızda önce kendimizi suçlamamız da kaçınılmaz oluyor. Yine bu bağlamdan baktığımızda; kim suçunu afişe etmek ister ki! Kadınlar da ilk olarak bu sebeple suçluluk ve utanç sonucu yaşadığı şiddeti kimseyle paylaşamıyor.”

Yalçınkaya, kadıların kendisine inanılmama kaygısı, güvensiz yaşam alanları, açıkladıktan sonra tekrar şiddete maruz kalma hatta öldürülme korkusu gibi birçok nedenle kadınlar şiddet sonucu hiçbir destek mekanizmasına başvurmadıklarını söyledi. Yalçınkaya şöyle devam etti:

“Bir başka neden ise kol kırılır yen içinde kalır algısı. Bize başvurduklarında kadınlar tek bir şiddet türüne maruz kalmıyor. En yaygını psikolojik şiddet diyebiliriz aslında. Cinsel şiddet ise kadınların anlatmakta en çok zorlandığı şiddet türü…  Kadınların en sık talep ettikleri durum, güvenli yaşam alanları ve tabii ekonomik kaygılarının giderilmesi…”

Nilüfer Kadın Dayanışma Merkezi’ni telefonla arayan veya bizzat gelerek başvuran kadınlara yönelik psiko-sosyal destek görüşmeleri gerçekleştiriliyor.  Şiddete maruz kalan kadınlara rehber olmak amacıyla Kadına Yönelik Şiddete Karşı Politika Rehberi de oluşturuldu, bu sayede birçok kadının da bilinçlenmesini sağladı. 

“Şiddeti kapımızdan içeri sokmuyoruz” diyen Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Gün geçtikçe büyüyen bu şiddet karşısında elbette elimiz kolumuz bağlı durmuyoruz ve durmayacağız. Şiddete karşı susanlar da en az şiddeti uygulayanlar kadar suçludur. Bu ülkede adalet gerçek anlamda uygulanana kadar her gün sesimizi çıkarmak zorundayız. Kadına yönelik her türlü şiddetin karşısında, kadınların mücadelelerinin yanındayız. Şiddetten ve ayrımcılıktan uzak bir yer inşa etme hedeflerimiz belediye çatısı altında hazırladığımız Kadına Yönelik Şiddete Karşı Politika Rehberimizde en ince ayrıntısına kadar yer alıyor. Kadınları şiddete karşı koruyoruz. Tüm Türkiye’ye, dünyaya örnek olacak bir sistem kurduk, bunun büyümesi yayılması arzumuzdur.”

HEPSİ YANLIŞ!

Nilüfer Belediyesi tarafından hazırlanan Kadına Yönelik Şiddete Karşı Politika Rehberi’ne göre şiddet hakkında yanlış inanışlardan bazıları şunlar:

- Eğitimsiz/işsiz/yoksul erkekler şiddet uygular.


- Erkekleri yetiştiren annelerdir. Şiddet uygulamalarının nedeni de bu yetiştirme tarzıdır.


- Şiddet uygulayan erkeklerin önemli psikolojik sorunları vardır.


- Alkol, şiddetin en önemli nedenidir.


-Aile içinde kadına uygulanan şiddet sadece o ailenin sorunudur, kimseyi ilgilendirmez

- Kadınları en çok kadınlar ezer.


- Kadın şiddet görmüşse bunu hak etmiştir.