Kasım Gülpınar'dan canlı yayında gündeme oturacak itiraflar: 'CHP'den de teklif geldi'

Yerel seçimler öncesinde AKP'den ayrılarak Yeniden Refah Partisi'nden Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Kasım Gülpınar, kısa bir süre önce partisinden istifa etti. İstifasının ardından ilk kez canlı yayına katılan Gülpınar, AKP'ye geri döneceği yönündeki iddialara açıklık getirdi.

12punto

Yerel seçim öncesinde AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığından ve MKYK üyeliği yaptığı AKP’den istifa ederek, Yeniden Refah Partisi’nden aday olduğu Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanan Kasım Gülpınar, partisinden istifa etti.

2011-2023 yılları arasında 4 dönem Şanlıurfa’dan milletvekilliği de yaptığı AKP’ye döneceği iddia edilen Gülpınar, yaptığı istifa açıklamasında “Bağımsız olarak devam etme kararı aldım” demişti.

Gülpınar, son olarak Habertürk canlı yayınına konuk oldu.

Konuşmasında, "Halk bağımsız kalmamdan memnun, bir yere geçmiyorum" diyen Gülpınar, "Halka sordum bağımsız kalacağım. Benim yapmak istediğim siyasete yeni bir anlayış getirmek. Şeffaf olalım, net olalım. Ben halka sorarım. Halk şu anda şu pozisyonumdan memnun. Bu pozisyonu inşallah devam ettireceğim" ifadelerini kullandı.

Gülpınar'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Olması gereken olmadığı için, kurallar, kanunlar, tertip, görevini yapması gerekenler görevini yapmadığı için AK Parti'den ayrılmak zorunda kaldım. Bu vebale rağmen önünüzde net veriler olduğu halde. Her zaman söyledim, Cumhurbaşkanının liderliği her zaman ayrıdır.

Halk ne derse o olur. Şimdi makam, mevki benim için önemli değil. En güzel makamları bırakıp risk aldım. Demokraside yüzde 100 kazanacağını kimse diyemez. Bütün bu riskleri aldım, mevcut durumum, pozisyonum çok daha iyi makamdı. Urfa Belediye Başkanlığı şerefli, haysiyetli tabii.

Bazı belediye başkanlığı başka belediyeye geçiyor, teşekkür ediyorlar, sıfır borçla. Ben de bunu diyebilseydim. Hükümet para gönderiyor, siz o parayı verimli şekilde kullanabilirdiniz. Şimdi borçlarla, alacaklarla uğraşmaktan dünya kadar sıkıntı yaşadık. Şuraya gelirken bile telefonlar aldık. Şimdi halka rağmen siyaset olmaz dedik.

'CHP'DEN DE TEKLİF GELDİ'

Hemen hemen bütün partiler teklifte bulundu. Tercihimizi Refah'tan yana kullandık. CHP'den de teklif geldi. Milletvekilliği döneminde CHP'den teklif geldi. Bunları detaylandırıp, kendimizi ağırdan satalım diye malzeme haline getirmedik hiçbir zaman.

Bu süreçte tercihimizi kullandık. Bu işe ilk aracı olan yereldeki arkadaşımız. Genel merkezle irtibata geçti, sonra genel merkez bizimle irtibata geçti. Ben tercihimi buradan yana kullandım. Babamın siyasete başlangıç yaptığı yer orası, siyasete kendimizin yakın hissettiğimiz yer. Saadet de söyledi. Orada da birtakım arkadaşlarımız var.

Saadet'ten 'gel bizden aday ol' diye bir söylem oldu. Başka yerlerden de olabilirdi. Ben kibre kaçacak laflar kullanmaktan imtina ediyorum. O kadar şeylerle karşılaştım ki, hangisine cevap vereyim, hangisine vermeyeyim gerçekten kafam karışık. Bir tanesi 'onun babası da öyleydi, zamanında MSP'den adaydı sonra Anavatan'a geçti' dedi. MSP 80'de lağvedilmiş bir parti. ANAP 80'de kurulmuş bir parti.

'BURADA İSENİZ İYİ, KAPININ DIŞINA ÇIKTIĞINIZDA SİZDEN KÖTÜSÜ YOK'

 Özal 1977'de İzmir'den MSP adayı idi. Babam da Şanlıurfa MSP adayıydı. İkisi de seçilemedi. Kader onları Anavatan Partisi çatısı altında birleştirdi. İkisi de milli görüşçü. Şimdi bir keramet mevzu çıktı. Sürekli beni eleştiriyorlar. Refah Partisi'nin farklı siyaset izleyeceğini düşündüm. Şimdi burada iseniz çok iyi, kapının dışına çıktığında sizden kötüsü yok, istediğiniz kadar hizmetiniz olsun. Bu siyaset dar çerçeveden kurtulması lazım. Önce insanlar kendini bir tartsın, hatasını görmeye gayret etsin. Olur olmadık yerden bana saldırmaya başladılar.

Peki kendi hatanı sorguladın mı? Nerede hata yaptık dedin mi? Sürekli 'Kasım Gülpınar, kerameti kendinde zannetmesin' dediler. Tasavvufta kimi keramet sahibi olduğunu bilir, kimi bilmez. Bilen de imtina eder. Peki bu keramet niye Urfa'da sergilendi ki. Refah'ın kerameti orada mı çıktı ortaya? Biz isterdik ki devam edelim.

'O GÜN ADAYLIĞI BIRAKIYORDUM'

'Kendimi kendinde zannetmesin' deniliyor, haşa! Ne kerameti. Sadece Urfa'da kazanmışsın büyükşehir olarak. Madem keramet gösterdiniz, neden sadece Urfa'da gösterdiniz ki. İlk günden beri, hiç kimse farkında değil. Aday tanıtımın olduğu gün salonu terk ettim. Aslında o gün bırakıyordum adaylığı. Bizden önce aday belirlenmiş. Biz diyoruz ki 'bu adayların bir kısmı olmaz, bazılarını değiştirmemiz lazım, benim getireceğim arkadaşlar var, benden başarı bekliyorsunuz, oraya en iyi adayları götürmek zorundayım'.

Sabah toplantıya geldim, bir baktım arkadaşımız gelmiş 'sahneye çıkacağım' diyor. Bu sefer biz bir kenara çekip hemşehrimizi ikna etmeye çalışıyoruz. Aday tanıtım toplantısında bununla uğraşıyorum. 'Bu olmaz' deyip arabaya bindim. O gün bırakıyordum. Geri döndürdüler. Bir partide bir adayın başka adayı ikna etmesi benim görevim mi?

'GENEL BAŞKANI HİÇ ARAMADIM'

Seçim döneminde aynı sıkıntılar yaşandı. Bazı görüşmelerimizde eksiklik oldu ama kimse bir sorun tespit etme, sorunu çözme gibi gayret etme içinde değildi. Genel başkanı hiç aramadım. Görevi gerekeni yapmasını gerekenler yapmak zorundadır.

Geldik encümen tespitine, adaylar tam istediğimiz gibi olmadı. Bu sefer birileri benimle kavgaya tutuştu 'bizim adamımız olsun' diye. Urfa'da yeni bir siyasi anlayış, yeni hareket. Kısa bir süre kalmış. Maalesef hiç sevmediğim, yapılması gerekmeyen Makyavelist bir anlayışla hareket etmek zorundayız dedim.