Kemal Okuyan: Eylemler 'AKP'ye rağmen ülkemden vazgeçmiyorum' diyen gençliği gösterdi

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, 12Punto Youtube kanalında Tuncay Mollaveisoğlu'nun sorularını yanıtladı.

12punto

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, 12Punto Youtube kanalında Tuncay Mollaveisoğlu'nun sorularını yanıtladı.

Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanmamasını "AKP içinde İmamoğlu'nun üzerine bu kadar gidilmesini istemeyen kanatlar var" sözleriyle değerlendiren Okuyan, eylemcilerin "mesele İmamoğlu değil" dediğini hatırlattı.

Kitlesel eylemleri tetikleyen önemli bir unsurun yoksulluğa karşı biriken öfke olduğuna dikkat çeken Okuyan, "Muhafazakar kesimler iktidardan kopacak ve köklü değişim arayışına girecekler" dedi.

Eylemlerin açığa çıkardığı toplumsal enerjiye işaret eden TKP Genel Sekreteri, özellikle gençler arasında 'Ülkemle bağımı korumak istiyorum’ diyen bir iradenin belirginleştiğini vurguladı.

Operasyon sinyallerinin yandaş medya tarafından önceden verildiğini hatırlatan Okuyan, AKP'nin topluma meydan okumasının arkasında bir yönetme krizinin yer aldığını vurguladı: 

"AKP İmamoğlu daha etkili bir figür olmadan önce de ilk seçildiği zamanki seçimi iptal etti. Bir sürü de kayyum atandı Türkiye'de belediyelere. Ve şimdi yavaş yavaş CHP'ye de gelmeye başladı. Demek ki genel oy hakkını ortadan kaldırmaya dönük bir girişim var.

Ben bunu yapabilirim diyor. Neyle? Diploma. Neyle? Yolsuzluk. Bugün Türkiye'de AKP istediği suçu istediği kişiye yapıştırabiliyor. Biz siyaseti seçimden ibaret gören bir parti değiliz ama genel oy hakkı da insanlığın en temel kazanımlarından birisi ve Türkiye'yi yönetme güçlüğü çeken, zayıflayan AKP meydan okuyup ‘ben bu hakkı ortadan kaldıracağım’ diyor.

AKP aslında bir yönetim krizi içerisinde ama siyasetin bütün unsurlarını da yönetmeye çalışıyor. CHP'yi yönetmeye dönük bir çabası var. Belki dışarıya o kadar yansımıyor ama AKP'nin ya da geniş anlamıyla iktidarın içerisindeki çekişmeler CHP'nin içerisindeki çekişmelerden daha az değil. AKP'nin içinde de çok ciddi fay hatları var.

İmamoğlu meselesi oraya dönük de bir müdahale. Çünkü İmamoğlu'nun üzerine bu kadar gidilmesini istemeyen AKP içerisinde de kanatlar var. Nitekim bir noktada geldi tıkandı. Hem gösterilerin büyüklüğü yüzünden hem de o kanatların tereddütü yüzünden şimdilik kayyum atanmadı."

Ağırlıklı olarak gençlerin meydanları doldurduğunu kaydeden TKP Genel Sekreteri, gençlik içerisinde "AKP'ye rağmen ülkemden vazgeçmiyorum" diyen bir iradenin güçlendiğini söyledi:

"Bu gençlerin ortak özelliği çok yoksullar. Yani Türkiye'de üniversite gençliği geride bıraktığımız en az 40-50 yılda bu kadar hiç yoksullaşmamıştı. Yani dolayısıyla tepkinin kaynağında geleceksizlik var.

Bir bölümü o duygusal bağını kaybetti. Yurt dışına gitmeye çalışıyor. Şimdi bu eylemlerin en önemli özelliklerinden biri şu. Yaygın ve kitlesel bir şekilde ‘ben bu bağı korumak istiyorum, ülkemle bağımı korumak istiyorum’ iradesi gözüküyor.

Şu yaygın eylemler neyi gösterdi? ‘Ey AKP sen istediğini yap. Ben ülkemden vazgeçmiyorum’ diyen, burada tutunan ve bunda kararlılık gösteren bir gençlik çıktı. Bu çok değerli."

Sokağa yalnızca gençlerin çıkmadığını hatırlatan Okuyan, "Erken emekliliğini yaşayan bir kuşak var" diyerek bir başka toplumsal kesime dikkat çekti:

"Emekliliğe alışmış bir toplam değil de emekli olmak üzere olan ya da yeni emekli olmuş bir kesim çok acı bir gerçekle karşı karşıya. Ve bu kesim daha işte yaşayacaklarını düşünüyorlar. Yaş ortalaması da yükseliyor Türkiye'de. Bunlar da çok tepkili ve sokağa bunlar da çıktı."

Eylemlerin hızla kitleselleşmesinin ardında İmamoğlu'na yönelik operasyonu aşan sorunların yattığını kaydeden Kemal Okuyan, şöyle konuştu: 

"Büyük toplumsal olayların neden başladığı bir süre sonra unutulur. Yani kapağı bir şey açar. Sonra herkes kendi asıl derdini dile getirmeye başlar. Şimdi burada gösterilerde baskın şey yoksulluğa ve geleceksizliğe dönük tepkiyle özgürlükçülük.

İmamoğlu meselesi doğal olarak önemli bir burada tetikleyici oldu. Ama insanların çok büyük bir bölümü mesele İmamoğlu meselesi değil diyorlar.

Cumhuriyet Halk Partisi sistemin AKP'yi zor duruma düşüren özellikleriyle uğraşmıyor. Daraltıyor meseleyi. İmamoğlu meselesiyle daraltıyor. Belki adalet meselesini daraltıyor. Ama şöyle bir sorun var. Şimdi sistem niye tıkandı? Bugün Türkiye'deki toplumsal, ekonomik düzen nedeniyle tıkandı."

'DÜZEN LAİKLİĞE İHTİYAÇ DUYMUYOR'

Derinleşen yoksulluğa rağmen son yıllarda işçi sınıfının tepkisini dolaylı başlıklarda dile getirdiğini belirten Okuyan, sınıfı bölen unsurlara işaret etti:

"İhtiyaç duymuyorlar artık cumhuriyet fikrine, özgürlüklere, laikliğe. Yani yalnızca Türkiye'de değil bu. Aşağı yukarı bütün kapitalist ülkelerde benzer bir eğilim var. Şimdi AKP de bundan yararlandı.

Niye Türkiye'de bu kadar yoksulluk varken bir sınıf tepkisi çıkmıyor ortaya da, yoksulluk daha dolaylı yollardan tepkisini açığa çıkarıyor. E çok basit. Türkiye'de işçi sınıfı da tarikatların etkisinde. İşçi sınıfı da cemaatleştirildi. Yani sınıf kimliği ortadan kalktı. Şimdi bu AKP'nin bütün sermaye sınıfına hediyesidir.

İşçi sınıfının şu anda örgütlü bir şekilde sesi çıkmıyor. Çok değerli tekil direnişler oluyor. Onların da üzerine gidiyorlar. İşte daha geçenlerde bir sendikacı bir yattı, şimdi ev hapsinde.

Sermaye sınıfının demokrasiye hayatta ihtiyacı yok. Sadece şuna bakarlar. Toplumun üzerine fazla gidilir. Tepki çıkar. Eyvah istikrarsızlık olur. Her şeyi kaybedebiliriz derler. Büyük sermaye kuruluşlarının raporları var. Hep sosyal patlama tehlikesi derler. Sosyal patlamanın bir tehlike olarak kodlanması bile yeterince gösteriyor."

'GENÇLİĞİN YOKSULLUĞA ÖFKESİ ÇOK ŞEY ANLATIYOR'

İmamoğlu'nun tutuklaması üzerine büyüyen tepkilere sendikaların da dahil olduğunu hatırlatan Tuncay Mollaveisoğlu, "Sendikalar bu sınavdan başarılı çıktı mı" diye sordu. Yoksulluğa karşı öfkenin protestoların merkezindeki unsurlardan biri olduğunu belirten Okuyan, şu yanıtı verdi:

"12 Eylül'ün ağır saldırısı ve sonraki yasal düzenlemeleri görmezden gelerek sendikaları eleştirmek yanlış olur. Ama sermaye sınıfıyla bir uzlaşı stratejisi izlenince, iş barışı kavramları sendikal yönetimde kullanılınca oradan bir sınıf mücadelesi çıkmaz. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye'de işçi sınıfı yaygın olarak örgütsüz. Bir iki tane dirençli sendikayı dışarı bırakırsak Türkiye'de sendika da kalmadı.

Ama umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. Çünkü sendika eninde sonunda bir örgütlenme biçimi. Başka biçimler yaratılır. Zaten şu gençliğin protestolarında yoksulluğa dönük öfke herkese, bizlere dahi çok şey öğretiyor. Bunu değerlendirirsiniz."

'İNSANLAR ÜLKELERİNE TUTUNMAK İSTİYOR'

Eylemlerde Mustafa Kemal'in birleştirici bir unsur olduğunu söyleyen Tuncay Mollaveisoğlu, TKP'nin bu konudaki tutumunun ne olduğu sordu. Okuyan'ın verdiği yanıt şöyle: 

"Mustafa Kemal'le bugünkü Türkiye'den baktığımız zaman ideolojik olarak farklılıklarımız var bu ayrı ama tarihsel olarak bir ilerlemeye, bir devrimci dönüşüme imza atmış birisi. Mustafa Kemal'le kavga eden bir sol ‘ben bu ülkede bir iddia taşımıyorum’ demiş olur.

İnsanlar kendi ülkelerinde bir yere tutunmak istiyorlar. Benim zamanımda ‘ya doğduk hala Demirel var’ denirdi. Şimdi doğduk sürekli Erdoğan Erdoğan Erdoğan. Böyle bir ülkede yaşıyorsanız size kimi değerler lazım. Mustafa Kemal böyle ve bir kurucu unsur.

Baklavayla musakkayla olmaz bir ülkeyle kurulan bağ, toplumsal dinamiklerle olur. Zaten baklava da yiyemiyor artık kimse. Mustafa Kemal'e sahip çıkıyorlar."

İktidarın daha önceki birçok kitlesel eylemde olduğu gibi yine çarpıtmaya başvurduğunu belirten Tuncay Mollaveisoğlu, Şehzadebaşı Camii'nde kırılan mezar taşları nedeniyle eylemcilerin hedef alındığını hatırlattı.  

"Şu anda çok ciddi bir ahlaki mücadele veriliyor Türkiye'de" diyen Okuyan, iktidar tabanının radikal arayışlara girebileceğine işaret etti:

"Toplum bu ahlaki mücadeleyi kaybederse  yanarız. Bununla mücadele edenlerin de gelişkin bir ahlaka sahip olmaları gerekir. O gelişkin ahlak da yurtseverlikle olur, antiemperyalizmle olur, insanlar eşitsizliğe karşı çıkarak olur. Yıllarca AKP'nin peşinde giden kitlelerin hepsi mi bir ahlaki çöküntü içerisinde? Böyle bir şey mümkün mü? Hayır.

Özellikle Anadolu'daki muhafazakar kesimlerin bu iktidardan kopacağı ve köklü değişim arayışlarına gireceğini söyleyebiliriz. Türkiye Komünist Partisi dinsizlikle suçlandı falan filan. Biz 2022'den beri bu kesimden üye kaydediyoruz.

Ve hep dedikleri şey şu: Bizim için önemli olan şu. Özü sözü bir olsun. Haksızlıklara itiraz ediyorsunuz. Ben de insanlar eşit olsun istiyorum. Siz iyi insanlarsınız. 

Bu çok önemli bir şey."