MHP'li Feti Yıldız komisyon toplanmadan komisyonun İmralı kararını açıklayıp rest çekti! 'Heyete vekil vermek istemeyen varsa...'
MHP'li Feti Yıldız, açılım komisyonunun 21 Kasım Cuma günü yapacağı toplantıda İmralı'ya gidilmesi yönünde karar alınacağını ve birkaç gün içinde milletvekillerinin teröristbaşı Abdullah Öcalan'la görüşeceğini belirtti. Yıldız açıklamasının devamında "Heyete milletvekili vermek istemeyen bir siyasi parti var ise açık ve net şekilde kamuoyuyla paylaşmalıdır" sözleriyle rest çekti.
12punto
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin mimarı olduğu, iktidarın Terörsüz Türkiye adını ikinci açılım süreci kapsamında TBMM’de kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor.
Bahçeli, komisyonun 17. toplantısından önce yaptığı açıklamada komisyonun İmralı’ya giderek teröristbaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesi gerektiğini belirtti ve komisyonun böyle bir karar almaması durumunda yanına 3 arkadaşını alıp kendisinin İmralı’ya gideceğini ilan etti.
Komisyonun 21 Kasım Cuma günkü toplantısında İmralı’ya gidiş için oylama yapılacak. Komisyondan İmralı ‘vizesinin’ çıkması için 31 üyenin oyuna ihtiyaç var.
Bahçeli’nin İmralı çıkışı gündemdeki yerini korurken, MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız sosyal medya hesabından dikkat çeken bir açıklama yaptı.
KOMİSYON TOPLANMADAN KOMİSYONUN KARARINI AÇIKLADI
Komisyonun cuma günü yapacağı toplantıyı işaret eden Yıldız, İmralı’ya gidilmesi yönünde karar alınacağını iddia etti ve birkaç gün içinde de oluşturulacak heyetin teröristbaşıyla görüşeceğini kaydetti.
Yıldız, "Heyete milletvekili vermek istemeyen bir siyasi parti var ise açık ve net şekilde kamuoyuyla paylaşmalıdır" diyerek rest çekti.
Feti Yıldız'ın paylaşımı şöyle:
"Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin
22 Ekim 2024 tarihinde Gazi Meclis’te grup toplantısında yaptığı tarihi konuşma ile başlayan ve bu aşamaya gelen süreç tartışmasız yüzyılın en cesur “kurucu siyaset” hamlesidir.
Terör olgusu, çağdaş devletlerin egemenlik, güvenlik ve toplumsal istikrar kavramlarını derinden sarsan çok boyutlu bir tehdittir.
Özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sistemin parçalı yapısı, devlet dışı silahlı aktörlerin güç kazanmasına zemin hazırlamış; bu aktörlerin çoğu etnik, dini veya ideolojik motivasyonlarla hareket etmektedir.
Günümüzde terörizmin yapısı klasik hiyerarşik örgütlenme modelinden, esnek ve dijital ağlar üzerinden yürütülen “hibrit tehdit” modeline dönüşmüştür.
Bu model, terörün yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda bilişim sistemleri, finansal ağlar ve sosyal medya üzerinden yürütülen psikolojik operasyonları da kapsadığını göstermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti, yarım asra yakın bir süredir ülkenin beşeri, sosyal ve ekonomik kaynaklarına ağır maliyetler yükleyen terör sorununun nihai çözümü yolunda tarihi bir fırsat yakalamıştır.
Yol haritası büyük bir başarıyla etap etap tamamlanmaktadır.
Türkiye’nin jeopolitik konumu, üç kıtanın kesişiminde yer alması nedeniyle, güvenlik risklerinin bölgesel ve küresel boyutlar taşımasına neden olmaktadır.
Diğer yandan,
Demokrasi gibi hukuk devleti de bir kere inşa edilip biten statik bir olgu değildir.
Değişen toplumsal yapı,ortaya çıkan riskler ve fırsatlar hukuk devletinin her daim tahkim edilmesini, sistemin sürekli gözden geçirilmesini gerektirir.
Bu gerçek siyaset kurumunun ve onun en büyük-yetkili mercii olan TBMM’nin sürekli gündeminde olması gereken bir husustur.
Literatürde “çatışma çözüm süreci” olarak adlandırılan bizim “Terörsüz Türkiye” olarak tarif ettiğimiz Türkiye’ye özgü süreç bir yılını doldurmuştur.
Benzerlerinin 6-7 yılda ancak alabildiği mesafeyi büyük sükunet ve kararlılık içerisinde bir yılda kat etmiştir.
Devlet aklı, konjonktürel tepkiler ile uzun vadeli stratejik öncelikleri birbirinden titizlikle ayırmaktadır.
Terörsüz Türkiye sürecinin, PKK terör örgütünün kendini feshi ve silahları teslim etmesi amasız, fakatsız şartsız, bağlaçlar olmadan yürütülen bir süreç olduğu unutulmamalıdır.
Temel hak ve özgürlüklerin pazarlık ve müzakere konusu edilmezliği, kendiliğinden devlete pozitif ve negatif yükümlülükler getirmesi, devletin bu hakları tanıyıp geliştirmesi ve koruması devletin varlık nedenidir.
21 Kasım Cuma günü Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu İmralı adasına gidilmesi yönünde karar alacaktır.
Bir kaç gün içinde de terör örgütünün kurucusunun beyanlarını tespit etmek üzere grubu bulunan partilerden birer Milletvekilinin oluşturacağı heyet adaya gidecektir.
Heyete milletvekili vermek istemeyen bir siyasi parti var ise açık ve net şekilde kamuoyuyla paylaşmalıdır."