Profesör Zoroğlu dosyasına 6 yeni mağdur: Bakü'de yaşayan danışanını sekreterinin evine yerleştirmiş

Türkiye’nin gündemine ‘profesör kabus’ olarak giren Prof. Dr. Salih Zoroğlu hakkında hazırlanan ek iddianame ana dava dosyasına girdi. Dosyaya giren 6 yeni mağdur çocuktan bir olan D., ile annesi T.,'yi Salih Zoroğlu'nun sekreterinin evine yerleştirerek memleketi Azerbaycan'a gitmesine izin vermeği ortaya çıktı.

Ersin Eroğlu

Ersin EROĞLU-12punto.com.tr

Bakırköy’deki özel kliniğinde çocuk yaştaki hastalarına ketamin vererek ailelerinin istismarına uğradıklarına dair iftira atmalarını sağlayan Psikiyatrist Prof. Dr. Salih Zoroğlu hakkında hazırlanan ek iddianame ana dava ile birleştirildi. 6 yeni mağdur çocuğun olduğu ek iddianamede Salih Zoroğlu'nun Azerbaycan'da yaşayan danışanı D., ile annesi T.,'yi İstanbul'a sekreterinin yanına yerleştirdiği ortaya çıktı.

BAKÜ'DEN İSTANBUL'A

Anne T., alınan ifadesinde Zoroğlu ile tanışmasını şöyle anlattı:

"Duygu'nun birinci sınıfa gittiği yani yaşının 6 ya da 7 olduğu zamanda bir gün beni kızımın okulundan psikolog arayarak kızımın psikolojisinin iyi olmadığını, psikiyatrik destek alması gerektiğini söyledi. Ben de bunun üzerine Bakü'da kızımı bir psikiyatriye götürdüm. Ancak sağlık sistemimiz Türkiye kadar gelişmediği için kızımın daha iyi bir destek alabilmesi amacıyla tedavisine Türkiye'de devam etmek istedim. Bu durumu Azerbaycan'da kadın doğum doktoru olan öz annem ile paylaştım. Bunun üzerine annem Türkiye'deki hekim arkadaşlarıyla irtibata geçerek beni ve kızımı Çapa'da çalışan A.Ü., isimli doktora yönlendirdi. A.Ü., isimli doktor bizi telefon üzerinden yaptığımız görüşmede alanında çok iyi bir doktor olduğunu söylediği Süleyman Salih Zoroğlu isimli doktora yönlendirdi. Bu vesileyle 2020 senesinin başlarında olan bir dönemde Süleyman Salih Zoroğlu ile tanışmış olduk."

'HI, DEMEK BABA İLE SIKINTILAR VAR'

Salih Zoroğlu'nun kendisine seanslar hakkında bilgi vermediğini söyleyen anne T., Zoroğlu'nun dördüncü seansta babayı suçlamaya yönelik cümleler kurduğunu belirterek, “İlk seansta klinikte bizi sekreter Ayşe isimli bir bayan şahıs karşıladı. Doğrudan kızım D.,'y. doktor Salih Zoroğlu odasına aldı ve ilk görüşmeyi gerçekleştirdi. Üç seans boyunca haftada bir gün olacak şekilde D., ile görüşmelere devam etti. Bu ilk üç görüşmede klinik tarafından ya da doktor tarafından bana herhangi bir bilgi verilmedi. Dördüncü seansta artık dayanamayıp kızımın hastalığı ve doktorun teşhisi noktasında bilgi almak amacıyla ısrarcı olmam üzerine Salih Zoroğlu "hı, demek baba ile sıkıntılar var" şeklinde sözler söyleyerek devamında da "babaya karşı şüphen var mı" diye sorular sormaya başladı. Ben de Salih Zoroğlu'na kızımı hiç babasıyla yalnız bırakmadığımı, hep kızımın gözümün önünde olduğunu, böyle bir ima ettiği şekilde olayın gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığını, eşimden de bir şüphem olmadığını kendisine söyledim. Hatta şunu belirtmek istiyorum, eşim ile alakalı olarak aile içi huzursuzluk konusunda bir takım şikayetlerden bahsetmiştim. Ancak bu şikayetlerimin içerisinde eşimi cinsel istismarla suçlayacak bir söylemim olmadı. Yalnızca eşimin küfürlü konuştuğunu ve beni aldattığını söylemiştim. Ben Salih Zoroğlu'na eşimin çocuğuma yönelik cinsel bir eylemde bulunmadığını söyleyince de kendisi bana "bekleyin emin olmayın, daha henüz çok erken, tedavinin sonunda göreceğiz" şeklinde sözler sarf etti ve bu ön yargı ile tedavilere ve terapilere devam etti” diye konuştu.

'AYLARCA SEKRETERİNİN EVİNDE KALDIK'

Bakü'de yaşadıklarını belirten anne T., Zoroğlu'nun memleketlerine gitmelerine izin vermediğini ve kendilerini sekreterinin evine yerleştirdiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yani biz Salih Zoroğlu ile yaklaşık 3 sene kadar bir süre ile vakit geçirdik. İlk zamanlarda hatta uzunca bir süre Türkiye'de birçok otel değiştirerek seanslara katılmaya çalıştım. Salih Zoroğlu seanslara düzenli devam etmemiz gerektiğini, ülkemize bir süre dönmememiz gerektiğini söylüyordu. Ben de kızımın tedavi olabilmesi amacıyla doktorunun dediklerini yapmaya çalışıyordum. Yaklaşık 1, 1 buçuk sene kadar otelde ya da bazen Türkiye'de bulunan tanıdıklarımızın ikametinde yaşadım. Ancak Salih Zoroğlu da bunun böyle devam etmeyeceğini görünce beni yanında çalışan sekreter İnci'nin evine yerleştirdi. Bu arada şu hususu da belirtmek istiyorum, ifademin başında Salih Zoroğlu'nun sekreterinin Ayşe isimli bir bayan olduğunu söylemiştim. Ayşe isimli şahıs bizim kliniğe başlamamızdan yaklaşık 4-5 ay kadar sonra işten ayrıldı. Daha sonra öğrendiğim kadarıyla Ayşe hanım Salih Zoroğlu'nun klinikte usulüne uygun olmayan yanlış işler yaptığını fark ederek ayrılmış. Ayşe hanımın ayrılması üzerine Salih Zoroğlu sekreter olarak 16 yıl evvelden beri tanıdığı İnci hanımı işe aldı. İnci hanım dediğim kişiyi yalnızca bir sekreter olarak görmenizi istemiyorum. İnci hanımın evinde kalmış ve en çok zaman geçirmiş kişi olarak söylemek istiyorum ki İnci hanım Salih Zoroğlu'nun kara kutusudur. Salih Zoroğlu'nun tüm sırlarına hakimdir. Salih Zoroğlu beni İnci hanımın evine yerleştirdikten sonra ben ve kızım Duygu İnci hanımın evinde bazen iki ay, bazen üç ay üst üste kaldığımız olmuştur. Ara sıra ülkemize gittiğimizde kendilerinden ayrılıyorduk. Zaten ifademin devamında da bahsedeceğim üzere Salih Zoroğlu son 2 senede ülkemize gitmemize izin vermiyordu, bu sebeple İnci'nin evinde daha çok zaman geçiriyorduk. Tüm bu süreçler yaşanırken bir taraftan da kızımın seansları Salih Zoroğlu ile devam etmekteydi. Kızım D., artık günden güne daha da kötüye gitmekteydi. Hırçınlaşmaya başladı. Yemek yemeyi bıraktı, zayıfladı, artık devam eden günlerde sürekli daha da kötüye gidiyordu.”

'İLAÇLARI BANA SÖYLEMEDİ'

2023 yılında Zoroğlu'nun sekreterinin evinde kalırken kızı D.,'nin kriz geçirdiğini ve gece kliniğe geçtiklerini ifade eden anne T., Zoroğlu'nun kullandığı ilaçlar hakkında kendilerine bilgi verilmediğini belirtti. 

Anne T., sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kliniğe geldiğimizde Salih Zoroğlu kızımı odasına alarak 3-4 kez burnundan fıs fıs sıktı ve kızımı hemen terapiye aldı. Sabah saat 06:00'ya kadar yaklaşık 3 saat boyunca odada kaldılar. Saat 06:00 gibi terapi bittiğinde kızım Duygu doktorun odasında baygın vaziyetteydi. Salih Zoroğlu'nun böyle bir madde kullandığına ilk olarak o zaman şahit olmuştum. Bu olaydan sonra kızımın tedavisine daha çok dikkat etmeye başladım. Hatta bu süreçten sonra kızım çok daha ciddi manada kötüye gitmeye başladı. O ilaçlardan sonra benden de nefret eder vaziyetteydi. Daha sonraki günlerde Salih Zoroğlu'nun bir iğne ile kızım Duygu'ya kol kısmından kas içine sıvı enjekte ettiğini de gördüm. Salih Zoroğlu normalde bana kızımın tedavisi hakkında bilgi vermezdi, kızıma vermiş olduğu ve kullandırttığı ilaçları bana söylemediği gibi bunları kullanırken benden de herhangi bir şekilde onam almazdı. Kızım Duygu normalde iğneden çok korkar, ben olmadığım zaman asla kimse Duygu'ya iğne yapamaz. Salih Zoroğlu ketamini kas içine enjekte etmek için Duygu'ya iğne yapmak isteyince Duygu ağladı ve bağırdı. Salih Zoroğlu da iğneyi yapamadığından mecbur kaldığı için beni odaya alarak kızımın yanında durmamı söyledi. Ben bu vesileyle Salih Zoroğlu'nun kızıma iğne yaptığını görmüş oldum. Kızım Duygu bu iğneden sonra baygın bir hale bürünüp adeta uçuyor gibiydi. Bu olaylar seansın başında gerçekleşiyordu, seansların sonuna doğru da İnci hanım çocuklara bir meyve suyu hazırlayıp içerisine de ismini bilmediğim bir ilaç atardı. O ilaç sürekli olarak dolapta bulunan bir ilaçtı, ben bunun sebebini bilmiyorum ancak birçok seansta görüyordum. Duygu'nun neredeyse tüm seanslarında yaşanıyordu. İnci'ye meyve suyuna koyduğu ilacın ne olduğunu sorduğumda da sen bu işlere karışma diyordu.”