Siloam Yazıtı'nın Yahudi tarihindeki önemi, Netanyahu 'Mesut Yılmaz'dan istedim' demişti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'te düzenlenen toplantıda, 1998 yılında Başbakan Mesut Yılmaz'dan Hezekiel Tüneli'nden kalma, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde bulunan Siloam Yazıtı'nı istediğini açıkladı. Netanyahu'nun bu sözleri üzerine Siloam Yazıtı araştırılmaya başlandı.

12punto

Netanyahu, Yılmaz'ın tableti o zamanlar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın tabanı yüzünden vermediğini ileri sürdü. Netanyahu'nun bu iddiası çok konuşulurken, son Yahuda Kralı Hezekiel döneminden kalan Siloam Yazıtı'nın Yahudi tarihindeki önemi merak konusu oldu.

Siloam Yazıtı'nın tarihi

2700 yıl önce, MÖ 7. yüzyılda Yahuda Kralı olan Hezekiel (MÖ 725-697) ülkenin doğusundaki Asur Devletini büyük bir tehdit olarak görmekteydi ve olası bir savaş veya işgale karşı Kudüs halkının içme suyu ihtiyacını güvence altına alacak bir proje geliştirme ihtiyacı hissetmişti. O dönem Asur Devletinin başında ise Kral Sanherib bulunuyordu. Şehrin su ihtiyacı Ayn-i-Silvan çeşmesinden karşılanmakta idi. Kuşatma tehdidi altında bulunan yer ise Kudüs’teki surlarla çevrili David Kalesi idi.

Hezekiel, bu yüzden şehir surlarının altından bir tünel kazdırmış ve Gihom Pınarının akışını şehrin merkezindeki Siloa Göletine bağlamıştı. Tünelin kazılmasına iki ucundan ayrı olarak başlanmış ve kazılan tünel tam ortada birleşmişti. Elde edilen bu başarı anısına tünelin bu orta noktasına, taş bir kitabe üzerine, eski bir İbrani Alfabesi olan Fenike dilinde bir yazıt konulmuştur. İki kralın karşılaşmasından bahseden ve bu yazıtın adı Siloam'dur.

Kral Hezekiel’in tahmin ettiği üzere Asur Kralı, Kudüs’ün bu şehrini kuşattı. Tamamladığı su tüneli inşaatı, şehrin düşmesini zorlaştırdı ve birkaç ay daha öteleyebildi. Ama sonuçta şehir düştü ve Hezekiel son Yahuda kralı oldu. Şehrin tekrar imarı, Babil Kralı Nabukadnezar’dan sonra, sürgündeki halkın geri dönüşüne izin verilmesinden sonra oldu.

1880 yılında ortaya çıkartılan tablet İstanbul Arkeoloji Müzesinde yer alıyor.

Yazıtta ne anlatılıyor?

Paleo-İbranice dilinde yazılmış 6 satırlık yazıtta inşaatı gerçekleştiren kazıcıların hikayesi anlatılıyor. Satırlarda, "Bu sesler karşılıklı birbirine bağıranların sesiydi. Çünkü orada kuzey ve güneyden açılan tünel birleşiyordu. Ve o gün kanal açılmış oldu. Tünelin açılmasıyla her iki taraftaki işçiler ve kazmaları karşılaştılar" ifadeleri yer alıyor. 

Paylaşılamayan "Osmanlı mülkü"

İsrailli yetkililer uzun süredir antik eseri ülkelerine götürmek için uğraşıyor. 2017'de İsrail Kültür Bakanı Miri Regev, yazıt karşılığında iki fil teklif etmiş ancak öneri reddedilmişti. 

2007'de dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, mevkidaşı Abdullah Gül'den İsrail'in kuruluşunun 70. yıl kutlamalarında sergilenmesi için eseri ödünç olarak istemişti. Gül olumlu yanıt verse de İsrail'in Gazze politikaları nedeniyle eser İstanbul'da kalmıştı. 

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da 1998'de yazıt karşılığında başka eserlerin teklif edildiğini söylemişti. 

Arap Dünyası Araştırma Merkezi Başkanı Mehmet Tütüncü, Kanuni Sultan Süleyman'ın kayıp kitabesini 120 yıl sonra 2017'de İsrail Devlet Müzesi’nin deposunda bulmuş ve İsrail’in bu kitabeyi, İstanbul’daki yazıtla takas etmek istediğini söylemişti.

Ankara, yazıtın uzun zamandır Osmanlı mülkü olduğunu belirterek Türkiye'de kalmasında ısrarcı oldu.