Sinan Ateş davasında ara karar açıklandı: 10 sanık tahliye edildi
Türkiye'de uzun süredir merakla beklediği Sinan Ateş davası beşinci gününde ara karar açıklandı. Kararda sanıklar, "Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy, Alper Atay" tahliye edildi. Duruşma, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını açıklaması için 19 Temmuz'a ertelendi. Mahkeme, Ateş Ailesi'nin, ayrılan 17 kişilik dosyanın bu davayla birleştirilmesi talebini reddetti. Ara kararın ardından Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş yaptığı açıklamada "5 gün boyunca sanıkların ve müdafilerin siyasi bir cinayeti alacak verecek davasına indirgeme çabalarına sahne olan basın yayın ve sosyal medya destekli kumpas tiyatrosu bugün sonlandı. Bu olayı FETÖ yaptı diyerek kapatmak istiyorlar. Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerekiyor. Güpegündüz işlenen bu siyasi cinayet karartılırsa bu namlunun bir sonraki hedefi herhangi bir vatandaş olabilir" ifadelerini kullandı.
12punto
Sinan Ateş davasının beşinci gününde gazeteci ve 12punto yazarı Müyesser Yıldız gelişmeleri anbean aktardı...
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, dün mahkemede ifade verirken birçok MHP'li ismin adını mahkeme tutanaklarına geçirdi.
Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş davada baygınlık geçiririrken oğlunun katillerinin bulunmasını istedi.
Sinan Ateş'in ablası Selma Ateş ise Ayşe Ateş gibi birçok MHP'li ismin adını verdi.
Ayrıca davada sıcak bir gelişme yaşandı. Suikastin yaşandığı dönem Asayiş Şube Müdür Yardımcısı görevinde bulunan Kerem Gökay Özay, savcılığa suç duyurusunda bulundu.
DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre, Özay’ın “Tolgahan Demirbaş’ı biz dönemin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına aldık” ifadelerini aktardı.
Sinan Ateş davasında ara kara açıklandı.
10 sanık tahliye edildi. Tahliye edilen sanıklar,"Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy, Alper Atay" oldu.
Duruşma, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını açıklaması için 19 Temmuz'a ertelendi.
Mahkeme, Ateş Ailesi'nin, ayrılan 17 kişilik dosyanın bu davayla birleştirilmesi talebini reddetti.
Medyascope'un aktardığına göre bazı tanık ifadelerinde şunlar kaydedildi:
Mahkeme heyeti müzakere için duruşmaya saat 14:00’e kadar ara verdi.
Tetikçi olarak yargılanan Özyağcı’nın avukatının “kaç el ateş ettiniz” sorusuna tanık Keçik, “En fazla üç dört el ateş etmiş olabilirim” diye yanıt verirken, olay yerinde “Reisi vurduk diye bağrışmaları duydunuz” mu sorusunu ise “Biz hiç reis kelimesi kullanmayız. (Ateş) Başkan olduğu için ben başkanım derim, Selma abi de ‘abi’ diye hitap eder. Orada da kimsenin böyle bir şeyi söylediğini duymadım” diye yanıt verdi.
Sinan Ateş’in silahlı saldırıya uğradığı sırada yanında bulunan Ahmet Keçik, duruşmada tanık olarak dinlendi.
Hacettepe Üniversitesi’nde Ateş’in öğrencisi olduğunu söyleyen Keçik, şunları söyledi:
“Ofisine gittim. Ben gittiğimde kendisi abdest alıyordu. Daha sonra cuma namazına gittim. Giderken de dönerken de yaya şeklindeydi. Gidiş istikametiniz ve dönüş istikametimiz aynıydı. Dönüşte saldırıya uğradık. Aniden karşımıza çıktı, rahmetliye ateş açtı rahmetli yere düştü. Çok seri ateş açtı. 9-10 el olabilir. Hatırladığım kadarıyla gövdesine doğru ateş etti. Ticari bir araç vardı onun sağ tarafına doğru yöneldim. Hala silah sesleri devam ediyordu.”
Mahkeme başkanı Selman ne yaptı, sorusu üzerine Keçik, “Selman abinin göremedim ne yaptığını. Şahıs sürekli rahmetliye ateş ediyordu, ateş ederek ayrılmaya başladı. Rahmetlinin yanına gittim. Belinde silah olduğunu gördüm. Kendimi savunma ihtiyacı duydum. Şahsın geri dönüp saldıracağından korktum. Ateş’in belinden silahı aldım, havaya ateş ettim. Rahmetli herhangi bir şekilde tepki vermiyordu. Selman abiyi kontrol ettim o da yere çökmüştü, yaralıydı. O iki silahı da ofise götürdüm. Ofiste çalışan bir abla var ona teslim ettim. ‘Bu silahlar kaybolmasın’ dedim.”
Tetikçi olduğu iddia edilen Özyağcı’nın avukatının, “Kaç el silah sesi duydunuz” sorusuna tanık Ergin, “Ya dört ya beş el ateş… Sonra da iki el olabilir… Daha kısa bir atış sesi duydum” yanıtını verdi. Ergin, “Kaçan şahsın elinde silah var mıydı” sorusuna ise “Koşarken silah elindeydi” cevabını verdi.
Olay sonrası motosikleti kullanan Vedat Balkaya ve tetikçi olduğu iddia edilen Eray Özyağcı’yı kaçarken gördüğünü anlatan tanık Gönül Ergin, şunları söyledi: “O gün doktor randevum vardı çıktım, aracıma bindim birkaç el silah sesi duydum. Vurulma anını görmedim. Silah sesini duyunca nereden geliyor acaba diye etrafıma bakındım, sol elinde ucu uzun, biraz daha büyük bir silah, elinde silahla kafasında bir maske olmadan koşarak gelen birini gördüm. O kişi motorla bekleyen birinin arkasına bindi ve motor hareket etti. Motora, elinde silahıyla bindi. Ben de o ara seyir halindeyim, kafasına kaskı taktı ve Konya yoluna devam etti. Vurulan şahsın kim olduğunu bilmiyordum. Bir vatandaş olarak gördüm, eli silahlı birini polisi aradım. Arabayken motorun fotoğrafını çektim. Polislere size resmi göndereyim, dedim. Sonra olay yerine gittim, bir komiserin telefonu aldım fotoğraflarını gönderdim.”
Azmettirici olduğu iddia edilen Demirbaş, olay sonrası gittiği çiftliğe balık tutmak için gidermiş. Aytaç Ataş’ın avukatı, “Aytaç’ın çiftliğinden haberi var mı? Varsa gitmiş midir? Tolgahan gider mi” sorularına karşın tanık Süleymanoğlu, “Evet çiftliğine ben gittim. Güzel de bir yer, mangal da yapmışlığımız da var. Balık tuttuğunu biliyorum söylemişti (Demirbaş’ın)” yanıtını verdi.
Bir diğer tanık Yavuz Süleymanoğlu, sanıklardan Aytaç Ataş’ı tanıdığını ve Ateş’in öldürüldüğü gün Ataş’a ait Marcopaşa isimli kafede olduğunu şöyle anlattı:
“Ben orada otururken, Ersan diye bir arkadaşım var o beni aradı, ‘Hof diye bir mekan var, orada bir ocak başkanını öldürmüşler’ dedi. Gürültü patırtı yok, ben duymadım dedim. Aytaç sordu, ‘Tolgahan’ı ben bir arayayım o bilir’ dedi. Aytaç, Tolgahan’ı bana ocak başkan yardımcısı diye tanıtmıştı. Aradı, ‘Bir şey öğrenemedim’ dedi”
Duruşmada tanık Yusuf Mert’in ifadesi alınmaya başlandı.
Motokurye olduğunu belirten Mert, olay sonrasına ilişkin şunları söyledi:
“Kaçan şahıslara denk geldim. İki kişilerdi ve motora biniyorlardı. Biri motorun üstündeydi, diğeri de biniyordu. Şoförün sol kolunda kask vardı, o da büyük ihtimal yolcunun kaskıydı. Onlarla peş peşe Next Level’a kadar gittik. Onlar Konya yoluna döndü. Motoru hızlı kullanıyorlardı. Motora hızlı ve alelacele bindi. Plakanın 35 E kısmını hatırlıyorum, diğer kalan kısım bantlıydı.”
AYŞE ATEŞ'TEN İLK AÇIKLAMA
Mahkemenin ara kararının ardından Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş adliye önünde basın açıklaması yaptı.
Ateş'in açıklamaları şöyle:
Dost dediklerimizden gördüğümüz onca vefasızlıktan ve alçaklıktan düşman bildiklerimizin gösterdiği bunca merhamet ve şefkatten sonra hayatta tutunduğum tek dalın iyilik olduğunun insanları iyiler ve kötüler olarak ayırdığımın altını bir kez daha çizmek istiyorum.
Değerli basın mensupları Sincan yerleşkesinde 5 gün boyunca sanıkların ve müdafilerin siyasi bir cinayeti alacak verecek davasına indirgeme çabalarına sahne olan basın yayın ve sosyal medya destekli kumpas tiyatrosu bugün sonlandı
Malumunuz olduğu üzere kapsadığı şüpheliler, şüpheliler arasındaki bağlantılar ve ihtiva ettiği deliller bakımından bütünüyle ilişkili olmasına karşın birbirinden ayrılan 2 dosya var.
Bu yüzden biz Sincan'daki bu yargılamaya eksik iddianameyle yapılan 'yarım mahkeme' diyoruz. Olumlu olsun ya da olmasın alınan her kararı da hukuki olarak eksik bulduğumuzu aziz milletimize beyan ediyoruz.
Bunun sebeplerini sıralamam gerekirse, bildiğiniz üzere dosyaya bakan savcılar hakkında FETÖ’cü oldukları gerekçesiyle HSK'ya suç duyurusunda bulunuldu. Bu suç duyurusunun en önemli dayanağı da torbacıların kiralık katillerin beyanlarıydı. Düne kadar eksik iddianameyi beğenip bize nispet yapanlar bugün ise bunu beğenmez oldu.
İddianamenin hakkında suç duyurusunda bulunulan savcıların soruşturma süreci boyunca ortaya koyduğu tablo üzerinden hazırlandığının bilinmesine rağmen meclis kürsüsünden yapılan iddianame bir an önce kabul edilmeli, yargılama başlamalı çağrısı akla gelen yeni bir senaryoyla bir anda unutuldu.
Hatırlayınız, çok değil birkaç hafta önce sosyal medyadan Burak Bekiroğlu isimli bir şahıs yapmış olduğu paylaşımda beni de etiketleyerek ‘Eğer bir daha konuşursan seni FETÖ'ye öyle bir monte ederim ki 100 avukat tutsan kurtulamazsın, seni Pensilvanya'ya gömerim’ şeklinde tehditlerde bulunmuş, bu cinayeti de firari FETÖ imamı olduğu bilinen Mustafa Özcan'ın azmettirdiği iddiasını ortaya atmıştı. Üstüne bir de zihnimi okuyarak ‘Bu gerçeği sen de biliyorsun’ demişti. Ben tehditlerine ilişkin avukatlarım aracılığıyla kendisi hakkında suç duyurusunda bulundum.
Kendisi ise bu cinayeti firari FETÖ imamı Mustafa Özcan'ın azmettirdiğini dair bilgi ve belgeleri henüz savcılığa teslim etmedi.
Peki sonra ne oldu? Müdafiler bu cıvık iddiaları ısıtıp duruşma salonunda önümüze koydular. Bulgu ya da belge sunmadılar.
Tıpkı Sinan'ı Selman'ın öldürdüğüne dair kiralık katil beyanını esas alarak konuşanlar bu beyanlarla aklandığını iddia edenler gibi... Müdafilerinin duruşma boyunca yaptığı sorguların çerçevesi sosyal medyada belirli bir odak tarafından günler önce öne sürülen iddia ve ithamları kapsıyordu.
Dün X hesabım üzerinden bununla ilgili belgeli bir paylaşım yaptık gerçekleri görmek isteyenler oraya bakabilirler.
Ayrıca dün sabah yaptığım basın açıklamasında da duruşma esnasında maruz kaldığımız bu saldırıya dikkat çekmiştim.
Hemen akabinde karanlık gücün satılık kalemleri 'Ayşe Ateş FETÖ imamını savundu' şeklinde tezvirat yapmaya başladı.Çünkü bu olayı FETÖ yaptı diyerek kapatmak istiyorlar.
Tezgahı açmışlar, aksi beyanlarımızı FETÖ'yü FETÖ'cüleri FETÖ imamını savunmak olarak pazarlıyorlar.
Aslında diyorlar ki 'Biz ne diyorsak onu kabul edecek çizdiğimiz çerçevenin dışına çıkamayacaksınız çıkarsan seni mahvederiz'
Çıktım, çıkıyorum, çıkacağım! Herkes bunu böyle bilsin!
Çizdiğiniz o çerçeveyle paramparça edip ayaklarınızın altına atacağım.
Değerli basın mensupları müşahade ettiğimiz süreç bizi şu sonuca ulaştırdı. Hem katledilmeden hemen önce resmi hesaplar üzerinden, hem de katledildiği andan itibaren açılan sahte hesaplar aracılığıyla Sinan'la alakalı olarak yürütülen karalama kampanyalarının FETÖ'cü iftiralarının merkezinde kurgulanan ve içinde bulunduğumuz süreçte sergilenen bu tiyatro varmış.
'Biz bunu öldürdükten sonra savcı emniyet mensubu ana bacı eş demeden karşımıza kim çıkarsa FETÖ'cü ilan eder Sinan da FETÖ'cüyü bu bizi hedef almak için gerçekleştirilmiş örgüt içi infaz der ve elimizdeki gücü kullanarak da üzerini bu şekilde kapatırız' şeklinde bir plan yapılmış.
Bunu iddia etmiyorum. Bu senaryoyu karanlık gücün satılık kalemleri ve troll hesapları sosyal medyada ve basında her gün yazıp çiziyor
Bu organize kötülüğü sizler de müşahade ediyorsunuz. Lafı daha da uzatıp hem sizlerin hem de bizlere kulak veren aziz milletimizin değerli vaktini çalmak istemiyorum.
Zaten görünen köy de kılavuz istemiyor. Çünkü her gelişme bir kez daha kamuoyu önünde cereyan ediyor.
Saygıdeğer basın mensupları bir daha bu dosyada delil karartıldığına dair en ufak bir şüphe uyanmaması, bu yargılama sürecinin hızlı bir şekilde ilerleyip hakikatten şaşmaması, korkutucu bir güce sahip bu karanlık tarafından yargının ve emniyetin üzerinde kurulmak istenen baskının önüne geçilmesi ve bu siyasi cinayetin bütün yönleriyle aydınlatılabilmesi çin bir meclis araştırma komisyonu kurulması gerekliliği açıkça ortadadır.
Çünkü Ankara'nın göbeğinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin dibinde kameraların önünde ve güpe gündüz işlenen bu siyasi cinayet karartılırsa bu namlunun bir sonraki hedefi karanlık ve kuytu bir köşede herhangi bir vatandaşımız olabilir sizler de olabilirsiniz.
Buradan alınan cesaretle peş peşe birçok siyasi cinayet işlenebilir. Malumunuz olduğu üzere tarihimiz bu ve benzeri acı tecrübelerle doludur. Sinan'ın katli siyasi cinayet silsilesinin son halkası olarak kalmalıdır. Şüphesiz ki kurulacak olan bu komisyonla ülkemizde adalet dilenen bütün yoksulluklara umut olacak yeni bir sürecin ilk adımı da atılmış olacaktır.
Bu kapsamda yüce Meclis'imizdeki her bir milletvekilimiz sizden bu hususta ortaya bir irade koymasını rica ediyorum."
DAVANIN GEÇMİŞİ
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan'da sadece 22 tutuklu sanık hakkında dava açmış, iddianameyi 7 Mayıs'ta kabul etmişti.
Yargılanacak 22 tutuklu sanık arasında eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve Serdar Öktem de bulunuyor.
İddianamede, tetikçi Eray Özyağcı ile onu olay yerine getiren ve kaçıran Vedat Balkaya ile Suat Kurt hakkında "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Sanıklardan ''silahlı eylemi organize ettiği'' iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın ise ''suça azmettiren olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Sanıklardan Zekeriya Asarlaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Askın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal hakkında ise ''iştirak halinde islenen suça yardım eden fail olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme'' suçundan hapis cezası isteniyor.
TAHLİYE EDİLEN SANIKLAR KİM, NEYLE SUÇLANIYORDU
Sinan Ateş cinayeti davasında ara karar açıklandı ve 10 sanığın tahliyesine karar verildi. O isimler şöyle: Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy, Alper Atay tahliye edildi.
Peki, tahliye edilen 10 sanık kim ve neyle suçlanıyordu?
UFUK KÖKTÜRK
Mahkeme heyetinin tahliye ettiği isimlerden Ufuk Köktürk, MHP İstanbul İl Başkanlığı yöneticisiydi. Sinan Ateş cinayetinde tutuklandıktan sonra görevine son verilmişti.
Sinan Ateş cinayeti sanıkları arasında MHP’li isimler yer alıyor.
Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel Ülkü Ocakları yöneticiliği yapmıştı. Sanıklardan MHP’li avukat Serdar Öktem aynı zamanda MHP İstanbul Milletvekili adayı da olmuştu. Bir diğer MHP’li isim ise MHP İstanbul İl Başkanlığı yöneticisi Ufuk Köktürk…
Ufuk Köktürk “Doğukan sevdiğim, kıramadığım bir arkadaşım. Cezaevinden tanıyorum” diyerek eşinin banka hesabından 4 bin lira gönderdiğini anlattı. Köktürk, şu savunmayı yaptı:
“Ben Doğukan Çep ile yüz yüze görüşen bir insanım. Bu cinayetin bir yerinde isem ben bu parayı elden veririm. Savcı bile ‘senin tek handikabın bu insanlarla arkadaş olman’ dedi. Ama ne hikmetse arkadaşımız yargılanıyor aynı ifadeleri vermişiz ama ben buradayım. Tahliye olacağımı da düşünmüyorum çünkü görülmemiş mahkemenin verilmiş cezası ile polisler soru soruyor. Çünkü onların işine geliyor MHP’yi işin içine katmak istiyorlar. Bana MHP yöneticisi ile neden fotoğraf çekildiğim soruluyor. Neymiş MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde fotoğraf çekilmişim. Polis bana bu fotoğrafı soruyor ‘Bu işi MHP’mi yaptırdı?’ diye. Ne alakası var? 55 yıllık kurumsal bir partide böyle bir şey olabilir mi? Yaşananlar tam bir komedi böyle bir cinayet davası olamaz. Bu soruşturmayı yapanlara hakkımı helal etmiyorum. Sadece MHP önünde fotoğrafım var diye bunlar başıma geldi.”
Sanık Serdar Öktem ile yakalandığı gün telefon görüşmelerinin olduğunu belirten müşteki avukatlarından Ali Yücel, Ufuk Köktürk’e bu görüşmelerin nedenini sordu. Ancak Köktürk, bu soruyu yanıtsız bıraktı.
“BEN ZATEN MHP’LİYİM” SAVUNMASI
12Punto, 3 Haziran 2024 tarihli “Sinan Ateş cinayetinde “MHP’liyim” diyen tek sanık kim?” başlıklı haberinde, Ufuk Köktürk ile ilgili bir belge yayınlamıştı.
Ufuk Köktürk, bugünkü duruşmada MHP’li olduğu için sanık yapıldığını söylerken ifadesinde ise MHP’li olduğunu özellikle vurgulamıştı.
Sinan Ateş cinayetinin MHP’li olan sanıklarından sadece biri ilk kez “MHP’liyim” dedi.
12punto cinayet davasının binlerce sayfalık ek klasörlerinden o ifadeyi buldu.
Daha önce MHP İstanbul İl Başkanlığının internet sitesinde yer alan Ufuk Köktürk’ün adı yönetim kurulu listesinden çıkarılmıştı.
Ufuk Köktürk, 4 Ocak 2023 tarihli Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği sorgusunda, açıkça “MHP’liyim” diyen tek isimdi.
Aynı ifadesinde “ruhsatsız silahı” olduğunun da altını çizen Köktürk’ün sözleri şöyle:
“Polisler geldiği an kaçmadım, evimde oturuyordum. Ruhsatsız tabancam var saklama gereği dahi duymadım. Ben zaten siyasi olarak da MHP’liyim.”
İşte o tutanak:
ERDEM KARADENİZ
Sinan Ateş cinayeti davasında tutuklu bulunan ve bugünkü duruşmada tahliye edilen Erdem Karadeniz’in 4 Ocak 2023 tarihinde İstanbul'un Beykoz ilçesinde bulunan evinde arama yapıldı.
ANKA'nın haberine göre Özel Harekât Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan aramada evin kapısını Gökhan Türkmen isimli şahıs açtı ve tutuklu sanık Erdem Karadeniz yakalandı. Karadeniz’e yapılan üst aramasında suç unsuruna rastlanıldığı belirtilen tutanakta, şu ifadelere yer verildi:
"İkametin karşı salon kısmında ev aranmaya başlanmış, ikametin birinci katında ikamet sahibi Gökhan Türkmen’in odasında çelik kasa görülmüş, şahıs çelik kasayı kendisi açmış, kasa içerisinde 40 adet 3 mm çapında dolu fişek, 50 adet 3.57 mm çapında dolu fişek, 1 adet uzun ve 1 adet kısa toplam 2 adet FN (Five Seven) marka tabancaya ait … şarjör, 150 adet FN marka tabancaya ait 5.7 mm çapında dolu fişek, 40 adet 5 mm. çapında dolu fişeğe el konularak muhafaza altına alınmıştır. Evin mutfak dış duvar dibinde kazılmış toprak altına gömülü vaziyette poşet içerisinde; 1 adet çelik siyah kabzalı tabanca, tabancaya ait bir adet hızlı doldurma aparatı, aparata basılı… fişek ve tabancanın fişek yatağında 6 olmak üzere toplam 12 adet fişek, 1 adet kahverengi kabzalı tabanca, tabancaya ait bir adet şarjör, şarjöre basılı 8 adet 9 mm fişek ele geçirilmiştir. Evin mutfak kısmında bir tane daha tabanca, namlu kısmında susturucu olarak değerlendirilen, 2 adet şarjör ve bu şarjörlere ait 9 adet 36 kalibre dolu fişek ele geçirilmiştir. Mutfak masası üzerinde de sağ fişek atım, bir tane daha tabanca, tabancaya ait iki adet şarjör, şarjöre basılı 5 adet 9 mm fişek görülmüştür. Gökhan Türkmen isimli şahıs silahın kendisine ait olduğunu ve ruhsatının olduğunu beyan etmiş şahsın ruhsat sorgusunda silahın kendisine ait olduğu anlaşılmış silah, şarjör ve fişekleri, şahsa teslim edilmiştir. Yaklaşık 1 dönümlük arazi bahçe içerisinde arama aşamasında mekânın bahçe kısmında bulunan çardak çatısı üzerinden ses gelmesi üzerine çardağın çatı kısmında bir şahsın yatar vaziyette saklandığı görülmüş, şahıs aşağı inmesi yönünde ikaz edilmiş, üzerinden kimlik aranan şahsın Ceyhun Demirel isimli şahıs olduğu anlaşılmıştır. Şahıs yapılan sorgusunda 6 suçtan aranma kaydının bulunduğunu ve bu suçlardan arandığının anlaşılması üzerine şahsa yasal hakları yüzüne okunarak yakalanmıştır. Arama sırasında Erdem Karadeniz, Ceyhun Demirel, Süleyman Karadeniz, Hamza Engin, Oğuzhan Coşkun, Serkan Yılmaz ve Gökhan Türkmen'in yakalandığı ve güvenlik güçlerine mukavemet gösterdiği öğrenildi. Aramaya 5 Ocak 2023 saat 02.30 sularında son verildi."
Duruşmada Sinan Ateş'e yönelik “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçuna yardımdan yargılanan sanık Erdem Karadeniz’in avukatı Egehan Poyrazoğlu, sanık Erdem Karadeniz hakkında somut herhangi bir delil olmadığı iddiasında bulunarak şunları söyledi:
“Bu yüzden derhal tutukluluğunun kaldırılması lazım. 145 sayfalık iddianamede tek satırlık yer verilen Erdem Karadeniz, tek kişilik koğuşta kalmaktadır. Karadeniz kolluk ve savcılar tarafından bu dosyanın şüphelisi olarak görülmemiştir ve yöneltilen tek soru ‘Doğukan Çep’in yakalandığı otelle bir bağı var mı?’ Ticari sicil gazetesinde otelin Gökhan Türkmen’e kayıtlı olduğu sabittir. Bu yüzden neden tutukludur benim vekilim. Bu iddia FETÖ üyesi Cevheri Güven tarafından iddialar ortaya atılmıştır çünkü bu kişi Karadeniz’in eski bakanlardan Mehmet Ağar ve siyasetçi Semih Yalçın’ı tanıdığı iddiasında bulundu ve bu yüzden tutuklandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin adalet sistemi sosyal medyadan mı yönetilmektedir?”
AYTAÇ ATAÇ
Tahliye edilen sanıklardan Aytaç Ataç, azmettiricilikle suçlanan Tolgahan Demirbaş ve eski MİT görevlisi Çağlar Zorlu’nun tanıştığı iddia edilen Marco Paşa isimli kafenin ve tetikçi Eray Özyağcı’nın kaçırıldığı iddia edilen Gölbaşı’ndaki çiftliğin sahibiydi. Tolgahan Demirbaş’ın eski MİT görevlisi Çağlar Zorlu’ya Sinan Ateş’in telefon numarasıyla güncel adresinin tespit etmesini istediği dosyada yer almıştı. Aytaç Ataç’ın ise Sinan Ateş öldürüldükten sonra eski MİT görevlisi Çağlar Zorlu’yu ve Tolgahan Demirbaş’ı aradığı tespit edilmişti.
Aytaç Ataç’ın avukatı Hüseyin Beyhan ise duruşmada cinayete yardım fiilinin bulunmadığını ifade etti. Gazetelerde herkesin bir tiyatro yazdığını savunan Beyhan, iddianamede çiftliğin geçmediğini, olay günü çiftliğin kontrol edildiğini söyledi. Müvekkilinin daha önce cezaevinde hiç kalmadığını kaydeden ve 18 aylık tutukluluğunun 6 ayının hücrede geçtiğini söyleyen Beyhan, “Müvekkilim itirafçı olur diye 6 ay hücrede tuttular” dedi.
CANER GÜNAY
Duruşmada tahliye edilen sanıklardan Caner Günay, Sinan Ateş cinayetinin azmettiricisi olduğunu açıkça duruşmada söyleyen Doğukan Çep'in Çekmeköy'deki futbol kulübünden arkadaşı ve Doğukan Çep'in ayarladığı, tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara'ya gelmek üzere otoparka bırakan taksici.
Doğukan Çep’in otelde saklanması sırasında otel sahibi denilen Gökhan Türkmen’in ifadesinde, otelde kalacak kişi olarak görüntülü aramada Caner Günay’ın gösterildiği dosyaya yansımıştı. Sanıklar ve Gökhan daha sonra bu iddiayı reddetti.
Caner Günay savunmasında, Doğukan Çep’le taksici müşteri ilişkisi olduğunu, telefonla aradığını, Çep’i istediği konumlara götürdüğünü belirtti. Günay ayrıca Doğukan Çep’in bazı konumlardan para alıp kendisine getirmesi şeklinde de isteklerini müşteri-taksici ilişkisi olarak yerine getirdiğini söylemişti.
OSMAN BAYRAKTAR
Tahliye edilen sanıklardan Osman Bayraktar, Sinan Ateş’i vuran tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara’ya götüren aracı veren kişinin gayriresmi ortağıydı.
Kiralık aracın sahibi sanık Mustafa Uzunlar'ın gayriresmi ortağı sanık Osman Bayraktar da suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, "Devamlı otoparkta olmadığım için gelen gideni tam olarak bilmiyorum. Ben kimseyle görüşmedim, aracın kiralanıp kiralanmadığını bile bilmiyorum. Araç kiralarken Mustafa bana sormaz. Aracı ne için aldılar hiçbir bilgim yok" diye konuştu.
Sinan Ateş cinayetinin azmettiricisi olduğunu açıkça duruşmada söyleyen Doğukan Çep, Mustafa Uzunlar’ı tanıdığını ve Uzunlar’a yalan söyleyerek aracı kısa süreliğine Ankara’ya gitmek üzere Eray Özyağcı için istediğini söylemişti. O gün aracın olduğu yere davada yargılanan özel harekat polisleri, Doğukan Çep ve Eray Özyağcı gitmişti.
ZEKERİYA ASARKAYA
Tahliye edilen sanıklardan Zekeriya Asarkaya, tetikçi Eray Özyağcı ile tetikçiyi kaçıran motosikleti kullanan Vedat Balkaya’yı Ankara’daki evinde saklayan kişiydi.
Sanıklardan Sinan Ateş'e yönelik "toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçuna yardım etmekten yargılanan Zekeriya Asarkaya savunma yaptı. “Öncelikle Sinan Ateş’in ailesine başsağlığı diliyorum. Böyle bir işin içinde istemeyerek de olsa olduğum için kendimi çok kötü hissediyorum. Hakkımdaki suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum” diyerek savunmasına başlayan tutuklu sanık Zekeriya Asarkaya şunları söyledi:
"Hakan Saraç ile cezaevinden tanışırım. Bana Ankara’da birkaç arkadaşını misafir edip edemeyeceğimi sordu. Ben de arkadaşlığımızın hatırına tamam dedim. Bunların olacağını bilmiyordum. Beni gözaltına aldıklarında sorgu odasına aldılar, Çırılçıplak soydular, Kafama vurdular. Alelacele ifade verdirdiler. Ben suçsuz yere yatıyorum. Sadece Hakan Saraç’ı tanıyorum, başka kimseyi tanımıyorum. Kullanıldım, haberim olmadan kullanıldım. Tahliyemi talep ediyorum. Koah hastasıyım. Hastalığım ilerliyor.”
HAKAN SARAÇ
Tahliye edilen sanıklardan Hakan Saraç, tetikçi Eray Özyağcı ile tetikçiyi kaçıran motosikleti kullanan Vedat Balkaya’yı Ankara’daki evinde saklayan Zekeriya Asarkaya’yı bulan kişiydi.
Hakan Saraç, duruşmadaki savunmasında şunları anlatmıştı: “16 yıldır cezaevindeydim. Koronavirüs iznine çıkmıştım hapishaneden. 2 ay olmadan buraya geldim. Osman Bayraktar ise benim cezaevinden arkadaşımdır. Suat Kurt beni aradı, birkaç gün kalacak yere ihtiyacı olduğunu, hastası olduğunu ve otelde kalacak parasının olmadığını söyledi. Ben de Zekeriya Asarkaya dayıyı aradım. Hikaye bundan ibarettir, benim ilgim bu kadardır. Rahmetli Sinan Ateş’in ismini cezaevinde duydum. Eşine de başsağlığı dilerim. Benim hiçbir ilgim yoktur. Ben hastayım. Çocuk yaşta yaptığım hatanın bedelini ödemişim. Ben artık ailemin yanından bir tek dakika ayrılmak istemeyen bir insanım, neden böyle bir şeye bulaşayım.”
MEHMET YÜCE
Tahliye edilen sanık Mehmet Yüce, tetikçi Eray Özyağcı ile tetikçiyi kaçıran motosikleti kullanan Vedat Balkaya’ya motosikleti satan dükkan sahibiydi.
Mehmet Yüce’nin avukatı Duran Göçer, “Dosyadaki pek çok sanık gibi benim müvekkilimin de neden tutuklandığı dahi bilinmemektedir. Müvekkilim motor ve motor araçları satan dükkan sahibi bir kişidir. Ducati marka motoru pek çok platformdan satışa çıkarmıştır. Bu şekilde Vedat Balkaya kendisine ulaşmıştır. Müvekkilimin yapmış olduğu bir motor satışının hayatından 18 ayını alacağını bilmediği bir dosya ile karşı karşıyayız. Müvekkilimin dosyasına bakıldığında sanık olacak hiçbir husus yoktur ve buna rağmen tek kişilik bir hücrede kalmaktadır. Tahliyesini ve beraatini talep ediyoruz” dedi.
ALPER ATAY
Duruşmada tahliye edilen sanıklardan Alper Atay’ın Sinan Ateş cinayetinin azmettiricisi olduğunu açıkça duruşmada söyleyen Doğukan Çep'in kaldığı oteli ayarladığı iddia ediliyordu.
‘Tasarlayarak kasten öldürmeye yardım’ suçlamasıyla yargılanan Alper Atay’ın avukatı Engin Çelebi, müvekkilinin yılbaşı gecesini Doğukan Çep’in bulunduğu otelde geçirdiğini anlattı. Otel’in sahibi Gökhan Türkmen’in gerçek dışı beyanda bulunduğunu, müvekkilinin Doğukan Çep için oda istediğini ve parasını ödediğini iddia ettiğini söyleyen Çelebi, Türkmen’in bu beyanlarının tanıklar tarafından yalanladığını belirtti. 22 sanık avukatı beyanlarının tamamlandığını bildiren mahkeme başkanı müşteki tarafının dinleneceğini söyledi.