Sumud Filosu aktivistleri Adli Tıp Kurumu’ndan ayrıldı

İsrail tarafından uluslararası sularda saldırıya uğrayıp alıkonulan Küresel Sumud Filosu’nda yer alan 15 Türk aktivist, İstanbul’da Adli Tıp Kurumu’na getirilmişti. Sağlık kontrolü ve ifade işlemleri alınan aktivistler, Adli Tıp Kurumu önünde yakınlarıyla buluştuktan sonra ayrıldı.

İHA

Küresel Sumud Filosu teknelerinde yer alan, aralarında 15 Türk aktivist, THY uçağıyla geldikleri İstanbul Havalimanı’ndaki karşılamanın ardından buradan ayrılmıştı. Aktivistler, Türk vatandaşlarının uluslararası sularda alıkonulmasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında sağlık kontrolünden geçirilmek ve ifadeleri alınmak üzere Bahçelievler’deki Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na getirilmişti. Sağlık kontrolü ve ifade işlemleri alınan aktivistler, Adli Tıp Kurumu önünde yakınlarıyla buluştuktan sonra ayrıldı.

"FİZİKSEL BİR SÜRÜ ŞİDDETE MARUZ KALDIK"

Türkiye’ye dönen aktivistlerden Ömer Faruk Narlı, 11 kilogram verdim bu süre zarfında. Sumud Filosu’nun amacına ulaştığını düşünüyorum. Amacımız ablukayı delmek ve dünya hükümetlerine sinyal göndermekti. Devam etmeden önce şanlı filomuz, İsrail ve Ürdün Büyükelçiliklerimize teşekkür ederim. Orada tabii gemimize el kondu. Fiziksel bir sürü şiddete maruz kaldık, onların tamamını ifade ettik az önce içeride. Burada bizim ismimizin pek bir önemi yok. Şunu hatırdan çıkarmamak gerekiyor. Halihazırda Gazze’de katliam devam ediyor, soykırım devam ediyor. Bugün 7 Ekim itibarıyla başlayan soykırımın yıl dönümü, iki yıl oldu. İsrail zorlanmalı bu abluka 2 yıldır değil 18 yıldır devam ediyor. Bu konudan dünya hükümetleri kendilerine ders çıkaracaktır diye ümit ediyorum. Teşekkür ederim." diye konuştu.

"BARBAR İSRAİL HÜKÜMETİ’NİN ABLUKASINI KIRMAK İÇİN BİR FİLO HAZIRLADIK"

Sumud Filosu’na katılan ve ülkeye dönen bir diğer aktivisit olan Abdülmecid Bağcıvan ise, "Barbar İsrail Hükümetinin ablukasını kırmak için bir filo hazırladık. Bu filonun hazırlık sürecinde bizler dahildik. Çok zorlu geçti. Bu 15 gün içinde motoru bozulan, inanılması güç bir şekilde kurtulan ve bomba atılan gemiler oldu. Benim bulunduğum Spectre Gemisi dahil olmak üzere 4 gemiye dronlarla kötü kokan bir sıvı barındıran kimyasallar atıldı. Sumud Arağça’da kararlılık demek. Biz de kararlılığımızı kaybetmeden bu filoyu Gazze’ye ulaştırmaya devam ettik" dedi.

"BURADAKİ GIDALAR GİTSE BİLE ORADAKİ İNSANLAR AÇ DEĞİL TOK ÖLECEK"

Filoya katılan başka bir aktivist Sinan Akılotu, zulmün bitmesi için orduların ve devletlerin birleşmesi gerektiğine dikkat çekerek, "13 Eylül’de Bizerte Limanı’ndan hareket ettik. 3 Ekim’de son gemi olarak Marinette’de yakalandık. Bu vesileyle vurgulamak istediğim iki şey var kısaca özetleyeceğim. Birincisi, bu süreç halk teveccühü ve medyanın teveccühüdür. Hadisenin duyulması açısından önemli ve değerli. Bizimde yola çıkışımız Gazzede’ki zulümün devam etmesi. Bu süreçte Sumud Filosu Gazze’nin önüne geçti gibi oldu. Bizim burada böyle karşılanmamız nefsimize ve hoşumuza gidiyor ama biz bir şey yapamadık arkadaşlar. Gazze’de ambargoda kırılmadı orayada ulaşamadık süreçte devam ediyor işin doğrusu. Bu noktada gerçekçi olmamız gerekiyor. Orada kesin olarak iki şeyi vurgulamam lazım. Gazze’de devam eden zulmün bitmesi için orduların ve devletlerin bundan sonra harekete geçmesi gerekiyor. Bu süreci açmaya gerek yok çok net bir süreç. İsrail ancak güçten anlar. Buradaki gıdalar gitse bile oradaki insanlar aç değil tok ölecek" ifadelerini kullandı.