Turan Karakaş Buca’da anıldı
Avukat Turan Karakaş, vefatının birinci yılında Buca Cumhuriyet Kütüphanesi’nde anıldı. Ailesi ve dostlarının katıldığı törende; Karakaş’ın hukuk mücadelesi, siyasi yaşamı ve insanlığı üzerine konuşmalar yapıldı. Tören kapsamında Karakaş’ın adının verildiği kitaplık da gezildi.
12punto
CHP İzmir İl Başkanlığı görevinden Ergenekon kumpas davalarındaki savunmalarına, Kültür Bakanlığı Hukuk Başmüşavirliği’nden çocuk edebiyatına uzanan çok yönlü bir kariyere sahip olan Avukat Turan Karakaş, ölümünün birinci yılında Buca Cumhuriyet Kütüphanesi’nde düzenlenen törenle anıldı.
Karakaş’ın ailesi, meslektaşları, siyaset arkadaşları ve dostları törende bir araya gelerek hem anılarını paylaştı hem de bıraktığı mirası bir kez daha hatırlattı. Tören kapsamında Karakaş’ın adının verildiği kitaplık da gezildi.
İlk olarak konuşan Buca Belediyesi Başkan Yardımcısı Filiz Yurtkoru, şunları söyledi: “Cumhuriyet Kütüphanemiz, bu yılın başında hemşerilerimizin hizmetine açıldı. Kütüphanede bulunan tüm kitaplar, gönülden yapılan bağışlarla oluşturuldu. Gelen bağışları özenle derleyip düzenleyerek Bucalıların kullanımına sunduk. Hüseyin Benzer aracılığıyla, merhum Turan Karakaş’ın adına bağışlanan kitaplarla, ailesinin bağışlamış olduğu kitaplarla kütüphanemizi oluşturmuş bulunuyoruz. Ve bugün biraz evvel gezmiş olduğunuz Turan Karakaş Kütüphanesi şu anda bizim burada bulunma amacımızın ve içeriğiyle birlikte, anısıyla bizlerle birlikte yaşıyor. Biz de bundan mutluluk duyuyoruz. Umut ederim ki bundan sonra sizlerin adından da bizlere ama insanlar yaşarken, yani daha sonraki süreçlerde değil kitap bağışlarsanız ve o kitapları bizde ama lütfen okunabilecek, değerlendirilebilecek akademik kitaplar da olabilir, biz bunları kütüphanemizde değerlendiririz.”
DEDEM KİTAPLARA AŞKLA BAĞLIYDI
Torunu Mert Velioğlu, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Kendisi kitapları çok severdi. Zaten gördüğünüz gibi bir süre topladık; uzun yollara çok giderdik beraber. Sırf kitaplar için valide olurdu. Kaç sefer ‘yok o eksik kaldı, bu ayrı dosya gidecek’… Çok titizdi kitaplarına. Hep arıyor, bir şey buluyor, kitap buluyor, arıyor: ‘Mert şunu alır mısın?’ Böyle bir sürü anımız oldu kitapla ilgili. Kendisi zaten yazardı; burada bir sürü çocuk kitabı yazdı. Ve kendi de artık bana da verdi bu işi… Bilgisayarda beraber otururduk. ‘Mert şu olsun, bu olsun…’ Ben küçükken yani diyor, bunları ki bir çocuk kafasıyla düşünmeye çalışıyor. O yaşta bir insanın bunu yapması çok büyük bir kabiliyetti.”
Velioğlu konuşmasını, “Bugün burada onun adının bir kütüphanede yaşadığını görmek bizim için büyük bir gurur. Dedemin kitap sevgisini geleceğe taşıyan herkese teşekkür ederim” diyerek tamamladı.
CUMHURİYETE SAHİP ÇIKIN
Eski CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir, konuşmasında şunları söyledi: “Cumhuriyet ve Turan Karakaş gerçekten yakışmış. Çünkü onun sevdası Cumhuriyet’ti. Hayvanları severdi, çiçekleri severdi, insanları severdi. Bir insan dostuydu. Hiç kimsenin olumsuz tarafına bakmazdı. Bu kadar büyük bir ermişlik, bu kadar büyük bir dervişlik… Ben başkasında göremedim. Ama en çok sevdiği şey de kitaplardı. Bir gün Ankara’dayız. Sakarya Caddesi’nde büyük bir kitapçı var. ‘Şunu da alalım, bunu da alalım…’ ‘Bunları nasıl taşıyacağız?’ dedim. ‘Kolay kolay, bir hamal buluruz götürürüz’ demişti. Gerçekten burada çok kıymetli eserleri var. Hukuk kitapları özellikle. Kendisi edebiyat öğretmenidir, yazardır. İzmir’e büyük hizmetleri olmuştur. Büyük bir başkandır. Karşıyaka İlçe Başkanlığı yapmıştır. Partide iç demokrasinin en iyi yaşandığı dönemlerdir o dönemler. Sonra İl Başkanlığı… Sonra Yüksel Çakmur’a karşı az bir oy farkıyla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kaybetmesi… İzmir’in ona borcu vardır. Benim bugün milletvekili olmamda çok büyük katkısı olmuştur. Üç dönem Muğla Milletvekili oldum. Onun danışmanlığı benim için çok önemlidir. Sabah Mert’le mezarını ziyaret ettik. Çok güzel çiçekler vardı. Atatürk’le ilgili bir söz başında duruyor. Orada da teşekkür ettim. En büyük sevdası ve giderken de söylediği şudur: Cumhuriyete sahip çıkın. Demokrasiye sahip çıkın. Dostluğu bırakmayın.”
HASTALIĞA KARŞI YİĞİTÇE MÜCADELE ETTİ
Eski CHP Milletvekili Bülent Baratalı konuşmasında şöyle dedi: “Ben 12 Eylül’de Urla Belediye Başkanıyken görevden alındım. Sonra solcuların avukatlığını üstlendim; parasız avukatlık yaptım. Turan’la o yıllarda tanıştık. Sonra siyasette beraber olduk. Aynı safta olmadığımız oldu ama Cumhuriyet sevgisinde birdik. O entelektüeldi; yüzünün asıldığını hiç görmedim. Bir hikâyesi vardır: Kars’ta bir eşeğe erikleri doldurmuş yukarıdaki Kürt köylerine satmaya gitmiş. Orada biri eriği ısırmış: ‘Hırç!’ demiş. Yani ekşi. Ve bu onun son ticaret girişimi olmuş. Sonra kendini doğaya, okuryazarlığa ve Cumhuriyet aydınlığına adamış. Son zamanlarda partiden istifa etmişti ama hiç kopmamıştı. Hastalığa karşı yiğit bir mücadele verdi. Nurlar içinde uyusun.”
GELECEK KUŞAKLARA AKTARILMALI
Aytekin Tunuslu konuşmasında şunları ifade etti: “Herkese merhabalar değerli dostlar… Ben Turan abinin son on küsur yılına yakından tanık oldum. Siyasette ve hayatta örnek bir insandı. Fehmi Işıklar ve Yüksel Çakmur’un söylediği aynı cümle aklımda kaldı: ‘Çok dürüst bir adamdı.’ Onunla baba-oğul gibiydik. ‘Emperyalizm çözülmeden dünyadaki kötülükler bitmez’ derdi. Hayatımda tanıdığım en mütevazı insanlardan biriydi. Deniz Gezmişlerle yol arkadaşlığı yaptığını anlatır ama hiç övünmezdi. Onun duruşu, kişiliği, ahlakı gelecek kuşaklara aktarılmalı. Benim için çok değerli bir büyüğümdü.”
ANISI BUCA’DA SÜRECEK
Buca Belediye Meclis Başkan Vekili Hüseyin Benzer de şöyle konuştu: “Turan abiyi ben çok tanımıyorum ama çok birikimli, kütüphane gibi bir adamdı. Onun adına kütüphane yaptık. Çok değerli kitapları var; incelediğinizde görürsünüz. Bu kitaplar insanlara ışık tutmaya devam edecek. Turan abimin isteği buydu zaten: Işık saçmak. Anısı Buca’da sürecek.”
BÜTÜN HAYATINI KİTAPLARA VERİRDİ
Kızı Mehtap Karataş konuşmasında duygularını şöyle dile getirdi: “Çok üzücü oldu ayrılığı. Hâlâ acısı içimizde. Ama böyle bir kütüphanede adının yaşaması çok güzel. Bütün hayatını kitaplara verirdi. Kızardık, ‘Baba bu kadar yapma’ derdik. Ama kitap aşığıydı. İki kamyon kitap buraya geldi; elendi, yine de evde kitapları var. En büyük mirası bize bu oldu.”
FIKRA ANLATMAYI ÇOK SEVERDİ
Yücel Top konuşmasında şunları söyledi: “Siyasetini çok bilmem ama büyük bir entelektüeldi. Fıkra anlatmayı çok severdi. Geçen yıl vefatının kırkında bir Bektaşi babası olarak dardan indirme erkânını ben yaptım. Çok hüzünlüydü. Dört kanseri atlattı; bunu da atlatır sandık. Hakka yürüyüşünden birkaç gün önce hastanede ziyaret ettik. Kızı, ‘Tanıdı mı?’ diye sormuş; ‘Tabii tanıdım’ demiş. Alevi-Bektaşi kültüründendir. Devr-i daim olsun.”
HER SORUNUMDA YANIMDAYDI
Ziya Çavdar ise, “‘Kimsin, necisin, nerelisin?’ diye sordu. ‘Kırşehirliyim’ dedim. ‘Sabri Yavuz’u tanır mısın?’ dedi. ‘Dayım olur’ deyince sarıldı. Dostluğumuz 2007’de böyle başladı. Her sorunumda yanımdaydı. Çok iyi bir hatip, iyi bir fıkra anlatıcısıydı ama iyi de bir kamu yöneticisiydi. Cumhuriyet Gazetesi döneminde beraber yaşadık. Vatan Partisi sürecinde çok tartıştık. ‘Abi ne işin var orada?’ derdim. ‘Düşüncelerimi anlatacak yer bulamadım’ derdi. ‘Ayrılmazsan gelmem’ derdim. Bir gün ‘İlişiğimi kestim’ dedi. Vefatından bir gün önce yanına gittim. Kızı Meltem, ‘Sesini duyunca gözlerini açtı’ dedi. Işıklar içinde yatsın” dedi.
SOHBETLERİMİZ FIKRA DOLUYDU
Nedim Sandalcı konuşmasını şu sözlerle yaptı: “Turan Bey adaletsizliği sevmezdi, vefalı, alçakgönüllü, kıymetli bir insandı. Son 5 yılda hemen hemen her gün bir araya geldik. Eğitim sektöründe beraber çalıştık. Hiçbir menfaat beklemeden her gün işlerimle ilgilendi; kurumu canlandırdı. Yazlıktaki günlerimizde bir balıkçıya giderdik. Balık yemeden önce lahmacun yerdi. ‘Kürt anlamaz balıktan’ derdi gülerek. Anıları çoktur, anlatmakla bitmez. Atatürkçü bir okul olduğu için her gün uğrar, çizgimizin bozulmadığını görür mutlu olurdu”
ANILARI BİTMEZ
Lütfi Türker de “Tanışmamız okuldan sonra oldu. Staj yapmak istiyordu. Evlerimiz yakındı; öğlen buluşurduk. Sohbetlerimiz fıkra doluydu. Bir gece İstanbul’dan aradı; anlattığım fıkrayı herkese anlatmışlar, gülmüşler… Urla’da Bülent Baratalı ve Mehmet Doğan’la yemek yedik; meğerse son görüşmemmiş. Tadına doyulmaz bir insandı. Hiç kopmamıştık” diye konuştu.