Türk Devletleri 1. Uluslararası Hukuk Kongresi toplandı

Türk Devletleri 1. Uluslararası Hukuk Kongresi, TÜRKSOY ve TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) işbirliğiyle 13-14 Mayıs tarihlerinde Yeditepe Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Kongrede bir sunum yapan TBB Önceki Başkan Yardımcısı, İstanbul Barosu Önceki Genel Sekreteri Av. Hüseyin Özbek, “Türk Dünyasının kültürel paydalarından hareketle oluşturulacak hukuk paydalarının, hukuk devletini, demokrasiyi, insan haklarını, yargı bağımsızlığını, güçler ayrılığını, siyasi erkin etkisinden uzak bir yargı sistematiğini esas alması tarihsel bir zorunluluktur” dedi.

12punto

TÜRKSOY (Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı) Genel Sekreter Yardımcısı Sayit Yusuf, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, “Türk Dünyası’nın ortak tarihi, ortak dili ve ortak medeniyet birikimi varsa, ortak hukuki mekanizmalarının da tesisi elzemdir” dedi.

Türk Dünyası’nda ortak hukuk kaynakları, hukuk devleti ilkesinin uygulanması, siber güvenlik hukuku, uluslararası tahkim merkezleri gibi başlıklar altında kapsamlı oturumların gerçekleştirildiği kongreye alanında uzman hukukçular, akademisyenler ve bilim insanları katıldı.

Kongrede “Türk Dünyasının Kültürel ve Tarihsel Paydalarını Hukuksal Paydalara Dönüştürme” başlıklı bir sunum gerçekleştiren TBB Önceki Başkan Yardımcısı, İstanbul Barosu Önceki Genel Sekreteri, 12punto yazarı Av. Hüseyin Özbek, “Türk Dünyasının kültürel paydalarından hareketle oluşturulacak hukuk paydalarının, hukuk devletini, demokrasiyi, insan haklarını, yargı bağımsızlığını, güçler ayrılığını, siyasi erkin etkisinden uzak bir yargı sistematiğini esas alması tarihsel bir zorunluluktur” dedi.



Özbek, şöyle konuştu:

"Ömrünü Türk aydınlanmasına, Türk coğrafyasının birbirinden binlerce kilometre uzaktaki aynı kökten gelen halkların, İstanbul Boğazındaki kayıkçı ile Kaşgarlı deve sürücüsünün anlayabileceği ortak bir dilin, Türk coğrafyasının her yerinde kullanılan bir Türkçenin oluşturulmasına adayan, Kırımlı düşünür, gazeteci, öğretmen, İsmail Gaspıralı’nın; ‘Dilde fikirde işte Birlik’ düşüncesinin ütopyadan gerçeğe dönüşmesinin elle tutulacak kadar yakınlaşmasının heyecanını yaşıyoruz.

Devletlerin siyasi sınırları ile milletlerin kültürel sınırları hiç kuşkusuz birbirinden çok farklı olabilir. Binlerce yıl geriye giden ortak geçmişin anıları, bilinçaltımıza, kolektif belleğimize kaydedilmiş kültürel kodlar, faklı ve uzak coğrafyaları birbirine komşu evi kadar yaklaştıran ortak tarihsel geçmişin, kültür ve dil benzerliğinin oluşturduğu duygudaşlık, karşılık bulan yakınlık ve dayanışma arzusunu, kültürel payda olarak tanımlıyoruz. Gelinen aşamanın gündemi, kültürel paydaların hukuk paydalarına dönüştürülmesidir. Kültürel payda, hukuk paydalarını oluşturmada hem çıkış noktası, hem de kolaylaştırıcılık işlevine sahip olması açısından çok değerlidir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin, SSCB’nin dağılmasının ardından kurulan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan Cumhuriyetlerini ilk tanıyan devlet olması üzerinde düşünülmelidir. Türkiye’nin bu tavrı, diplomatik bir acelecilik, diğer ülkelerden önce davranıp ön alma gayretkeşliği değildir. Türkiye’nin, iktidarlara göre değişmeyecek devlet politikası gereği, dost ve kardeş devletlere uzatılan elinin arkasında, Türk milletinin, kardeşlerine sonsuza kadar açılan gönül kapılarının, yüzyılların özleminin olduğu bilinmelidir.

Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin 12 Kasım 2021 zirvesinde Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüşmesiyle son derece önemli bir aşamaya geçildiğinin altı çizilmelidir. 1992 yılında,  ‘Türkçe Konuşan Devletler Devlet Başkanları Zirveleri’ ile başlayan, 16 Eylül 2010’daki son zirvede alının kararla, ‘Türk Konseyi’ne dönüşen, 12 Kasım 2021 zirvesinde bu günkü halini alan, yani Türk Devletleri Teşkilatı’na evrilen kurumsallık, kültürel paydaların, hukuk paydalara dönüştürülmesinde bir dönüm noktası olarak görülmelidir. Türk Dünyasının, bir araya gelmesinde devlet düzeyinde ilk ciddi adımların atıldığı, söylemden eyleme, teoriden pratiğe geçildiğinin en önemli kanıtı, Türk Devletleri Teşkilatı adıyla devletlerarası daimi bir yapının ortaya çıkmış olmasıdır.

Üye ülkelerin demokratik değerleri, insan haklarına saygıyı, hukukun üstünlüğünü, iyi yönetişim gibi temel ilkelere bağlılığın teyit edilmiş olması, hukuk paydasına dönüşmenin somut adımları olarak değerlendirilmelidir.

Türk Devletleri Teşkilatı kapsamındaki işbirliğinin, ortak tarih, kültür, kimlik, ve Türk dili konuşan halkların dil birliğinden kaynaklanan özel dayanışma temelinde inşa edilme, stratejinin ortak akılla inşasının temel dayanakları olmasının yanında amaçları olarak kaydedilmelidir.

Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde, Türk Dil Kurumu ve Uluslararası Türk Akademisi işbirliğinde, 9-11 Kasım 2024 tarihlerinde Bakü’de yapılan ‘Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu’ Üçüncü Toplantısı’nda alınan kararlar, ortak bir alfabenin oluşturulmasında ciddi mesafeler alındığını göstermektedir. Kültürel paydanın ortak alfabeye kavuşması, İsmail Gaspıralı’nın bir buçuk asır öncesinde mücadelesini verdiği, yaşamını adadığı idealin gerçekliğe dönüşmesinin önemli bir aşaması olarak görülmelidir.

Nasıl Bir Hukuk Paydası

Türk Dünyasının kültürel paydalarından hareketle oluşturulacak hukuk paydalarının, hukuk devletini, demokrasiyi, insan haklarını, yargı bağımsızlığını, güçler ayrılığını, siyasi erkin etkisinden uzak bir yargı sistematiğini esas alması tarihsel bir zorunluluktur.

Bu zorunluluk, hiç kuşkusuz uluslararası camiada, çağdaş ölçütleri yakalamış bir hukuk devleti olarak saygınlık kazanmanın, demokrasi ligine kabul edilmenin ön koşuludur. Doğudan batıya, Kuzeyden güneye tüm Türk dünyası için aynı özlemi, aynı dileği ifade ederek sözlerimi sonlandırıyorum. Hukuka saygılı erk,  tüm kurum ve kurallarıyla işleyen hukuk düzeni, tarafsız ve bağımsız yargı, insanların kendisini güven içinde hissedeceği demokratik yönetim. Bu saydıklarımızın, içerikten yoksun birer sözcük olarak değil, günlük yaşamın olağan unsurlarına dönüşeceği günlerin özlemi ve dileğiyle hepinize saygılar."