Turhan Çömez Kıbrıs'taki gelişmeleri 12punto'ya değerlendirdi: 'Komisyon kurmak istedik, 'üstünü kapatalım' dediler'
Halil Falyalı'nın kara para ve rüşvet çarkının başında olduğu belirtilen Cemil Önal'ın öldürülmesinin ardından Önal'ın Türkiye'ye uzanan kaset ve şantaj iddiaları gündemdeki yerini koruyor. Yaşanan gelişmelere ilişkin araştırma yapan ve TBMM'ye önerge sunmak isteyen İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, 12punto'ya değerlendirmelerde bulundu. Çömez, Gelin bunların üzerine gidelim dedik. Kabul edilmedi. Hakikaten Türkiye'ye yazık oluyor dedi.
12punto
This browser does not support the video element.
Hazal Güven - 12punto.com.tr
Hem Kuzey Kıbrıs merkezli kara para trafiğine hem de Türkiye'ye uzanan rüşvet ve şantaj kasetleriyle ilgili iddiaların odağındaki Cemil Önal, Hollanda'da öldürüldü. Halil Falyalı'nın kara para ve rüşvet çarkının başında olduğu bilinen, Falyalı'nın muhasebeciliğini yapan ve bir süredir Hollanda'da bulunan Cemil Önal'ın Bugün Kıbrıs gazetesinden Ayşemden Akın'a anlattığı iddialar, günlerdir tartışılıyor.
Ancak bu iddiaların önemli bir bölümü Türkiye'yi ve bugün kritik görevlerde bulunan Türk bürokratları da kapsayınca, Önal'ın anlattıkları gündeme bomba gibi düştü.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, iddialara ilişkin TBMM'ye araştırma önergesi verdi. Ancak Çömez'in önergesi AKP ve MHP'li vekillerin oylarıyla reddedildi. 12punto'ya konuşan Çömez, "'Gelin bir araştırma önergesi verelim ve bu kabul edilsin. Bir komisyon kuralım' dedik. Kabul edilmedi. Türkiye'ye yazık oluyor" dedi.
Çömez, şunları söyledi:
'ÜSTÜNÜ KAPATALIM' DEDİLER'
"Daha 2 gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) bir araştırma önergesi verildi. Denildi ki, “Kıbrıs’ta vahim şeyler oluyor, çok ciddi iddialar var. Mesela artık kişisel ahlaksızlık ya da yolsuzluk boyutunun çok ötesinde. Kıbrıs’ın istikbalini ve Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiriyor. Gelin bir araştırma önergesi verelim ve bu kabul edilsin. Bir komisyon kuralım.” Fakat iktidarın kalkan elleriyle “Hayır komisyon kurmayalım, araştırmayalım, çok önemli değil bu. Kapatalım üstünü” dediler.
'İNGİLTERE'YE DEVASA PARALAR AKTARMIŞLAR'
Peki neler oluyor Kıbrıs’ta? Bakın Kıbrıs, büyük ortadoğu projesinin bir sonraki evresinde en önemli merkez haline gelecek ve çok önemli şeyler yaşanıyor Kıbrıs’ta. Yıllardır devam ediyordu ama son birkaç aydır çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti tam 7 ay önce bir büyükelçi atadı Kıbrıs’a. Kimdi bu büyükelçi? Dışişleri Bakan Yardımcısı. Şaşırdık. Bakan Yardımcısı Kıbrıs’a büyükelçi oldu ve sonra apar topar geri çağrıldı. Dile getirdik parlamentoda, medyada. “Niye gönderdiniz, niye geri geldi” dedik. Hiçbir cevap, hiçbir açıklama yok. Bilmiyoruz niye olduğunu. Fakat enteresan şeyler oluyor Kıbrıs'ta. Bakın Kıbrıs’a büyükelçi olarak atadığımız şahsın babası Türkiye’de örtülü ödeneğin başında görev yapmış bir devlet memuru. Kıbrıs’ta inanılmaz yatırımları var. Mesela bunlardan bir tanesi de ‘His Crown Residence.’ Yani ‘Kralın Malikanesi.’ Böyle bir yer. Milyarlarca liralık yatırım var burada. Yatırımı kim yapmış? O bahsettiğim örtülü ödeneğin başındaki kişinin mahtumları yapmış. İşte o mahtumlardan bir tanesi de kim biliyor musunuz? Kıbrıs’a büyükelçi olarak atanan, daha önceden de Dışişleri Bakan Yardımcısı olan şahıs. Şirketlerin merkezi burası. Buradan, bu merkezden İngiltere’ye devasa paralar aktarmışlar. Belgeleri var. İngiltere’de bir adres var. Bu adreste, yani bunların şirketlerinin adresinde aynı zamanda ‘Beşli Çete’ diye bilinen Türkiye’nin yakından tanıdığı isimlerin milyarlarca liralık gayrimenkul yatırımlarının yapıldığı muhasebeci adresi var. Şimdi bu ilişkilerin ne olduğunu bilmiyoruz. Tarih yazacak. Belki de günü geldiğinde tek tek araştırılacak. Ama bugün iktidar sahipleri bunların bilinmesini istemiyor.
'ORTAK ŞİRKET KURULMUŞ'
Peki başka… Buradaki adresten yani Dışişleri Bakan Yardımcısı olan ve sonra da Kıbrıs’a büyükelçi olarak tayin edilen kişinin adresinden İngiltere’ye paralar gidiyor ve oradan yüzlerce milyon liralık gayrimenkuller alınıyor. Bürokratlarımız, memurlarımız işlerini biliyor demek ki ve İngiltere’de gayrimenkuller alıyorlar. Biz bunları araştıralım, üzerine gidelim dedik. Hayır dediler. Gerek yok. Sonra başka bir şey ortaya çıktı. Geçtiğimiz dönemde Kıbrıs’ın tanınan isimlerinden Halil Falyalı. Tartışmalı bir isim ve öldürüldü. Dedik ki Halil Falyalı ile senin ortak işlerin varmış. Hayır yok. Böyle bir işimiz yok dedi. Fakat sonradan araştırdık ki Halil Falyalı ile Dışişleri Bakan Yardımcısı ve sonra da Kıbrıs büyükelçisi olan şahsın ve onun ailesinin ortak şirketleri var. Ve bu ortak şirket az önce bahsettiğim ‘kralın malikanesinde’ kurulmuş. Adres burası. İngiltere’ye paraların transfer edildiği. Ve bu adam Kıbrıs’a büyükelçi olarak tayin edildi. Şu ilişkilere bakar mısınız? Sonra Halil Falyalı’nın muhasebecisi Hollanda’ya gitmiş. Basında öyle yer aldı ve detaylarını bilemediğimiz bir gerekçeyle de Hollanda’da cezaevine konulmuş. Bazı açıklamalar yaptı kendisi. O zaman uyardık ve bakın önemli şeyler söylüyor, üzerine gidilsin dedik. Ama üzerine gidilmedi. Ve nihayet Halil Falyalı’nın yani Yasin Ekrem Serim, Halil İbrahim Serim, şu babaları örtülü ödeneğin başında olan şahsın çocuklarıyla aynı adreste beraber şirket kuran, Halil Falyalı’nın muhasebecisi olan kişi Hollanda’da cezaevinden çıktı. Ne oldu cezaevinden çıkınca? Açıklamalar yapmaya başladı ve Kıbrıs’ın saygın gazeteleri bununla ilgili haber yapmaya başladılar. Ve o gazeteler çok önemli yazı dizileri paylaştı. Verdikleri bilgiye göre, Halil Falyalı’nın muhasebecisi Hollanda’da yaptığı açıklamalarda çok önemli ifşaatlarda bulundu.
'HANİ DOĞRULARIN PEŞİNDEYDİK?'
Dedi ki, Halil Falyalı’nın elinde çok önemli kasetler var. Bu kasetler Türkiye’deki çok önemli isimlere, çok güçlü yerlerde makamlarda bulunan isimlere uzanıyor. Hatta bunların çocuklarına da uzanıyor. Kasetler sadece ahlak sınırlarını aşan ilişkileri gösteren kasetler değil. Sadece yolsuzlukları ifşa eden kasetler de değil. Çok ciddi, vahim olayları belgeleyen kasetler. Bu arada duyduk ki Halil Falyalı’nın muhasebecisi Hollanda’da Amerika’nın, İsrail’in istihbarat servisleriyle görüşmüş ve onlara da çok önemli bilgiler vermiş. Ve bütün bunlar Kıbrıs gazetelerinde yayımlandı. Çarşaf çarşaf, günlerce haber oldu. Bu olayın üzerine gidelim, Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiren çok ciddi bir mesele var burada dedik. Yine sessiz kaldılar. Bu arada Kıbrıs ayağa kalktı, dış basın konuyu gündeme taşıdı. Hiç beklemediğimiz bir dönemde İletişim Başkanlığı’ndan yandaş kalemlere, yandaş gazetecilere ve iktidar mensubu siyasetçilere bir yazı gittiği ortaya çıktı. Yazıda bir anlamda talimat veriyordu. “Kıbrıs meselesi gündeme gelirse, Halil Falyalı konusu gündeme taşınırsa bunu reddeceksiniz, bununla ilgili asla ve asla hiçbir iddiayı kabul etmeyeceksiniz ve bunun bir komplo olduğunu söyleyeceksiniz. Dış güçlerin işi olduğunu, FETÖ kumpası olduğunu söyleceksiniz. Talimat buydu. Hani biz gerçekleri arıyorduk. Hani doğruların peşindeydik. Bu talimat da neyin nesi? Işte tam da bu arada Türkiye’de çok önemli siyasetçilerin, çok önemli isimlerin ve çocuklarının hem yolsuzlukları, hem ahlaksızlıklarıyla ilgili bilgileri ifşa eden Halil Falyalı’nın muhasebecisi öldürüldü.
'ÜLKE BÖYLE HİÇBİR YERE GİTMEZ'
Fakat bundan önce başka bir iddia daha ortaya çıktı. Söz konusu kasetlerin Kıbrıs’tan ve Falyalı’dan ve ilgili kişilerden geri alınabilmesi için büyükelçi Yasin Ekrem Serim’in oraya tayin edildiğine dair çok önemli iddialar ortaya çıktı ve biz bunların hiçbirisini araştıramadık. Daha 2 gün önce parlamentoda yaptığım konuşmada dedim ki “Bakın bunların hepsi dünya kamuoyuna gelmiş meseleler. Kıbrıs medyası ayağa kalkmış. Allah aşkına bu komisyonun kurulmasını lütfen kabul edin. Korkuyorsanız, kabul etmiyorsanız bakın Türkiye’nin bir devlet geleneği vardır. Adalet Bakanlığı’ndan ilgilileri gönderin bu isimle görüşsün. Bilgi, belge ne varsa konuşsun. Hollanda’dan bunları alsın Türkiye’ye getirsin. Bu Türkiye’nin bir ulusal güvenlik meselesi ve tüm bunlar Amerika’nın, İsrail’in, diğer unsurların eline geçecek olursa Türkiye için çok ciddi bir güvenlik meselesi. Gelin bunların üstüne gidelim, devlet gereğini yapsın dedik ama kabul edilmedi. Söz konusu şahsın da öldürüldüğü haberi geldi. Bakın devlet böyle yönetilmez. Ülke böyle yönetilmez. Kirli ilişkilerin içerisine girmiş, girift birtakım yapılarla temas kurmuş, devlet geleneklerini ayaklar altına almış ve kişisel menfaatlerini milletin çıkarlarının önüne getirmiş anlayışla bu ülke hiçbir yere gitmez. Hakikaten Türkiye’ye yazık oluyor."