Yeni Şafak 'Cunta' diyerek hedef göstermişti: Tuzla Piyade okulunda yaşananların perde arkası ortaya çıktı
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım’da yaşanan 'Atatürk fotoğrafı' kavgasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Güler, olaya karışan herkesin görevden uzaklaştırıldığını belirtti. Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlerin ‘Hubb-i fillah’ adlı bir WhatsApp grubu kurdukları, hafta sonları ise bir evde toplandıkları öğrenilirken, Yeni Şafak'ın manşetine taşıdığı "Cunta" iddialarına ilişkin hazırlanan raporda bir tespit yer almadı.
12punto
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 10 Kasım’da yakasına Atatürk fotoğrafı takmak istemeyen öğrencilerle diğer öğrenciler arasında çıkan arbedeyle ilgili konuştu.
YÜKSEK DİSİPLİN KARARI BEKLENİYOR
Güler, olaya karışan herkesin görevden uzaklaştırıldığını belirterek şunları söyledi:
“Tuzla Piyade Okulu’ndaki olay 10 Kasım’da meydana gelen bir hadise. Bir tane öğrenci subayımız, yakasına takması gereken fotoğrafı takmıyor ve ‘toplu iğnem yok onun için takamadım’ gibi bir gerekçe ortaya sürüyor. Ona tepki gösteren başka öğrencilerle aralarında tartışma yaşanıyor. Bu olay sonucu hepsi geçici olarak görevden uzaklaştırıldı. Bu olayla ilgili mahkeme ve Yüksek Disiplin Kurulu’nda verilecek kararları duyuracağız. Sorumlu görülen yöneticiler de görevden uzaklaştırıldı. Bu aşamada olayı yanlış yerlere götürecek yorumlardan kaçınmalı ve adli sürecin sonuçlanması beklenmelidir”
“HUBB-İ FİLLAH GRUBU KURUP, EVDE TOPLANMIŞLAR”
10Haber’den Ersin Eroğlu’nun haberine göre, Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlere tepki gösteren teğmenler bu grubu geçen yıl Kara Harp Okulu’nda görevli komutanlara bildirdi.
Teğmen grubunun bir cemaat yapılanması içinde olduğunu, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminin ardından Harbiye’de böyle bir yapılanmaya izin verilmemesi gerektiğini söylediler. Kara Harp Okulu’nda şikayet edilen teğmenlerle ilgili bir işlem yapılmadı.
Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlerin “Allahü teâlâ için sevmek” anlamına gelen ‘Hubb-i fillah’ adlı bir WhatsApp grubu kurduğu, bu grup üzerinden yapılan yazışmalarda haftasonları bir eve gittikleri, bir ağabeyden kitap aldıkları ve bir “dava”dan bahsettikleri bilgisine ulaşıldı.
Edinilen bilgiye göre, yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlere tepki gösteren teğmenler bu grubu geçen yıl Kara Harp Okulu’nda görevli komutanlara bildirdi. Teğmen grubunun bir cemaat yapılanması içinde olduğunu, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminin ardından Harbiye’de böyle bir yapılanmaya izin verilmemesi gerektiğini söylediler. Kara Harp Okulu’nda şikayet edilen teğmenlerle ilgili bir işlem yapılmadı.
TEPKİ GÖSTEREN TEĞMENLERİN İHRACI İSTENDİ
Teğmenler arasındaki tartışma ilerleyen günlerde de sürdü. 13 Kasım’da bazı teğmenler yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlerin kaldığı 405 nolu koğuşun kapısına Atatürk posteri astı. Atatürk posterine tepki gösteren teğmenlerle posteri asan teğmenler arasında arbede yaşandı. Arbede sonrası 10 Kasım’da yakasına Atatürk posteri takmayan Piyade Teğmen A.A. Tuzla Devlet Hastanesi’ne giderek darp raporu almak istedi. Hastanede darp izine rastlanmadığı raporu verilince Tuzla Polis Merkezi’ne giderek şikayetçi oldu.
Bu gelişmeler üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı idari soruşturma başlattı. Disiplin Soruşturma Heyeti’nin 5 Aralık’ta hazırladığı raporla yakasına Atatürk fotoğrafı takmayanlara tepki gösteren dört teğmenin ihracı istendi. Disiplin Soruşturma Heyeti’nin 405 nolu koğuşta kalan teğmenler için istediği ceza ise bilinmiyor.
Teğmenlerden sorumlu alay komutanı bir albay ile bölük komutanı bir üsteğmen de yaşanan olaydan sonra görevden uzaklaştırıldı.
CUNDA İDDİASINA YÖNELİK TESPİT BULUNAMADI
Yeni Şafak gazetesi Tuzla Piyade Okulu’nda yaşanan olayları “Teğmen Cuntası” başlığıyla manşetine taşımıştı. Haberde 10 Kasım’da yaşanan olayla ilgili “Tuzla Piyade Okulu’nda bazı askerlerin namaz kıldıkları için fişlenmesi ve darp edilmeleri”nden söz edilmiş, olayların ardından başlayan idari ve adli soruşturmada bir “teğmen cuntası”nın ortaya çıkarıldığı öne sürülmüştü.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Disiplin Soruşturma Heyeti’nin hazırladığı raporda bir ‘cunta’ tespiti yer almadı.
MÜYESSER YILDIZ AYRINTILARI AÇIKLAMIŞTI
12punto yazarı ve gazeteci Müyesser Yıldız ise 15 Aralık'ta, “Teğmen Cuntası” denilen okulda neler yaşandı?" başlıklı haberinde, "Disiplin Soruşturma Heyeti'nin hazırladığı raporda; Yeni Şafak'ın iddia ettiği gibi bir “teğmen cuntası”ndan söz edilmeyerek sadece 10 Kasım'da yaşananlarla ilgili şu tespitlere yer verildi" diyerek şunları yazmıştı:
“10 Kasım 2023 tarihinde Atatürk'ü Anma Günü’ne yönelik yapılan tören esnasında, 3'üncü subay temel kurs bölüğü kursiyerlerinden P. Teğmen A.A.'nın emir verilmesine ve kendisine fotoğraf ve iğne dağıtılmasına rağmen yakasına Atatürk fotoğrafını takmadığının tespit edilmesi sonrasında arkadaşları tarafından tepki görerek ikaz edildiği, arkadaşlarının Atatürk fotoğrafını takması yönündeki uyarılarına rağmen iğnesinin olmadığı bahanesiyle takmaktan imtina ettiği, bu durumun Bölük Komutanı P. Üsteğmen Y.K.'ye iletilmesi sonrasında onun tekrar verdiği emir ile gecikmeli olarak Atatürk fotoğrafını yakasına taktığı, tören esnasındaki bu olay nedeniyle subay temel kursiyerlerinden bir grubun tören sonrasında saat 10.00 sularında tepki göstermek maksadıyla P. Teğmenler A.A., M.F.Ş. ve F.A.'nın kaldığı vardiya yatakhanesi 405 nolu koğuşa gittiği, orada kursiyer teğmenler arasında sözlü tartışma ve gerginlik yaşandığı, bu gerginliğin gün içerisinde devam ettiği, subay temel kursiyerleri tarafından mesajlaşma gruplarında olaya ilişkin paylaşımlar yapıldığı, müteakiben yaşanan gerginliğin 13 Kasım 2023 tarihinde devam ettiği, bu kez öğlen saatlerinde yine bir grubun 405 nolu koğuşa giderek orada kalanlara tepki gösterdiği, aralarında tartışma ve arbede yaşandığı...”
DARP DA YOK
Yeni Şafak'ın haberinde, üç teğmenin saldırıya maruz kalıp darp edildiği ve Tuzla Devlet Hastanesi'ne giderek darp raporu aldığı öne sürülüyordu ya; Soruşturma Heyeti'nin raporunun devamı ise şöyle:
“Arbede sonrası P. Teğmen A.A.'nın darp raporu almak maksadıyla amirlerine müracaat ettiği, ilk olarak Piyade Okulu Birinci Basamak Muayene Merkezi’ne, devamında da Tuzla Devlet Hastanesine sevk edildiği, yapılan muayene sonrasında darp ve cebir izine rastlanılmadığı, rapor sonrasında A.A.'nın amirlerinin onay vermemesine rağmen kendiliğinden Tuzla Polis Merkezi’ne giderek şikayetçi olduğu, müteakiben olayın Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal ettiği...”
Yine raporda; Yeni Şafak'ın aktardığı Whatsapp yazışmalarından farklı ifadelerin yer aldığını, ayrıca üç teğmenin “üniformalarındaki apoletleri ve Türk Bayraklarının söküldüğü” iddiasının doğru olmadığını gösteren şu tespitin yapıldığını kaydedelim:
“Koğuşta yaşanan tartışma esnasında M.F.Ş.'in kamuflaj kıyafetinin kolundaki Türk Bayrağı’nın sökülerek, 'Sen bunu takmayı hak etmiyorsun.' şeklinde sözler sarf edildiği...”
ÖNCE UZAKLAŞTIRMA... SONRA İHRAÇ MI?
Sonuç olarak; öncelikle olaylara karışan 7 kursiyer teğmen okuldan uzaklaştırıldı. Bunlardan üçü Atatürk'ün resmini asmayı reddettiği, dördü de buna itiraz ettiği belirtilen teğmenler.
Soruşturma Heyeti'nin talebine gelirsek; üç isimle ilgili nasıl bir işlem yapılmasını teklif ettiklerini öğrenemedik, ama dört teğmene; “A.A., M.F.Ş. ve F.A.'ün koğuş kapısına onların rızası dışında Atatürk fotoğrafları asmak ve ağır nitelikte tahrik edici Whatsapp paylaşımları yapmak suretiyle bu koğuşta kalanları hedef konumuna getirdikleri ve bu şekilde askeri disiplinin ağır bir biçimde zedelenmesine sebebiyet verdikleri” gerekçesiyle TSK Disiplin Kanunu ve TSK Disiplin Kurulları Yönetmeliği uyarınca “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası verilmesi” istendi.
MSB'YE NİYE SORULMADI?
Yeni Şafak'ın bu haberi yayımladığı dün, aynı zamanda MSB'de haftalık basın bilgilendirme günüydü. Ancak; ilginçtir, böylesine önemli bir iddia, toplantıyı düzenleyen Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk’e veya MSB kaynaklarına sorulmadığı gibi MSB de sessiz kaldı.
Yeni Şafak'ın, “Cuntacı teğmenler” hükmü... Bunların “Harp Okulu'na alınırken güvenlik soruşturmasının yapılıp yapılmadığını, yapıldıysa nasıl gözden kaçtıklarının” hesabını sorması... Ve dahi, “Bu yapı ile ortak hareket eden üst rütbeli subaylar var mı?” demesi...
“Yeni bir tasfiyenin mesajı mı?” yorumunun ötesinde; gel de “TSK'da Atatürkçülüğün yasaklanmasının hazırlıkları mı?” diye sorma?!
Dincilerin ve bölücülerin el ele Şeyh Sait'i yücelttiği zamanlardan geçiyoruz; olur mu olur!..